Yalnız Mesajı Göster

Tagutu Reddetmek Tevhidin Gereğidir

Eski 08-02-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tagutu Reddetmek Tevhidin Gereğidir




Beşeri Kanunlarla Hükmedenleri TekfirEtmemek İçin Ortaya Atılan Şüpheler Ve Cevapları

Allah (cc)’ın şeriatini bir kenara atarak yerine beşeri kanunları uygulamaya koyan tagutların tekfir edilmemesi için bazı şüpheler ortaya atılmış ve bu şüphelerin ortaya atılması için de şu iki kaynak kullanılmıştır: Birincisi: Taguta bağlı olan ve onu savunan yayın organları ve belamlar
İkincisi: İslam’a bağlı olduğunu iddia eden bazı cemaatler Bu cemaatler, İslam’a bağlı olmadıkları ortaya çıkmasın diye, Allah (cc)’ın şeriatini bir kenara atarak yerine beşeri kanunları uygulayan hakimlerin İslam’daki hükmünün kafir değil, müslüman olduğunu söylerler Hatta bu hakimleri kafir çıkarmamak için kendilerince bir takım deliller getirerek bu hakimleri mazeretli kılacak şüpheler ortaya atarlar
Zikrettiğimiz bu iki kaynağın ortaya attığı şüpheler ancak cahil olan insanları etkilemiştir Bu sebeble bu şüpheleri ve bu şüphelerin batıllığını ortaya çıkarmak gerekir
Bu şüphelerden başlıcaları şunlardır:


Birinci Şüphe ve Cevabı


1Şüphe
Rasulullah (sas), bir meselede Allah (cc)’ın indirdiğiyle hükmetmemiştir
Rasulullah (sas), Abdullah b Ubey b Selül, Aişe (ra)’ye iftira ettiği zaman ona iftira haddini uygulamamıştır Böyle yapmakla Allah (cc)’ın indirdiğiyle hükmetmemiş oldu




