Yalnız Mesajı Göster

Tagutu Reddetmek Tevhidin Gereğidir

Eski 08-02-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tagutu Reddetmek Tevhidin Gereğidir




İbni Abbas (ra)’ın Sözünün Açıklaması
Tagutların belamları, zamanımızda İslam şeriatini bir kenara atarak onun yerine beşeri kanunları tatbik eden hakimleri müdafa etmek ve onlara verilmesi gereken “küfür” hükmünü engellemek için İbni Abbas (ra) ve Ebu Mecliz’in Maide: 44ayeti hakkında söylemiş oldukları sözleri delil alarak şöyle derler: “Allah (cc)’ın indirdiğiyle hükmetmeyen hakim, yaptığı bu ameli helal görmediği sürece kafir olmaz Bu ameli helal görmeyerek yapan hakimi tekfir eden kimseler, Havariç zihniyetine sahip kimselerdir
İşte bu belamlara göre; İslam şeriatini bir kenara atarak onun yerine beşeri kanunları tatbik eden hakim, şayet yaptığı bu amelin caiz olduğunu veya İslam şeriatinden daha iyi olduğunu açık bir şekilde söylemez ve İslam şeriatinin bu kanunlardan daha iyi olduğunu söylerse bu durumda İslam milletinden çıkarmayan küçük küfür işlemiştir Bu hakimleri tekfir eden kimseler ise Havariç zihniyetli kimselerdir
Tagutların belamlarının kendilerine delil olarak aldıkları İbni Abbas (ra) ve Ebu Mecliz’in Maide: 44ayeti hakkındaki sözlerine gelince Bu sözlerin kimler hakkında söylendiğini açıklayalım ki, böylece bu sözlerin bu belamların lehine delil olmadığı iyice anlaşılsın
İbni Abbas (ra) şöyle dedi:
“Bu sizin düşündüğünüz gibi insanı İslam milletinden çıkaran küfür değildir
İbni Abbas (ra) bir başka yerde ise şöyle dedi:
“Bu, bir başka küfürdür
Her ne kadar bazı alimler, İbni Abbas (ra)’ın Maide: 44ayeti hakkındaki sözünün sened bakımından zayıf olduğunu söylemişse de, bazı alimler bu sözün sahih olduğunu söylemiştir İbni Abbas (ra)’ın bu sözünün sened bakımından zayıf olduğunu söyleyenlerin görüşü daha kuvvetli olmasına rağmen, bu sözün sahih olduğunu kabul ederek meseleyi açıklayalım:
İbni Abbas (ra) bu sözü, yahudilerin yaptığı gibi yapanlar veya zamanımızda olduğu gibi İslam şeriatini bir kenara atarak onun yerine beşeri kanunları uygulayanlar hakkında söylememiştir Bilakis Maide: 44ayetini yanlış anlayarak Osman (ra)’ı ve Ali (ra)’yi tekfir eden Havaric’e bir cevab olarak söylemiştir Hadis alimlerinin sahih senedle rivayet ettikleri, İbni Abbas (ra) ile Havariç arasındaki tartışma bunu göstermektedir
Ali (ra) ile Muaviye (ra), aralarındaki ihtilafı çözmek için hakem tayin ettiklerinde Havariç, Maide: 44 ayetini kendilerine delil alarak insanları hakem tayin ettiği için Ali (ra)’den ayrıldılar ve onları tekfir ettiler
Ali (ra), bir cuma günü minbere çıktı Allah (cc)’a hamd ve sena ettikten sonra Havariç hakkında konuşarak onları kötüledi ve onların, sahabelerin görüşünden ayrı bir görüşe sahip olduklarını söyledi
Ebu Rezin şöyle dedi:
“Ali (ra) minberden indikten sonra havariçten olanlar mescidin etrafında toplandılar ve dediler ki:
“Hüküm yalnız Allah’a aittir “ Bunun üzerine Ali (ra) onlara:
“Sizin hakkınızda Allah (cc)’ın hüküm vermesini bekliyorum” dedi ve susmaları için eliyle onlara işaret etti Onlardan bir adam parmaklarını, kulaklarının içine sokmuş vaziyette:
