Yalnız Mesajı Göster

İlahi Armağan -45- Meclis

Eski 08-02-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -45- Meclis




İman sahibi tecrübelidir Zekidir Onu kimse kandıramaz; dün­yayı işaretle çağırır Yalandan sevgi gösterir, dünyanın her şeyine sahip olur Kalbini kaptıracağı an hemen boşar; bir daha ona yakın olmaz Sonra âhirete döner, onun tadını alır Kalbini de az meyletti­rir; fakat sıkı bir bağlılık bulduğu an terk eder Yaratan'dan beri ede­ceğini hissettiği dem kökten boşar Âhiretin şöyle bir yanından tu­tar, dünyanın kucağına oturtur: “Hesabınızı beraber paylaşın” der ve farz ibadetlere döner Hak Teâlâ'nın kapısına koşar Otağını o katta kurar; her an o eşiğe başını koyar ve yatar
İbrahim (as) Peygamber’in milletine uy O dosttu Ona selâm ol­sun Önce yıldızla yetindi, sonra ayla, sonra güneşle Bunların sönen hâllerine baktı: “Ben böyle sönücü şeyleri sevmem, gönlümü kaptıramam” de­di
Onların Yaratıcı'sına döndü Ve şöyle dedi: “Ben yüzümü yeri göğü yaratana, pak ve temiz olarak çevir­dim; ben müşrik değilim
İbrahim (as) Peygamber, Hak Teâlâ'nın rahmet eşiğine yat­maya devam etti Hakk'ı talepte doğruluk gösterdi O'nun bu hâlini Yaratan anladı; dolayısıyla kapılarını ona açtı Kalp yolu ile rahmet deryasına girmeye izin verdi Bütün varlığı ile o sevgili Peygamber ilâhî varlık âlemine alındı Hak ondan hâlini sordu Her hâlini çok iyi bildiği hâlde, bir de ondan dinlemek istedi Sordu, söyledi; sordu söyledi Konuşturdukça daha fazla sevdi, sevdirdi Her çeşit süsleri ona yağdırdı Ondan razı olduğunu bildirdi Kalbine hikmetler dol­durdu Kimsenin sezemediği bilgiler verdi Dünya ile hâlini sordu ve hepsini terk etmek kudretine sahip kıldı Dünya ve âhiret ile yeni bir anlaşma yapmayı emretti Bu arada dünya için, Peygamberi’ne eziyet etmemeyi şart koşturdu Âhirete de aynı şartı bildirdi Her iki­si için, o sevgili Peygamber’e hizmeti söyledi ve şarta ilâve etti
Dünya ve âhiret o Peygamber’i sevdi, eziyet etmedi; kısmetini ke­sintisiz gönderdi O Peygamber ise her şeyi aldı, yerinde kullandı; Hak Teâlâ'ya hizmet yolunu tuttu, kalbi daima Hak katında durdu O Hak hem Aziz hem de Celil'dir Zat-ı İlâhî'den gayri her şeyi kalbinden beri kıldı Bu hâl, onu hür olan bir köle eyledi; yalnız Allah Teâlâ'nın kulu oldu; başkalarına köle olmaktan kurtuldu Yerde ve gökte ne varsa boşadı Hiçbir şey ona sahip olamadı Ama o her şe­yin sahibi oldu: Çünkü mülkün sahibini sevdi Mülkün sahibi de onu sevdi Öyle bir şey oldu ki, ona yalnız şah sahip çıktı Her kapı ona açıldı Kapıcı ona mani olamadı Perdeci ona perde kapayamadı

Alıntı Yaparak Cevapla