Cevabı
Rasulullah (sas)’ın, Aişe (ra)’ye atılan iftira konusunda Allah (cc)’ın indirdiğiyle hükmetmediğini söyleyen kimseler aslında Rasulullah (sas)’a büyük bir iftira atmış ve bu sebeble küfre girmişlerdir Zira Rasulullah (sas), Allah (cc)’ın indirdiğiyle hükmetmesi için gönderilmiş bir rasuldür ve Allah (cc)’ın hükmü dışında bir hüküm vermesi asla mümkün değildir
Rasulullah (sas), Usame b Zeyd (ra)’e şöyle demiştir:
“Allah (cc)’ın bir haddi konusunda mı şefaatçi oluyorsun? Sizden önceki kavimlerin helak sebebi; şerefli birisi hırsızlık yaptığında ona had uygulamayı terk etmeleri, zayıf kimseler hırsızlık yaptığında ise ona hırsızlık haddini uygulamaları idi Allah’a yemin ederim ki Muhammed’in kızı Fatıma hırsızlık yaparsa, onun da elini keserim (Buhari, Müslim)
Bazı rivayetlerde Abdullah b Ubey b Selül’e, Aişe (ra)’ye iftira ettiği için had uygulandığı, bazı rivayetlerde ise had uygulanmadığı geçmektedir
Dr Abdulaziz b Abdullah el Hamidi, Kur’an’da Münafıklar kitabının 294-296 sayfalarında şöyle demiştir:
“Rasulullah (sas)’ın, ifk hadisesine katılanlara had uygulayıp uygulamadığı konusunda alimler ihtilaf etmişlerdir Bazı alimlere göre; Rasulullah (sas) onlara had uygulamadı Çünkü iftira suçu, ne delillerle ne de suçluların ikrarıyla sabit olmuştu
Bu görüşü İbni Hacer, Fethul Bari c: 8 s: 479’da Maverdi’den nakletmiştir
Bazı alimlere göre Abdullah b Ubey b Selül hariç, iftiracıların hepsine had uygulanmıştır Bu görüşü İbni Kayyım Zadul Mead c: 2 s: 114115’te zikretmiştir
Bu görüşün delil olarak dayandırıldığı rivayet şunlardır:
Aişe (ra) şöyle dedi:
“Allah (cc) benim beraetimle ilgili ayetleri Kur’an’da indirdiğinde Rasulullah (sas) minbere çıkarak beraetimle ilgili ayetleri okudu Minberden indikten sonra iki adam ve bir kadına iftira sebebiyle had uyguladı(Tirmizi hasengarib senedle, İbni Mace ve Ebu Davud mürsel senedle rivayet ettiler)
Ebu Davud’un rivayetinde şöyle bir ziyade vardır:
“Rasulullah (sas) minberden inince iki adam ve bir kadının iftira sebebiyle celdedilmesini emretti Bunlar Hassan b Sabit, Mıstah b Usase ve Hamne bintu Cahş’tır
Bu hadise göre, iftira haddi sadece üç kişiye uygulanmıştır ve bu üç kişinin içinde Abdullah b Ubey b Selül yoktur
Kadı İyad bunun sebebini şöyle açıkladı:
“Abdullah b Übey b Selül açık bir şekilde iftira etmemiş, sadece söylenenleri tekrarlamış ve meseleyi araştırmıştır Bu sebeble ona iftira haddi uygulanmamıştır(Fethul Bari c: 8 s 481)
Bazı alimlere göre; Abdullah b Ubey b Selül’e maslahat sebebiyle had tatbik edilmemiştir Zira Rasulullah (sas) onun halis münafık olduğunu bildiği halde maslahat sebebiyle onu öldürmemişti Çünkü kavmi ona itaat etmekteydi
Bazı alimlere göre; Abdullah b Ubey b Selül’e had uygulamamasının sebebi; Abdullah b Ubey b Selül’ün münafık olmasıdır Zira had müminler için günahlardan bir keffarettir Abdullah b Ubey b Selül ise mümin olmayan münafık bir kişi idi Bu sebeble onun günahını affettirmemek için ona had uygulanmamıştır
İbni Kayyım bu iki görüşü de zikretmiş, fakat ikinciyi tercih etmiştir(Zad’ul Mead c: 2 s: 115)
Bazı alimlere göre Abdullah b Ubey b Selül’e diğer iftiracılar gibi had uygulanmıştır
Said b Cübeyr (ra) şöye dedi:
“Rasulullah (sas), Hassan b Sabit, Abdullah b Ubey b Selül, Mıstah b Usase ve Hamne bintu Cahş’ın her birine Aişe (ra)’ye iftira ettikleri için seksener sopa had cezası uygulamıştır Münafıkların başı olan Abdullah b Ubey b Selül hariç diğer iftiracıların hepsi tevbe ettiler Abdullah b Ubey b Selül ise münafık olarak ölmüştür(Taberani rivayet etti)
İbni Hacer el Heytemi bu hadis için şöyle dedi:
“Bu hadisi Taberani rivayet etti Bu rivayetin senedinde İbni Luhayya vardır ve bu kişi zayıf bir kişidir Diğer raviler ise güvenilir kişilerdir(Mecmauzzevaid c: 7 s: 80)
İbni Hacer, Hakim El İklil kitabında Ebi Uvey Hasen İbni Zeyd’den ve Abdullah b Ebi Bekir b Hazm’dan ve başkaları mürsel olarak şöyle rivayet etmişlerdir:
“Abdullah b Ubey b Selül iftira sebebiyle sopa atılanlardan biridir(Fethül Bari c 8 s 481)
Bu konuda en kuvvetli olan görüş budur Bunun sebebi; bu iki rivayet sebebiyledir Bu iki rivayet ne kadar mürsel bir yoldan gelmişse de birbirini kuvvetlendirmektedirler
Tirmizi, İbni Mace ve Ebu Davud’da rivayet edilen hadise göre Rasulullah (sas), zikredilen üç kişiye iftira sebebiyle iftira haddi uygulamıştır Rasulullah (sas), bu üç kişiye iftira haddi uygulamışsa, iftirada bulunanların hepsine de had uygulamış demektir
Rasulullah (sas)’ın Abdullah b Ubey b Selül’e maslahat sebebiyle had uygulamadığını ifade eden görüş ise kabul edilmeyen bir görüştür Çünkü Abdullah b Ubey b Selül, ya küfrünü açıklamıştır ve mürted olduğu için bundan dolayı kendisine had uygulanması gerekir, zira buna karşı gelemezdi ya da nifakını gizleyen bir kimseydi ve onun küfrü bilinmiyordu Böyle bir durumda o öldürülseydi fitne çıkabilirdi
Fakat suçu sabit olan kimseye, her müslümana uygulandığı gibi o suçun cezası uygulanmalıdır Şayet Abdullah b Ubey b Selül’ün suçu sabit olmuş ise fitne çıkma ihtimali olmayacağı için ona ceza uygulanırdı Böyle bir durumda cezayı uygulamamak asıl fitneye sebebiyet verir İnsanlar; “Rasulullah (sas) Allah (cc)’ın haddini uygulamadı” diye söylenmeye başlarlar Oysa Rasulullah (sas) eski ümmetlerin helak sebebini; “şerefli insanlar suç işlediğinde onlara had uygulamamaları, zayıf kimseler suç işlediğinde ise onlara had uygulamaları” olarak açıklamıştır
Alimlerin görüş ve rivayetlerinden anlaşılan şudur:
Şayet Abdullah b Ubey b Selül’e iftira haddi uygulanmamışsa, açık bir şekilde iftirada bulunmadığı, yani iftira suçu onun hakkında sabit olmadığı için uygulanmamıştır Çünkü suç sabit değilse hadler uygulanmaz İşte bu sebeble Rasulullah (sas) ona, iftiracı oldukları sabit olan kimselere uyguladığı gibi had uygulamamıştır
Bu iki açıklamayla, Rasulullah (sas)’ın Allah (cc)’ın indirdiğiyle hükmetmediği şüphesi reddedilmiş olur


