Yalnız Mesajı Göster

Tagutu Reddetmek Tevhidin Gereğidir

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tagutu Reddetmek Tevhidin Gereğidir




Tabi Olmak, İtaat Etmek, Boyun Eğmek

Her kim Rasulullah (sas)’a tabi olur, Rabbinden getirdiği şeriate boyun eğer ve bağlanırsa işte o kimsenin Allah (cc)’a olan sevgisi tamam olmuştur Çünkü şeriate bağlanmak kuvvetlendikçe sevgi de kuvvetlenir Bunun tersi de doğrudur Aynı şekilde Allah (cc)’a olan sevgi kuvvetlendikçe Allah (cc)’ın şeriatine bağlılık ve boyun eğiş de kuvvetlenir Bu şeyler birbirlerinin delilidir ve birbirlerini gerektirir
Her kim Rasulullah (sas)’ın gösterdiği yola zahiren bağlanmayı bütünüyle terkederse, işte bu, o kimsenin kalbinde Allah (cc)’ın mutlak sevgisinin yok olduğunu gösterir Böyle bir kimse kafir ve zındıktır Her kim Allah (cc) ve Rasulunün gösterdiği yola tabi olmadığı halde Allah (cc)’ı sevdiğini iddia ederse, işte bu, o kimsenin yalancı olduğunu gösterir Allah (cc)’ın şu ayette buyurduğu gibi:
“De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin(Ali İmran: 31)
İbni Kesir bu ayet hakkında şöyle dedi:
“Bu ayet, Muhammed (as)’in yoluna uymadığı halde Allah (cc)’ı sevdiğini iddia edenin yalancı olduğuna hüküm vermekte ve Rasulullah (sas)’ın şeriatine, nebinin dinine, bütün söz ve fiillerinde tabi olmadıkça Allah (cc)’ı sevdiğine dair ileri sürdüğü iddianın yalan olduğunu bildirmektedir(İbni Kesir Tefsiri c: 1 s: 366)
İbni Teymiye şöyle dedi:
“Her kim rasulün getirdiğine bağlanmadığı halde Allah’ı sevdiğini iddia ederse yalan söylemiştir Çünkü onun sevgisi sadece Allah (cc)’a değildir Şayet Allah (cc)’ı sever, fakat rasulün getirdiğine bağlanmazsa bu kimsenin sevgisi şirk olan sevgidir Zira bu kimse rasulün getirdiğinebağlanmamış, kendi heva ve hevesine bağlanmıştır Böyle bir sevgi iddiası yahudi ve hristiyanların Allah (cc)’ı sevdiklerini iddia etmelerine benzer Çünkü onlar Allah (cc)’ı sevme konusunda gerçekten ihlaslı olsaydılar, sadece Allah (cc)’ın sevdiğini sever ve ona tabi olurlardı Bu sevgi ise kişiyi Rasulün getirdiğine bağlanmaya sevkeder Bu kimseler Allah (cc)’ı sevdiklerini iddia etmelerine rağmen Allah (cc)’ın sevmediğini sevdikleri için, Allah (cc)’a olan sevgi iddiaları aynı müşriklerin sevgi iddiası gibi olmuştur(Fetvalar c: 8 s: 360)
İbni Kayyım şöyle dedi:
“Allah (cc) ı sevmek; Allah (cc)’a ibadetin gerçeği ve sırrıdır Bu sevgi, ancak Allah (cc)’ın emrine boyun eğmek ve yasaklarından kaçınmakla gerçekleşir Allah (cc)’ın emrine tabi olunur, boyun eğilir ve yasaklarından kaçınılırsa işte o zaman sevgi ve kulluk Allah’a olmuş olur Bu sebeble Allah (cc), rasulüne bağlanmayı kendisini sevmeye alamet ve delil kılarak şöyle buyurmuştur:
“De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin(Ali İmran: 31)
Bu ayette Allah (cc), insanların kendisini sevmesinin alameti ve kendisinin de onları sevmesinin şartı olarak rasule bağlanmayı zikretmiştir Bilindiği gibi, bir meselede koşulan şart tahakkuk etmezse o mesele gerçekleşmez Bu nedenle rasulün getirdiklerine bağlanmadığı görülen kimsenin, Allah (cc)’ı da sevmediği anlaşılır Zira rasulün getirdiklerine bağlanmadan Allah (cc)’a sevginin ispatı imkansızdır
Rasule bağlanmak ise ancak Allah (cc) ve rasulünü sevmek ve onların emirlerine itaat etmekle olur Allah (cc)’a ibadet etmek ancak Allah (cc) ve rasulünü herşeyden fazla sevmek, hiçbir şeyi Allah (cc) ve rasulünden daha fazla sevmemekle olur Şayet bir şey Allah (cc) ve rasulünden daha fazla sevilirse bu, Allah (cc)’ ın asla affetmediği şirk olur ve böyle kimseye Allah (cc) hidayet etmez Allah (cc)’ın şu ayetinde buyurduğu gibi:
