Yalnız Mesajı Göster

Kafirlere Benzememe Ve İslâm Toplumunu Kesinlikle

Eski 08-02-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kafirlere Benzememe Ve İslâm Toplumunu Kesinlikle




Bu, küfrü gerektiren mutlak teşebbühe, kendini kâfire benzetmeye yorumlanıyor, kimi zaman ise şöyle yorumlanmıştır: Kişi kendisini onlara benzettiği oranda, benzeşme ölçüsüne göre küfre girer veya onlardan sa­yılır Durum ister küfür olsun, ister masiyet olarak değerlendirilmiş ol­sun, veya küfrün yahut masiyetin bir şiarı olmuş olsun, hüküm aynıdır, durumda bir farklılık söz konusu değildir
Bir başka durum var ki, adam bir fiil veya iş işlemektedir Yaptığı bu iş veya fiil ve davranışı bir başkası da yapmakta, her ikisi de yaptıkları bu işte ittifak etmekte ve benzeşmektedirler Ancak yapılan bu işi, biri di­ğerinden almamıştır Kısaca ortak bir özellik görülmektedir Böyle biri­nin diğerinden almadığı ve fakat ortak özellik taşıyan şeylerde de benzeş­me veya kendisini benzetme hükmü aynen geçerli midir, yoksa bir başka türlü mü değerlendirilir? İşte böyle bir şeyin benzeşme veya kendisini ben­zetme olması konusunda kesinlik yoktur Fakat bununla beraber, madem­ki yapılan o davranış kâfirlerinkiyle bir uyum göstermektedir, durumun benzeşme ve kendini benzetmeye varmaması bakımından bunun yasak­lanması ve nehyi güzel olur Zira aynı zamanda böyle bir davranışı yap­mamakta onlara muhalefet hükmü de yer almaktadır Bu itibarla yapılan bir davranış şayet kâfirler tarafından da işleniyorsa, her ne kadar bu fiil onlardan alınmış değilse de, görünürde bir benzerlik olmasın diye, onlara muhalefet için bu nehyedilir, yani yasaklanır
Yine Hz Peygamber'in sünnetinden delil sunmaya devam ediyoruz Hz Peygamber (sav) şöyle buyurmuşlardır:
"Sizler kesinlikle, sizden öncekilerin yollarını karış karış ve arşın ar­şın izleyeceksiniz Öyle ki onlar bir kelerin deliğine girseler, onların peşin­den gireceksiniz" Sahabe diyor ki: "Ey Allah'ın Rasûlü, bunlar yahudiler ve hıristiyanlar mı?" diye sorduk Hz Peygamber (sav) de şöyle bu­yurdular: "Ya kimler olacak?"
Yine Sahih'te rivayet olunduğuna göre, Abduliah b Ömer (ra) an­latıyor:
"Sahabe Hz Peygamber (sav) ile birlikte Semud kavminin toprağı olan Hicr denilen yerde konakladılar Buradaki kuyulardan su çektiler ve bu su ile hamur yoğurdular Bunun üzerine Hz Peygamber (sav), onla­ra, buradaki kuyulardan çekmiş oldukları suları dökmelerini ve yoğurdukları hamurlan da develere yem olarak yedirmelerini emretti Hz Peygamber, ashabına, her zaman develerini götürüp suladıkları kuyudan su ihti­yaçlarını karşılamalarını kendilerine emretti"
Müşriklere ait bir ağaç vardı Müşrikler bu ağaca silâhlarını asıyor, "Zatu Envat" adım veriyorlardı Müslümanlardan bazısı, Hz Peygam­ber (sav)'e dediler ki: Ey Allah'ın Rasûlü! Müşriklerin silâhlarını astık­ları bir ağaçlan (zatu envatı) olduğu gibi sen de böyle bir zatu envat edin-sen olmaz mı (bize izin verir misin)? İşte böyle bir durum karşısında Ra­sûlüllah (sav) şöyle buyurdular: "Allahu Ekber! Siz de, tıpkı Hz Musa'­nın kavminin Hz Musa'ya: "Onların ilâhları olduğu gibi, bizim için de bir Üah yap" dedikleri gibi demiş oldunuz İşte o, bir toplumun gelenek­leri ve adetleridir Siz de kesinlikle sizden öncekilerin adetlerine ve gele­neklerine yönelip bineceksiniz"
Hz Peygamber (sav), mücerred manadaki bir ağaçtan onları me­netmektedir Halbuki onlar bunun gölgesinde barınacaklar ve onların yap­tıkları gibi silâhlarını dallarına asacaklardı O halde bundan çok daha bü­yük bir tehlike arzeden müşriklere kendisini benzetme noktasında veya biz­zat şirk olan bir şeyde nasıl susulabilir ki?
Acaba bunlardan hangisi daha büyük bir tehlike oluşturmaktadır? Hayret! Düşünün bir kere, silahlarını asacakları bir şeyden menediliyorlar Çünkü burada kâfirlere benzeme olayı gündeme gelmektedir Veya içinde teşriin (yasamanın), helâl ve haram kılmanın, ilzam etmenin ve cezalan­dırmanın yer aldığı bir hayat nizamı ki, bu, temel itibariyle kâfirlere mu­halefete dayanmaktadır
Yine yahudi ve hiristiyanlara, kısaca kafirlere muhalefete ve onlara kendisini benzetmekten menedilmesine ilişkin sünnetten bir başkaca de­lil Rasûlüllah (sav) şöyle buyurmaktadırlar:
"Gerçekten yahudi ve hıristiyanlar (saç ve sakalını) boyamazlar O halde onlara muhalefet edin"
Yine Rasûlüllah (sav) şöyle buyurmaktadırlar:
"Yahudi ve hıristiyanlara muhalefet edin Çünkü onlar, ayakkabıları ve mestleriyle namaz kılmazlar (ibadet etmezler)"
Yine Rasûlüllah (sav) şöyle buyuruyor:
"Bizden başkasına kendisini benzeten bizden değildir:”
Kuşkusuz bu deliller ve daha bir çokları şu gerçeği amaçlamış olmak­tadırlar: Kötülüklerin gelebileceği kapıları ve yolları tıkamak esastır Zira dış görünüş itibariyle müşabehet, yani benzeşme, giderek yapılan işlerde, amelde ve maksatta da benzemeyi getirir
Ancak bazı durumlar var ki, görünürde kimi zaman kâfirlere müşa­reket yani bir tür ortak yönler olmasını gerektirir, işte böylesi bir muvafa­kat ne zaman olur ve muhalefet ne zaman başlar?
Şeyhu'l-İslâm Ebu Abbas Ahmed b Teymiyye (rh), bunu şu cümlele­ri ile cevaplıyor:
Aslında bunlara muhalefet etmek, ancak müslümanın din noktasın­dan üstünlük elde etmesinden sonradır ve yücelmeyi sağlamasıyla müm­kün olabilir Bu ise cihad yoluyla elde edilir Düşman durumundaki kâfir­leri cizye vermeye ve onları küçük düşürmeye mecbur kılmakla sağlanır Bilindiği gibi, müslümanlar işin başında zayıf ve güçsüz iken, kendilerine müşrik ve kâfirlere muhalefet etmeleri meşru kılınmamıştı Fakat din ke­male erince, üstünlük kazanıp varlığını gösterince bu muhalefeti de bera­berinde getirmiş oldu Böylece kâfirlere muhalefet meşru kılınmış oldu

Alıntı Yaparak Cevapla