Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -10- Meclis
Ey evlat! Gönlünün geniş, kalbinin hoş olmasını istersen, halkın dedikodusunu işitme Onların sözlerine bakma Onlar, yaratanlarına bile laf atıyorlar, bilmiyor musun? Senin ne önemin olur? Yaratanına kafa tutmak isteyen senden memnun olur mu? Görmüyor musun, onların çoğu, ne iman bilir, ne aklını çalıştırır, ne hakkı görür, ne de doğruya gider Durmadan yalan söyler Ve daima inkâr yoluna saparlar
Hak’tan başkasını tanımayanlara uy O'nun gayrini bilmeyenlere tabi ol Asıl insan onlardır Onlar asıldan ayrılmayan bir topluluktur
Allah'ın hoşnutluğunu dilersen halkın eziyetine razı ol; sabret Allah, birçok şeylerle tecrübe eder O şeylerin hemen hepsi, kulların eli ile gelir Sabırlı ol, üzülme Allah'ın âdeti böyledir Sevdiği kullara imtihan yolunu açar Kim kazanırsa başarı ondadır Yollar, sevdiklerine zaman zaman kapanabilir, her şeyle mihnet ve bela gelir Dünya onların başına bela olur Arştan yerin altındaki şeylere kadar her şey onları üzer Böylece mevhum varlıkları erir; eriyince Hakk'ı bulurlar O'nunla olurlar Yeniden yaratılmışa dönerler Allah Teâlâ, bir âyet-i kerimede şöyle buyurdu: “Sonra biz, onu yeni bir yaratılışta yaptık Yaratıcıların en güzeli büyüktür, hoştur ” (el-Mu’minûn, 23/14)
Büyükler, birinci yaratılışta birdirler, herkes gibi yaratılmışlardır İkinci yaratılışta ayrılırlar Bu yaratılış, diğerine benzemez Birinci mana değişir İkinci yaratılışta her şeyden ayrı manada bir kul olur
Aşağılık derece yücelir Ruhanî ve rabbanî âleme geçilir Halkı gafil görünce onun kalbi daralır İç âleminin kapısını kullara açmaz Bu hâlinde her şey onun için birdir Dünya ile âhiret, kâinat ve içinde yaratılmış olanlar, onun için tek varlık olur Bunları tek varlık olarak gördükten sonra sırrını açar Hepsini yok ettirir, yani iç âleminde kaybeder O dem kudret âlemi zuhur eder Musa'nın (a s) asası da aynı vazifeyi yapmıştı
Allah, Subhân'dır Dilediği kimsenin eli ile arzu ettiği şeyde kudretini izhar eder
O gün Musa'nın (a s) asası, sihirbazların iplerini yutmuştu Ne ipler ortada görünür oldu, ne de asada bir şişkinlik Allah, bununla hikmetini değil, kudretini göstermek istiyordu
Sihirbazların yaptığı, hikmet ve geometrik problemlere dayanıyordu Ama Musa'nın yaptığı Hakk'ın kudreti icabı idi Bütün âdetleri ortadan kaldırıyordu Bunu sihirbazların başkanı sezmişti Arkadaşlarından birini çağırdı Musa'nın yanına gönderdi ve
“Git ona bak; yaptığı işteki durumu nedir?” dedi Gitti, şu neticeyi getirdi:
“Musa'nın rengi değişiyor Asayı hâline bırakıyor, yapacağını yapıyor ”
Başkan düşündü:
“Bu Allah'ın işidir Musa bunu yapamaz O sihirbaz ve sanatkâr da değildir Olsaydı, yaptığına güvenirdi, rengi değişmezdi ” dedi
Sonra bütün sihirbazlar Allah'a iman ettiler
Ey evlat! Hikmet âlemine, kudret iline ne zaman gireceksin? Yaptığın iş seni ne zaman kudret kapısına aparacak? İhlâsın seni ne zaman O'nun yakîn iline götürecek? Ve ne zaman, marifet güneşi sana doğacak, iyilerin ve kötülerin kalbini onunla göreceksin?
O'ndan gelecek bela seni ürkütmesin Bu yüzden Hak’tan kaçma, seni tecrübe eder Sebeplere bağlanıp O’nun kapısından kaçıp kaçmayacağını öğrenmek ister Bela seni bulduğu zaman iç âleme mi geçiyorsun, yoksa dış tesirleri mi biliyorsun İdrâk edilenlere mi gidiyorsun, yoksa bu aklın sezemediği öte varlıklara mı dalıyorsun? Görüleni mi tutuyorsun, görülmeyeni mi?
Allah'ım, bizi bela ile deneme Bize belasız yakınlık ver Bize yakınlık ve lütuf ihsan eyle! Ateş afetini göstermeden yakınlığını nasip eyle Şayet afet mukadderse, bizi semender (ateş içinde yaşayan bir kuş) gibi kıl O ateşle beyazlanır, yanmaz; bilakis rahat eder Bela hâlimizi, İbrahim'in (a s) ateşine çevir Ona yaptığın gibi, bize verdiğin ateş de olsa, içinde yeşillikler olsun Bizi bütün varlıktan müstağni eyle İbrahim Peygamber’i de öyle eylemiştin Bize ülfetini ver ve bizi onu esirgediğin gibi esirge Âmin!
İbrahim (a s) yola girmeden önce, can arkadaşını bulmuştu Varlığını daima esirgeyecek komşuyu bulmuştu Arkadaşı buldu, sonra yola çıktı Komşuyu seçti, sonra eve taşındı Hastalık gelmeden önce, tedavi yollarını aradı, buldu Bela gelmeden sabrı öğrendi, hüküm verilmeden önce uymayı bellemişti İbrahim (a s) sizin manevî babanızdır Ondan yol, erkân öğrenin ve ona uyun Onun sözünde ve işinde binlerce hikmet vardır Bela denizinde ona lütuflar veren Subhân'dır O, denizde yüzdüren ve kuvvet elini ondan kesmeyen Büyük'tür
Allah büyüktür İbrahim Peygamber’i düşmana gönderdi Hâlbuki düşman atlı, o yaya idi Elini arkasına bağladı, yücelere çıkmasını diledi
Halkı yemeğine çağırdı; hâlbuki kendinde ancak bir günlük yiyeceği vardı Bunlar gizli ve büyük lütuflardır
|