Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -49- Meclis
Kıyametin olması ve hesaba durulması, umumî mâna taşır Özlenmiş olanlara kıyamet çoktan kopmuş ve huzura durulmuştur Onlar yalnız azar işitir, hataları yüzlerine ya vurulur, ya vurulmaz Onlar dünyada iken nefislerine boru çalıp kıyameti kopardılar Dövülmeden önce ağladılar Bu ağlama onlara yaradı Sopa zamanı bu ağlama, onları sopadan kurtarır; çünkü sopalık iş etmediler
Bir gün Süfyân-ı Sevrî'yi (r a) rüyada gördüler: “Hak’la muamelen nasıl oldu?” diye sordular
Şöyle cevaplandırdı: “Beni huzura aldı ve ‘Benim Gafur ve Rahim olduğumu bilmiyor musun?” dedi Bu kelâm beni çok ağlattı; korkumdan ağladım Daha sonra, ‘Benden utanmadın mı, hatalar yaptın?’ dedi
Kötü arzundan uzak ol Boş arzularını bırak Şeytanı yanından kov Bu uygunsuz duygulara uymayasın Bu dediklerimi yaptıktan sonra kötü arkadaşları da bırak Onlara dostluk yüzü göstermezsen sana uymaya bakarlar
Tevbeyi kalpten yap Kalpten tevbe etmek bir saadettir Tevbe etmek, bulunduğun uygunsuz hâli bırakmaktır Tevbe edip kötülüğe devam eden yalancıdır Kötü hâlini değiştirirsen iyi olursun Hak Teâlâ şöyle buyurdu: “Bir topluluk nefislerini değiştirmedikçe, Allah onlarda bir değişiklik yapmaz ” (er-Ra’d, 13/1)
Dünyada hiç bir kula zulmetme Yaptığın zulüm öbür âlemde seni hesaba çektirir Dünyada adalet üzere ol Bu adalet seni cennete doğruca götürür Aksini yaparsan cennet yolundan saparsın Zalim kişiler, adaleti bıraktıkları için adalet sahiplerinin bulunduğu yere alınmazlar Her şeyi yerinde yaparsan Hak Teâlâ'nın huzurunda yerin olur
Bu zaman, âhir zaman oldu Bütün işleri değiştirdiniz Bir garip hâl aldınız Korkarım perişan olacaksınız Yaptığınız başınıza inecek ve acıklı bir duruma düşeceksiniz Tebdil edilmesi gereken varsa, bir şey değiştirilmek isteniyorsa, helâl yollardan olsun
Ey Allah'ın yarattığı kullar, sizin salâha ermenizi ve iyilik bulmanızı istiyorum Sizin için cehennemin bütün kapıları kapalı dursun ve daha istiyorum ki, Allah'ın yaratmış olduğu hiç kimse ateşte yanmasın Ve cennetin kapısı sonuna kadar açılsın, oraya girmekten geri kalan olmasın Bu dileklerimi, Allah'ın, kullarına olan rahmet ve şefkatini bildiğim için yaparım Diğer bir sebebi ise, sizin iyiliğinizi düşündüğüm için bu âlemde dururum Söz değişikliği ve konuşmaların güzel olması için bu sözleri sarf etmem
Sert sözlerimi dinlemekten kaçmayınız Beni Allah yolunda terbiye eden sertlik oldu Sözlerim serttir Kuru ekmek yerim Benden ve benim gibi konuşanlardan kaçan, ebedî felah bulamaz Karşımda dine karşı bir edepsizlik edersen iyi ettiğini diyemem ve seni hâline bırakamam Bu hâli yaptıktan sonra yanımda olmuşsun veya kaçmışsın, üzülmem Ben Hak'la hizaya gelirim, bu iş için sizden emir beklemem Her işimde emri O'ndan beklerim Ben sizin sayınıza dahil değilim, yaptığınız hesap beni ilgilendirmez