“De ki: “Babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, elde ettiğiniz mallar, durgunluğa uğramasından korktuğunuz ticaretiniz ve hoşunuza giden evleriniz Allah’tan, rasulünden ve onun yolunda cihaddan daha sevgili ise Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Şüphesiz Allah, fasık olan kavme hidayet etmez(Tevbe: 24)
Her kim bu ayette zikredilenlerden herhangi birisine itaati Allah (cc) ve rasulüne itaatten veya onlardan herhangi birisinin sözünü Allah (cc) ve rasulünün sözünden veya onlardan herhangi birisinin rızasını Allah (cc) ve rasulünün rızasından veya onlardan herhangi birisinden korkma, onlara tevekkül etme ve istemeyi Allah (cc)’tan korkma, O’na tevekkül etme ve O’ndan istemeden önde görürse, bu kimse için Allah (cc) ve rasulü, bu zikredilenlerden daha sevgili değil demektir Böyle yapmasına rağmen hala Allah (cc) ve rasulünün sevgisinin onlara olan sevgisinden daha üstün olduğunu söylüyorsa, işte o kimse sözünde yalancıdır Zira o, üzerinde bulunduğu durumun zıddına hareket etmiştir Aynı şekilde ayette zikredilenlerden herhangi birisinin hükmünü Allah (cc) ve rasulünün hükmünden öncelikli gören kimsede bu zikredilenleri Allah (cc) ve rasulünden daha çok seviyor demektir(Medaricus Salikiyn c: 1 s: 99-100)
Ben şöyle diyorum:
“Bu açıklamalardan anlaşılan şudur: Zamanımızda İslam şeriatini bir kenara atarak beşeri kanunları uygulayanların, Allah (cc) ve rasülünü sevdiklerine dair iddiaları apaçık bir yalandır Bu iddiaları sadece insanları kandırmak için ileri sürerler ve para vererek satın aldıkları alim taslaklarını da bu mesele için kullanırlar İşte bu sebeble bu alim taslağı belamlar, Allah (cc)’ın şeriatini bir kenara atarak beşeri kanunları uygulayan tagutların müslüman olduklarını ve Allah (cc)’ı çok sevdiklerini insanlara anlatırlar
Allah (cc)’ın şeriatini hayatın her alanında uygulamadan kaldırıp yerine beşeri kanunları uygulayan, bu kanunlara öncelik tanıyarak Allah (cc)’ın şeriatinden daha üstün tutan yöneticiler, Allah (cc) ve rasulünü sevdiklerini nasıl iddia edebilirler? Böyle bir iddiayı ileri süren kimseler ya İslam’ı bilmemekte veya İslam’ı gerçek manada bilmeyen halkı kandırmak istemektedirler Zira halkın, İslam’ı gerçekten bildiğini bilseydiler asla böyle gülünç bir iddiayı ortaya atmazlardı Fakat sahte alim taslakları vasıtasıyla ve halkın İslam’daki cehaletlerini fırsat bilerek böyle bir iddiayı ortaya attılar ve halkı da buna inandırdılar
Oysa Rasulullah (sas) şöyle dedi:
“Ben kendisine ailesinden, malından ve bütün insanlardan daha sevgili olmadıkça hiç bir kul iman etmiş olmaz(Müslim)
Bir başka rivayette şöyle dedi:
“Ben kendisine babasından, çocuğundan ve bütün insanlardan daha sevgili olmadıkça hiçbiriniz iman etmiş olmaz (Müslim)
Daha önce belirtiğimiz gibi imanı ancak, ibadetlerden herhangi birisini Allah (cc)’tan başkasına yaparak Allah (cc)’a ortak koşmak bozar
Ebu Süleyman el Hatıbi bu hadisin şerhinde şöyle dedi:
“Hadisin manası şudur: “Helakin söz konusu olsa bile itaatinde tam manasıyla ihlaslı olmaz ve rızamı heva, hevesinden daha üstün tutmazsan sevginde doğru söylemiş sayılmazsın(Müslim’in şerhi c: 2 s: 15)
Bu alimin hadise verdiği manayı dikkatle düşün! Sonra zamanımızda müslüman olduğunu iddia edenlerin durumuna bir bak! İşte o zaman dinin gerçeğiyle insanların durumu arasındaki mesafinin ne kadar büyük olduğunu görürsün
Durum oldukça ciddidir Herkes dikkatli olsun! Namaz, oruç, zekat gibi ibadetleri sadece Allah (cc)’a yaptığı halde hayatın diğer yönlerindeki ibadetlerde taguta kul olan kişi şirkten kurtulduğunu, müslüman olduğunu, Rasulullah (sas)’ın şefaatına nail olacağını ve Allah (cc)’ın azabından kurtulacağını asla zannetmesin! Zira durum onların zannettikleri gibi olmayacak







