Yalnız Mesajı Göster

İlahi Armağan -38- Meclis

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -38- Meclis




Ey evlat herhangi bir hâle sahip olmak için Kitap ve Sünnet’e devam etmek lazımdır Onlarla amel etmedikten sonra iş yoktur Çıkmaza girilmiştir Ayrıca yapılan işle ihlâs sahibi olmak da gereklidir
İlim sahibi olarak geçinen kimselerinizi cahil görmekteyim Zühd ve takva sahibi gözüken kimseleriniz ise dünyalık peşindedirler İnsanlara ve fani varlıklara güvenen kimse zahit olamaz Allah’tan gayri fani kimselere dayanmak, O’nun yüce varlığını unutmak lanet getirir Bu durumu en güzel anlatan Peygamber (sav) Efendimiz’in şu yüce kelamıdır: “Melundur, melundur, kendi gibi bir yaratığa dayanan kimse melun -Allah’ın rahmetinden uzak-tır
Yine buyurur: “Bir fani kişiye dayanarak azizlik satan zelil olur
Yazık ne kadar anlayışın kıt! Anlattığımız şeyleri yapmayı adeta kendine bir suç saymaktasın Kulları kalbine almazsan Hak’la olursun O nurunu sana verirse lehinde ve aleyhinde olacak şeyleri bilirsin Sana yarayanı ve başkaları için olan şeyleri öğrenir geçersin
Sana Hak kapısında sebat etmek gerek Bütün sebepleri kalbinden atmalısın Her varlığın sahibi olan Hakk’ı bilmelisin, bunları yaparsan dünyanın ve âhiretin şimdi ve sonra hayrını görürsün Bu öyle bir iştir ki halkı ve onlara gösterişi kalbinde besledikçe bulamazsın Zât-ı İlâhî’den gayri şeylerin zerresi kalbinde kalsa yine bu yolu ikmal etmen kabil değildir Sonra bir şey daha var ki o da sabırdır Sabrın yoksa bu yola girmiş sayılmazsın Sonra iman sermayesini de yitirmiş sayılırsın Birçok bakımdan imanın gelişmesini sabır sağlar Peygamber (sav) Efendimiz: “İman için sabır, vücut için baş gibidir buyururken anlatmaya çalıştığımız hâli daha güzel anlatmıştır
Sabrın manası, hâlini kimseye kesmemek ve sebeplere bağlanıp belanın kalkmasını onlardan beklememektir Herhangi bir darlığı kötü görmemek, sabırlı kişinin işidir Ve onun hemen gitmesini bek­lemek sabrı olmayanın kârıdır Sabırlı iman sahibi, ne belâyı kötü görür, ne de hemen darlığın kalkmasını ister O her şeyin bir vakti ve zamanı olduğuna inanır
Bir kul, düştüğü darlık ve sıkıntı hâlinde arzusu bulunmadığı için sabır yolunu tutarsa, kötü hâllere kendini itmezse, karanlık yol­lara çıra ile girerse, bu çıra ile onun darlığı genişliğe çevrilir Hata karanlığını ibadet lambası aydınlatır; el emeği ile çalışıp yemek, rızık yollarına ışık tutar Bu vesile ile rahmet nazarı o kula gelir Dün­yalık ve öbür âlem için nasibi ummadığı yollardan verilir Bu mev­zuda şu âyet-i kerimeyi zikretmek yerinde olur: “Bir kimse hatalardan sakınırsa Allah Teâlâ onu darlıktan genişliğe çıkarır Ummadığı yerden rızkını gönderir (et-Talâk, 65/3)
Sen bir kan almakla hastaları iyi edene benziyorsun Başkaları­nın hastalığını çıkarıyorsun Fakat senin hastalığın, içinde saklı ka­lıyor Sende, öyle feci hastalıklar var ki, hiç aldırış ettiğin yok
Zahirdeki bilgin artıyor, iç bilgin zayıflıyor Dışın bilgili, ama kalbin cehalet yuvası! Hâlbuki Tevrat'ta: “İlmi artanın korkusu da artar” kelâmı derin manalar ifade eder
Bu korkuyu Kur'ân-ı Kerîm şöyle ifade eder: “Allah'tan ancak âlim kulları korkar (el-Fâtır, 35/28)
Kullara karşı engin gönüllü olmak, yaptığı hatalar için ilâhî aza­bın inmesinden korkmak, ilim sahibinin işidir Bu duyguya sahip olacak kadar bilgin yoksa hemen öğrenmeye koyul Amelin, ilmin, ihlâsın, edebin yoksa ve büyük insanlara karşı iyi düşünceye sahip değilsen, anlattığımız hâllere neyinle erebilirsin? Bütün gayretin, dünya malı toplamaktan ve onun geçici metaına göz dikmekten iba­rettir Yakında seninle o sevdiğin şeyler arasına duvarlar gelecektir