“Doğrusu sana ve senden öncekilere vahyolundu (ki): “Eğer şirk koşacak olursan şüphesiz amellerin boşa çıkacak ve elbette sen, hüsrana uğrayanlardan olacaksın (Zümer: 65)ayetini okudu(Musannef - İbni Ebi Şeybe c: 5 s: 121)
Ali (ra)’nin, Havariç’le karşılıklı tartışması olmuş, İbni Abbas (ra)’ı da onlarla tartışması için göndermiştir İbni Abbas (ra) onlarla tartışmaya gittiğinde onların bütün şüphelerini tek tek tartıştı Hatta onlardan az bir kısmı müstesna, çoğu bu şüphelerinden döndü Ali (ra), şüphelerinden dönmeyen taifeyle savaşmıştır
İbni Abbas (ra) ile Havariç arasında geçen tartışmanın bir kısmı şöyledir:
İbni Abbas (ra) onlara şöyle sordu:
“Rasulullah (sas)’ın amcasının oğlu ve onun damadı olan Ali (ra)’ye, muhacire ve ensara niye karşı çıktığınızı bana söyleyin?” Onlar şöyle cevab verdiler:
“Onlara karşı çıkmamızın üç sebebi vardır
İbni Abbas (ra):
“Bunlar nelerdir?” diye sorunca onlar dediler ki:
“Birincisi; Allah (cc)’ın bir emri konusunda insanları hakem tayin ettiler Oysa Allah (cc) şöyle buyuruyor:
“Hüküm vermek Allah’a aittir(Yusuf: 40)
İnsanların hüküm verme hakları ise yoktur” İbni Abbas (ra) onlara şöyle dedi:
“Sizin bu iddianızın yanlışlığını Kur’an’dan ayet okuyarak size ispatlamama razı mısınız?” Onlar:
“Evet” dediler İbni Abbas (ra) onlara dedi ki:
“Siz diyorsunuz ki: “Allah (cc)’ın bir emri konusunda insanları hakem tayin ettiler” Öyleyse size, çeyrek dirhem değerinde olan bir tavşanı ihramlı iken avlamanın cezasını belirlemek için insanları hakem tayin etmeyi bildiren ayeti okuyayım Allah (cc) şöyle buyuruyor:
“Ey iman edenler! Siz, ihramlıyken avı ödürmeyin Sizden kim onu kasıtlı olarak öldürürse, cezası, hayvandan öldürdüğünün bir benzeridir Buna da, Kabe’ye ulaşmış bir kurbanlık olarak içinizden adalet sahibi iki kişi hükmedecektir (Maide: 95)
Şimdi Allah (cc) hakkı için size soruyorum: İhramlıyken avlanmanın cezasını belirleme konusunda mı yoksa insanların kanını koruma ve ıslah olmalarını sağlama konusunda mı insanları hakem tayin etmek daha iyidir? Siz çok iyi biliyorsunuz ki Allah (cc) dileseydi avlanma konusundaki bu yetkiyi erkeklere vermeyebilirdi
Yine Allah (cc), karı ile koca arasındaki ihtilafın çözülmesi için insanların hakem tayin edilmesini bildirmiş ve hakemlik yetkisini erkeklere vermiştir Allah (cc) şöyle buyuruyor:
“Eğer karı kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin (Karı-koca) barışmak isterlerse Allah aralarını bulur Allah şüphesiz Alim’dir, Habir’dir(Nisa: 35)
Şimdi bu deliller karşısında görüşünüzün yanlışlığını kabul ediyor musunuz?” Onlar:
“Evet” diyerek cevap verdiler (Hakim Müstedrek c: 2 s 150152 rivayet etti ve Müslim’in şartlarına göre sahih dedi Zehebi de buna katıldı Ahmed Müsned c: 1 s 342 özet olarak rivayet etti Ahmed Şakir bu rivayet için senedi sahihtir dedi Beyhaki Essünenül Kübra c: 8 s: 179’da, Taberani Mucemul Kebir’de, Abdurrezzak Mushannefin’de, İbni Abdul Ber Camiul Beyan’da s: 375277’de rivayet etti)
Bu delil, İbni Abbas (ra)’ın Havaric’le tartıştığını, onlara Maide: 44 ayetini yanlış anladıklarını ispatladığını ve bu gibi görüşlerin tehlikesinden müslümanları uzaklaştırdığını göstermektedir Onlara söylemiş olduğu:
