Prof. Dr. Sinsi
|
Onlar; Allah'a Karşı İhlaslıdırlar
Onlar; Allah'a Karşı İhlaslıdırlar
Onlar; din'in arkasına sığınmıyorlar Kendilerini zindanlara atan ve işkence edenlerin ajanı da değiller:
Soru olmaktan daha ziyade, İhvan'ın bir takım dünyevi maksat ve arzular sebebiyle, din'in arkasına sağındığı, ganimet ve makam elde etmek için hükümeti ele geçirmeye çalıştıkları şeklinde bazı şüphe ve ithamlar ortaya atılmaktadır Bir takım Allah düşmanları da, buna ilave olarak, İhvan'ın liderlerini bazı hükümetlerin veya İslam düşmanı güçlerin hesabına çalışmakla itham etmektedirler
Şimdi, İhvan'ın dünyevi bir takım maksatlar için din'in arkasına sığındığı iddiasına gelince; -60 yılı aşkın bir süreden beri bu cemaatın gölgesi altında yaşayan biri olarak- ben derim ki, bu, hiç bir aslı esası olmayan bâtıl bir iddiadır Bu itham, beldelerimizde hakim olan sistemlerin; İslam davasına hizmet edenlerle İhvan'ın karşısında olanların iman ettiği rejimlerin ortaya attığı bâtıl ithamlar cümlesindendir Bütün bunlar, sanki bu sistem kolay bir şekilde değiştirilmesi mümkün olan küçük bir kürsü, yahut boş bir kovaymış gibi, (Mevcud idareyi kuvvet yoluyla ele geçirmeye çalışıyorlar) şeklindeki temcid pilavları gibi tekrarladıkları töhmetleri sayesinde İhvan'a karşı giriştikleri acımasız darbe ve sindirme girişimlerini halkın gözünde haklı çıkarmak içindir
Şurası iyice bilinmelidir ki, bu rejimler İhvan'a mensup şahıslara ve İslam davası için çalışanlara karşı savaş ilan etmiyorlar, bilakis bunlar, bizzat kendilerinin ve kendilerinden başka diğer İslam düşmanlarının heva ve heveslerine aykırı düşen bir çağrı ve yöneliş olması hesabiyle İslam'a karşı tuzak kuruyorlar
Sonra basit bir mantık bizi, kendi kendimize şöyle bir soruyu sormaya sevkediyor: Madem ki, İhvan dünyevi arzuların peşindeyse ve bunun için dinin arkasına sığınıyorsa, zindan, işkence, ölüm, sürgün, mallarının gasbedilmesi gibi pek çok zarar ve ziyana çarptırılmalarına rağmen hala bu yolda yürümede neden ısrar ediyorlar?
Bütün bunlara rağmen kendilerine dünyevi hiç bir menfaat celb etmeyen, aksine bela, zarar ve yorgurluğu celbeden dinin arkasına gizlenmek ve sığınmaktan vazgeçmeleri gerekmez miydi? Ve gerçekten dünyayı istiyor olsalardı, dünyalığı ve peşin menfaatleri arzu eden dünyacı partilerin yaptıkları gibi İhvan'ın maruz kaldığı sıkıntıların hiç birisine maruz kalmadan bu ganimet ve menfaatleri kolay ve basit bir şekilde elde eden başka menfaatçıların metod ve yollarını izleme imkanları ve haklan yok mudur?
Bu tür ithamları ortaya atanların -Şayet bilmiyorlar yahut bilip de bilmemezlikten geliyorlarsa- bilmeleri gereken hakikat şudur: İhvan, bu dini, yeryüzünde iktidar yapmak amacıyla çalışır ve cihad ederken ve bu hususta ısrar edip dururken, fiili olarak, onların işaret ettiği hiç bir dünya malının, hiç bir dünyalık menfaatin muadil olamayacağı pek çok ganimet ummaktadırlar; gerçekten onlar, Allah'ın rızasını , Allah'ın nimetlerini, Allah'ın cennetlerini, Allah'ın rahmetini, mağfiretini ve azabından kurtuluşa ermeyi umuyor ve arzuluyorlar
Çünkü onlar Allah Teala'nın: "Ey iman edenler, sizi elim bir azabdan kurtaracak bir ticareti göstereyim mi, size? Allah'a ve Peygamberine iman eder, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad ederseniz Eğer bilirseniz bu sizin için çok daha hayırlıdır O, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere ve adn cennetlerindeki güzel yerlere koyar İşte en büyük kurtuluş budur Seveceğiniz başka bir şey daha var Allah katından yardım ve yakın bir zafer  Habi-bim, sen mü'minlere müjde ver, nidasına; "(lebbeyk) buyur ey Rabbimiz, buyur" dediler
Beslenme, giyinme ve tedavi olma gibi hayati önem taşıyan ihtiyaçlar yönünden çok kötü ve çok çetin bir yaşam içerisinde, yanlarına iz yapan hurma liflerinden yapılmış sert hasırlar üzerinde uyuyarak hapishane ve zindanlarda onlarca yılını feda eden insanların, bütün bu acılara dünyevi maksatlar için katlandığı düşünülebilir mi? Şayet bunlar cemaatlarını terkedip zalim hakimlere destek olsalardı, bütün bu zorluklardan canlarını kurtarıp zindanlardan çıkabilirlerdi Fakat onlar bunu yapmadılar, aksine Allah katında olan nimetleri tercih ederek, kendilerinden sonrakilere yücelmiş ve yüceltilmiş olarak teslim etmek için zulüm ve azgınlığın karşısında Allah'ın bayrağını yükseltmeye devam ettiler Böyle kimselerin, dünyanın, dünyevi arzuların yahut makam, mevki ve buna benzer geçici şeylerin talibi olmaları tasavvur edilebilir mi? Gözlerinin önünde ölümü onlarca defa müşahade ederken, kardeşlerinin gözleri önünde yapılan işkenceler sonunda şehid edildiklerini görürken, onlar için böyle bir şey nasıl söylenebilir? Şayet onlar dünyanın taliplileri olsalardı, bu durumları gördükten sonra bizzat aynı yol üzerinde yürümeye devam etme konusunda hala ısrar edebilirler miydi?
Ey şüphheciler! İddia ettiğiniz hususlarda aklınızla mı hüküm veriyorsunuz? Yoksa kendiniz hakkı bildiğiniz halde başkalarını yanıltmak ve saptırmak için mugalata mı yapıyorsunuz? Veya muhataplarınızın akılsız olduklarını mı sanıyorsunuz
Mustafa Meşhur
|