Alimlerin Tagut Hakkındaki Sözleri

İbni Cerir Taberi şöyle dedi:

“Bana göre taguta verilecek en doğru mana; Allah (cc)’a karşı haddini aşan ve Allah (cc)’tan başka kendisine zorla veya gönüllü itaat edip bağlanılarak ibadet edilendir Kendisine ibadet edilen bu varlık bir insan olabileceği gibi şeytan, put veya herhangi bir şey de olabilir” (Taberi Tefsiri)

İmam Kurtubi şöyle dedi:

“Tagut; kahin, şeytan ve sapıklıkta öncü olan kimselerdir” (Kurtubi Tefsiri c: 3 s: 282)

Kurtubi bir başka yerde şöyle dedi:

“Tagutu reddedin”, demek; “şeytan, kahin, put ve bunlar gibi Allah (cc)’tan başka ibadet edilen ve sapıklığa çağıran herşeyi terkedin” demektir” (Kurtubi tefsiri c: 9 s: 10)

İbni Teymiye şöyle dedi:

“Tagut Fa’lut kalıbında olup tugyandan türemiştir Tugyan ise haddi aşmaktır Bu ise zulüm ve haksızlıktır Allah (cc)’tan başka kendisine ibadet edilen kişi, eğer buna razıysa tagut olmuştur(Tagutun tarifiyle ilgili burada sınır konulmasının sebebi Allah (cc)’tan başka kendilerine ibadet edilen nebi ve salih kişileri istisna etmek içindir Zira onlar, hiç bir şekilde kendilerine ibadet edilmesine razı değildirler Bu sebeble onlar tagut olarak isimlendirilmezler Fakat bu kimselere ibadet eden kimseler reddedilir ve tekfir edilirler) Bu sebeble Rasulullah (sas), putları tagutlar olarak isimlendirmiştir Sahih bir hadiste Rasulullah (sas) şöyle dedi:

“Tagutlara ibadet edenler (ahiret gününde) tagutların peşine düşerler

Allah (cc)’a isyan konusunda, hidayet ve hak dinin dışında, kitab ve sünnete muhalif olarak kendisine itaat edilip, bağlanılan her yol taguttur Bu sebeble Allah (cc)’ın kitabı dışında hüküm veren ve kendisine muhakeme olunan kişiye tagut ismi verilmiştir Firavun’a da işte bu sebeble tagut denilmiştir” (Fetvalar c: 28 s: 200)