“Bu sizin düşündüğünüz gibi insanı İslam milletinden çıkaran küfür değildir” veya “Bu, bir başka küfürdür (bu büyük küfürden aşağı bir küfürdür)” şeklindeki sözlerini, insanlar sahabeleri ve zalim hakimleri tekfir etmesinler ve bu ayeti onlara uygulamasınlar diye, onların bu konudaki yanlış anlayışlarını düzeltmek için söylüyordu Yoksa bu sözleriyle, zamanımızda İslam şeriatini bir kenara atarak onun yerine beşeri kanunları uygulayan hakimleri asla kastetmemiştir Zira onun zamanında böyle bir durum zaten olmamıştı
İbni Abbas (ra) da diğer sahabeler gibi, Havaric düşüncesine sahip olanların İslam ümmeti için ne kadar büyük tehlike olduklarını çok iyi bilmesine rağmen Havaric’ten bazı kimselerle sorularına cevap vermek için ilişki kuruyordu Bu sebeble onun yanında Havaric’ten ve onların ibadetkar oluşlarından söz edildiğinde şöyle derdi:
“Bunlar, yahudiler ve hristiyanlardan daha ibadetkar değildir Zira yahudi ve hristiyanlar, çok ibadetkar olmalarına rağmen Allah (cc) onları sapıklıkla vasfetmiştir(İbni Ebu Şeybe c: 15 s: 313, Lalikai Şerhussünne c: 8 s: 1322 Hadis no: 2315)
İbni Abbas (ra), Havariç hakkında şöyle dedi:
“Onlar Kur’an’ın muhkemine iman etmekte fakat müteşabihi konusunda yanlışa düşerek helak olmaktadırlar(Lalikai - Şerhussünne c: 8 s: 1322)
Ebu Mecliz’in rivayetine gelince Bu rivayetler şöyledir:
Mutemir b Süleyman: “İmran b Cedir’den şöyle duydum” dedi
“Beni Amr b Seddüs’ten (haricilerden) Ebu Mecliz’e bir topluluk geldi ve şöyle dediler:
“Ya Eba Mecliz!
“Kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse işte onlar kafirlerin ta kendileridir (Maide: 44) sözünü gördünüz mü? Bu, hak mı?” Ebu Mecliz:
“Evet” dedi Onlar dediler ki:
“Kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir(Maide: 45) Bu, hak mı? Ebu Mecliz:
“Evet” dedi Onlar dediler ki:
“Kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse işte onlar fasıkların ta kendileridir(Maide: 47)Bu, hak mı? Ebu Mecliz:
“Evet” dedi Bunun üzerine onlar şöyle dediler:
“Ey Eba Mecliz! Şunlar (Ali ve Muaviye (ra)’yi kastediyorlar) Allah’ın indirdikleriyle hükmediyorlar mı?” Ebu Mecliz dedi ki:
“Bu onların dinidir Onunla yaşıyorlar, onunla konuşuyorlar, ona davet ediyorlar Eğer onlar, ondan birşey terk ederlerse, bir günah işlediklerinin bilincindedirler, günah işlediklerini kabul ediyorlar
Onlar şöyle dediler:
“Vallahi böyle değil, sen korkuyorsun” Ebu Mecliz şöyle dedi:
“Asıl sizler korkuyorsunuz Ben bu işledikleri şeyi küfür olarak görmüyorum, ama siz tereddüt etmeden küfür hükmü veriyorsunuz ve küfür hükmü vermenize rağmen onlara karşı çıkmıyorsunuz Halbuki ayetler yahudiler, hristiyanlar ve bunlar gibi yapan şirk ehli hakkında nazil olmuştur
Bu konudaki diğer bir rivayet ise şöyledir:
Hammad, İmran b Cedir’in şöyle dediğini rivayet etti:
“Ebadiyye’den (haricilerden bir taife) bir grup Ebu Mecliz’e gelerek şöyle sordular:
“Kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse işte onlar kafirlerin, zalimlerin, fasıkların ta kendileridir Öyle değil mi?” Ebu Mecliz (emirleri kastederek):
“Bunlar yaptıklarının farkındadırlar ve günah işlediklerini kabul ediyorlar Bu ayetler ise yahudiler ve hristiyanlar hakkında nazil olmuştur” dedi Onlar şöyle dediler:
