08-02-2012
|
#3
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -52- Meclis
Ey cemaat! Sözlerim hâlinizi değiştirmiyorsa inanarak ve doğruluğuna kani olarak dinleyiniz Sözlerimin kalbe bir yüzü vardır; kalenizi ve sırrınızı o yüze vererek dinleyiniz Kalbinizle dinlenen sözlerim içinizi ve dışınızı rahata erdirir Nefsin ve kötü arzunun saltanatını kırar Şehvet ateşinizi söndürür Sizin için şehvetin en kötüsü odur ki: Dünyayı size sevdire; fakir hâli için öfke duyura ve böylece helak çukuruna düşüre  
Bazı büyükler şöyle der: “Takvanın (kötülükten sakınmanın) doğrusu odur ki: Kalbinde ne varsa, hepsini bir açık tabağa kovasın; böylece bütün pazarı gezesin, içinde seni utandıran şey bulunmaya  ”
Ey cahil, neyle yetinmektesin? Hâlbuki ittikâ sahibi de değilsin Sana: “Allah'tan kork” dense kızarsın
Hak söylense işitir, fakat tembelce davranırsın Yaptığın bir kötülük hatırlatılırca kinin kabarır, öfken açılır Hz Ömer (r a) şöyle buyurur: “Bir kimse Allah'tan korku üzere olursa, onun kini kabarmaz ”
Hak Teâlâ, peygamberlerine indirdiği bazı kitaplarda şöyle buyurdu: “Bana itaat ettiğiniz süre sizi severim; karşı gelmeye başladınız mı sevmem ”
Hak Teâlâ'nın sizi sevmesi, size ihtiyacı olduğu için değil, size rahmeti icabıdır O seni seviyorsa, senin için seviyor; kendisi için değil Tâat üzere olmanı sever, çünkü faydası sana  Sana gereken seni senin için sevenle olmak, kendisi için sevenden de uzak durmak  
İman sahibi, Mevlâ'sını hatırlar ve her şeyi unutur Bu hatırlama dolayısıyla yakınlık bulur, O'nunla yaşar, hayatı O'nunla devam eder Tevekkülü sahih olur; dünya ve âhiretin darlığı için O'na sığınır O da yeterlik sıfatı ile tecelli eder
İman sahibinin tevekkülü sahih -tevhid hâli tam- olursa Hak Teâlâ, İbrahim Peygamber’e yaptığı iyiliği ona da yapar O kula, mânasını, hâlini, hattâ lâkabını verir Varlığı taamından yedirir, zâtından şarap içirir Kendi evinde o kulunu iskân ettirir Sakın burada, aynı makama çıkar mânasını almayasın Hâl böyle olunca, mâna cihetiyle İbrahim Peygamber’e nispeti doğru olur Tabiî bu hâli dış cephesi ile beklemek caiz olmaz; manevî bir hâldir, eren bilir
|
|
|