08-02-2012
|
#4
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -17- Meclis
Ey cemaat! Size kalp işleri düşer Size asıl o gerek Onda, tam ihlâsa sahip olmak icap eder Kalbi olgun ihlâs hâline getirmek için, Allah Teâlâ'dan başka bütün varlığı silmek gerek İhlâsta ve diğer hâllerde marifet asıldır Öbürleri ona eklenir
Sizleri yalancı ve sahtekâr görüyorum Sözlerinizde ve işlerinizde hep böylesiniz Gizli yaptığınız işlerde yine öylesiniz Açık yaptığınız işlerde yine aynı yolu takip etmektesiniz
Sebatlı hâliniz yok Söze gelince bol! Fakat işleriniz sebatsız ve devamsız Her zaman sözleriniz yalnız kalmakta Buna iş eklense bile ihlâs olmadığı için bir şeye yaramıyor Hele tevhid hâline hiç yanaştığınız yok Bunları anlamak bana güç değil Mihenk taşı elimde Seni sevindirecek şey de bende var
Hak Teâlâ'dan kabul istemek ve kabul olması için gerekenleri yapmamak sana ne sağlayabilir? O'nun rızası kuru kuruya istenirse ne iyilik getirebilir? Erimek için kaba konduğun zaman her şeyin meydana çıkar Ateş yanar, erirsin; arkasından ferman gelir: “İşte şu siyahtır, şu da beyazdır!”
Ayrıca şüpheli olanlar da meydana çıkar Her biri için ayrı ayrı kıymet biçilir O gün bütün saklılar meydana çıkınca şöyle bir hitap gelebilir: “Bütün işlerinize nifak karışmış olduğundan, hiç biri kabul edilmeyecektir!”
İşte işler böyle Her ne ki, Hak’tan gayri için yapılıyor, o boştur, hebadır Yapınız, seviniz, sohbet ediniz; fakat kimin için? Yeryüzünde benzeri olmayan, her zaman gören ve işiten için olsun Elinizdekini atınız, sonra yerinizde durunuz O'na lâyık olmayan hiç bir şey sizde kalmasın Daha sonra O'na ne lâyıksa onu getiriniz Nefyiniz ve ispatınız O'nun için olsun Bunu Hak Teâlâ sever O'nun sevgili Peygamberi ise, O sevdiği için sever Onların sevdiğini yapmak size düşer Bunları yapabilirsiniz Yapılamayacak şey zaten söylenmez Başardığınız takdirde şüpheli şeyler kalbinizden çıkar İçinizdeki tembellik hâli kaybolur
Allah ve O'nun Peygamberi ile manen sohbet ediniz İyi kişilerin meclisinde bulununuz Bunların karşısında çok edepli olunuz Onlara hürmeti elden bırakmayınız Onların üstünlüğünü hemen kabul ediniz
Kurtulmak ümidi besliyorsanız, yanımda edepli oturunuz Edebini bilmeyen bana uzak dursun Boş ve fuzulî şeyleri yığmakta devam ediyorsunuz Hiç olmazsa benim yanımda bulunduğunuz zaman onları bırakınız Gününün çoğunu boş şeyle telef eden zat nasıl O'na yakınlık ümidi besleyebilir? Ve basit şeyleri derleyen O’na karşı nasıl iyi edep iddiasında bulunabilir? Bunların mümkün olmayacağını biliyorum Fırıncı ekmek işini bilir Aşçı yemekten anlar Her sanatkâr kendi işini öğrenmiştir Davetle görevli olanlar, kimi çağıracağını ve nereye götüreceğini bilir Karşısında hazır olanların hepsinin kabiliyetini bilir, ona göre konuşur
Dünyanız kalbinizi körletti Bu yüzden iyi şeyleri görmekten mahrumsunuz Dünyanın kötü varlığına katıldınız Onun içine düştünüz, ezildiniz Sizleri, haber vermeden yavaş yavaş perişan etti Ve nihayet sizi boğazladı Onun acı şarabını içtiniz Sarhoş oldunuz Bu arada elinizi kesti, çolak etti Gözlerinize mil çekti, kör oldunuz Ayaklarınızı da kesti, yürüyemez hâle geldiniz Bunlar yapılırken siz, hiç bir olanın farkında olmadınız; çünkü sarhoş olmuştunuz Ancak ayıldığınız zaman anladınız Ama, o zaman iş işten geçmiş oldu Size yapılanı yapıldıktan sonra anlamak neye yarar ki?
İşte dünya sevgisi ve sonu… O bir defa sevilmeye görsün, ötesini yapar Her belâ ondan gelir Mal toplamak hırsı, elem ve kaygılar, onun peşinden ilerler Dünyanın işleri böyledir Ondan çok sakınınız
|
|
|