08-02-2012
|
#3
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Aldanan Zenginler
Mali İbadeti Terk ve Bedeni İbadetlerle Yetinme:
Mal sahiplerinden bir grup da, mallarını muhafaza edip, cimrilik derecesinde ellerinde tutarlar; diğer taraftan oruç, gece namazı ve Kur'ân'ı hatmetmek gibi herhangi bir masraf gerektirmeyen bedenî ibadetlerle meşgul olurlar Bunlar da aldanıyorlar, çünkü helak edici cimrilik onların içine işlemiştir; mal infak etmek suretiyle asıl bunun kökünü kurutmaya muhtaçken, nafilelerle uğraşır ve buna vakit ayırmazlar Bunlar tıpkı elbisesine yılan girip, neredeyse ölmek üzere olan fakat safrayı dindirmek için sirkeli bal şerbeti aramakla meşgul
olan birine benziyorlar Yılan sokmuş birinin buna nasıl ihtiyacı olabilir?
Bişr el-Hâfî (k s )'ye, "Falan kimse çok oruç tutar ve namaz kılar "dendiğinde, "Miskin kendi hâlini bırakıp başkasının haliyle ilgileniyor; onun hâli ancak açlara yedirmek ve fakirlere in-fakta bulunmak olmalıdır Dünyalık toplayıp bunları fakirlere vermediği bir durumda, nefsini aç bırakmasından ve nafile namaz kılmasın-dansa bu daha faziletlidir "'diye cevap verir
5- Bir gruba ise cimrilik galebe çalmıştır, nefisleri ancak zekât vermeye müsamaha gösterir Sonra bunlar, zekâtı bile kendilerinin yüz çevirdiği değersiz ve kalitesiz maldan verirler Fakirlerden kendilerine hizmet edecek, ihtiyaçları için koşturacak birilerinin veya ileride ücretli olarak hizmette bulunmak üzere ihtiyaç duyacakları ve genel olarak amaçlarını sağlayacak kimselerin olmasını isterler Zekâtlarını saygınlığından medet umabilecekleri büyüklerden kendine yardım edecek bir kişiye teslim eder-
ler Böylece onun katında ihtiyaçlarını gidermek üzere bir mevki elde etmeye çalışırlar Bütün bunlar niyeti ifsad eder ve ameli boşa çıkarır Bunu yapan da aldanmaktadır fakat yine de gühahkâr olduğu halde Allah'a itaat ettiğini zanneder Çünkü Allah'a ibâdetle O'ndan başka bir amaca yönelmektedir Bu ve benzerleri, mal ve servet konusunda aldanmışlardır
6- Avam, zenginler ve fakirlerden bir grup daha vardır ki, zikir meclislerinde bulunup, bunun kendileri için yeterli olacağını düşünürler Bu sebeple bu davranışı âdet hâline getirmişlerdir Kuru kuruya vaaz dinleyip, öğüt almadan ve amel de etmeksizin sevap kazanacaklarını sanarlar Oysa aldanıyorlar Çünkü zikir ve vaaz meclislerinin fazileti ancak hayra teşvik edici olmalarındandır; eğer teşvik etmiyorsa orada hiç bir hayır yoktur Hayır yapmaya arzu duymak övgüye değer bir haslettir, çünkü amele yöneltir; eğer amele götürmüyorsa onda da hiç bir hayır olamaz
Bunlardan birisi bazen dinlediği vaazla aldanır; bazen de kadınlar gibi duyguya kapılır ve ağlar Bazen korkutucu bir söz işitir, sararır ve der ki: "Ey Selâm (olan Allah)! Selâmeti! kıl; Allah'a sığınırız; Allah bana yeter; Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh  " Böylece bütün hayırları kazandığını zanneder, oysa aldanmaktadır Bu kişi ise, doktorların meclislerine gidip, onların ilaçları anlatmasını dinleyen hastaya benzer İlaç yapmaz, onunla uğraşmaz ve bu şekilde rahata kavuşacağını düşünür Lezzetli yemekleri anlatan birinin yanına giden aç insan da aynı şekildedir
Şayet bütün vaazlar, fiillerini değiştirecek derecede senin bir sıfatını değiştirmiyorsa, Allah azze ve celle'ye yöneltip dünyadan yüz çe-virttirmiyorsa, evet, kuvvetli bir şekilde bu yönlendirmeyi yapmıyorsa, dinlediğin vaaz bir fazlalıktır, aleyhinde bir delildir Bu halde onu kendi lehinde bir vesîle görüyorsan aldanıyorsun demektir
İmam Gazali
|
|
|