Yalnız Mesajı Göster

İlahi Armağan -52- Meclis

Eski 08-02-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -52- Meclis




Utanmaz mısın, hırsın seni yükledi öyle bir hâle getirdi ki, za­limlere hizmet etmekte ve haram yemektesin Ne zamana kadar ha­ram yiyecek ve şahlara (!) hizmet edeceksin Hizmet etmekte oldu­ğun kimselerin yakında saltanatı yıkılacak Ve sen, Hakk'ın hizme­tine ister istemez gireceksin O'nun mülkü devamlıdır Sonu yoktur
Akıllı ol Dünyanın azıyla yetin; âhiretin çok şeyi gelinceye dek az dünyalıkla yetinmeyi elden bırakma Böyle olursan yediklerini ye­terlik duygusu içinde alırsın Kısmetini, dünyada dünyanın eli ile ve tabiat, hevâ, şeytan, avam, halk ve sultanlarla değil, yüce Mevlâ'nın kapısında durarak, O'nun kudret ve fiil tecellisi, O'nun zâtı ile alır yersin
Dünyalığı alıp yediğin zaman kalbin Rabb'inin kapısında olursa, melekler ve peygamberlerin ruhları etrafında olur Bir grup Hak'la yer, diğeri maddiyata düşkün Bu iki grup arasında ne azîm fark var
Allah yolcuları akıldan ibarettir; onlar şöyle der: “Biz dünyalığımızı, ne sokakta, ne de evimizde yeriz; ancak O'nun katında, yani Hakk'ın indinde yeriz
Zâhidler yemeklerini cennette yer, arifler O'nun katında Hâlbuki onlar dünyada dururlar Muhabbet ehli, ne dünyada yer, ne de âhirette
Onların taamları ve şarapları, Hak yakınlığı ve O'nun rahmet nazarıdır Onlar, dünyayı âhiretle sattılar, Âhireti ise Hak yakınlığı­na verip kurtuldular Bu anlatılan şeyler sevgi ehlinin vasfıdır
Hak sevgisinde doğru olanlar, dünyayı ve âhireti birden O’nun aşkına verip çekildiler Bu hâlde yalnız O'nu dilediler, başkasını değil Bu alış veriş bittikten sonra, Hakk'ın kerem sıfatı onlara galebe etti: Dünya yeniden verildi; âhiret yine önlerine çıktı Bunlar birer mevhibe olarak verildi Hak Teâlâ onlara dünyayı ve âhireti almak emrini verdi Onlar da mücerret emirle doyuncaya ve artırıncaya ka­dar dünyalık aldılar O kadar bol aldılar ki, artık her ikisinden de gına geldi onlara Bunları kadere uyarak aldılar Kadere karşı iti­raz etmemek ve iyi edep sahibi olmak ne iyi
Dünya ve âhirete ait şeyleri alırken şöyle derler: “Biz bunları alıyoruz, ama niyetimizin ne olduğu Sana malûm Bilirsin ki, senin her şeyine razıyız; başkası için bu duyguyu taşımak bize gerekmez Açlığa razıyız; susuz kalmaya, zillete, çıplak kalmaya ve her cins güçlüğe razıyız Yeter ki, kapında olalım; ötesi bize hiç gelir
Vakta ki, o büyükler razı oldular, nefislerini de bu hâle alıştırdı­lar, işte o zaman onlara rahmet nazarı gelir O anda zillet içinde olanlar aziz olur Fakir iseler zengin olurlar Artık, dünya ve âhirette Hak yakınlığı, onlara iyilik olarak verilir
İman sahibi, dünyaya hırsla kapılmaz Onun bu hâli, iç kirini, pisliğini ve kederini giderir Âhiret hâli tecelli eder Kalbi dünyayı bıraktığı için ona çabuk meyleder Sonra Hakk'ın gayret eli gelir; onu da kalpten siler, süpürür; âhireti sevmenin de bir hicap olduğu­nu anlatır, Âhirete bağlı olmanın, Hak yakınlığına zararı olduğunu anlayınca bilcümle yaratılmış şeylerle uğraşmayı bırakır Dinî emir­lerin gereğini yapmaya başlar Avam kullarla, kendi arasında bulunan malûm hududu muhafaza ederek vazifesini yapmaya koyulur Basiret gözleri açılır, o gözle nefsinin ayıplarını görmeye başlar Ya­ratılmışların hatasını görür Rabb’in gayrına bağlanmaz Başkalarından bir şey işitmez Başkalarına aklı ermez Hakk'ın vaadinden gay­risi onu avutamaz ve O'ndan gayri kimsenin tehdidi korkutamaz O’nunla meşgul olur, başkasıyla uğraşmaz Bu hâlleri benliğinde top­layan kimse, hiç bir gözün görmediği, kulağın işitmediği ve beşer kal­binin hatırlamadığı bir varlık olur

Alıntı Yaparak Cevapla