08-02-2012
|
#9
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İhlâs Ve Hüsn-İ Nıyet
Sallallahu aleyhi ve sellem buyurur:
-Kiyamet günü olunca bir kul getirilir Beraberinde de daglar büyüklügünde iyi amelleri vardir Bu sirada bir nâdi, nidâ ederek der ki:
- Filân kisi üzerinde kimin hakki varsa hemen gelsin, alsin! Bu nidâ üzerine oraya bir çok kisi gelir ve daglar büyüklügünde güzel amelleri bulunan o kisiden haklarini alirlar Öyle ki, öteki beriki ala ala, onun daglar büyüklügündeki o güzel amelleri tamamen tükenir Kisi ortada sasirip kalir Fakat bu sirada Rabbi ona hitaben der ki:
- Ey kulum, benim katimda senin öyle bir hazinen var ki ben onu ne meleklerime ne de mahlûkatimdan herhangi birine bildirmedim Onu yalniz ve sadece ben biliyorum Bunun üzerine kul sorar:
-Ya Rabbi nedir o hazine?
Allah Teâlâ ve Tekaddes hazretleri buyurur:
-Senin hayirli niyetlerindir Ben onlari yetmis kati ile senin lehine yazmisdim
Anlatilir ki; vaktiyle eski kavimlerden biri bir ara siddetli kitliga maruz kalmislar Iste bu kitlik zamaninda, birgün âbidlerden biri, bir kum tepesinin yanindan geçerken, ruhunun derinliklerinden gelen hâlis bir niyetle kendi kendine söyle dedi:
- Ah simdi su kum tepesi tamamen un olsaydi da onunla aç halki doyursaydim 
Âbidin bu hâlisane temennisi üzerine , Allah Teâlâ ve Tekaddes hazretleri zamanin peygamberine vahyen söyle buyurdu:
- Filân âbide haber ver ki, niyeti kabul edilmis ve sanki o kum tepesi un olmus da o da bununla halki doyurmuscasina kendisine sevab yazilmisdir
|
|
|