Prof. Dr. Sinsi
|
Efendimiz (Sav)'İn Tevazuu
EFENDİMİZ (sav)'İN TEVAZUU
Allah Resülü, fevkalade bir tevazu insanıydı Zaten büyüklerde, büyüklüğün alameti tevazu; küçüklerde küçüklüğün alameti ise, gurur ve tekebbürdür 454 O, tevazûsu nisbetinde büvüyordu Evet O büyüktü, onun için de mütevazi idi "Kim tevazu ederse, Allah (cc), onu yüceltir; kim de büyüklenirse, Allah (cc) onu zelil eder, alçaltır"455 diyor ve bunu hayatında da gösteriyordu Herkes O'ndaki engin tevazuya bakıyor ve büyüklüğün ne demek olduğunu anlıyordu
Kibirlenenleri, çalım satanları Allah (cc) hep yerin dibine batırmıştır İşte Karun, işte Sa'lebe, işte Fir'avn, işte Nemrud ve işte bütün şeddatlar!
Tevazu edeni, yüzünü yere koyanı da O yüceltmiştir İşte Musa (as), işte îsa (as), işte îbrahim (as) ve işte Hz Muhammed Mustafa (sav)  
O'nda mahviyet, bir baş döndürücü derinlikdeydi O, Allah'ın kulu ve resulüydü Gece, gündüz Rabbine kullukta bulunur, kullukta bulunurken de itidali korur ve şöyle buyururdu: "îstikametten ayrılmayın, itidali koruyun ve devamlı istikamete yaklaşmaya çalışın "456
İbadet de olsa, ifrat ve tefrit, Allah Resülü'nün yolu değildi O, tam bir itidal ve istikamet insanıydı Zaten, istikamet, mü'minin beş vakit namazında, Cenabı Hakk'tan talep ettiği yol değil mi? O yol ki, nebîlerin sıddîklerin ve şehidlerin yoludur Ahirette onlarla beraber olmak isteyenler, dünyada onların gittiği yoldan gitmelidirler
Dinin ruhu, kolaylıktır Onu ağırlaştıran, neticede kendisi mağlup olur ve dini yaşanmaz bir mükellefıyetler yığını haline getirir Halbuki, istikamet dairesinde yaşanan din, kolaylığın ta kendisidir Bu husus başka bir hadîs-i şerifte de şöyle buyrulur:"Şüphesiz ki bu din kolaylıktır Kim bu dîni zorlaştırırsa din ona galib gelir "457
Allah Resülü, dini nasıl yaşadı ve nasıl yaşanmasını istedi ise, insanın güç yetirebileceği dînî hayat, işte odur! "hiçbiriniz ameliyle kurtulamaz "
Bir insan, gece gündüz ibadet etse, Esved b Yezid en-Nehaî, Mesrük veya Tavus gibi kullukta bulunsa, bu ameller, onun kurtuluşu için yetmeyebilir
Sahabe, Allah Resulü'nden, yukarıdaki hadîsi duyunca, hemen akıllarına Efendimiz gelir Çünkü onlar için, Allah Resülü'nün durumu hem bir kıstas hem de emniyet ağırlıklıdır Bu itibarla da, hemen O'nun akıbetini sorarlar: "Sen de mi (amelinle kurtulamazsın) Ya Resulallah?"
İşte mahviyet, işte Allah (cc) karşısında kulun takınması gereken tavır ve kendi büyüklüğü ölçüsünde müthiş bir cevap: "Evet, ben de Eğer Rabbim beni katından bir rahmet ve lütufla kucaklamazsa  "458
Mahviyet, demiştik; işte O'nda mahviyet, bu kadar derin ve bu kadar köklüydü
O'nun bir mahviyet örneği olduğunu bir kere daha hatırlatıp, ibadetteki derinliğine intikal etmek istiyorum:
O, bir hadîslerinde: "Benim şefaatim, ümmetimden büyük günah işleyenleredir"459 buyururlar
Allah (cc), O'nun şefaat hakkını ötelerde böyle değerlendirecektir Zaten bizim bütün ümidimiz de bu değil mi? Sonsuz günah işledik, ama, yine de boyunlarımızda tasma, O'nun, azat kabul etmez köleleri olduğumuzu itiraf ediyor, bizi de şefaati içine almasını istiyoruz
Günahkarız, ancak başka kimseye kulluk yapmadık Olduksa onun kapı kulları olduk ve bu hissimizi Mevlana'nın sözleriyle dile getiriyoruz:
"Kul oldum, kul oldum, kul oldum!
Ben Sana hizmette iki büklüm oldum
Kullar azad olunca şad olur;
Ben Sana kul olduğumdan dolayı şad oldum "
Ve, inanıyoruz ki, bizim bu yalvarış ve yakarışlarımız, Cenab-ı Hakk tarafından duyulup is'af buyurulduğu gibi şefaat arzumuz da mevsimi gelince, Allah Resülü tarafından lütfedilecektir Bu mülahaza ile kapısının tokmağına bir kere daha dokunuyor ve "Şefaat Ya Resülallah!" diyoruz
Allah Resülü, büyük günah işleyenlere şefaat edecektir Biz de, daha buradayken O'na adres bırakıyor, bize de şefaat etmesini istiyoruz İçinizde, böyle bir talebi olmayacak birinin varlığını düşünemiyorum
Öyleyse herkes, O'na şimdiden dehalet edip, adres bırakmalıdır Bu müracaatı O'nun duyacağından da kimsenin zerre kadar şüphesi olmasın O duymasa, O'na hitap edilir mi? Demek ki, duyuyor ve Cenab-ı Hakk da bizim, namazda O'na doğrudan selam vermemizi istiyor!
İşte, şefaat dairesini bu kadar geniş tutan Allah Resülü, bakın başka bir hadîsinde -ki zaten bizim üzerinde durmak istediğimiz hadîs de budur- önce en uzak daireden başlayıp, en yakın daireye kadar, kavim ve kabilesine seslenerek şöyle buyuruyor:"Ey Ka'b b Mürreoğulları! Nefsinizi Allah'tan satın almaya bakın; zira ben, ahirette sizin adınıza bir şey yapamam!
Ey Abdimenafoğullan! Nefsinizi Allah'tan satın almaya bakın;zira ben, ahirette sizin adınıza bir şey yapamam!
Ey Abdülmuttalipoğullan! Nefsinizi Allah'tan satın almaya bakın; zira ben, ahirette sizin adınıza bir şey yapamam!"460
|