08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -60- Meclis
60 MECLİS
Bu konuşma, salı günü öğlende yapıldı
Konuşma tarihi: Hicrî 3 Recep 546, Milâdi 1151
Peygamber (s a v) Efendimiz şöyle buyurur:
“İnsanın, İslâmiyet’ine dair iyilik alâmeti şudur ki: Dünya ve âhirette iyiliğini görmeyeceği işleri terk ede ”
Her kim ki, İslâmiyet’i cihetiyle güzelleşir, özüne yararı olan şeylerle meşgul olur Hiçbir faydası olmayan işleri bırakır Lüzumsuz işlerle uğraşmak, battal ve heves düşkünlerinin işidir
Mahrum odur ki, Hakk'ın emrine göre hareket etmeye ve hu hâlinden de rıza isteye Ayrıca, Hakk'ın yasakladığı şeyle de amel ede Bu amel mahrum olmanın tâ kendisidir; ölüm buna derler; ilâhî dergâhtan tart budur
Dünya ile uğraşıyorsan, iyi niyet sahibi olmalısın; iyi niyet beslemeden dünyaya sarılmak, felâketin tâ kendisidir Bölük pörçük işlerle uğraşmak, işin kabulünü sağlamaz Kalbin kirli olduğu hâlde dışının temiz olması fayda veremez Dış yönünü Peygamber (s a v) Efendimiz’in sünneti ile beze; kalbini de Kur'ân'a göre ayarla Kalbini kötü şeylerden esirge; tâ ki, duyguların esirgene
Akıllı ol Yaptığın iş, ölüme inanan ve onun geleceğini bilen kimsenin yapacağı şeyler değil Hakk'a kavuşmayı bekleyen ve O'nunla muhasebeye oturmaya inanan, işlerin karşılıklı görüşüleceğini bekleyen ve O'ndan korkan kimsenin işi değildir
Sağlık sahibi bir kalp, tevhid, tevekkül ve yakin doludur Onda başarı, ilim ve iman vardır O sahih kalbe Hak yakınlığı verilir Bu vergi ile halkın âciz, zayıf durumunu görür ve bilir Ayrıca onları, ellerinde maddî şey bulunmayan fakir kişi görür Bununla beraber en küçük yavruya bile kibirli ve gururlu olmaz Ama Allah'a isyan eden kâfir ve münafıkla karşılaşırsa, aslan gibi pençeleşir Bu işte yalnız Allah için gayret eder Bu şahıslar, iman sahibinin gözünde birer et parçası hükmünü taşır İman sahibi, sâlih müttakî kimseler önünde tevazu gösterir ve engin gönüllü olur Verâ sahiplerine de tevazu gösterir Bu Hak yolcularını Hak Teâlâ anlatırken şöyle buyurur: “Onlar, aralarında merhamet ve şefkatle dolu olup küffar karşısında şiddetli ve kuvvetli olurlar ” (el-Feth, 48/29)
|
|
|