Prof. Dr. Sinsi
|
İman Ve İslam
"Ben Müminim" Demek
İman sahibi olan bir kimse, "Ben müminim " diyebilir Ancak, yalancı olmamak için, "Ben ALLAH yanında da müminim " veya "Ben gerçek bir müminim " dememelidir ALLAH yanında mümin olup olmamak insanın bilgisi dışındadır Gerçek mümin olmanın şartları da ağırdır Bu sebeple, bu sözleri söylemek isteyen bir kimse, onları "İnşâALLAH" kaydıyla söylemelidir Sufyân es-Sevrî şöyle demiştir: "Ben ALLAH yanında müminim, diyen bir kimse yalancıdır (Çünkü, bunu bilemez ) Ben gerçek müminim, diyen de bid'at işlemiş olur (Çünkü, ilk müslümanlar, böyle demezlerdi ) Biz elbette ki, kendimize göre, ALLAH'a, O'nun meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman etmişiz Ancak, ALLAH yanındaki durumumuzu ve imanımızın gerçek olup olmadığını bilmeyiz "
Hasan el-Basrî'ye:
"-Sen mümin misin? " diye sormuşlar Kendisi:
"-İnşâALLAH," demiştir
"-Niye, "İnşâALLAH" diyorsun?" demişler
"-Korkarım ki, "Evet!" dersem, ALLAH Teâlâ, "Ey Hasan! Yalan söylüyorsun " diyerek beni tekzip eder " diye cevap vermiştir
İman hassasiyeti yüksek olan bu zât şunu da söylemiştir: "Nerden bilirim ki, işlediğim bir günahtan dolayı, ALLAH Teâlâ bana kızıp, "Git! Artık hiçbir amelini kabul etmem " dememiştir?"
İbrahim İbni Edhem şöyle demiştir: "Sana, mümin misin? diye sorulursa, Kelime-i Şehâdeti söylemekle yetin "
Eğer denilse ki, "İnşâALLAH sözü şüphe ifade eder Halbuki, imanda şüphe bulunmaması lâzımdır Çünkü, onda kesinlik şarttır " Bunun cevabı şöyledir: Bu söz, her zaman şüphe ifade etmez O değişik mâna ve maksatlarla söylenir Bunlardan bazıları şöyledir:
1- Soruda denildiği gibi, şüphe ve kararsızlık ifade etmek Bir kimsenin "Şu şöyle olmuş " sözüne karşı, "İnşâALLAH öyle olmuş " demek o işin oluşunda ve bu sözün doğruluğunda şüphe bulunduğunu ifade eder Bir dostun ziyaret teklifine karşı, "İnşâALLAH gelirim" demek de kararsızlık ifade eder Onun için, bir işe söz verirken, kararsızlık belirtmek için "inşâALLAH" kelimesini katmak o sözü yerine getirme zorunluluğunu ortadan kaldırır
2- Tevazu ifade etmek Bir kimseye, "Sen hoca mısın?" diye sorulduğunda, onun "İnşâALLAH hocayım " şeklinde cevap vermesi, şüphe değil, tevazu ifade eder Kişinin tevazu gösterip kendisini övmemesi ise ALLAH Teâlâ’nın hoşuna gider Çünkü O, "Kendinizi övmeyin!" (Necm, 32) buyurmuş ve bazı kimseleri kötülemek makamında, "Şu kendilerini övenleri görüyor musun?!" (Nisa, 49) diye sormuştur
3- Olup biten bütün işlerin ALLAH Teâlâ’nın dilemesi ve takdiri ile olduğunu, O dilemedikçe hiçbir şeyin olamayacağını ifade etmek Bu maksatla, bu söz bizzat ALLAH Teâlâ’nın kelâmında da geçmiştir Örneğin, Peygamberimiz ve ashabının, müşriklerin engellemesine rağmen Mekke'ye girip umre yapacaklarını müjdeleyen âyette şöyle denilmiştir: "İnşâALLAH, güven duyarak Mescid-i Haram'a gireceksiniz  " (Feth, 27) Bir iş yapacağını söylerken, bunun ancak ALLAH Teâlâ’nın dilemesi halinde yapılabileceğini düşünmek ve bu düşünceyi sözlü olarak seslendirmek için, "İnşâALLAH" demek emredilmiştir Bunu emreden âyet şöyledir: " İnşâALLAH' demedikçe, 'Yarın şu işi yapacağım' deme!" (Kehf, 23, 24) Bu ilâhî emre uyan ALLAH Rasûlü (sa), her hangi bir işi yapacağını söylerken, bu sözü cümlesine eklerdi Hatta ölüp mezara girmek kat'î ve kesin olmasına rağmen, kabristanı selâmlarken şöyle derdi: "Size selâm olsun, ey bu yurdun sakinleri! İnşâALLAH, biz de ölüp size kavuşuruz " (Müslim)
