08-02-2012
|
#3
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -42- Meclis
Ey cemaat! Bana karşı ithamlı konuşma yapmayınız Kalbinizi benim için kötü etmeyiniz Ben ne oyuncakçı, ne de dünya talibiyim Ancak, Hakk'ı söyler ve onu gösteririm
Ömrümü iyi kimselere hizmetle geçirdim Onlar hakkında daima iyi düşündüm Umduğum bir fayda varsa, o da, bundan olacaktır Sizden bir şey beklemiyorum Yaptığım nasihate bir karşılık istemiyorum Sözümün ücreti amel etmektir Sözlerimi tutar, amel yoluna koyulursanız, bana en büyük ücreti ödemiş olursunuz
Bu sözler açık söylenmemeli, halvet yerlerde anlatılmalı Halvette yapılan amel ihlâsla olur Nifak, gizli işlere diş geçiremez Hilekârlık ve sebeplerin bittiği yerde nifak da tükenir O dem iman görülür ve ikan hâsıl olur Orada nefis ve boş şeyle ömür tüketmeye yer kalmaz İman sahibi günlerini daima ibadetle geçirmek ister Ayrıca iman kardeşlerine yardım etmekten geri durmaz
Bugün tesiri altında kaldığınız boş temenni ve hevesleri bir yana atınız Allah'ı anmakla meşgul olunuz Ağzınızdan çıkacak her söz, yararınıza olsun Size zarar getirecek sözleri bırakınız
Herhangi bir sözü konuşacağın zaman, düşün, düşün  Niçin konuşuyorsun; o sözden ne gaye güdüyorsun ve niyetin nasıl? Bunları düşün, sonra konuş Bu durumu işaret için bazı büyükler şöyle der: “Cahilin dili, kalbinin önündedir Âlim ve akıl sahibinin dili, kalbinin arkasında saklıdır ”
Bırak, pek konuşma, ilâhî kudret senin konuşma zamanlarını yazmıştır; ona bak Konuşman gerekse konuş O kuvvet dilerse seni konuşturur Hakkında olacak bir iş varsa, sebepler önüne çıkar Çorap söküğü gibi işlerin durmadan açılır
Hak'la sohbet ehli olmaya bak O'nunla sohbet, tam manasıyla sessizliktir O öyle bir sessiz âlemdir ki, her söz orada açılır İç âlem bununla donatılınca konuşma başlar Allah dilerse, konuşursun Dilemezse eski hâlin devam eder Âhiret âlemine geçinceye kadar konuşmayanlar vardır Bilinmez, belki sen de onlardan biri olursun
Bu hâl en çok irfan âlemi derinliğine erenlerde bulunur Peygamber (s a v) Efendimiz bu hâle işaret ederek şöyle buyurur: “Hakk'ın kudretine marifetle eren kimsenin dili tutulur ”
Dil tutulması, sadece ahras (dilsiz) olmak mânasına gelmez Sonra, yalnız zahirdeki dil demek de değildir Asıl mânası, Hakk'a itiraz etmenin yersizliğini anlayıp susmaktır Hiç bir hususta irfan sahibi, Hakk'a itiraz etmez Bütün hâlinde O’nun emirlerine uyduğunu ilân eder
İrfan sahibi, ilâhî kudrete teslim olur Kalp gözünü Hak'tan gayri şeylere yumar İç âlemine bir yabancı sızsa onu hemen dışarı atar Şan ve şöhret budalası olmaz Malının fazlasını ihtiyaç sahiplerine dağıtır “Hak benimle olduktan sonra neyleyeyim dünyayı; neyleyeyim ukbayı?” der
Şöhret için asılan resmini ve taşlara kazılan ismini siler İlâhî bir emir olursa meydana çıkar O kudrete ererse yokluk âleminden varlık âlemine geçer Bir başka yaratılışla dirilir Yokluk eli onu yok eder Varlık eli de dilerse diriltir Bu diriliği bulunca, kendini hâlden hâle geçireni ister Zaten onlar da, bu arzuyu duyurmak için olur
Bu durumu benliğinde sezen zâtlar, Hakk'a davetçi olurlar Halkı bulundukları fakirlik hâlinden zenginliğe çağırırlar Asıl zenginlik Hak'la olmakta ve O'na manevî bağla kul ve köle kesilmektedir Asıl fakirlik ise, Allah'ı bırakıp aciz ve fâni kullara koşmaktır Zenginlik, Hak yakınlığı için, kalbi nefisle cenge çıkarmak ve zafer kazanmakla olur; fakirlik ise, bu duygunun sönüşüyle başlar
Anlattığımız zenginliği dileyen, dünyayı, âhireti ve cümle fâni şeyleri kalbinden atsın Kalbine giden maddî şeyleri parça, parça çıkarmaya gayret etsin
Bugün elinizde az mevcut olan şeye kapılmayınız Bu elinizde dursun, yolculuğunuzda lazım olursa kullanırsınız Bu maddî olan az şeyler, kalbe konmak için verilmedi Hak yolda yürümenize yardımcı olsun diye verildi
Siz bu maddî sofranın misafirisiniz Misafir, ancak doyuncaya kadar yer Doyduktan sonra ceplerini doldurması ayıp sayılır
Allah'ın yaratmış olduğu şeylerin hepsi zâtına götürür Onları delil sayarak yola devam ediniz Nimeti yerken sahibini düşünmek yerinde olur Bir şeyin bilgisini elde edince yapmak ve hakikatine ermek gerek
Hak Teâlâ'nın size öğrettikleri ile amel ederseniz hidayet yolunu bulursunuz
Allah'ım, kalbimizi varlığına ilet
“Dünyada bize iyilik ver Âhirette iyilik ver Ve ateş azabından koru ”(el-Bakara, 2/201) Âmin!
|
|
|