08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ruhun Dünyadaki Seyrüsefer Menzilleri
RUHUN DÜNYADAKİ SEYRÜSEFER MENZİLLERİ
Bütün âlimlerin söyledikleri ve kitaplarında yazdıkları gibi «Bu işler taklid ve dinlemekten başka şekilde bilinemezler Basiretin bunlara yolu yoktur», deyip bu anlattıklarımıza uymadığını söylersen, cevabında deriz ki, onların özürlerinin ne olduğu daha evvel açıklandı Bu söz onlara muhalefet olmaz Âhiret için onların söyledikleri doğrudur Fakat his olunanları bildirmekten dışarı çıkmadılar Ya ruhla alâkalı olanları bilmediler, ya bildiler de insanların çoğu anlayamadığı için uzun anlatamadılar
Cismanî olanlar, şeriatın sahibinden işitmek ve onu taklit etmekten başka şekilde bilinmez Fakat bu anlattıklarımız, ruhun hakikatini bilmeye dair diğer bir kısımdır Bunu bilmek ise, basiret yoluyla ve kalb gözüyle görmekle oluyor Bu da, kendi vatanından ayrılana [nefsinden kurtulana] veriliyor Orada azık ve menfaate bakılmadan, din yolunda yolcu olmak esas tutulmuştur Bu vatan için şehir ve ev istemeyiz Çünkü beden vatanıdır Bedenin yolculuğunun ise kıymeti yoktur Fakat insanın hakikati ve esası olan ruhun karar kılacağı bir yer vardır, oradan meydana çıkmış, vatanı da orasıdır; burada ise yolcudur Yolda onun birçok menzilleri, konak yerleri vardır Her menzil bir başka âlemdir Vatanı ve ilk karargâhı hisler âlemidir Sonra hayâller, sonra mevhumlar ve sonra da ma'kulâttır Makulât dördüncü menzildir Bu âlemde kendi hakikatinden dördüncüsü haber alır ve bundan başkası haber almaz
Bu âlemler bir misâl ile anlaşılabilir O da şöyledir: insan hisler âleminde bulunduğu müddetçe derecesi, kendini muma atan pervane böceğine benzer Çünkü onun yalnız göz hissi vardır Hayâl ve hafızası yoktur O karanlıktan kaçıyor, bir pencere arıyor Mumu pencere sanıp kendini ona vuruyor, harareti hissedince bunun acısı hıfzında kalmıyor ve hayalinde durmuyor Çünkü hıfz ve hayali yoktur ve o dereceye gelmemiştir Bunun için başka zaman ölünceye kadar yine kendini muma atıyor Eğer onda hayal ve hıfz kuvveti olsaydı, bir kere canı yanınca, tekrar mumun alevine atılmazdı Diğer hayvanlar bir defa dövülünce, ikinci defa sopayı görürse kaçarlar Çünkü o acının hayâli bu hayvanların hıfzında kalmış olur O hâlde hisler, birinci menzildir
İkinci menzil, tahayyüldür, insan bu derecede bulunduğu müddetçe dört ayaklı hayvanlar gibidir Bir şeyden canı yanmayınca, ondan kaçılacağını bilmez Fakat bir defa acıyı yiyince, bundan sonra kaçar
Üçüncü menzil, mevhumlardır Bu dereceye ulaşınca, koyun ve at gibidir Görmediği, hissetmediği acıdan da kaçar Düşmanı olduğunu ve canını yakacağını anlar Hiç kurt görmeyen bir koyun, hiç aslan görmeyen bir at, kurt ve aslanı gördüklerinde kaçarlar ve düşmanı olduklarını anlarlar Halbuki, şekil ve görünüş bakımından daha büyük olan inekten, filden ve deveden kaçmazlar Bu onların içine konmuş öyle bir gözdür ki, onunla kendi düşmanını görürler Bununla beraber, yarın olacak olanlardan sakınamazlar
|
|
|