|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ruhla Alâkalı Üç Cins Cehennem Ateşi
Bunların ayrılık ateşi de kalblerinde daha yakıcı olur O ateşin bu dünyada örneğinin bulunmasına imkân yoktur Çünkü, bu dünyadaki kalbe ait elemler, istisnasız kalbe ve ruha tamamen yerleşemez Çünkü, hisler ve bu dünya işleri kalbi meşgul eder Meşguliyet, azabın yerleşmemesi için kalbe bir perde gibidir
Bunun içindir ki, bu kimse gözünü ve kulağını bir şeyle meşgul ederse, o elem onda azalır Bu işlere son verirse acıyı daha çok duyar Bu yüzdendir ki, elem ve acı sahibi bir kimse, uykudan uyanınca, o elemin yarası kalbinde daha büyük olur Çünkü, uykuda iken rûh her şeyden uzaklaşmış, yalnız kalmıştı Hisler geri gelmeden önce, ona ulaşan her şeyin eseri de çok olur Hattâ güzel bir ses ile uykudan uyansa, onda büyük tesir bırakır Bunun sebebi, kalbin bu esnada, yâni uyurken hislerden arınmış olmasıdır Bununla beraber bu dünyada, hislerden tamamen kurtulamaz Ölünce, hislerden uzak kalır ve tamamen ayrılır, işte o zaman onun rahatı ve elemi de onda öylece büyük olur Oradaki ateşin, dünya ateşi olacağını zannetmeyin Bu ateşi yetmiş defa su ile yıkadıktan sonra dünyaya göndermişlerdir
İKİNCİ ATEŞİN SIFATI: Yaptığı rezaletlerden utanma ve mahcubiyet ateşidir Bu ateşe şöyle misâl verilir: Bir padişah düşünelim Gayet aşağı ve hasis bir kimseyi seçer, yanına alır ve memleketin valiliğini ona verir Onu kendi hareminde bulundurur
Kendisine sırdaş yapar Haremdeki herkesi gösterir Hazineyi ona teslim eder Her işde ona itimat eder [güvenir] Bu hasis adam, bu nimetlere kavuşunca, emri dinlemez, nankörlük eder Padişahın hazinesini harcar, padişahın hanımına ve haremine hıyanet ve kötülük eder Görünüşte ise, padişahın emanetini korur Fakat bir gün padişahın haremine hıyanet ve kötü muamele yaparken etrafına bakar Padişahın bir pencereden kendisini seyretmekte olduğunu görür ve her gün kendisini gördüğünü ve hıyanetinin daha çok olması için, ses çıkarmadığını anlar Herkesin gözü önünde, âleme ibret olsun diye, bu hasisi öldüreceğini ve bu zamanda bu adamın bu rezilliklerinden dolayı kalbindeki utanmayı, ruhundaki bu mahcubiyeti düşünün! Vücudunda hiçbir ağrı yoktur Buna rağmen bu mahcubiyet ve utanmadan kurtulmak için yerin dibine girmeye çoktan razıdır! 
Bunun gibi, sen de bu dünyada, zahirde güzel görünen âdet şeklinde işler yaparsın Fakat onların aslı ve hakikati kötü ve çirkindir O işlerin aslı ve hakikati kıyamette sana gösterildiğinde, rezilliğin meydana çıkacak ve mahcubiyet ateşi ile yanacaksın Meselâ bugün gıybet edersen, kıyamette kendini, bu dünyada akrabasının etini yiyip, kızartılmış tavuk yediğini ve fakat dikkatli bakınca ölmüş kardeşinin eti olduğunu tanıyan kimse gibi görürsün Bu rezaletin büyüklüğünü ve böyle yapan kimsenin kalbindeki ateşin acısını düşünün Gıybetin [dedikodunun] aslı ve hakikati budur Yarın meydana çıkacaktır Bunun için bir kimse rüyada ölü eti yediğini görürse, tâbiri, o kimsenin gıybet etmiş olması olur
Sen bugün bir duvara taş atsan, bir kimse de sana; senin attığın taş duvardan senin evine düştü ve çocuklarının gözünü kör etti dese; eve gider, kıymetli çocuklarının gözlerinin, senin attığın taşla kör olduğunu görürsen; kalbine nasıl bir ateşin düşeceğini, ne müşkül vaziyette kalacağını bir düşün! Bu dünyada bir Müslümana hased eden [çekememezlik eden] bir kimse, kıyamet gününde kendisini; hasedin ruhu ve hakikati olan şu sıfat ve surette görür ki, kendisine derler: Sen, birine düşmanlık ediyorsun, zararı ona değil, sana geliyor Senin dinini helak ediyor; gözlerinin nuru olacak taatların, iyiliklerin onun defterine geçiyor, sen ise iyiliksiz kalıyorsun Hâlbuki, senin iyiliklerin kıyamette sana, bugünkü çocuklarının gözünden daha çok yarayacaktır Çünkü iyiliklerin, saadetine ve kurtuluşuna sebep olacak; ama çocukların, kıyamette saadetine sebep olmayacaklardır Yarın kıyamet gününde, suretler hakikat ve ruha tâbi olup, görünen her şey ruhuna uygun göründüğü zaman, utanma, mahcubiyet ve çirkinlik orada meydana çıkacaktır
|