08-02-2012
|
#6
|
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -36- Meclis
Ey münafık, hezeyanın ne vakte kadar sürer? Daha ne kadar; “Ben benim, sen kimsin?” diyeceksin Kâinatın her şeyini gördüğün hâlde “Ben” dersin
Hak'tan gayri şeylerle uğraşırsın Ama dara düşünce: “O'nunla ülfet etmekteyim” diye konuşursun
Nefsinin Hak işlere razı olduğunu söylersin; ama o her şeye muarızdır O nefsinin sabra alıştığını iddia ediyorsun, hâlbuki hadiseler karşısında sıkılıyor ve küfre giriyorsun
Sözle olmaz Dert ve kederden etlerin hücresi ölüme mahkûm olmadıktan sonra seni erenler kabul etmez Dert ve keder makasları etini doğramadıktan sonra Hak'la ülfet âlemine geçmen kabil olmaz Başına çöken âfetler, kalbini Hakk'a yöneltir Dünya çıkar, ahiret bağlılığı yok olur Dünya ve âhiret sevgisi babında kalbin yokluk ancak emir ve yasaklar önünde olmalı
Sen Hakk'a teslim ol O seni harekete geçirir Sen, ondan gayri sanırsın kendini; ama değilsin Bu hâli kendinde toplamadıktan sonra hiç bir makama sahip olman kabil değildir
Aziz ve Celil olan Hak, kulun servetini talep etmez Mânasını sorar Kulun mânası ise, tevhid, ihlâs, dünya sevgisinin azalması, âhiret sevgisinden zerre olmaması hâlleridir Bütün eşyanın kalpten uzak durması elzemdir Bu uzaklık tabiatiyle mânendir Bu işlerin sonunda kul, Allah'a vasıl olur Sevilir, ona yakınlık verilir Her varlığın üstünde tutulur
|
|
|
|