İbni Kayyım şöyle dedi:

“Tagut; kendisine ibadet edilme, bağlanılma ve itaat edilme konusunda haddini aşan kul demektir İnsanların tagutu; Allah (cc) ve rasulünün kanunlarıyla hükmetmeyen, Allah (cc)’tan başka kendisine muhakeme olunan, ibadet edilen ve Allah (cc)’ın emrine dayanmaksızın ve Allah (cc)’a itaat etmeksizin zatı için tabi olunanlardır İşte alemlerin tagutu bunlardır Bunları düşünür ve insanların durumuna bakarsan, insanların çoğunun Allah (cc)’a değil, tagutlara ibadet ettiğini, Allah (cc) ve rasulünün hükümlerine değil tagutların hükümlerine muhakeme olduğunu, Allah (cc) ve rasulüne değil, taguta itaat edip tabi olduklarını görürsün” (A’lamu’l Muvakkiin c: 1 s: 50)

Burada şunu ifade etmeden geçmeyeceğim:

“İbni Kayyım’ın, zamanındaki yani 700 sene önceki insanların çoğu hakkındaki görüşü böyleyse, bizim zamanımızın insanlarını görseydi acaba onlar hakkındaki görüşü nasıl olurdu?

İmam Şankıtiy şöyle dedi:

“Özet olarak; Allah (cc)’tan başka ibadet edilen her şey taguttur ve bu konuda en büyük payı şeytan alır Allah (cc)’ın şu ayette buyurduğu gibi:

“Ey Adem oğlu! Ben size, şeytana ibadet etmeyin diye bildirmedim mi?” (Yasin: 60) (Edva’ul Beyan c:1 s: 228)

İmam Abdurrahman el Batin şöyle dedi:

“Tagut; Allah (cc)’tan başka ibadet edilenlerin, sapıklıkta öncü olanların, batıla çağıran ve onu iyi gösterenlerin hepsidir Allah (cc) ve rasulüne zıd olan hükümlerle insanlar arasında hüküm verenler, kahin ve sihirbazlar, sapık ve yalan hikayeler uydurarak insanları mezarlara ibadet etmeye çağıran mezar bekçileri, hizmetçileri ve koruyucuları aynı şekilde birer taguttur Bu tagutların aslı ve en büyüğü ise şeytandır Şeytan en büyük taguttur Allah (cc) daha iyi bilir” (Ed-Durerus Seniye c: 2 s: 103)

Şeyh Muhammed Hamid el Fıkhi şöyle dedi:

“Selef alimlerinin tagut hakkındaki sözlerinden şu anlaşılır: Tagut; Allah (cc)’a ibadet etmeyi, dinde ihlaslı olmayı, Allah (cc) ve rasulüne itaat etmeyi engelleyerek başka yönlere sevkedendir Bu, cin ve insanlardan şeytanlar olabileceği gibi, ağaç, taş ve başka şeyler de olabilir İslam şeriatine muhalif kanunlarla hükmetmek, insanın kan, mal ve ırzları konsunda hüküm vermek için konulan bütün kanunlar, Allah (cc)’ın şeriati olan hadleri kaldıran, faizin, zinanın ve içkinin haramlığını iptal eden bütün beşeri kanunlar tagut kavramına girerler Zaten böyle kanunların herbiri başlıbaşına birer taguttur Aynı şekilde yazan kişinin niyeti ne olursa olsun, ister bilerek yazsın isterse bilmeden yazsın, haktan ve Rasulullah (sas)’ın getirdiği şeriatten yüz çevirmek için yazılan her kitap da birer taguttur” (Fethül Mecid kitabında dipnot s: 282, Dar’el Kutubil İlmiyye)

