Yalnız Mesajı Göster

İlahi Armağan -54- Meclis

Eski 08-02-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -54- Meclis




Dua etmemek güçtür; dua ile olmak bir ruhsat yoludur Dua, batan kişi için bir nefestir; zindan ehli için bir pencere hükmünü ta­şır Batmak üzere olanlar, bir nevi zindan hayatı geçirenler, kurtulup şahın huzuruna çıkıncaya kadar dua ile olurlar
Akıllı olunuz Siz duayı terkle iyi etmiş olmuyorsunuz Dua et­mekle de iyi bir iş tuttuğunuzu sanmayınız İyi niyet, akla, ilme ve maruf olan şeye muhtaç olmayan hiçbir iş yoktur Dua etmek ve etmemekte niyetinize bakınız, ancak ilme ve maruf şeylere tâbi ol­mak gerekir
Siz, Allah'ın katında ve iyi kulların elinde neler vardır, bilemez­siniz; bu yüzden edebinizi iyi etmeniz mümkün olmuyor Kötüleşiyorsunuz Ve onlar hakkında kötü zanda bulunmaktasınız
Dinî reislerinize karşı neticesi kötü olacak şeylere girmeyiniz Onlarla olan hâllerinizi düzeltmeye gayret ediniz Onların hiçbir ta­sarrufunu itirazla karşılamayınız Şeriat onlara hata isnat etmiyorsa siz hata çıkarmaya kalkmayınız Onlar her an iç ve dış cephe ile Hak Teâlâ'nın kuvveti, kudreti önündedir O kulların hangisi olursa olsun, daimî bir korku taşır Bu korkunun dehşeti, ona ne maddî bir sükûnet verebilir, ne de şahsına özel bir selâmet yolu seçebilir
Ey Allah'ın kulları, bana geliniz; öyle şeyler öğreteyim ki, sizde onlardan hiçbir haber mevcut değildir Kitabımın hükmüne katılı­nız; öyle şeyleri belleteyim ki, onlardan sizde bir parça bile yoktur
Her şey için bir kitap vardır Kitap var, kalpler için Kitap var, sırlar için Kitap var, nefisler için Kitap var, duygular için Bun­lardan her biri, derece ve makama bağlı olup sayılı kademeleri var­dır Biri bitmeden öbürüne geçmek kabil olmaz Senin için henüz bi­rinci makam sahih olmadı; ikinciye nice varırsın? Henüz İslâm olu­şun sahih değil; iman faslına nasıl varırsın? İmanın kuvvet bulma­dı; ikan hâlini nasıl bulursun? İkan hâlin kâmil olmadı; marifet ve velayet hâlini neyle bulursun?
Akıllı ol; henüz hiçbir şey değilsin; hiçbir hükme sahip olma­dan her biriniz halka baş olmak sevdasında; bu nasıl olur? Halka baş olmak için onların elinde bulunan şeylere göz atmamak, nefse, tabiî ve şahsî arzulara uymamak ve onları tümden bırakmak gere­kir Bilhassa insanın benliğini gösteren, ıslah olmadığı takdirde kötü yola saptıran iradeden masun olması şart Halka baş olmak emri yücelerden gelir Yerden bitmez Velayet hâlini Hak verir, kullar böyle şey yapamaz
Riyaset sevgisini kalbine yerleştirme Uymaya bak Sana uyul­masını dileme, bekleme Sahip olmaya bak; herkesin sana sahip çık­masını bekleme Zillete ve nefsini alçak görmeye razı ol Hakk'ın ka­tında bunun aksi senin için mukadderse o zamanı gelince sana eri­şir Sana gereken teslim olmak ve bütün işleri O'na bırakmak Sana, gücü kuvveti terk gerek O'na itiraz etmek, halkı O'na karşı çıkar­mak, nefsi şirke belemek senin için iyi olmaz