“Vallahi bildiklerimizi sen de biliyorsun Fakat onlardan çekiniyorsun” Ebu Mecliz:
“Bu ithamı aslında hak eden sizlersiniz Biz ise korkmuyoruz Fakat bu ayetleri sizin gibi anlamıyoruz” dedi Bunun üzerine onlar:
“Hayır, siz de anladığımızı anlıyorsunuz, ama korkunuzdan bu işi açıklayamıyorsunuz” dediler” (Taberi Tefsiri c: 10 s: 347)
Mahmut Şakir bu iki rivayet hakkında şöyle dedi:
“Allah’ım! Sapıklıktan sana sığınırız Zamanımızda söz sahibi olmuş fitne ve şüphe ehli, siyasal iktidarların Allah (cc)’ın indirdikleriyle hükmetmemelerinin, Kur’an ve sünnetin hükümlerini bırakarak batının kanunlarını İslam memleketlerinde uygulamalarının İslam’da caiz olduğuna dair delil arıyor Bu konuda zikredilen Ebu Mecliz’le ilgili iki rivayeti bulunca hemen olayı anlamadan bu iki rivayeti dayanak edinerek siyasal, ekonomik, sosyal ve hukuki meselelerde, kitap ve sünnetin dışında, kafirleri taklit ederek hüküm vermenin, beşeri ilişkileri buna göre düzenlemenin mümkün olabileceğini, böyle davrananların, bunları uygulayanların ve bunlara tabi olup rıza gösterenlerin İslam milletinden çıkmayacağını ileri sürüyor
Bu iki rivayete dikkatle bakan kimse soranı, sorulanı ve olayların yaşandığı dönemi bilerek bu meseleyi ona göre göz önünde bulundurursa, olayı daha iyi anlar
Ebu Mecliz tabiindendi Esas ismi Lahik İbni Hamid Eşşeybani Essedüsi’dir Ali (ra)’yi severdi Ebu Mecliz’in kavmi Benu Şeyban, Sıffin ve Cemel vakasında Ali (ra)’nin taraftarları arasındaydı Sıffin vakasında iki hakem olayı olduktan ve Havariç Ali (ra)’den ayrıldıktan sonra, Benu Şeyban’dan ve Benu Sedus’tan bir taife de Ali (ra)’den ayrılanlara katıldı Ebu Mecliz’e soru yönelten de bu topluluktandı (Sahih rivayete göre) bu topluluğa “Ebadiyye” denirdi
“Ebadiyye,” Havariç’ten bir cemaatti Havariç gibi onlar da emirleri tekfir ediyorlardı Sıffin vakasındaki iki hakem olayından sonra Ebadiyye’nin görüşüne göre, emir sahipleri ve ona tabi olanlar kafir olmuşlardır Çünkü onlar; hakem tayin etme olayında Allah (cc)’ın indirdiğine göre hareket etmemişlerdir Onlar bu şekilde inanıyorlardı
Ebadiyye’den Ebu Mecliz’e soru soranlar, onun da sulta sahiplerini tekfir etmesi ve kendi sapık görüşlerini desteklemesi için bu ayetleri delil getiriyorlardı Ebu Mecliz ise bu delillerin onlara tatbik edilemeyeceğini söylüyor ve:
“Onlar, (emirler) Kur’an’dan ve sünnetten bir şeyi uygulamamışlarsa bu yaptıklarının günah olduğunu bilirler” diyordu
Görülüyor ki, bu durum zamanımızdakinden farklıdır Yukarıda zikredilen olay zamanımızdaki fitne ve şüphe ehlinin İslam dışı siyasi iktidarları meşru götermeleri için bir dayanak olamaz
Zamanımızdaki hükümetler, tüm boyutları ile haktan uzaklaşmış, Allah (cc) ve Rasulünün getirdiklerini bir kenara atmış, batıdan ithal edilen sistemleri tatbik ederek onları Allah (cc)’ın indirdiklerinden üstün tutmuşlardır Bu, Allah (cc)’ın hükmünden yüz çevirmek ve beşeri kanunları Allah (cc)’ın hükmüne tercih etmekten başka bir şey değildir Bütün alimlere göre şirktir, küfürdür Bunda hiçbir şüphe yoktur Evet! “Bu olabilir” diyen de “böyle yapalım” diyen de ihtilafsız İslam milletinden çıkmış, kafir olmuştur
