Yalnız Mesajı Göster

Hacerül Esved Taşı Nedir?

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hacerül Esved Taşı Nedir?




HACERÜ’L- ESVED

Hacerü’l- Esved :
Semâvi bir taştır diye rivâyet ederler, ilimî olarak izah etmek icab ederse:
Semâvâtdaki yani uzayda herhangi bir yıldızdan kopan bir parçanın arza düşmüş olmasıdır
Bu gibi haceri semâviler yani gök taşları her devirde, her zaman ara sıra vâki’ olmaktadır
Müzelerde çok teshir edilmektedir
Hacerü’l- Esved’in hangi yıldızdan düştüğü malûmdur
Büyük velîler bunu söylemektedirler
Sırrını ve yıldızı gizlemek için aşikâr olarak cennetden gelmiştir sözü hakiki İslama kâfidir, incelenmemesi için bu söz yeter
Resûlü Ekrem’in bu taşa kıymet vermesi bambaşka bir sırdır, Zât-ı risaletleri hürmet ettiği için biz de tereddüt etmeden yapmamız lâzımdır
Hangi yıldızdan düşmüş olduğunu bilsem de söylemem


Hz Debbah :
“Beyti Mamure’den kalma yakuttur Nuh tufanından sonra siyah olmuştur” der


Hacerü’l- Esved kelimesi, Siyah taş demektir
Fakat ism-i hasdır
Yalnız o taşın ismidir
Taşlar içinde siyah bir taş değildir


Bazı cahiller, mürşidler, hoca diye kisve giyenler vardır
Sorarsanız siyah bir taşdır diye söylerler ve Resûlü Ekrem’in o taşa verdiği kıymeti zedelediklerinin farkında olmadan kendi cehillerini kendi kendilerine izhar ve teşhir ederler


Cenab-ı HAKK kelâmında:
“Yıldızlara ve yıldızların mevkilerine yemin ederim” buyurur
Bu kelâm-ı celîl insana birşey telkin etmelidir ve susmalıdır


Hacerü’l- Esved dünya yüzüne düştüğü gün Cuma’dır
Ve sabaha karşı ALLAH’ın kasem ettiği yıldızdan düşmüştür
Onun düştüğü mevsim ve gün hacc mevsimidir
Hacc bu yıldızdan düşen Hacerü’l- Esved içindir
Onun için hacc Cuma gününe tesadüf ederse “Haccı Ekber” olur
Daha söyleyemem


Bugün Hacerü’l- Esved zamanla i’tikâle uğruyor
Aşına aşına şeklini değiştirmektedir
Bunu düşünmek lâzımdır
Bir şeyi sessiz sözsüz haykırmaktadır
Bur gün
Evet bir gün ne olacak
Daha söyleyemem dilim tutulur


Daha islâm dini ortada yok
Resûlü Ekrem 21 yaşlarında Mekke’de halk arasında doğruluğu ve temizliği dolayısıyla ismi “Muhammedül Emin” dir
Peygamber olacağını bilmiyordu
HAKK’ın arzusu böyle idi
Böyle oldu
Kâbe’ye gidenlerin bu taşa el sürmeleri onların cesedlerinin şehâdetidir Şâhididir
“Ben de Kâbe’yi ziyârete geldim”
Hacerü’l- Esved o hacıya cesedi için şehâdet edecektir
O taşa sürülen el veya parmak hakiki emirleri yapıyorsa o eli ateş yakmaz Böyle rivâyet etmişlerdir ALLAH’ın büyük velîleri
Bu ateş:
Cehennem ateşi Dünya ateşi Her türlü ateş Hacc bahsinde bu husus biraz daha izah edilecektir
Kâbe ve Mekke tarihinde şöyle kuvvetli bir nakil ve rivâyet vardır
Resûlü Ekrem Hz Ayşe ile Hacer-ül Esved’in karşısında parmaklarını Hacer’e değerken şöyle buyurmuştur:
“Yâ Ayşe! Bu taş eğer eski cahiliyet devrinin asırlarca devam eden pislikleri ve kirleri ile kirletilmiş olmasaydı, onunla her türlü hastalık, veba ve musibetten kurtulmak için ALLAH’dan şifâ istenirdi Ve hâlen de ALLAH’ın ilk indirdiği şekilde bulunurdu Cenab-ı ALLAH elbette birgün onu ilk yarattığı şekle döndürecektir O, cennet yakutlarından beyaz bir yakut idi, fakat ALLAH onu kötülerin günahı sebebi ile değiştirip ziynetini zâlim ve günahkârlardan gizledi Zira onlar cennetten çıkma birşeye bakmaya lâyık değillerdir
Resûlü Ekrem’den nakledildiğine göre, Hacerü’l- Esved mahşer yerine getirilecek, iki gözü ve bir dili varmış gibi olacak ve kendisine hakkıyla el sürmüş olanlara şahidlik yapacaktır
Yine Resûlü Ekrem, yer yüzünden ilk kaldırılacak şeyler şunlardır buyurmuştur :
Hacerü’l- Esved Kur’ân-ı Kerim Rüyada peygamberi görmek