Seninle büyük insanların yaptığı işler arasında uçurumlar ka­dar fark var Onların tek gayesi vardır; o da Hak Teâlâ'yı öz varlık­larına yakın bilmek ve ona göre iş tutmak Dışlarını temiz tuttuk­ları gibi içlerini de temiz tutarlar Anlattığımız temiz duygulara sahip oluncaya kadar bu hâlleri devam eder Maddî arzular baştan so­na kalplerini terk eder Kalplerinde tek arzu yaşar, o da Allah Teâlâ! O'na yakın olmaktan ve O'nu sevmekten daha yüce duygu ne olabilir? Onlar da bunu bilir ve gereğini yaparlar
İsrailoğulları hakkında şöyle bir hikâye anlatılır: Benî İsrail'in başına bir darlık geldi Aklı başında bir heyet, zamanın peygamberine koştu ve şöyle sordu: “Başımıza gelen bu bela neyle def olacak?” O da Hak Teâlâ'dan haber bekledi Gelen vahiy şöyle oldu: “Onlara de ki: Benim hoşnut olmamı istiyorlarsa zavallı kim­selerin gönlünü alsınlar Onları darıltmasınlar Onları hoşnut etmek beni hoşnut etmektir; onları darıltmak, beni darıltmaktır
Bu hikâyeyi iyi dinleyiniz Sizler her gün zavallıların kalbini kır­maktasınız Bu hâlinizle de Allah'ın rızasını istiyorsanız, elinize böy­le bir şey girmez Boşuna ümide kapılmayınız Allah'ın dargınlığı için dolaşıp devretmektesiniz Sözlerimin sertliği sizi gücendirmesin Kurtuluşunuz ancak sözlerimi iyi dinlemekle ve dediklerimi yapmak­la olabilir
Büyüklerin sözünü dinlemeyi hiç bırakmadım Onların sert sözü beni incitmedi Her şeye bu yolda dayandım Üzerime kaderin icabı bazı afetler geldiği zaman dilsiz ve âmâ gibi oldum Neler çekmedim ki? Sen büyük insanların acı sözlerine bile dayanamıyorsun, nere­de kaldı ki, o afetlere dayanasın? Olmaz Her güçlüğü sabırla yenme­dikten sonra iş yoktur
Kadere uy; yoksa felah bulamazsın İster lehinde, ister aleyhin­de olsun, mutlaka ona uymalısın Sana nasip olan şeylerde büyük zatları itham etmeden sohbetlerine devam et Her hâlde onlara uy­malısın Onlara uyduğun zaman, dünya ve âhiretin felahı kapında olacaktır
Sözlerimi anlayınız, sonra onunla amel ediniz Amelsiz anlayışın faydası yok gibidir Yaptığınız işe de ihlâs katınız İllâ şu şeyler be­nim olsun gibi fenalık taşıyan arzu sahibi olmayınız Sanatkâr, yap­tığı işi yalnız maddî kaygı ile yaparsa faydasızdır Bir insan her şeyi nefsinde toplamak isterse, halk ona kıymet vermez Gözde olanlar fedakâr olanlardır Anlattığım yolda yürümen, senin kıymetini art­tırır Her ücreti Hak Teâlâ'dan bekle O'nun yoluna sabırla devam edersen şaşırtıcı lütuflarını görürsün Yusuf Peygamber, evinden alınmaya, kuyuya atılmaya, köle olarak satılmaya, ayrıca bir sürü hakarete tahammül edip sabır göstermeseydi, o büyük devlete sahip olabilir miydi?
O, Rabb’inin işlerine boyun eğdi, razı oldu Bu yüzden zilleti, iz­zete tebdil edildi İyi niyeti meydana çıktı Sarsılmaz bir mülk sahibi oldu Öldürülmek istenirken daha sağlam bir hayata kavuştu
Sen de, İslâm dininin emirlerine uyar, yasaklarını bırakırsan her işinde îlâhî fiillerin tecellisini sezerek sabra devam edersen Nefsi­ne ve şeytana uymazsan, bulunduğun şimdiki kötü hâlden kurtulur­sun Yalnız Hak'tan korkar ve O'ndan ümit beklersen, sevmediğin her güçlük kalkar, yerine sevimli hâller gelir
Çalış Kuruntuya kapılma Sen kendini kurtaracağını umma Sa­dece çalış; hayır kendiliğinden gelir Bir kimse iyiyi arar, o yolda emek harcarsa emeğini bulur
Helâl yemeye çalış Kalbini o nurlandırır Kalbinden bütün ka­ranlığı o atar En güzel akıl, sana yarayanı bildiren akıldır Allah'ın nimetlerini anlatmayan akıl, akıl değildir Aklın iyisi, Allah'ın vermiş olduğu iyiliği anlatan ve şükür yolunu gösteren akıldır

Alıntı Yaparak Cevapla