Rasulullah (sas) ve bazı sahabeler Allah (cc)’ın helal kıldığını haram kılmışlardır
Bu şüpheyi ortaya atanlar şöyle derler: “Evet! Beşeri kanunlar Allah (cc)’ın haram kıldığını helal, helal kıldığını ise haram kılmaktadır Fakat bu kanunları koyan ve onunla hükmeden kimseler niçin tekfir edilsinler ki? Zira Rasulullah (sas) ve bazı sahabeler de helalleri haram kılmış ve bu konuda onları kimse tekfir etmemiştir
Bu kimseler, kendilerine şu ayetleri delil almaktadırlar:
“Ey nebi! Eşlerinin rızasını isteyerek, Allah’ın sana helal kıldıklarını niçin haram kılıyorsun? Şüphesiz ki Allah Gafur’dur, Rahim’dir Allah, yeminlerinizin (keffaretle) çözülmesini size farz (veya meşru) kıldı Allah, sizin mevlanız (sahibiniz, yardımcınız)dır O, Alim’dir, Hakim’dir(Tahrim: 12)
“Ey iman edenler! Allah’ın sizin için helal kıldığı güzel şeyleri haram kılmayın ve haddi aşmayın! Şüphesiz Allah, haddi aşanları sevmez Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helal ve temiz olarak yiyin! Kendisine inanmakta olduğunuz Allah’tan korkup sakının! Allah sizi, rastgele söylediğiniz yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz, ancak yeminlerinizle bağladığınız sözlerden dolayı sizi sorumlu tutar Onun (yeminin) kefareti, ailenizdekilere yedirdiklerinizin ortalamasından on yoksulu doyurmak ya da onları giydirmek veya bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaktır (Bunlara imkan) bulamayan (için) üç gün oruç (vardır) Bu, yemin ettiğinizde (bozduğunuz) yeminlerinizin keffaretidir Yeminlerinizi koruyunuz! Allah, size ayetlerini böyle açıklar, umulur ki şükredersiniz(Maide: 87-89)


2Şüphe
Rasulullah (sas) ve bazı sahabeler Allah (cc)’ın helal kıldığını haram kılmışlardır
Bu şüpheyi ortaya atanlar şöyle derler: “Evet! Beşeri kanunlar Allah (cc)’ın haram kıldığını helal, helal kıldığını ise haram kılmaktadır Fakat bu kanunları koyan ve onunla hükmeden kimseler niçin tekfir edilsinler ki? Zira Rasulullah (sas) ve bazı sahabeler de helalleri haram kılmış ve bu konuda onları kimse tekfir etmemiştir
Bu kimseler, kendilerine şu ayetleri delil almaktadırlar:
“Ey nebi! Eşlerinin rızasını isteyerek, Allah’ın sana helal kıldıklarını niçin haram kılıyorsun? Şüphesiz ki Allah Gafur’dur, Rahim’dir Allah, yeminlerinizin (keffaretle) çözülmesini size farz (veya meşru) kıldı Allah, sizin mevlanız (sahibiniz, yardımcınız)dır O, Alim’dir, Hakim’dir(Tahrim: 12)
“Ey iman edenler! Allah’ın sizin için helal kıldığı güzel şeyleri haram kılmayın ve haddi aşmayın! Şüphesiz Allah, haddi aşanları sevmez Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helal ve temiz olarak yiyin! Kendisine inanmakta olduğunuz Allah’tan korkup sakının! Allah sizi, rastgele söylediğiniz yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz, ancak yeminlerinizle bağladığınız sözlerden dolayı sizi sorumlu tutar Onun (yeminin) kefareti, ailenizdekilere yedirdiklerinizin ortalamasından on yoksulu doyurmak ya da onları giydirmek veya bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaktır (Bunlara imkan) bulamayan (için) üç gün oruç (vardır) Bu, yemin ettiğinizde (bozduğunuz) yeminlerinizin keffaretidir Yeminlerinizi koruyunuz! Allah, size ayetlerini böyle açıklar, umulur ki şükredersiniz(Maide: 87-89)


