Yalnız Mesajı Göster

Dünyanın Cadılığı (Büyücülüğü) Hakkında Misâller

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Dünyanın Cadılığı (Büyücülüğü) Hakkında Misâller




BAŞKA MİSÂL: Dünyayı sevenler, onda buldukları lezzetlerle âhirette rezillik ve sıkıntı çekenler; çok fazla yağlı yemekler yeyip, tatlı şerbetler içip midesini bozan, sonra da midesinde, nefsinde ve kazuratındaki rezaleti görüp utanan, pişman olan; lezzetleri geçti, rezilliği kaldı diyen kimse gibidir Yemek ne kadar iyi olursa ağırlığı da o kadar çok olduğu gibi, dünya lezzetleri de ne kadar çok olursa sonu o kadar rüsvay ve rezil olmaktır Bunun böyle olduğu can verirken belli olur Zira nimeti, bağı - bostanı, cariye ve köleleri, altını ve gümüşü çok olanların, ölürken bunlardan ayrılık emeli; az olanlarınkinden daha çok olur Bu elem ve azap ölümle yok olmaz Hattâ daha da artar Çünkü, o sevgi kalbin sıfatıdır Kalb ise kendi yerinde olur, ölmez

BAŞKA MİSÂL: Dünya işlerinden insanın karşılaştığı kendisine az görünür, bununla meşguliyetinin uzun sürmeyeceğini zanneder Belki de işlerinin yüz tanesinden bir tanesi ortaya çıkar ve ömrü o işte geçer! İsâ (aleyhisselâm) buyuruyor: «Dünyayı arayan, deniz suyu içene benzer Ne kadar çok içerse, daha çok susar, içer içer, nihayet ölür Fakat susuzluğu, harareti eksilmez» Bizim Peygamberimiz (aleyhi efdâlüssalâti ve ekmelüttehıyyât) buyuruyor: «Bir kimsenin suya girip ıslanmaması mümkün değildir» (1}

BAŞKA MİSÂL: Dünyaya gelen; misafirler için odalar süslemek, onları grup grup çağırmak, önlerine üzerinde kuru yemişler bulunan altın tabak, öd ve buhurlu mangal koyup çeşitli güzel kokular arasında tatlı yediren ve geriye, başkaları geleceği için, tabak ve mangalı bırakıp meyveleri yenen bir misafirperverin evinde misafir olmaya benzer O hâlde onun âdetini bilen ve akıllı olan herkes öd ve buhurun kokusuna bürünür, meyveyi yer, tabak ve mangalı bırakır, şükür eder ve gider Ahmak olan bunları kendisine verdiklerini zannedip alıp götürmek ister Gideceği zaman elinden aldıklarına üzülür, canı sıkılır, feryad eder İşte dünya da böyle; yolcuların azıklarını bedava alacakları, fakat içerde olanlara tama' etmeyecekleri misafir konağıdır

BAŞKA MİSÂL: Dünyayı sevenler, dünya işleri ile meşgul olup âhireti unutanlar; gemide bulunup, bir adaya yanaşıp kazâ-yı hacet ve taharet için dışarıya çıkanlar gibidir Kaptan, bağırır ve der ki; «Hiç kimse fazla kalmasın Temizlikten başka bir şeyle meşgul olmasın Gemi hemen kalkacak» Onlar adaya dağılırlar Akıllı olanlar, çabucak temizlenip geri dönerler Gemiyi boş bulup daha güzel ve uygun bir yer tutup oraya otururlar Diğer bir grup, adanın güzelliğine, acayipliğine şaşar, kalırlar Onu seyre koyulurlar Ondaki çiçeklere, tatlı tatlı öten bülbüllere, etraftaki süslü çakıl taşlarına bakar kalırlar Geri dönünce, gemide rahat bir yer bulamazlar, dar ve karanlık yerde otururlar Oranın sıkıntısını çekerler Diğer bir grup, yalnız bakmakla kalmayıp, o süslü güzel çakıl taşlarını, çiçekleri toplarlar, beraberinde götürürler; gemide yer bulamazlar, dar bir yere sıkışır, kalırlar ve çok defa o çakıl taşlarını omuzları üzerinde taşırlar Bir iki gün geçince o güzel renkler solar, kararır, onlardan nahoş kokular gelmeye başlar Atacak yer bulamazlar Pişman olurlar, onların yükünü ve sıkıntısını omuzlariyle çekerler Bir başka grup, adanın güzelliğine şaşar ve öyle kalırlar Gemiden uzak kalıp gemiyi kaçırırlar Kaptanın sesini duymazlar Adada kalırlar Böylece bazısı açlıktan ölür Bazısını yırtıcı hayvanlar öldürür Birinci grup takva sahibi mü'minlere benzer, sondakiler de kâfirlere Zira kendilerini, Allahü Teâlâ'yı ve âhireti unuttular Bütün varlıklarını dünyaya verdiler Ayet-i kerimede, «Âhirete nisbetle, dünya hayatını daha çok sevdiler» (2), buyuruldu Aralarında bulunan iki grup, âsiler gibidir, imanın aslını korudular, fakat dünyadan el çekmediler Bir kısmı fakirlikten pay aldı Bir kısmı çok nimetler toplayıp, yükü ağır oldu

(1) C Zühd, 3: H Rİkâk, 2
(2) 16 - Nahl: 107

İmam Gazali

Alıntı Yaparak Cevapla