Yalnız Mesajı Göster

Muhatabin Taninmasi Ve Anlayiş

Eski 08-02-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Muhatabin Taninmasi Ve Anlayiş




f) Mürşit Esnek Olmalı


Ayrıca mürşit, esnekliğini koruyabilmelidir Zira o, bazen uçurumların dibine inecek, bazen de tâ minarelerin başına çıkacaktır Çünkü, muhatapları arasında her iki noktada bulunan insanlar vardır Bu da onun kültür yelpazesinin çok geniş olmasını iktiza eder ve böyle olamayanlar mürşit değildir; aksine onlar, irşâd yolunu kapayan bir kısım tâlihsizlerdir Milletin önünden çekilmeli, onlar yol açmalı ve gölge etmemelidirler ki; hakikî mürşitler gelip şu perişan ve derbeder nesle el uzatabilsin
Bir büyük insan, bir dertli ve muzdarip ruh şöyle der ve inler: "Bir gencin îmansızlığı karşısında, inanan insanın kalbinin, vücudunun zerreleri adedince parçalara ayrılması gerekir" İşte muzdarip kalb budur Neslin îmansız oluşu karşısında aynı ızdırabı duymayan insanların ise, irşâd ve tebliğe aslâ liyakatları yoktur Mürşit devrini bilen ama o aynı zamanda dünyaya ait her şeyi de istihkâr eden bir babayiğittir Hatta muvakkaten de olsa cenneti dahi unutacak ve kendine terettüp eden her vazifeyi böyle bir şuur ve anlayış içinde yapmaya çalışacak kadar hasbîdir Böyle olmalıdır ki, Allah'ın tevfîkine mazhar olsun ve çevresini de inandırabilsin
Daha önce, muhatabın muhtaç olduğu şeyleri bilmenin lüzumuna işaret etmiştik Evet, tebliğ adamının mükellef olduğu vazifelerden biri de işte budur Hastalığı teşhis etmeden tedavi etmeye kalkmak, nasıl yanlış bir davranıştır; öyle de muhatabın esas dertli olduğu noktaları tespit etmeden yapılacak tedavi de aynı şekilde hatta, belki de daha vahim bir yanlış davranıştır Her merhemin her yâreye derman olmayacağını bilmem ki anlatmaya lüzum var mı?
Bazılarını tanırım; bunlar, kafalarını fabrikaların çarklarına kaptırmış, durmadan iktisattan, ekonomiden, çeşitli yatırımlardan ve ağır sanayinin ehemmiyetinden dem vurur dururlar ve insanlığın kurtuluşunu da sadece bu yönde çalışmalara bağlarlar Bu düşünceler İslâm adına da ortaya atılmış olsa, Marks ve Engels'in basit birer kopyacılığını yapmaktan ileri gitmemektedir Günümüzde iflas etmiş ve müntesibi kalmamış bu düşüncelerin kendileri, kendi hayatiyetini muhafaza edememişken, nasıl olur da onların taklidi durumunda olan düşünceler, insanlığa hayat getirebilir ve nasıl olur da aklı başında bir insan böyle bir iddiada bulunur veya arkasındaki insanları böyle bir macereya sürükleyebilir? Böyle bir aldanmışlığı kabul etmek bana çok giran geliyor Hayır, hayır! Kasem ederim siz nesilleri ruh plânında ele almadıkça, onu maneviyatla yoğurmadıkça, ve onu âhiret şuuru ile mamur etmedikçe ne kurduğunuz ve kuracağınız fabrikalar, ne de muasır medeniyetlerden dem vurmalar, onun kıvamı adına hiçbir işe yaramayacaktır Evet, şu hoyratlaşan sergerdan nesiller eğer disipline edilemezlerse, ruhen tatmin olmayan bu yığınlar hiçbir lüks ve fantastik düşünce ile doyurulamazlar Bu itibarla, nesillerin ızdırabına ekonomik çözümlerle çare bulunacağını zannetmek gafletin tâ kendisidir
Bugün İslâm âlemi, devrin tekniğine göre konuşma kabiliyetini kaybettiği için, hitap etme mevkiinden alaşağı edilmiştir Günümüzde o sadece dinleme, ama hiç konuşmadan dinleme durumundadır Bari dinlediklerini terkip yapmayı becerebilseydi! İhtimâl bir gün, tekrar konuşan ve sözünü dinleten lider durumuna yükselebilirdi Ama ne yazık ki o, liyakatli bir muhatap dahi olamadı Umumî mânâdaki bu kötü manzara, hususî hizmetlere ve hususî oluşumlara da aynı şekilde aksetti Onlar da kendi muhataplarının karşısında, aynı ölçüde acze düştüler Halbuki elimizde bütün kâinata meydan okuyan ve bütün insanlığa hitap etme liyakatını hâiz olan Kur’ân-ı Mu'ciz'ül-Beyan var Ve yine elimizde o Kur’ân'ı bize en güzel şekilde izah ve şerh eden Allah Resûlü (sas)'nün ölümsüz sünneti bulunuyor Ne acıdır ki, bugüne kadar biz onlardan gerektiği gibi istifade etmesini bilemedik Kalb ve kafa bütünlüğüne erip, bir gavvas gibi Kur’ân ummanına dalamadık Dolayısıyla Kur’ân da, Sünnet de bize bir şey söylemez oldular Bizim durumumuz böyle devam ettiği müddetçe, onların suskunluğu devam edecek ve günümüz Müslümanı, içinde bulunduğu bu kaostan asla kurtulamayacaktır
Evet, dünya değişiyor İlim ve teknik baş döndürücü bir hızla gelişiyor Ama, bazılarımızın söyledikleri, gelişen dünya ölçeklerine uymuyor Üç asır öncesine takılıp kalıyor ve günümüzün nesline konuşabilmekten çok uzak bulunuyoruz Tabiî böyle olunca da söylediklerimize kulak veren olmuyor

Alıntı Yaparak Cevapla