4- Sadece arzu ve rağbet etmek Bu söz en çok bu mâna ve maksatla kullanılır "İnşALLAH bu işimiz olur ", "İnşALLAH bugün yağmur yağar ", "İnşâALLAH o belâsını bulur " gibi sözlerde bu mâna kasdedilir Bu sebeple, yapılacak işleri haber verirken, dua ve beddua ederken ve sabit olay şeyleri bildirirken bu söz kullanılır Ancak bu sözün bereketinden yararlanmak için, onun mânasını düşünmek ve olan işlerin ancak ALLAH Teâlâ'nın izin ve müsaadesiyle olduğunu akla getirmek daha iyidir
İnşâALLAH sözünün değişik kullanım alanları ve mânaları bulunduğu için, "Ben, inşâALLAH müminim " demek, her zaman kişinin kendi imanında şüphe ettiği anlamına gelmez Ancak, bunu kendi imanında şüphe etmek anlamında söylemek caiz değildir Bunun dışındaki anlamlarda, yani, tevazu ifadesi olarak veya her oluşun ALLAH Teâlâ'nın irade ve takdirine bağlılığını vurgulamak maksadıyla söylemek ise müstehabtır Şu da vardır ki, imanın aslında değil, fakat onun makbuliyetinde ve kâmil olup olmadığında şüphe etmek caiz ve hatta lâzımdır Bu sebeple, Seleften bazıları, "Ben müminim " cümlesine "inşâALLAH" sözünün eklenmesini gerekli görmüşlerdir Çünkü, iman her zaman kâmil değildir Onun kâmil olması için, takva ile desteklenmesi ve ahlâkî zaaflardan uzak tutulması şarttır ALLAH Rasûlü (sa) şunları söylemiştir: "İman çıplaktır (yani, zayıftır); onun libası takvadır " (Daha önce geçti), "İman yetmiş çeşittir " (Müttefekun aleyh), "Dört kötülük vardır ki, bunlar kimde bulunursa, o kimse münafıktır Bu kötülükler; yalan söylemek, sözünü yerine getirmemek, emânete hıyanet etmek ve düşmanlıkta hak ve hukuk tanımamaktır " (Müttefekun aleyh) Huzeyfe (ra) şunu söylemiştir: "Öyle sözler vardır ki, ALLAH Rasûlü döneminde onlardan birini söyleyen münafık sayılırdı Bugün ise, onları günde on defa birinizden duyuyorum Bu o demektir ki, bugün münafıklar ALLAH Rasûlü’nün döneminde olanlardan daha çokturlar Ve onun zamanındaki münafıklar kendilerini gizlerken şimdikiler gizlenme ihtiyacını da duymazlar "
Huzeyfe'nin söz konusu ettiği münafıklık, küfür anlamında değilse, imanın kâmil olmasını önleyen eksikliktir Çünkü münafıklık iki çeşittir Bir çeşidi iman nifakıdır İman nifakı, kalbinde küfür, şüphe ve inançsızlık taşımaktır İkinci çeşidi ise, ahlâk nifakıdır Bu nifak olduğu gibi görünmemek, göründüğü gibi olmamak, iki yüzlü ve karaktersiz olmak ve ahlâkî zaaflar taşımaktır İman münafığı kâfirlerin en kötüsü olduğu gibi, ahlâk münafığı da müminlerin en kötüsüdür ALLAH Rasûlü (sa) şöyle buyurmuştur: "İnsanların en kötüsü iki yüzlü olanlardır ", "Dünyada iki dil kullanan kimseye kıyâmet gününde ALLAH Teâlâ ateşten iki dil takar " (Ebu Dâvûd, Dârimî)
Hasan el-Basrî'ye: "Bugün artık (asr-ı saadette olduğu gibi) münafıklar yoktur " dediler Kendisi hayret ederek şu karşılığı verdi: "Ne diyorsunuz! Münafıklar yok olurlarsa, sizin şu memleketinizde insan kalmaz ", "Münafıkların kuyrukları bulunsa, yerde ayaklarınızı basacak yer kalmaz ", "Dilin, kalbin, gizli ve açığın, giriş ve çıkışın farklı ve başka başka olması birer nifaktır " Ona, bazı kimselerin münafık olabileceklerinden korkmadıkları söylenince de şöyle demiştir: "ALLAH'a yemin ederim, bende nifak bulunmadığını bilseydim, yeryüzündeki dağlar kadar altına sahip olmaktan daha çok sevinirdim " Huzeyfe (ra) şöyle demiştir: "Münafık olan kimseler, münafık olmadıklarına emindirler ALLAH Teâlâ: "Onlara, hiç ihtimal vermedikleri şeyler ALLAH tarafından karşılarına çıkarılır " buyurmuştur " (Zümer, 47) Bu şeyler, onların küfür ve nifakları, önemsemedikleri veya hiç saymadıkları günahları ve kötülükleridir
