Prof. Dr. Sinsi
|
Dinlerin Birbirlerine Yaklaştırılması Hakkında Bir
Şimdi de bir başka âyet, yüce Mevlâ şöyle buyurmaktadır:
"Ehl-i Kitaptan çoğu, sizi imanınızdan sonra vazgeçilip küfre döndürmek isterler " (Bakara, 2/109)
Daha birçok nass ve deliller var ki, hepsi kitap ehlinin müslümanlara karşı olan düşmanlıklarını açıklamaktadırlar Allah (c c), Rabbani bir alim olan Seyyid Kutub'a rahmetiyle muamele buyursun, demiştir ki:
"îslâmın, kitap ehline karşıjmisamahakâr olması başka şeydir, onları veliler edinmek ise daha başka bir şeydir Fakat bu iki nokta kimi müslümanlar tarafından birbirine karıştırılmaktadır Bu da, mensubu olduğu dinini, gereğince bilmemesinden ve görevini idrak etmemesinden kaynaklanmaktadır Çünkü bu dinin gerçeğinde ve düşünce temelinde yatan şudur:
"Yeryüzünde İslâm düşüncesine uygun bir nizamı gerçekleştirmek " Amacı ve görevi budur Öyle bir nizam ki, bütün insanlığın tanıdığı öteki düşünce sistemlerinden tamamen ayrı ve farklı olan bir nizamdır Şu işi birbirine karıştıranlar var ya, onlar bu akidenin gerçeğini anlama duygusundan uzaktırlar, bu yönden eksiktirler Yine bunlar kitap ehlinin bu konudaki tavır ve tutumunu, bu alandaki savaşın mahiyetini ve karakterini kavramaktan uzaktırlar Bu kimseler Kur'an'ın bu konudaki yöneltmelerinden, apaçık ifadelerinden gafildirler Bu kimseler, kitap ehliyle yapılacak olan ilişki ve muamelelerde, İslâm toplumunda kendilerine karşı müsamahakâr davranma ve yine İslâm toplumunda iyilik ve güzellikle davranma durumunu, Velâ, yani yetki verip dost edinme olayım birbirine karıştırmaktadırlar Şayet kitap ehli müslüman bir toplumda yaşıyorsa bunlara müsamahalı dayranılacak ve gerektiğinde iyilik yapılacaktır Fakat Velâ hadisesi sadece Allah'a, Rasûlüne ve İslâm cemaatinedir Yetki bunlara verilecektir Müslüman olmayan unsurların bunda payları yoktur
Halbuki semavi dinlere bağlı olanlar arasında müsamaha ve yakınlaşma adıyla ortaya çıkanlar, kesin olarak müslümanlarla kitap ehli arasında olmaması gereken velayeti gündeme getiriyorlar İşte böyle bir iddiayla ortaya çıkanlar, dinleri anlamakta yanıldıkları gibi, müsamahanın ne manaya geldiğini anlamakta ve kavramakta da yanılıyorlar
Allah (c a)'ın, Rasûlü Hz Muhammed (s a v )'e indirdiği din, Allah nezdinde de makbul olan dindir Müsamahaya gelince bu, kişisel muamelelerde söz konusudur Yoksa itikadı tasavvur açısından bunun yeri yok-, tur, sosyal nizam noktasından da böyle bir şey düşünülemez Fakat böyle bir iddia ile ortaya çıkan bu kimseler var ya, bunlar, müslümanın kalbin de ve ruhunda kesin yerleşmiş bulunan, din İslâm'dır ve Allah (c c ) bundan başka din kabul etmez, inancım sulandırmak istiyorlar Halbuki müslümanın görevi, İslâm'da temsil olunan Allah kanununu gerçekleştirmektir Onun yerine başka bir şey kabul etmemektir Onda herhangi bir tadı ve değişimi de istememektir Çünkü yüce Mevla şöyle buyuruyor:
"Allah nezdinde hak din İslâm'dır " (Âl-i İmran, 3/19)
Yine Rabbimiz şöyle buyuruyor:
"Kim, İslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin kî kendisinden böyle bir din asla kabul edilmeyecektir " (Âl-i İmran, 3/85)
İslâm, müşriklerin, putperestlerin itikadlanni düzeltmek için geldiğ: gibi aynı zamanda kitap ehlinin de itikad ve inançlarını düzeltmek içir gelmiştir İkisini de aynı şekilde tashih etmek için inmiştir Aynı zamandz İslâm onların tümünü İslama çağırmaktadır Çünkü din, sadece İslâmdır Allah (c c), hiçbir insandan başka bir din asla kabul etmemektedir Müslüman, dinsizleri, puta tapanları dine davet etmekle yükümlü olduğu gibi, aynı şekilde kitap ehlini de İslama davetle mükelleftir İslâm aynı za manda, ne onlardan ve ne berikilerden hiçbirini zorla ve güç kullanarak İslama sokmalarını istemez Çünkü inançları, zor kullanılmak suretiyle kalplere ve vicdanlara yerleşemezler Kaldı ki dinde zorlama yasaklanmış tır Çünkü bunun kalpte bir varlığı yoktur  
|