Süleyman b Sehman (Süleyman b Mısli b Sehman b Hamdan b Malik b Amir El Hat’ami: Hat’am kabilesindendir Essekka köyünde doğmuştur Sekka Ebhe’ye bağlı bir köydür Suudi Arabistan’ın güneyinde bulunan Asir vilayetine bağlıdır Hicri 1266 yılında doğdu Meşhur olan hocaları; Abdurrahman b Hasen, Abdullatif b Abdurrahman, Hamed b Atik, Abdullah b Abdullatif Hicri 1331’de kör oldu ve 1349’da vefat etti) tagut hakkında şöyle dedi:

“Tagut; hüküm tagutu, ibadet tagutu ve itaat ve tabi olma tagutu olmak üzere üç türlüdür” (Ed-Durerus Seniye c: 8 s: 272 mürtedin hükmü bölümü)

Yazılanların özeti olarak şöyle diyorum:

“Tagut; ibadetle ilgili en basit meselelerde bile olsa, Allah (cc) dışında rızası sebebiyle kendisine ibadet edilendir Sevgi, dostluk, düşmanlık, itaat, bağlanma, muhakeme olma, dua, korku, adak, namaz ve uluhiyyetle alakalı herhangi bir konuda kendisine ibadet edilen Allah (cc) dışındaki her varlık taguttur Allah (cc)’ın şeriatine muhalif olan bütün kanun ve şeriatlerin her biri birer taguttur Küfür, fesat ve sapıklıkta öncü olan herkes birer taguttur

İNSANLARIN EN ÇOK MÜPTELA OLDUĞU TAĞUTLAR
Tagut lafzının, Allah-u Teâlâ'nın kitabında sekiz yerde zikredildiğini belirtmiş ve bununla ilgili ayetleri zikretmiştim Bu ayetleri inceleyen bir kimse, Allah-u Teâlâ'nın, özellikle tagutun iki türü üzerinde çok açık bir şekilde durduğunu görür Zira insanların çoğu tagutun bu iki türüne bağımlı olmuşlardır

İşte Allah-u Teâlâ, insanların Allah-u Teâlâ katında hiçbir mazeretleri olmaması için tagutun bu iki türü üzerinde çok açık bir şekilde durmuştur

Müslüman olabilmek için tagutun bu iki türünü tafsilatlı bir şekilde reddetmek gerekir

Allah-u Teâlâ'nın, üzerinde özellikle durduğu bu iki tür tagut şunlardır:

1- İbadet Tagutu

2- Hüküm Tagutu

_____________________________


1-İBADET TAĞUTU

ِبِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Taguta kulluk etmekten kaçınarak" (Zümer: 17)

" taguta tapanlar; işte bunlar, yerleri kötü olan ve doğru yoldan sapan kimselerdir" (Maide: 60)

"Şüphesiz ki biz her ümmete Allah’a ibadet edip taguttan kaçınmaları için rasuller gönderdik" (Nahl: 36)

_____________________________


2-HÜKÜM TAĞUTU

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Reddetmeleri emrolunmuşken taguta muhakeme olmak isterler" (Nisa: 60)

Hüküm tagutunun zamanımızdaki çağdaş şekliyse şöyledir:

a- Teşri Sıfatı Yönünden:

Bunlar, Allah-u Teâlâ'nın indirdiğinin dışında teşride bulunan tagutlardır Devlet reisleri, parlemento, millet vekilleri ve bunlar gibileri

Bunlar, kanunları tartışır, tasdik eder ve teşride bulunurlar Yasama sultasının üniteleri kanun koyma, yürütme sultası hükümetin oluşturduğu kanunlara işlerlik kazandırma ve yargı sultası teşrileri uygulama yönünden her biri bir taguttur

b- Hüküm Verme Bakımından:

Bunlar; devlet reisleri, hakimler ve mahkemelerin azalarıdır Bu tür tagutun yardımcıları ise; onları koruyan, onlara bakıcılık yapan, onları ve hükümlerini kabul etmeleri için insanları zorlayan ve onlar için çarpışan kimselerdir Daha açıkçası, Allah-u Teâlâ'nın kanunları dışındaki kanunları ve bu kanunları tatbik eden sistemleri, bu sistemlerin mahkeme ve hakimlerini koruyan kimselerdir

