Yalnız Mesajı Göster

Sırat-İ Müstakim’İn İlk Yolcuları

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sırat-İ Müstakim’İn İlk Yolcuları







Yüce Allah, örnek kul ve elçiler olarak aramızdan peygamberler seçti Bu insanın seçimi değildi, Rabbimizin emri idi Bu yüzden hiç kimse peygamberlerin seçimi olsun, gerek modelliliği olsun, gerek metotları olsun hiç kimse tarafından yorum yapılamaz Çünkü onlar Allah tarafından seçilmiş, yönlendirilmiş ve görevlendirilmiştir



Yani kısaca Allah’a giden yolu onlar göstermektedirler Onlardan başka doğru yolu bulmak mümkün değildir Allah ile aramızdaki bağlantı onların üzerinden olmaktadır Şimdi şöyle diyebilirsiniz Allah bizimle direk bağlantı kuramaz mı? Elbette kurabilir Ama onlar sadece vahiy getirmekle değil, aynı zamanda canlı vahiyi gösterme yani Allah’ımızın istediği “model kul” olarak da önümüzdeler Bu yüzden Allah’a itaat edilmek isteniyorsa, ilahi rıza önemseniyorsa peygambere iman ve itaat kaçınılmaz şarttır



Al-i İmran süresi/31 “De ki: "Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir"



Vahiy, Rab’imize aittir Rab’imiz de ayeti kerimelerde defalarca Resullerine uymamızı istediğine göre, Allah’a iman eden herkes resullerine büyük bir titizlikle uymak zorundadır



Al-i İmran süresi/32 “De ki: "Allah'a ve Peygamber'e itaat edin" Eğer yüz çevirirlerse şüphe yok ki Allah kâfirleri sevmez



O halde peygamberlere itaat, imanın bir parçasıdır Çünkü Allah’a iman eden yani güvenen O’nun işaret ettiklerine de iman etmeli yani güvenmelidir Bugün toplumumuzun önünde büyük bir sorun durmaktadır Peygambersiz olarak Allah’a iman etmektedirler Her ne kadar bu duruma iman ismini takmak zor olsa da, tablo bu… Çünkü Allah’ın bildirdiğine ve gösterdiğine itimat ve sadakat olmaksızın iman söz konusu değildir Peygamber öğretisi hayata getirilmiyorsa ilahi rıza söz konusu olabilir mi? Mümkün değil



Peygamber canlı Kur’an’dır Kur’an’ın hayata dönüşmesi, peygamberi takip etmekle olur Bunun içinde o Resuller gerçekten rehber olarak tercih edilmeli, sıkıca tutunulmalı ve kesintisiz izinden gidilmelidir Memurun amirine sadakatinden, evladın ana- babasına bağlılığından, karı kocanın birbirine itaatinden binlerce kat daha fazla Resule yakın olunmalıdır Onu incitmenin, Allah’ı incitmek olduğu unutulmamalıdır



Unutulmamalıdır ki peygamberler kendi nefislerine insanları davet etmiyorlar Onlar yüce Allah’ın mesajlarına çağırıyorlar insanları… Bu yüzden peygamberleri risalet misyonu olarak hep yaşadığını düşünmeliyiz Her işimize, bakışımıza, duruşumuza peygamber işini, bakışını, duruşunu getirmeliyiz Acaba “Allah’ın Resulü” benim yerimde olsaydı, ne yapardı? Sorusu çok olmalıdır gündemimizde Ancak bu şekilde vahiy dile gelir İlahi irade elimizle gelir dünyamıza ve bizi şereflendirir



Size küçük bir tavsiye vereyim mi? Tarih içerisinde zaman zaman gezi düzenleyin Şöyle ki; Gidin geçmişe taa peygamberle yaşanan o günlere Ona selam verin, onun hal hatırını sorun, oturun sofrasına, konuşun, dertleşin gündemdeki sorunlar ile ilgili İslam’ın geleceği, ilahi irade ve insanlar hakkında peygamberin rotasını tespit edin Onun endişelerine, sevgisine, kararlarına ortak olun Beklenti ve öncelikleri için biraz kafa patlatın



Acaba o günlerde seni davet etseydi davetini kabul edecek miydin? Onunla beraber Mekke müşriklerinin uyguladığı boykota katlanacak mıydın? Miraca çıktığını sana söyleseydi, sorgulamadan inanacak mıydın? Sana “hicret et” deseydi, yollara düşecek miydin? Irkı, soyu, sınıfı farklı bir mümin ile kardeş ol deseydi, gocunmadan kabul edecek miydin? Bedir’e doğru gidiyoruz deseydi, ölüme yürüyecek miydin? Daha yeni gelmişken seferden, bu sefer başka meydanlara koşacak mıydın? Tüm bunların arkasından iyi ki peygamberi takip etmişim diyecek miydin?



Şöyle bir gezi de düşünebilirsin Varsay ki sen Mekke’ye gitme yerine resul gelmiş senin beldene Resul senin yanında iken sen gününü nasıl geçirirdin Üç vakit yemek, televizyon ve alış veriş tüm hayatı doldurmuşken Resul’ün sessiz kalacağını düşünemeyiz Eşler ve çocuklar İslam’dan uzak bir hayat ile yoğrulurken, Resul’ün sessiz duracağını düşünemeyiz Din, mal, can, nesil ve akıllar emniyette değilken, Resul’ün sessiz kalacağını hele hiç düşünemeyiz O halde nasıl peygamberi davet edebilirsin hayatına O senin çok yakınındayken sen böyle duramazdın… Her şey daha farklı olmalı diye değiştirirdin kendini



İşte bu kısa yolculuk ile anlarız peygamberin hayatımızdaki yoksunluğunu Nebevi metot fener edilmezse, yerini suni rehberler dolduracaktır Allah’ın seçtiği rehber bertaraf edilince, yerini nefsinin tercih ettiği modeller alacaktır İşte bu durum ile Allah’a iman ettiğimizi düşünerek kendimizi yangının ortasına atmış olacağız Yegâne ilah Allah olduğu gibi, yegâne rehberler de “peygamberlerdir” Onlar olmadan hayat olmaz, İman da Bu yüzden onlar tanınmadan, bilinmeden, takip edilmeden İslam olamaz Vahiyi onlardan emanet aldık Allah, onlar eli ile gönderiyorsa vahiyi, bunun hikmet ve hayırlarını elimizden kaçırmamalıyız



Bu yüzden vahiye sıkı sıkı kuvvetle tutunduğumuz gibi peygamberlere de sıkı sıkı kuvvetle sarılmalıyız Vahiy ve peygamberlere sıkı sıkı sarılışımız da, Allah’a olan sıkı sıkı sarılışımızın bir göstergesi olacak Unutmamak gerekir ki bu metodu Allah’ımız bize öğretti Onlar, sırat-ı müstakimin ilk yolcularıdır



Nisa süresi/80 “Kim peygambere itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur Kim yüz çevirirse (bilsin ki) biz seni onlara bekçi göndermedik



Nur süresi/51 “Aralarında hüküm vermek için Allah'a (Kur'an'a) ve Resulüne davet edildiklerinde, mü'minlerin söyleyeceği söz ancak, "işittik ve iman ettik" demeleridir İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir



Zeynep Işık

Alıntı Yaparak Cevapla