Bugün içinde bulunduğumuz durum çok korkunçtur İstisnasız Allah (cc)’ın bütün hükümleri haciz altındadır ve bir kenara atılmıştır Allah (cc)’ın şeriati tümüyle yürürlükten kaldırılmış, Allah (cc) ve Rasulünün kitap ve sünnetle getirdiklerine karşılık beşeri düşünceler tercih edilmiştir Beşeri kanunların, Allah (cc)’ın kanunlarından üstün olduğunu, İslam şeriatinin zamanımıza değil başka bir zamana ait olduğunu, Kur’an’daki ayetlerin ise o dönemdeki olaylar ve sebebler hakkında indiğini ve sadece o dönem için geçerli olduğunu, zamanımızda ise bu hükümlerin geçersiz olduğunu iddia edenler artmıştır
Öyle ise zamanımızdaki bu durum ile Ebu Mecliz ve Ebadiyye arasında zikri geçen hadise arasında nasıl bir ilişki kurulabilir? Hatta zannettikleri gibi o dönemde bir olay hakkında Allah (cc)’ın hükmünü tatbik etmeme söz konusu olsa bile, nasıl bu meseleyi delil olarak getirebilir-ler? Oysa, o gün yaşananlarla bugünkü durum arasında hiçbir benzerlik yoktur Evvelkiler hiçbir zaman İslam şeriatinin dışında herhangi bir beşeri ölçüyü ve kanunu hayat pratiğine geçirip, halkı buna uymaya zorlamış değillerdir Zaten böyle bir olaya İslam tarihinde rastlanmamıştır
İkinci olarak; belli bir olayda Allah (cc)’ın hükmü dışında bir hükümle hükmeden ya bilmediği için, ya da hevasına uyarak masiyette bulunmuştur Bu ise günahtır, tevbe ile affolunabilir İctihadında diğer alimlere muhalefet edilmiş ama burada da tevil Kur’an ve sünnetin naslarına dayandırılmıştır Fakat, gerek Ebu Mecliz’in zamanında gerekse ondan sonraki dönemlerde, herhangi bir meselede Allah (cc)’ın hükmünü değiştirerek inkar etmek veya küfrün hükmünü Allah (cc)’ın hükmüne tercih etmek kesinlikle söz konusu olmamıştır Ebu Mecliz ile Ebadiyye arasında geçen konuşmalar da böyle bir olaya yönelik değildi Dolayısıyla Ebu Mecliz ile Ebadiyye arasında geçen olay, zamanımızdaki Kur’an’ı tatbik etmeyen siyasal güçleri İslam milletindenmiş gibi göstermeye delil getirilemez, bunu yapmak affedilmez bir gaflettir, küfürdür
Evet hakim güçlere dalkavukluk, yaltaklık ve uşaklıktan ötürü bu iki rivayeti çarpıtıp da batılın doğrultusunda yorumlayarak Allah (cc)’ın indirdikleri dışında bir şeyle hükmetmenin mümkün olabileceğini iddia edenin hükmü kafirdir, mürteddir Tevbeye davet edilmesi gerekir Tevbe etmezse küfründe veya irtidadında ısrar eden kişinin hükmünü alır(Taberi Tefsiri c: 1 s: 348 Dipnot: 2)
Mahmut Şakir’in Ebu Mecliz hakkında zikrettiği sözlere ek olarak şunları belirtelim:
Ebu Mecliz’in siyresine bakan bir kişi şunları muhakkak görecektir:
1 - Ebu Mecliz, Havaric’e çok önem veren ve Ali (ra) ile Havariç arasında geçen hadiseyi rivayet eden bir kişiydi Rivayetlerinden bir tanesi şöyledir:
Ali (ra) taraftarlarına, Havariç bir şey yapmadığı müddetçe onlara saldırmamalarını emretti Ne zamanki Havariç, Abdullah b Habbab ve hamile cariyesini öldürdü İşte ancak o zaman onlara saldırdı (Bu hadiseyi daha ayrıntılı öğrenmek isteyen İbni Ebi Şeybe’nin Musannef’i c: 15 s: 308323’e bakabilir)
2 - Ebu Mecliz ile Havariç ve Ebadiye arasında olaylar olmuştur Çünkü Ebu Mecliz bazı zamanlarda emirlik görevlerinde bulunmuştu Ebu Mecliz’in hayatını yazanlar onun hakkında şöyle dediler:
