Yalnız Mesajı Göster

Davet Yolu... Yolların En Faziletlisi

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Davet Yolu... Yolların En Faziletlisi




Davet Yolu Yolların En Faziletlisi


Davet yolu Allah'a güvenmek Açık bir hedef ve doğru bir yoldur
Yöneldiği bir hedefe veya amaca ulaşmak için herhangi bir yolu gö­ren kimsenin, önce doğru bir yolun üzerinde olduğuna ve bu yolun kendi­sini hedefine götüreceğine inanması ve itimat etmesi gerekir Kendinden ve üzerinde yürüdüğü yolun doğruluğundan şüphe içerisinde olması asla doğru bir şey değildir Aksi halde şaşırıp kaybolma tehlikesiyle karşı kar­şıya kalır Ancak bilgi ve tecrübesi olan kimselerden yol ve yola ait işa­retleri sorduğu nisbette sapmaktan kurtulur ve yolun bir kısmı tenha, işaretsiz ve korkutucu olsa bile, kendisine söylenen işaretleri gördükçe gü­veni artar, dolayısıyla da korkuya kapılmadan bu işaretlerin yolun kendi­sine ait olduğunu düşünerek kendinden emin olur
Yolların en faziletlisi olan, insanlığı yüce gayeye davet yoluna gir­mek ve bu yolun seyrine sımsıkı sarılmak müslüman bir kimsenin nihai gayesidir Davet erinin tereddüd ve atalete düşmeden, şüphe ve sapmalar­dan etkilenmeden ameli, cihadı, hareketi ve davet yolun da başarıya ulaş­ması için bütün gücüyle çalışması gerekir İslam'ın kendisinden istediği sorumlulukları yerine getirebilmesi için de, istikametinin doğruluğuna dair tam ve daimi bir güven elde edip, sonra da azim sahibi olması lazım­dır
Şeytanın, ümitsizliğe düşmeden davasından vazgeçirmek için yolu­nun üzerinde oturduğunu ve kendini bizzat bu işe adadığını idrak ettiği ölçüde, davet erinin tedbire olan ihtiyacı daha da artacaktır Nitekim Şey­tan bu hususta Allah Teala'ya karşı:
"Madem ki sen beni azgınlığa mahkum ettin, and olsun ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolu­nun üzerinde pusu kurup oturacağım, sonra önlerinden, arkalarından, sağ ve sollarından onlara sokulacağım; çoğunu sana şükreder bulama­yacaksın" dedi"
Allah Teala ise, bizi bundan sakındırarak sırat-ı müstakim'ine sarıl­maya davet ederek şöyle buyurdu:
"Şu emrettiğim dosdoğru olan yoluma uyun Sizi Allah yolundan ay­rı düşürecek yollara uymayın Allah size bunları sakınasınız diye emret­mektedir,"
Davetçinin sırat-ı müstakimden sapmış olması için mutlaka fasıklığa düşmüş veya eğlenceye dalmış olması şart değildir Bilakis Şeytan'ın sa­pık bir düşünceyi veya ameli süslü göstermek suretiyle bizzat İslam cihe­tinden sokulup onu, bu boyla doğru yoldan uzaklaştırması da mümkün­dür Bu sebeble -da'vet yolunda yürüdüğümüz müddetçe- birbirimize hakkı ve sabrı tavsiye etmemiz, birbirimizin yanlışlarına engel olmamız gerekmektedir Davet yolunda önden gelmişlerin peşlerinden gelen kar­deşlerin irşad etmeleri; viraj ve engelleri aşmaları için bu engel ve viraj­lara karşı onları uyarmaları da farzdır Bilhassa davet eri sırat-ı müsta­kimden saptığı halde, sapıklığını farketmeyip Şeytan'ın, kendisinin sırat-ı müstakim üzere olduğunu, diğerlerinin ise ondan uzaklaştığını telkin etti­ğini anladığımız zaman irşad ve uyarıda bulunmak en mühim kardeşlik vazifelerinden birisi olur
Bu irşad ve uyarılarla beraber iman ve takva azığıyla azıklanmamız da şarttır Zira iman nuru yolumuzu aydınlatacak ve sıratı müstakimden sapmamıza engel olacaktır
"(Evvelce) küfür ile ölü iken kendisini hidayetle dirilttiğimiz ve ona insanlar arasında yürüyeceği bir iman nuru verdiğimiz kimse; karanlık­lar (küfür) içinde kalan ve ondan bir türlü çıkamayan kimse gibi olur mu hiç? (Olmaz) Fakat kafirlere yaptıkları şeyler öyle yaldızlı gösterilmek­tedir"
"Allah'tan korkanlar kendilerine Şeytan'dan gelen bir vesvese do­kunduğu zaman (Allah'ın sevap ve cezasını) hatırlarlar Bir de bakarsın ki, onlar "Kafirlerin kardeşleri olan Şeytanlar, kafirleri sapıklığa çeker­ler Sonra da yakalarını bırakmazlar

Mustafa Meşhur

Alıntı Yaparak Cevapla