Yalnız Mesajı Göster

İlahi Armağan -62- Meclis

Eski 08-02-2012   #56
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -62- Meclis




Bu arada cemaatten biri, “Allah” diye bağırdı Geylânî Hazretleri ona şöyle buyurdu:
“Yakında bu hâlin sorulacak Bu Allah deyişinin hesabını vereceksin Bunu niçin dedin? Riya mı ettin, nifak mı yaptın? Bu sözünde ihlâs sahibi misin, yoksa şirk mi? Bugün büyük gücün harekete geçtiği gündür; isteyen otursun, istemeyen çıksın, gitsin

* * *


Sonra Geylânî Hazretleri anîden bağırdı Yüksek bir ses çıkardı Halk bu sesi duydu Her duyan ayağa kalktı Kalkan kürsünün etrafını sardı Kimi tevbe ediyor, kimi bağırıyor, kimi de ağlıyordu Bu arada bir serçe kuşu uçarak geldi, hazretin başına kondu Ve hafif sesle inlemeye başladı Hazretin başında hayli durdu Halk kürsü merdivenlerine çıkmıştı O kuş yerinden tınmıyordu Meclis halkından biri elini uzatınca uçtu
Sonra Geylânî Hazretleri dua etti Halk onunla beraber ağladı Hep birlikte dua edildi, tevbe edildi Daha sonra kürsüden indi O hâlde Camiü'r-Ressâfe (Dicle kıyılarında bir mesire yeri olduğu tahmin ediliyor Oradaki caminin Harun Reşid’in babası tarafından yaptırıldığı rivayetler arasındadır)’ye gittiler Hayli halk katıldı Çok ağlayan, bağıran, vecde gelip üstünü yırtan vardı
Bir müddet sonra Hazret sakinleşti, vaazlarına devam etti:
Bu zaman âhir zaman oldu Allah'ım, onun şerrinden Sana sığınırız Bir şeyler yazıyor, levha hâlinde karşıma çıkıyor Kaçmak istiyorum, ama kaza ve kadere uymak zarureti hâsıl oluyor
Dikkatli ol, dünya dinini aparamasın Yüzündeki hayâ suyunu sakla Bütün gayretin bir yerde toplansın, o da Allah kapısı olsun Hakk'ı bul, O'nun kapısına var ve halka istiğna duy Sebep sebebi halk edene hitap eder Zahir bâtınla konuşur
Her şeyini Allah'ın kapısından al O'ndan gelen en iyi ve en bol olan şeydir Oradan alınan şeyde yorgunluk yoktur Oradan alman bir sebeptir O sebep, alan şahsın elinden tutar ve der ki: “Haydi biz Yaratan'a gidelim; yardımcımıza gidelim; aslımıza dönelim Kaza ve kaderin yoluna girelim; o yoldan, Hakk’ın ilim kapısına varıp oturalım Fazilet vadisinin başına çıkalım Akıp giden nehri takip edelim; kaynağını bulalım
Nehrin akıntısını izleyip gittiler, asıl kaynağını buldular O suyu, tam fazilet denizinden akar buldular Orada oturdular Bir de kulübe yaptılar Orada bir yeterlik duygusu ve inayet eli onlara uzandı Hidayet geldi Marifet geldi İlimler geldi
Bizim için çeşitli kapılar var İstediğimiz kapıdan gireriz Bize karışmak istersen edepli olmaya bak
İbrahim Havas Hazretleri, başından geçen bir vakıayı şöyle anlattı: “Bir çölde birkaç gün kaldım Orada kimseyi görmedim Biraz yürümek istedim, bir yere vardım, beni bir korku tuttu Oracıkta aniden bir genç adam gördüm Ayakta duruyordu Hayret ettim Sonra aramızda şu konuşma geçti:
- Nerelisin?
- O!
- Nereye gidiyorsun?
- O!
Bunun üzerine ona şöyle dedim:
- Eğer söylediğin gerçekse varlığını O'na feda et
Bu sözüm üzerine bir bağırış bağırdı; sonra düştü Yanına vardığımda ölmüştü Ondan ayrıldım Biraz taş vs bulup dönecek, onu gömecektim Geldim, yerinde bulamadım O anda gizli bir nida işittim: ‘İbrahim, senin aradığın o zatı ölüm meleği de aradı, bulamadı Cennet de ona talip oldu, bulamadı Ateş de istedi, bulamadı’ O sese gönlümü verdim:
- Nerede? diye sordum; şu nidayı duydum:
- Güçlü padişahın otağında; ırmaklar akan cennetlerde

Alıntı Yaparak Cevapla