ŞİT: İlk peygamberdir
Tek ALLAH’ın kullarısınız
Kardeşsiniz
Birbirinizi seviniz!
Çalışınız!
Fenalık yapmayınız!
Yalan söylemeyiniz!
Aldığınız rızka kanaat ediniz!
İsyanda bulunmayınız!
“Kimse dinlemedi”


İDRİS: Peygamber Kalem ve yazıyı buldu
Elbise dikmesini öğretti
Yalnız ALLAH’a bağlanmalarını, boğuşmamalarını, akıllı uslu dayanışmalarını söyledi
“Boşverdiler”


NUH: Nebî çıktı Doğru yolu gösterdi
ALLAH’ın birliğini onun katında herkesin eşit olduğunu anlattı durdu
Kör nefsinden başka birşey düşünmeyenleri yerdi, lânetledi
Eğlendiler, sövdüler
Yola gelmelerinden ümit kesildi
Bir avuç iyi insanla yaptığı gemiye bindi tufan oldu
Dünya temizlenmiş oldu


Çok geçmeden dünyada işler tekrar karıştı Putlara tapma başladı
HUD ve SALiH peygamberler peşpeşe işe başladılar
Olmuşu olacağı bildirdiler
Dillerinde tüy bitti
Bencillikten vaz geçmeyi, doğruluktan şaşmamayı, birleşmeyi bildirdiler Para etmedi
Bir kısmını korkunç bir çığlık kırdı geçirdi
Ötekiler tayfunlar altında taş kesildiler


Musa geldi
İsa geldi
Hep aynı şeyleri söylediler
Haber verdiler
Bütün peygamberlerin dinlerinde ibadet yoktu
Bütün peygamberler hep doğudan çıktı
Amerika’da, Avrupa’da, Afrika’da, Avustralya’da yok
Onların işi bol büyücü ve sihirbaz yetiştirmekti
Namaz, zekât, oruç, gusul, abdest, cenaze namazı
Setir, mahremiyet mükemmel olarak hep islâm dinindedir
Diğer dinlerde bu yoktur
Şarap, domuz eti ve birçok yasaklar diğer dinlerde yoktu, islâmiyetde vardır
Yukarıdaki küçük malûmat birçok Yahudi düzmesi bid’atlarla aşına aşına şekil değiştirmiştir
Asıl budur
Kim ne derse desin…


Güneydi Bağdadî bir gün bir köy evinin önünden geçiyordu
Orada bir kuyu vardı 13 yaşlarında bir kız çocuğu da evin kapısında duruyordu
Cüneyd :
“Kızım şu kuyudan su alıp abdest tazeleyeceğim ipli kovanız yok mu?” diye sordu
Kız çocuğu şaşırmış gibi:
“Ne kovası?”
Cûneyd’e “gel!” dedi
Kız kuyunun başına geçti:
“Herkes ALLAH’ın kulu Ben Muhammed’in ümmetiyim Yüksel!” dedi
Su yükseldi
Cüneyd abdest aldı
Derin bir hayret ve düşünceye daldı
Hikâye uzun ve hakiki olmuştur
Bulursanız okursunuz
Kızın bu sırrını nihâyet Cüneyd öğrendi:
Gece namazı Tesbih Selâvât-ı şerife
Amma hangi tesbih? Hangi salâvâtı şerife?
Kız :
“Herkes sizi bilir mi Yâ Cüneyd!” dedi
“Öyleyse kendini unuttur ALLAH’ın bilmesi sana yeter Haydi işinize, başımı karıştırmayın!” dedi
Cüneyd ayrılırken, kız peşinden :
“Livâi’l- Hamd’da görünmez şu yazı yazılıdır dedi: Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah
Bismillâhirrahmanirrahîm
Elhamdülillah! Rabbül âlemin!
O hâlde:
Muhammed SA Taalâ aleyhi vesellem
Ahmed SAV
Hamid SAV bunu hatırından çıkarma!”



kaynak:OprDrMünir Derman 3cilt risale13

Dr Münir Derman 1910 yılında Trabzon’da doğdu
Baba tarafından büyük dedesi Kafkasya’dan Şeyh Şâmil
Ana tarafından büyük dedesi Ahmet Ziyâeddin Gümüşhanevî “Uçan Şeyh”
Büyük nenesi meşhur evliyâ kadın GÜL hatun
Annesi Şehvar hatun Babası Ahmet Rasim efendi
“Trabzon’da 4 yaşından itibaren Buharalı Hocası Ömer İnan Efendi’nin mânevî eğitiminde ilerlemiş ondan feyz almışlar, 9 yaşında hafız olmuşlardır
İlkokulu özel Fransız okulunda bitirip liseden sonra üniversite tahsili için devlet tarafından Faransa’ya gönderilmiş, burada Felsefe-psikoloji okumuştur
Üstün başarıları sayesinde sınıf atlamış ve Tıp fakültesini de bitirerek doktor olmuştur
Öğrenim yıllarında Mısır’da El Ezher Üniversitesine kaydolmuş ve ilahiyat tahsilini tamamlamıştır



Alıntı Yaparak Cevapla