Cevabı

Bu şüpheyi ortaya atan kimseler Rasulullah (sas)’a ve onun sahabelerine gerçekten büyük bir iftira atmışlardır
Helali haram kılma meselesine gelince Bu, dört şekilde olur ve bunlardan bazıları küfür, bazıları ise küfür değildir:
1 - Cahiliye ehlinin haram aylarının yerlerini değiştirmeleri, bahira, saibe, vasile ve ham’ı haram kılmaları gibi yeni bir teşri koyarak helal olan bir ameli haram kılmak
Allah (cc) bu konuda şöyle buyuruyor:
“(Haram aylarının) yerlerini değiştirmek ancak inkarda bir artıştır Bununla kafirler şaşırtılıp, saptırılır Allah’ın haram kıldığına sayı bakımından uymak için, onu bir yıl helal, bir yıl haram kılıyorlar Böylelikle Allah’ın haram kıldığını helal kılmış oluyorlar Yaptıklarının kötülüğü kendilerine “çekici ve süslü” gösterilmiştir Allah, inkarcı bir topluluğa hidayet vermez (Tevbe: 37)
“Allah bahira, saibe, vasile, ham diye birşey kılmamıştır Fakat kafirler yalan yere Allah’a iftira etmektedirler ve onların çoğunun da kafaları çalışmaz(Maide: 103)
Böyle helal olan amelleri haram kılmak ve onu bir teşri haline getirerek insanları bunu uygulamaya zorlamak, İslam şeriatine muhalif ve küfür olan bir ameldir
2 - Helal olan bir şeyi, insanın nefsi sevmediği için terketmesi küfür ve suç değildir
3 - Bir şeyi adakla nefse haram kılmak Mübah olan bazı amelleri yapmamak için adak adamak gibi
4 - Helal olan bazı şeyleri yemin ederek nefse haram kılmak
Bu sayılanlardan üçüncü ve dördüncü maddeler, bizden önceki şeriatlerde helal kılınmıştı
Allah (cc), Yakub (as) hakkında şöyle buyurdu:
“Tevrat indirilmeden önce, İsrail’in kendisine haram kıldığı şeyler dışındaki bütün yiyecekler İsrail oğullarına helal idi (Ey Muhammed! O yahudilere) de ki: “Eğer doğru sözlülerden iseniz (haydi) Tevrat’ı getirin ve hemen onu okuyun!” (Ali İmran: 93)
Allah (cc), Tahrim: 12 ve Maide: 87-89 ayetlerinde bu şekilde mübah olan şeyleri nefse haram kılmayı bizim şeriatimizde neshederek yapılmasını haram kılmıştır
Bu ayetler indikten sonra her kim Allah (cc)’ın helal kıldığını, nefsine haram kılmak için bir adak adar veya yemin ederse, yeminini ve adağını bozması, helal olan şeyleri yapması gerekir
Tahrim: 12 ve Maide: 87-89 ayetlerindeki haram kılma, teşri konusunda değil sadece adak ve yemin konusundadır Zira ayetlerin siyakı bunu göstermektedir
Allah (cc), Tahrim suresinde şöyle buyuruyor:
“Allah, yeminlerinizin (keffaretle) çözülmesini size farz (veya meşru) kıldı
Maide suresinde ise şöyle buyuruyor:
rastgele söylediğiniz yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz, ancak yeminlerinizle bağladığınız sözlerden dolayı sizi sorumlu tutar
Bu açıklamalardan sonra, bu ayetlerin; Allah (cc)’ın helalini haram yaparak teşri koyan kimseleri tekfir etmemek için birer delil olamayacağı anlaşılmış olur Çünkü Allah (cc) böyle yapan kimseleri Tevbe: 37 ve Maide: 103 ayetlerinde apaçık bir şekilde küfürle vasfetmiştir
Zikri geçen bu dört tahrim şekli Şatıbi’nin “el İtisam” kitabının c 1 s: 323’te tafsilatlı bir şekilde açıklanmıştır




Alıntı Yaparak Cevapla