Yalnız Mesajı Göster

Hurâfe-Hurafecilik

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hurâfe-Hurafecilik





Hurâfe-Ümniyye İlişkisi:

Çoğulu “emânî” olan ümniyye kelimesi, Kur’ân-ı Kerim’de bir yerde tekil, beş yerde çoğul olmak üzere toplam 6 yerde geçmektedir Fiil halinde kullanımı ise bunun iki katından fazladır Kur’an bu kavramı, kitap kavramına karşı bir olumsuzluğu ifade için kullanmaktadır Karşıtlık şöyle verilmektedir:

“Kitabı bilmezler, sadece emânî bilirler(Bakara: 2/78)

Ehl-i kitap dediğimiz yahûdi ve hıristiyanlarla müslüman kitlelerin emânîsinden şikâyet edilmekte, meselelerin bu emânîlerin hiçbirisiyle çözülemeyeceği belirtilmektedir Çözüm; Kitap, ilim ve eylem ile olacaktır[745]

Kitab’a, yani ilim ve delile karşı konmuş bulunan emânî, aslı-esası olmayan şey, yalan, sanı, ne dediğini anlamadan okumak anlamlarındaki ümniyye kelimesinin çoğuludur Ümniyye, takdir etmek (ölçü tutturmak) anlamındaki meny kökünden türemiştir Meny sözcüğündeki takdir, daha çok sanı, hayal ve kuruntuya dayanarak yapılan tahminler için kullanılır Bu yüzdendir ki meny, genellikle gerçeğe dayanmayan hayalî tasavvurlar ve tasarımları ifade eder Bu kökten gelen “temennâ” fiili, “yalan söyledi” anlamındadır Buradan hareketle Mücâhid bin Cebr gibi bazı müfessirler, emânî kelimesini “yalanlar” diye açıklamışlardır

Kur’an’ın “Kitab”a karşıt gösterdiği emânî, bizim hurâfe, anlamadan veya yanlış anlayarak okumak dediğimiz illetlerin ta kendisidir Emânî hakkında bilgiler veren Râgıb, şöyle diyor: “Şeytan, peygamberlerin ümniyyelerine bir şeyler karıştırır” (Hacc: 22/52) mealindeki âyet bünyesinde kullanılan ümniyye, okuyuş demektir Kendini iyice vermeden okumak, bu tehlikeyi taşıdığındandır ki, Hz Peygamber’e Kur’an okuyuşunda aceleden kaçınması emredilmiştir[746]

Şeytanın insanı saptırışının esası da ümniyyeye itmektir Şeytan, tüm vaatlerinde ümniyye kullanır Yani, insanı, anlamını bilmeden sırf üfürük olsun diye okumaya ve aslı-esası olmayan şeylere inanıp bel bağlamaya iter[747] Daha ilginci, şeytan, insanoğlunu ümniyeler (hurâfeler, uydurmalar, anlamsız okuyuşlar) kullanarak saptıracağını Allah huzurunda açıkça beyan etmiştir:

“Yemin olsun, onları ümniyyelere, (boş kuruntulara, hurâfelere, yalanlara) iteceğim(Nisâ: 4/119)

Zafer, mutluluk, ölümsüzlük bir emânî işi değildir; bir eylem ve üretim işidir[748]

Cennete gidiş de din mensuplarının ürettikleri ve kendilerini öne çıkarmak için kullandıkları emânî sloganlarıyla değil; üretilen değerlerle olacaktır[749] İnsanoğlunun yolunu vuran, başına bin türlü belâ açan da ümniyyelerdir İnsan bu ümniyyelere aldanır, sapar ve iyi şeyler yapıyorum sana sana batıp gider Bu batışın en kahırlısı, insanın Allah ile aldatılmasıdır Kur’an bu aldanışın altını özellikle çiziyor[color="Red"] Bu gerçeği gösteren âyet, ümniyyelerle ayağına çalı dolandırılan kitlelerin, Allah’ı paravan yapanlarca aldatılıp perişan edileceğini de mûcize bir biçimde gösteriyor

