Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -51- Meclis
Ey evlat! Bir sürü çekişme sonunda, dünyadan hırsla lokma almaktansa, ilâhî hükme boyun eğip kısmete düşeni almak hepsinden evladır Kazaya rıza lokması, doğruların kalbine en tatlı gelen şeydir Bu hâl, dünya malı almak için kalbi hırsla doldurmaktan üstündür Çünkü dünya geçimine en çok tat katan bu hâldir Bütün değişen cinsler için kazaya boyun eğmekten gayri ne çare var ki?
İnsanlara, ilim, ihlâs ve amel ile konuş Onlara amelsiz ilimle konuşma Çünkü bu konuşma ne sana, ne de başkasına fayda sağlar
Peygamber (s a v) Efendimiz bir hadîs-i şerifinde şöyle buyurur: “İlim amele uzaktan nida eder, duyar da cevap verirse, pekâlâ, aksi halde göç edip gider ”
İlim, bereketini alır; sana da yükü, vebali kalır O kez sen, ilmi yüzünden fitne fesada uğrayan olursun Ağaç sende kalır, onun meyveleri uçar gider
Allah Teâlâ'dan, kendi katında hâl ve makam vermesini iste Bunu nasip eylemesini dile Ve sen, o bulduğun hâlin açığa çıkmasını sevmeyesin Hak'la aranda olan işlerin dışa çıkmasını seversen helakine sebep olmuş olursun
Sakın yaptığın işlerde ve bulduğun manevî hâlde kendini görmeyesin, büyüklük satmayasın Bu hâl, sahibini azdırır ve Hak Teâlâ'nın rahmet nazarından uzak kılar Sakın sözünü dinletme ve kabul ettirme hevesine de kapılmayasın Bu da sana zarar getirir, fayda getirmez
Hak tarafından bir nur almadan ve o nur kalbinden diline çıkmadan ve işlerini de ona göre yürütmeden hiç bir kelâm sarfında bulunma Sen, evinde sofraları hazır etmedin; halkı neyinle yemeğe çağırırsın? Bu işler önce temel ister, sonra üzerine bina
Kalbin derinliğini kaz ki, oradan hikmet gözleri kaynasın Sonra ihlâs, mücahede ve iyi işlerle yükselt İşte bundan sonra halkı o köşke davet et
Allah'ım, Zâtından gelen ihlâs ruhu ile amel kalıplarımıza can kat
Halkın sevgisini kalbinde taşıdıktan sonra, onlardan ayrı yaşaman ne fayda sağlar? Kalbin onların arzusu ile dolu oldukça ne sende, ne de yalnız kalmanda bir iyilik olur
Halvet -huzur için yalnız durmak- hâlinde halkı kalbinde saklarsan tek başına ve huzursuz sayılırsın; Allah ile ünsiyet sana uzak sayılır Bu hâlde senin ünsiyet ettiğin, nefis, şeytan ve kötü arzuların olur
Allah ile ünsiyet etmeye bak; O'nunla olmayı arzula Kalbine O'nun sevgisini yerleştir Kalbin Hak'la olup halktan temiz olunca, dış cephen ehlin ve akraban arasında olmuş, ne zararı var?
Kalbinde hakikî ünsiyet yerleşirse vücut yapını yıkar, basiret gözlerini açar, Hakk'ın fazlını ve fiil tecellisini görmeye başlarsın O'nunla razı olur, başka bilmezsin
Bir kimseye manevî hâllerden biri geldiğinde, dinî emirleri yerine getirerek o hâlin kalmasını, gitmesini, aşağısını veya üstünü istemezse, ona rıza makamı verilmiş sayılır Muvafakat ona nasip olmuş olur ve kulluk, onun bulunduğu hâl demektir
Sana yazık oluyor; yalan söyleme İlâhî hükme razı olduğunu söylersin, ama bir lokma, bir kuru ot ve kendine has saydığın bir şeref mevzuu şeklini değiştiriyor
Yalan söyleme, yalan sözlerini işitecek hâlim yok Onunla iş tutmaya da niyetli değilim Hele hiç bir yalana doğruluk damgasını katiyen basamam
Halk arasında, kalbine hayır ve şer cinsi şeylerin ilhamı gelen bir tek veya bir ferttir Kalplerine hayır ve şer cinsini bilmek için ilham yollu kelimeler düşen azdır Bu ilhama lâyık olan büyükler eksik olmaz Niçin lâyık olmasınlar ki, onlar sözde, işte ve bütün ahvalde Peygamber’e uymuşlardır Peygamber’e melek vahiy getirirdi; bu aşikâr gibiydi, herkes bilirdi Ama bunlara gelen ilhamdır; gizli gelir Kalpleri o ilhama lâyıktır Çünkü peygamberlerin vekilleri, vârisleri olmuşlardır Ve her hâlde ona uyarlar Peygamber’e uymanın sahih olması için ölümü hatırla Ölümü hatırlamak nefsi yenmekte sana yardım eder Şeytanı yıkar, kalbinden dünyalık hevesini çıkarır, ölümden öğüt almayan için azat yolu yoktur Peygamber (s a v) Efendimiz bu mânayı şöyle anlattı: “Öğüt için, ölüm yeter ”
Kısmet için üzüntünün ne yeri var? Ondan uzakta da olsan gelir, yakında da  Kalbini kısmet sevgisinden yana alırsan aziz olursun; kısmetin de gelir, Kalbini dünyalığa bağlarsan aziz olamazsın Dünyalığı da sıkıntı ile alırsın
Münafık, halk yanında Allah'tan korkar gibi görünür ve hareketlerini öyle ayarlar Ama, halktan ayrılınca Hakk'a karşı elinden geldiği kadar kötülük yapmaya bayılır
Sana yazık; imanın sağ olsaydı, Hakk'ın sana nazır olduğuna inansaydın, sana yakın olduğunu ve daima seni görmekte olduğunu bilseydin, O'ndan utanırdın
Şunu katî bilesiniz ki, ben daima hakkı söylerim Sizden ne korkarım, ne de bir şey beklerim Bana göre siz, bir sinek kadar küçük, zerreler kadar da ufaksınız Ben hakikaten hayrı ve şerri Allah'tan görürüm; sizi bu hususta yetkili göremem Köle ve efendileri yanımda eşittir
Kötülemeniz gerekeni, dinin emri ile kötüleyiniz İster sizin ister başkasının olsun, dinî bir hüküm olmadan nefse, şeytana, kötü isliklere ve tabiatın kuvvetine dayanarak herhangi bir şeye karşı durmayınız İslâmî emirler bir şey için konuşuyorlarsa ona uyunuz, susuyorsa siz de onunla susunuz
|