“İbni Asakir, Ebu Mecliz hakkında şöyle dedi:
“Mer’u ahalisi Ebu Mecliz’e gelerek onu kendilerine emir tayin etti(Tarihi Dımeşk c: 6 s: 1718)
3 -Ebu Mecliz, zamanındaki emirlerle ilişki içerisindeydi ve onlara vaazu nasihat ediyordu Bu sebeble emirler hakkındaki görüşünü öğrenmek ve bu konuda onunla tartışmak için Ebadiyelerin ona gelmeleri normaldir Ebu Mecliz, kendisine gelen bu kimselere ehli sünet vel cemaatin görüşlerini bildirdi Onlara bildirdiği görüşler, Taberi’nin rivayetinde geçmektedir
4 - Ebu Mecliz’in, Ömer b Abdulaziz’le de ilişkisi vardı
Ömer b Abdulaziz:
“Horasan hakkında bilgi sahibi olmak istiyorum, bu sebeple bana doğru söyleyen bir kişi gösterin” dediğinde ona Ebu Mecliz’i gösterdiler Bunun üzerine Ebu Meclizi çağırarak ona Horasan hakkında sordu(Taberi Tarihi c: 6 s: 559, İbni Esir el Kamil c: 5 s: 5152)
Bilindiği üzere Ömer b Abdilaziz ile Havariç arasında çok tartışma olmuş, onlarla yaptığı tartışmalarda onları yenmiş ve genellikle Havariç ondan razı olmuştu Ebu Mecliz, Ömer b Abdilaziz’in yanında bulunduğu ve Ömer b Abdilaziz ona güvendiği için o da bu tartışmalara katılıyordu
Ebadilere gelince Bunlar, Osman b Affan (ra)’ı ve Ali b Ebi Talib (ra)’i tekfir ediyor ve Maide: 44ayetini kendilerine delil getiriyorlardı Osman (ra)’ı ve Ali (ra)’yi tekfir eden kişi, onlardan sonra gelen Muaviye ve Beni umeyye halifelerini de elbette tekfir eder Ebadiye’ye göre; Muaviye ve Ömer b Abdülaziz dışındaki Benu Umeyye halifeleri, Osman b Affan ve Ali (ra)’den daha kafirdirler Çünkü Ebadilere göre zulüm küfürdür Hatta zulüm olmasa bile, bir insanı hakem tayin etmek de küfürdür Osman ve Ali (ra)’yi işte bu sebeble tekfir ettiler Ebu Mecliz ile Ebadiler arasındaki tartışmalar şüphesiz bu tür hakimler hakkındaydı
Ebadiler, “Maide: 44”ayetini delil göstererek zalim müs-lüman hükümdarları tekfir ediyorlardı Ebu Mecliz ise onlara karşı gelerek bu ayetin hükmünün onlar hakkında olmadığını söylüyordu Zira onlar İslam şeriatini din olarak kabul etmiş ve onun dışında herhangi bir hükme boyun eğmemişlerdi
Ebu Mecliz’in hadisesini ve cevabını; İslam şeriatini bir kenara atarak beşeri kanunları uygulayan zamanımızın hakimlerinin müslümanlığını ispat etmek için delil göstermek, en büyük sapıklıktır Çünkü gerek Ebu Mecliz zamanında ve gerekse İbni Abbas (ra) zamanında böyle bir durum asla olmamıştır
Havaricin fitnesi ilk ve büyük bir fitne olduğu için sahabeler bu fitneyi akıllarından hiç çıkarmamışlardır Onun için:
“Kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse işte onlar kafirlerin ta kendileridir(Maide: 44) ayetini tefsir ederken, Havaric’in görüşlerine reddiye yapmışlardır Zira Havaric’in zalim hükümdarları tekfir konusunda en büyük dayanakları bu ayet idi
Öyleyse sahabelerin, zalim hakimleri kastederek: “İşlediği İslam’dan çıkartmayan bir küfürdür” şeklindeki sözleri, İslam şeriatini bir kenara atarak beşeri kanunları uygulayan zamanımızın hakimleri için nasıl delil alınabilir? Bu iki hakim arasındaki fark, kafir ile müslüman arasındaki fark gibidir


Alıntı Yaparak Cevapla