Senin için en yararlı iş kulluğa devamdır Kulluk, emri tutmak, yasakları bırakmak, şu âlemin bir icabı olan âfetlere sabırla karşı koymakla olur Bu işlerin, temeli ise Tevhid olup, onu sebata erdi­ren ise, iyi işlerdir
Henüz temeli kuvvetle oturtmadın; ne üzerine bina çıkarsın? He­nüz niyetin temiz olmadı; ne konuşursun? Sessizlik devren bitmedi; ne söylersin?
Bu söylenen sözler, peygamberlere vekâleten halka söylenir Peygamberler, ilâhî hatipler idi; onlar gidince Hak Teâlâ ilmi ile âmil olan bilgin kişileri onların yerine getirdi, makama oturttu, onların maneviyatına vâris kıldı
Her kim ki, Peygamber makamına oturmak diler, ona, halkın en temizi ve zamanın en üstünü olmak düşer Ve o zamanda ilâhî hü­kümleri en iyi bilen kişi olması gerekir İlmi ve ameli ile zamanında temayüz etmesi, birinci derecede şart olur Bu işi siz kolay sanırsınız, fakat bildiğiniz gibi değildir
Ey Allah'ı, Peygamberi’ni, sâlihleri ve velîleri bilmeyenler! Ey nefsini, tabiatını, dünyasını ve âhiretini bilmeyenler Size yazıklar olsun! Susunuz, konuşmayınız; söz hakkı alıncaya, omuzlar üstüne çıkıncaya, ayağa kaldırılıncaya ve yürütülünceye kadar olduğunuz hâlde oturunuz
Bir kimsenin ki, ilmi, şahsî arzularına galip gelir, o faydalı bir ilimdir O ilim, niçin faydalı olmasın ki, halk kapısını kapadı Hak kapısını açtı İşte, en büyük kapı orasıdır ki, ona da erdi Bu kapan­ma ve açılma bir kulun benliğinde sıhhat bulursa ondan zahmet gi­der, halk içinde halksız yaşama zevkini anlar O kalbe süsler gelir, rahmet saçılır Ve o kulun kalbinde durmadan fetihler (açılmalar) olur Kabuklar dağılır, öz meydana çıkar İyi olmayan hevâ yolları, kapanır, kahra uğrar ve mağlup olur Hak yolu açılır ve hakikatin bulunduğu cadde aydın olur O cadde, Hak Teâlâ'nın dilediği cadde­dir Ve o cadde, peygamberlerin ve velî kulların yürüdüğü yoldur Onlar, hep aynı yoldan gittiler
O ulvî yolu biraz anlatayım: Orası kedersiz bir safa yoludur Orası halkın olmadığı bir Hak yoludur Orada şirk olmayan bir tevhid vardır Orada teslimiyet olur, niza olmaz Orada yalnız doğruluk yaşar, yalan bulunmaz Orada yalnız sebepleri Yaratan'ın hükmü geçer, sebeplerin sözü olmaz
Ve nihayet o cadde, din şahlarının ve sultanlarının yürüdüğü yoldur ki, onlar marifet âleminin de sultanlarıdır Dinin sahibi, ma­rifetin ehli onlar olup Hak erleridirler Onları Hak seçer, kullar ara­sından çıkarır Onlar Hak dinine yardım ederler ve onda durmadan ilerlerler Hakk'ı severler Yazık sana, onların yolunda olduğunu na­sıl iddia edersin? Sen halkı, nefsini ve başkalarını nasıl O'na ortak edersin Senin imanın yoktur Yerdekilerden korkarsın ve onlardan bir şeyler beklersin! Bu sıfatı taşıyanlar iman iddiasında buluna­mazlar Senin için zühd lafı edilemez; dünyalık talebindesin Senin için tevhid lafı da boş; yolunda ondan başkasını görmektesin İrfan sahibi bir başka hâl içindedir; dünyada ve âhirette o bir garip kişi­dir Hak'tan başka hiçbir şeye rağbeti yoktur Hem dünya hem de âhiret işlerinde yeterlik hissine sahiptir

Alıntı Yaparak Cevapla