Kitap yerine, okuyup üfürme, asılsız gelenek ve kabullerin peşinden gitme, hurâfelere saplanma gibi olumsuzluklara kucak açanlar şeytanın vaatlerinden başka hiçbir şeyle ödüllendirilmeyeceklerdir Böyle bir sonuçla karşılaşmamak için dini, hurâfelerden temizlemek kaçınılmazdır Bunu yapmayanlar, kitabın yerine emânîyi (uydurma ve kuruntuları, anlamsız üfürükleri, hurâfeleri) geçirerek bunların işletilmesiyle saltanat sürenlere teslim olur, sahte tanrılara kul-köle haline gelirler Bu bilgiler ışığında hurâfeyi şöyle bir tanıma kavuşturabiliriz: Hurâfe, sünnetullah (Allah’ın tabiattaki değişmez kanunlarına), vahye, ilme, akla ters düşen ve çoğunluğu ataların eski kabullerinden oluşan inançların, yaklaşımların, kabullerin, iddiâların, uygulamaların, tavırların ortak adıdır[color="Red"]

Zan ve vehimlerle veya doğrudan doğruya cehâletin verdiği telkinlerle, atalardan miras alınan din anlayışının sorgulanmadan kabulüyle görülen hurâfe inançlar, ameller ve bunları savunanlar, dini hurâfeler yığını olarak takdim edenler maalesef hayli yaygındır Cehâlet ve küfür devrinde görülen hurâfeler, her zaman diliminde de görülebileceği için Kur’an, “atalar yolu” olarak ifade ettiği bu taklitçiliği, ecdatperestliği şiddetli bir şekilde kınamış, şirk sebeplerinden biri olarak göstermiştir

Sadece sokaklarda ve vitrinlerde değil, hayatın hemen her alanında ve en önemlisi gönüllerde çeşitli putların sergilendiği ve yerleştiği çevrelerde ve zaman diliminde artık hurâfelerin hakikat, hakikatlerin de hurâfe kabul edilir hale gelmesi sürpriz sayılmaz Kur’an’ı, hadisi, İslâm’ı bilmediği halde yahûdi, hıristiyan, ateist ve müşriklerin bâtıl fikir ve hurâfeleri ile kafalarını ve kalplerini dolduran birtakım zavallılar, dinin gerçek hükümlerini efsâne ve bâtıl inanç kabul etmekte; bâtıl yorum, uydurma ve hurâfeleri ise hak zannetmektedirler

Hurâfelerin tümü din açısından tehlikeli olmakla birlikte, itikadı ilgilendiren hususlar, şirke yol açmaları yönüyle en çirkinleridir Aslında her hurâfenin, hatta bir ölçüde bid’atın kabul ve uygulanışı, İslâm itikadına zarar verir Kur’an’da da tevhid dâvetine, sadece Allah’a ibâdet/kulluk çağrılarına itiraz edenlerin temel gerekçe olarak “atalarının yolu”nu göstermeleri, onların örf-âdet, gelenek ve göreneklerini, onlardan miras aldıkları inanç ve yaşayış biçimlerini alternatif olarak ileri sürmelerini bir ecdatperestlik, körü körüne taklitçilik kabul etmenin yanında, hakkın karşısında en önemli şeytanî gerekçe olarak görmekteyiz [color="Red"]

[745] Nisâ: 4/123
[746] Tâhâ: 20/114; Kıyâme: 75/16
[747] bk Nisâ: 4/120
[748] bk Nisâ: 4/123
[749] bk Bakara: 2/111
[750] bk Fâtır: 3/5; Hadîd: 57/14
[751] Geniş bilgi için bk İslâm Nasıl Yozlaştırıldı, s 37-47
[752] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri

iqra islam ansiklopedisi

Alıntı Yaparak Cevapla