08-02-2012
|
#5
|
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -18- Meclis
Ey evlat! Oruç tut İftar zamanı fakirleri de gözet Yediğinden biraz da onlar faydalansın Bir kimse, yalnız yer ve yedirmezse ona fakirlik gelir; ona belâ ve darlık gelmesinden korkulur
Ey cemaat! Midenizi doyurmaktasınız; ama komşunuz aç Bu hâlde iman iddiasındasınız Bu yanlıştır! İmanınız sıhhatli değildir Sizden birinizin yanında bol yiyecek olsa, kapısına gelen dilenciye bir şey vermese, az zaman sonra o fakir gibi olabilir Çocuklarının yiyeceğinden arta kalan şeyin hiç olmazsa bir parçası, fakirlere verilmelidir Niçin vermezsin? Yakında haberin gelir, o nimeti sana veren kudret onu elinden alır
Yazık sana! Nasıl oluyor, hem namaz kılmaktasın, hem de fazla malından ihtiyaçlı kimselere vermemektesin? Tevazu ile namaz kılacaksın, fakirlere sadaka vereceksin Bu iki hâli benliğinde topla Peygamber (s a v) Efendimiz bir eli ile devesine yiyecek, öbürü ile dilenciye sadaka verirdi O tevazu sahibi idi Koyununu eli ile sağar, yırtık elbiselerini kendisi dikerdi Ona uymayı iddia kolay değildir, siz onun yaptıklarına uymuyorsunuz Şahidiniz yoktur Şöyle bir misal vardır, denir ki: “Sen hâlis Yahudi isen mesele yok, değilsen Tevrat’ı bırak, okuma ” Ben de şöyle diyorum: “Müslümansan, onun şartlarını yerine getireceksin; aksi hâlde ‘Ben Müslümanım’ deme ”
İslâm dininin şartlarını yerine getirmelisiniz ki, onun hakikatine erebilesiniz Onun hakikati; Hak önünde teslim bayrağını çekmektir Elindeki iyi şeyleri bugün kullara pay et; yarın Mevlâ sana rahmetle bakar Yeryüzündekilere şefkat duyunuz; tâ ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsinler
Kötü nefsinle kaldığın süre, aranan bu yüce makama vasıl olman kabil değildir Nefsin kötü arzularını yerine getirdiğin müddetçe onun emrinde sayılırsın Onun hakkını ver; fakat yersiz dileğini verme Hakikati ona ulaştır; bu ona hayat verir Onun kötü arzularını vermen ölümdür Nefsin hakkı; yemek, içmek, giymek ve oturacak yerdir Kötü arzuları ise; uygunsuz tatlar ve kötü alışkanlıklardır Onun hakkını iman eli ile ver Onun kötü arzularını kadere ve ilâhî bilginin geçmişteki hükmüne bağla Ona mubah yedir Haram yedirme İman kapısına oturt Onu hizmete devam ettir Bunları yaparsan kurtulursun Azîz ve Celîl olan Allah'ın şu kelâmını işitmedin mi: “Peygamber’in size getirdiklerini alınız, yasak ettiği şeylerden kendinizi çekiniz ” (el-Haşr, 59/7)
Aza kanaat ediniz; varlığınızı oraya yerleştiriniz Çok gelecek olursa, geçmişte sana nasip olmuştur Bu yüzden sana geliyor Azla yetinirsen varlığını helâkten kurtarırsın Nefsine sahip olursun Azla yetinmek nefsin kısmetini kaçırmak değildir Hasan-ı Basrî Hazretleri (rh a) şöyle derdi: “İman sahibine, bir yolcuya gerekeni yapmak düşer Bir hurma ve bir hırka ile yetinmeye alış ”
Çok olduğu zaman yine al Her zaman bolluk olmaz Şimdi azla yetinirsen, darlık zamanı üzüntü duymazsın İman sahibi doyuncaya kadar yer İmanı bozuk münafık ise yer, doyar; kendine yeterinden çok fazlasını saklar İman sahibi yeteri kadar alır Çünkü o bir yolcudur Menzile varınca asıl bolluğa ereceğine inanır Vardığı yerde bütün ihtiyaçlarının, temin edileceğine inanır İmanı olmayanın ise, kendince ne gideceği yer vardır, ne de bir gayesi
Günlerinizi ve aylarınızı boşa geçirmektesiniz, ömürleriniz tükeniyor Fayda alamıyorsunuz Görüyorum ki, dünyalık işlerinizi boş geçirmiyorsunuz Asıl boş geçirdiğiniz şey, din işleriniz oluyor Aksini yapınız; isabet olur Dünyada kimseye bir şey kalmaz, böyle olunca size ne kalır? Size de kalmaz
|
|
|
|