Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -29- Meclis
Ey cemaat! Dünya biter, ömür tükenir Âhiret yakında gelir; ona karşı düşünceniz nedir? Ne gibi hazırlık yapmaktasınız? Onu düşünmediğinizi görüyorum; bütün gayretiniz dünyada
Siz Allah'ın nimetine düşmansınız O'ndan işinize gelmeyen bir iş gelirse, her tarafa yayarsınız İyiliği gelecek olsa saklar kimseye göstermezsiniz Allah'ın nimetini saklar kimseye vermez, şükrünü de edâ etmezseniz yakında elinizden alır Peygamber (s a v) Efendimiz şöyle buyurur: “Allah, kullarına verdiği nimeti açıktan görmek diler ”
Allah yolcuları, bir gaye beslerler, kalplerine bir şey saklarlar, birçok şey değil Onlar, ibadetlerini görsünler, işitsinler şüphesinden beri kılarlar Siz nifakın kulu ve desinlerin kölesisiniz
Onlar, yaptığı bütün kulluğu Rab’lerine verdiler Kullara kulluk etmektesiniz, övülmek için iyilik yapmaktasınız Tam kulluk yapacak kimse, içinizden çıkamaz Ancak kul, Allah'ın dilediğini yapandır
İnsanlara bakıyorum; sanki bana şöyle bir şeyler deniliyor: “Şuna bak: Dünyaya ibadet ediyor; dünyada kalmak istiyor Kıyamet kopmasından ödü kopuyor Şuna bak: Kullara kulluk ediyor, onlardan yardım diliyor Bir de dön şuna bak: Ateşe tapıyor, cehennemden korkuyor Şu da cennet için kulluk peşinde O, ateşe taparken Yaratan'ı düşünmüyor Bu da cenneti isterken sahibini aklına getirmiyor ”
Halk nedir ki? Cehennemin ne önemi var? Hakk'ın gayri neye yarar? Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Onlar, yalnız Hakk'a kulluk ve O'nun uğrunda pâk, temiz ve ihlâsla ibadet yoluna girmeye emrolunmuşlardır ” (el-Beyyine, 98/5)
İrfan sahibi bilgin kişiler, yalnız Hakk'a kulluk ederler Başkasını bilmezler Yaratan'ın hakkını verirler Hakk'a yaptıkları kulluk, O'nu sevdikleri ve emrine uydukları içindir Başka mânaya gelmez İbadet eder, O'ndan yardım isterler
Siz suretten ibaretsiniz Yalnız dış görünüşte varlık sahibisiniz İç âleminiz boş; ama o büyüklerin iç zenginliği vardır Siz binanın dışı olabilirsiniz, onlar içi İç yönü onlar istilâ etmişlerdir Siz sadece bağırıp şamata edersiniz, onlar iç âlemlerine çekilir, dururlar O yolcular, peygamberlerin sağında ve solunda yürürler Peygamberlerin çevresini onlar sarmıştır Peygamberlerin tattığı taamı onlar da tadar İçtiği şarabı onlar da içer Peygamberlerden öğrendikleri bilgi ile amel ederler; bu yüzden onlara vâris olurlar Peygamber (s a v) Efendimiz bu mânaya işaret olarak şöyle buyurur: “Âlimler, peygamberlerin vârisleridir ”
Bu veraset peygamberlerin yoluna giden ve ilmi ile âmil olan her iman sahibine nasib olur Bu nasip sayesinde peygamberlerin vârisleri olabilirler Bu hâle ermek yalnız dış ilimle olmaz Ona bir iç eklemek lazım olur Senetsiz dâva ispat edilemez Amelsiz ilmin yararı olmaz
Peygamber (s a v) Efendimiz şöyle buyurur: “İlim ameli çağırır; icabet ederse pekâlâ; aksi halde gider Geriye yalnız ders zahmeti kalır ”
Yalnız kabuğu kalır, içi bozulur
Ey ameli bırakanlar, hâlinize beliğ şairin süslü sözü ne fayda verebilir? Onun derin mânasına nüfuz etmedikten sonra neye yarar?
Kalbini temizlersen, bütün duyguların pâk olur Kalp bütün duyguların şahıdır Padişah iyi olursa, iyilik bütün halka geçer, ilim kabuk, amel onun özüdür Kabuk özün saklanması için durur, iç de yağı alınması için saklanır, iç olmazsa kabuk neye yarar? Özün yağı olmayınca onu saklamak neden gerekli olsun ki?
İlim gitmiş sayılır Amel olmadıktan sonra ilim de yok sayılır
Bir şeyin varlığı ondan faydalanmaya bağlıdır Faydası olmayan var, yok gibidir
Ey bilgin kişi, bildiklerini iyiye kullan Dünya ve âhirette hayır bekliyorsan, bilginin gereğini yapmaya bak Bildiklerini insanlara belletmekten sakınma
Ey zengin, dünya ve âhirette iyilik bekliyorsan, malından fakirlere dağıt Peygamber (s a v) Efendimiz şöyle buyurur: “Hak katında insanlar bir aileden ibarettir; içlerinde hangisi fazla iyilik yapıyorsa o daha sevgilidir ”
İnsanların ihtiyacını insanlarla gören ve bu hususta hüküm veren Allah Sübhan’dır
Ey zengin, benden kaçma, senden bir şey alıyorsam senin içindir Ondan gelecek büyük hayır sanadır Bana senin malından bir şey gelmez: Allah beni varlığı ile zengin kıldı ve sizin derdinizi görmek için gönderdi
İbrahim Ethem, fakirlik hâli için nefsinde sabırsızlık sezer ve şöyle derdi: “Yâ Rabbi, bize bol dünyalık ver; ama kalbimizi koru Bizi öte atıp dünyalığa rağbetimizi arttırma, onu ararken yıkılırız ”
Allah'ım, verdiğin hüküm ve kader işlerinde bize lütfünü bol eyle!
|