08-02-2012
|
#7
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -12- Meclis
Ey evlat! Dünyada her şey lazım Tatlının yeri var Acı da gerek İyiliğin ve fesadın da bir gereği bulunur Dert olur, safa vardır Tam safa hâlini istiyorsan kalbinden halkı çıkar Her varlığını Hakk'a bağla Dünyadan kalbini çek Çocuklarını Rabb’ine emanet et, ona teslim et Kalbini her şeyden temiz olarak çıkar Âhiret kapısına yönel, yönel ve içeri girmeye gayret et
Her şey bir gayeye matuftur, onun için yapılır Bu dünyayı bırakıp öbür âleme yönelmek, Hak Teâlâ'yı bulmak içindir Âhiret âlemine geçtiğinde aradığını bulamazsan hemen kaç, O'na yakınlığı ara O'nu bulduğun takdirde her şeyi bulmuş sayılırsın Allah Teâlâ’yı seven, gayrini neyler? Cennet, derece ve makam arayanlar içindir Manevî tüccarlar onu ararlar İşte bunun için dünyayı bir yana atan öbür âlemde arzusunu bulur
İşte, bu manaları dile getiren bir âyet-i kerime: “Orada nefislerin hoşlandığı, gözlerin bakmakla zevk alacağı şeyler vardır ” (ez-Zuhruf, 43/71)
Her şeyin derununda gizli manalar vardır Onları anlamak icap eder Her şeyin keza kendine göre bir şeyi anışı vardır Kalbin anışı nasıldır? Sırrın anışı nasıldır? Mana âlemi ne gibi anılar taşır? Bunları anlamaya gayret et
Cennet; oruç tutanlar, namaz kılanlar, kötülükleri bir yana atarak şahsî kötü duyguları bırakanlar içindir Oruç içinde oruç vardır Bahçe içinde bahçe vardır Ev içinde ev vardır Birine varmak için öbürünü terk etmek lazım gelir
Sizden iş istiyorum, söz değil Söz etmeden iş tutunuz
Allah'a arif olanlar, her işlerini Hak için yaparlar Başlarında demir dövülse, ses etmeden vazifelerine devam ederler Yerde gezerler Yeryüzü her an değişir, başka şekle bürünür, ama onlar buna aldırış etmezler
Hak ehli, yalnız Allah'ı bilir, başkasını görmez Başkasının sözünü işitmez
Onların kalbi vardır Dilleri konuşmaz Onlar kendilerini yok etmişlerdir, başkaları da onlara göre yok gibidir Bu hâlleri Allah'ın dilediği zamana kadar uzar Allah dilerse onların kalbini lisan yapar Onlar köklerinden ayrılmış gibi şahlarına çekilirler Rahmetle, şefkatle Hak varlığına ererler Zaten onlar Hak içindir, başkasına olamazlar Yalnız öz varlık için seçilmişlerdir Musa Peygamber’in hâli de böyle idi Hak Teâlâ ona şöyle hitap etti: “Seni varlığım için seçtim ” (Tâhâ, 20/41)
Ve Hakk'ın varlığını dile getiren bir âyet-i kerime: “Ona benzeyen şey yoktur O, bizzat işitir ve görür ” (eş-Şûrâ, 42/11)
Allah, dilerse güçlüğü olmayan rahatlık verir Gariplik bilmeyen ünsiyet verir O'nun verdiği nimette yokluk yoktur Öfkesiz ferahlık vardır Acısız tatlı bulunur Yokluğa varmayan mülk bulunur Allah dilerse her şey olur “İşte bu makamda (ve bu hâlde) nusret ve hâkimiyet hak olan Allah'ındır O, sevapça da hayırlı, akıbetçe de hayırlıdır ” (el-Kehf, 18/44)
Bulunduğun dünya hâlinde rahatlığı pek bulamazsın Çünkü orası keder ve üzüntü yuvasıdır Ondan oldukça uzak ol Derhal kalbini ondan çek Mânevi elini ondan uzak tut Gücün yetmezse yalnız öz varlığına nüfuz edeni bırak, kuvvet bulunca da hepsini
Evet, neyin varsa ihtiyaç sahiplerine dağıt Zavallılara ver Kimsesizlere yağma et Senin için olan, seni bırakıp bir yana gitmez, üzülme
Daireyi, kalbin ve sırrın sıhhati için çevir Onların temizliği için bir sınır kur Unutma ki, onlar bilgi ve amelle düzelir Amelde ihlâs şarttır Hakk'ı aramakta doğru olmak başta gelir Aziz ve Celil olan Hak, doğrulukla aranır
|
|
|