Bir tefsire göre, bu kimseler bazı ameller işleyip onlardan sevap beklerler Halbuki bu ameller onların günah hanelerine yazılır
İmana nifak karışabildiği için, "İnşaallah müminim " demek, kendisinde nifak bulunmamasını temenni etmek ve bunu ALLAH Teâlâ'dan dilemek anlamındadır
"İnşaallah müminim " sözü akibetin belirsizliği sebebiyle de söylenebilir Çünkü imanlı ölmek hususunda da kimsenin elinde garanti yoktur ALLAH Rasûlü (sa) şöyle buyurmuştur: "Kalpler, Rahman (olan ALLAH)ın iki parmakları arasındadır Onları istediği gibi çevirir " (Daha önce geçti), "Bazen, bir kişi cennet ehlinin amelini işler Ömrünü bununla geçirir ve cennetle arasında yarım metrelik mesafe kalmışken, yolu saptırılır ve o kişi cehennem amelinin bir amelini işleyip cehenneme gider Bazen de, bir kişi cehennem ehlinin amelini işler Ömrünü bununla geçirir ve cehennemle arasında yarım metrelik mesafe kalmışken, yolu doğrultulur ve o kişi cennet ehlinin bir amelini işleyip cennete gider " (Buharî, Müslim, Ebu Dâvûd, Tirmizî Hiç şüphesiz ki, bu olanlar keyfî ve sebepsiz bir şekilde böyle olmazlar Belki, bunların böyle olmalarına sebep ve gerekçeler vardır Çünkü bir insanın zahiren cennet ehlinin amelini işlemesi her zaman onun bu işte ihlâslı ve sevaba talip bir kimse olduğunu ve kendisini helak edici günahlarının bulunmadığını göstermediği gibi, zahiren günah işlemesi de bu günahlarından bizar olmadığı, tevbe edip durmadığı, başka sâlih amellerinin ve sevaplarının bulunmadığı anlamına gelmez )
İlâhî meşiyet, ezelde bir kimse için neyi takdir etmişse, o kimse dönüp dolaşıp o noktaya gelir Bu sebeple, kendisine iman takdir edilen bir kimse, eninde sonunda iman eder; kendisine küfür uygun görülen kimse de eninde sonunda kâfir olur Bir velî şöyle demiştir: "Bazı günahların cezası küfre düşürmektir " Bir diğeri de şunu söylemiştir: "Bir kimseyi elli sene tevhid üzerinde görsem, yine de öldüğü zaman mümin olarak öldüğüne emin olamam "
İşte, akibetin ne olacağı, kişinin sahip olduğunu zannettiği imanın sıhhat şartlarına uyup uymadığı, onun münafıklıkla geçerliliğini yitirip yitirmediği, çürütücü bid'atlarla malûl olup olmadığı, günahlarla delinip delinmediğinin bilinmediği ve bunlar gibi menfi ihtimaller ve tehlikeler mevcut olduğu için kişinin, "Ben inşaallah müminim " demesi doğru ve hatta gereklidir Bunun için, yaptıkları amellerin ve meselâ kıldıkları namaz ve tuttukları oruçların kabul şartlarına uymamış olma ihtimalini göz önünde tutan uyanık kimseler, "yaptım, ettim " diye kestirip atmak yerine, "İnşaallah yaptım ", "İnşaallah ettim " diyerek yapıp ettiklerini şartlı olarak söyler ve, "Rabbimiz! Bizden kabul et Sen işiten ve bilensin " (Bakara, 127) diye duâ ederler
ALLAH Teâlâ, müminlerin sıfatlarını anlatırken şöyle buyurmuştur: "Onlar, yaptıklarını yaparken, kalpleri korkar haldedir " (Mu’minûn, 60)
Bir sahâbî, "Ya Rasûlullah! Bunlar, günah işlerken mi kalpleri korkar?" diye sormuş, ALLAH Rasûlü (sa) şu cevabı vermiştir: "Hayır! Bunlar, sâlih amel işlerken, namaz kılarken, sadaka verirken, iyilik yaparken, yaptıklarının kabul edilmemesinden korkarlar " (Ahmed)
|