Benim hâlim, zahirdeki dille değişmez Sağ, sol, ön ve arkada olan da bana tesir etmez Bana, kalpler tesir eder Yalnız peygamberlere ve geçmişte gelen büyüklere uyarım Hiç bir hâlde onları bırakmam Tâ Hak yakınlığını buluncaya kadar  
Yanlış işleri bırakınız Edebe uymayan uygunsuz hâlinizi bırakınız Tevbe ediniz ve bu tevbe içinizde yer etsin
Yaptığım binaları yanınızda kurarım Sizin için evler yaparım, şeytanın yuvasını yıkmaya uğraşırım Rahman'ın binasını yapmak isterim ve sizi Mevlâ'nıza götürmek dilerim
Ben özle olurum, dış kabukla işim yoktur Şu dış kalıp kabuktur, öz onun içindedir Dış cepheniz beni pek ilgilendirmez, onun gelişmesine bakmam Benim için önemli olan öz varlığınızdır Dış kabuğunuzu bir yana atar, özünüze bakarım Peygamber kaynağına varmaya layık oluncaya kadar sizi bırakmam
Ey evlat! Benimle dünya için konuşmayınız; benimle sohbetiniz âhiret için olsun Benimle olan sohbetiniz tam olarak âhiret için olursa dünya size uyarak gelir ve cümle rahatınızı temin eder Siz de dünyadan nasibinizi yeterlik eliyle alırsınız Dünyadan zühd eli ile bacağınızı alırsanız, öbür âlemde işinizin hesapsız biteceğine söz veriyorum Tavsiye ettiğim yollardan alınan bir dünyalık için hesap verilmez
Âhireti dünyadan üstün tutunuz İç âleminize dünyadan daha çok önem veriniz Hak, daima bâtıldan üstün gelsin Devamlı olan, fâni şeyden üstün görülmeli
Bırakınız, sonra alırsınız Bir şeyi alırken şahsî isteğinize uyarak almayınız Nefis tarafından verilen hiç bir şeyi alma
Alacağınızı kalp ve sır eli ile alınız Halkın elinden bir şey almayınız, Yaratan'dan görerek alınız
Peygamber’e itaat üzere olunuz, emrini yerine getiriniz Yasaklarını yapmayınız ve her sözünü kabul ediniz Hak Teâlâ bu mânada şöyle buyurdu: “Peygamber’in size -yapılması için- getirdiği şeyleri alınız; yasak ettiğini de bırakınız ” (el-Haşr, 59/7)
Allah Teâlâ'nın emri yapılacağı zaman, kendinizi şiddetle ona veriniz Herhangi bir yasak iş yapılacağı zaman, hasta gibi olunuz Kaza ve kaderin hükmü icra edileceği anda yokluğa karışınız Hep beraber halkla iyi geçinmeye bakınız Hak Teâlâ'nın ezelî ilminin sizin için bir hüküm vermemiş olduğu şeyi istemeye yeltenmeyiniz Gerek sizin, gerekse başkasının hakkında verdiği hükme sessizlikle boyun eğiniz Olacak şeylerin önüne geçmek kabil olmadığı gibi olmayacak işi de yapmak mümkün değildir Her şey evvelden yazılmıştır Bu durumu Peygamber (s a v) Efendimiz şu hadîs-i şerifi ile anlatır: “Hak Teâlâ kalemi yarattı, yaz dedi Ne yazayım, deyince kıyamete kadar kullara hükmümü yaz buyurdu ”
Ey kalplerini öldürüp nefislerini diriltenler, kalbiniz çoktan öldü Onun başına gelecek bela, diğer uzuvlara olacak felâketten daha fena olur
Kalbin en büyük ölümü, Allah'tan ve O'nu anmaktan gafil yaşamasıdır Kalbini diriltmek isteyen, oraya Hakk'ın zikrini zerk eylesin Bütün ülfetini Hak'la kılmaya baksın Gözlerini yalnız O'nun saltanatına ve büyüklüğüne çevirsin Halk üzerinde yaptığı tecelliyi ve tasarrufu gözetlesin
|