Ve bilinsin ki; taguta iman da edilir, küfür de edilir

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Cibte ve taguta iman ederler" (Nisa: 51)

Taguta ibadet de edilir, ondan beri de olunur

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Taguta kulluk etmekten kaçınarak" (Zümer: 17)

Bu söylenenleri daha iyi anlayabilmeniz için:

Uluhiyyet tevhidi adı verilen ibadet tevhidi, hem "nüsuk" , hem "hüküm", hem de "velayette" Allah-u Teâlâ'yı birlemektir

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Ben insanları ve cinleri yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım" (Zariyat: 56)

"Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin!" (Bakara: 21)

İbadetin rükunları olan "nüsuk" , "hüküm" ve "velayet" , Allah-u Teâlâ'ya ortak kılınmaksızın yapıldığında Allah-u Teâlâ tam olarak birlenmiş ve dille söylenen şehadet pratikte gerçekleştirilmiş olunur

Bu rükunlardan herhangi birisi şayet Allah-u Teâlâ'dan başkasına yapılırsa, Allah-u Teâlâ'dan başkasına ibadet edilmesi sebebiyle Allah-u Teâlâ'ya eş koşulmuş ve bu rükunların kendisine yapıldığı kimse de, o kimseye ilah ismi verilmese bile, ilah edinilmiş olunur Zira bu, uluhiyyetin ve ibadetin gerçeğidir Bunun ibadet olmadığına inanmak gerçeği değiştirmez Tıpkı Adiy b Hatem radiyallahu anh’in durumu gibi

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:

"Onlar, hahamlarını, rahiblerini ve Meryem oğlu Mesih’i Allah’tan başka rabler edindiler Oysa tek olan Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşlardı O’ndan başka ibadete layık ilah yoktur O, onların ortak koştuklarından münezzehtir" (Tevbe: 31) ayetini okuduğu sırada yanına giren Adiyy b Hatem ona: "Biz onlara ibadet etmedik" diyerek itiraz etti Fakat onun bu itirazı gerçeği değiştirmedi

Hristiyan ve yahudiler, helalleştirme ve haramlaştırma konusunda din adamlarına itaat etmenin, onlara ibadet etmek olduğunu bilmemekteydiler Buna rağmen Allah-u Teâlâ onların bu yaptıklarını ibadet olarak isimlendirerek onları müşrik, din adamları ve rahiplerini de Allah-u Teâlâ'dan başka rabler olarak isimlendirdi

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem da onların bu yaptıklarına ibadet ismini verdi Öyleyse ismi değiştirmek gerçeği değiştirmez ve hükmü de etkilemez

Buna göre Allah-u Teâlâ'nın "Zümer: 17" ayetinde belirttiği "taguta ibadet etmek" ile
"Nisa: 51" ayetinde belirttiği "taguta iman":
Bir kulun, ibadetin açıklanan rükunlarından herhangi birisini Allah-u Teâlâ'dan başkasına yapmasıdır

Daha açıkçası zikredeceğimiz tagutlardan herhangi birisine yapmasıdır Zira ibadet sadece Allah-u Teâlâ'nın halis hakkıdır ve Allah-u Teâlâ bu konuda asla ortak kabul etmez

Namaz, secde, rüku, kurban, adak, sığınmak, korkmak, umut, tevekkül vs gibi nüsuk ibadetlerinden herhangi birisi tagutlardan birisine yapılırsa bu tagut "nüsuk tagutu" veya "ibadet tagutu" olmuş olur

Şayet bu tagutlardan herhangi birisine hüküm hakkı veya teşri hakkı verilirse işte bu tagut "hüküm tagutu" olmuş olur

Aynı şekilde velayetin herhangi bir türü bağımsız olarak sadece Allah-u Teâlâ'ya yapılması gerekirken, herhangi bir taguta yapılırsa bu tagut "velayet ve tabi olma tagutu" olmuş olur

Allah-u Teâlâ'nın reddetmemizi emrettiği taguta ibadetin türleri işte bunlardır</b>

Alıntı Yaparak Cevapla