Yalnız Mesajı Göster

Hayata Hayat Katan Soru: Nasıl?

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hayata Hayat Katan Soru: Nasıl?




HAYATA HAYAT KATAN SORU: NASIL?


Saliha ERDİM




‘Nasıl'ımız var mı?


Ömür bir uzun yol deseler de, herkese göre eni boyu değişir ömrün Daha doğmadan Allah (c) tarafından muhatap alınan insanoğlu, Allah'ın (c) şanına uygun bir sanat eseri olarak ve harika bir donanımla yeryüzüne gönderilmiştir En güzeli ve doğruyu yapabilecek ve zirvelere tırmanabilecek yetenekte ve donanımda dünyayı şereflendiren insan, aile denen koruyucu, geliştirici ve sürekli hakikati işaret etmesi gereken bir rehbere emanet edilmiştir Çocuklar, Allah'ın (c) kulları için yarattığı ve insanın emrine sunduğu dünyayı yaşanılır hale getirmek ve doğru bir hayat sürmek için yönlendirilmeye hazırdır “Ağaca bakan keçinin dala çıkan oğlağı olur” atasözü, çok önemli bir gerçeği işaret eder Gördüklerini model alan çocuklar, yönelimlerimizi bile aktifleştirici mesaj olarak algılarlar
Hayatın ‘nasıl’ını verir aile yaşarken, usûl öğretir, yolda giderken yol açar arkasından gelenlere Ufku kadar ufuk biçer dünya kadar umut kumaşından Bilgisi kadar alan çizer çocuğuna ve umudu kadar umut aşılar çocukluk bedenine Korkuları da, azmi ve sabrı da kendi elindeki kadardır Anne babanın gözlerindeki ışık, yüreğini korkutur ya da güçlendirir Varlığı güven verir ya da güven zedeler her davranışıyla İyilik anlayışı da, usûlü de zihinlerde gizlidir, yaşadığında ve rehberliğinde ortaya çıkar Atlayamadığı bir karış dereden çocuğunu da atlatmayarak iyilik yaptığını zanneder baba Korkusunu aşılamanın güvenine teslim etmiştir çocuğunu Toplum ve insanlık algısı kendi inandığı gibidir ve bütün mesajlarına bu anlayış rengini verir
Bilmeyenler nasıl bildirsin?
Ebeveynler, kendi at koşturduğu sınırlar kadar sınırı olduğunu düşünür dünyanın Kendini geliştirme ve daha iyisini öğrenerek yaşama derdi olmayanlar, daha büyük dertleri ciddi bedeller ödeyerek satın alırlar Öyle bir hayatta öğrenmek ve olayları okuyarak sonuçtan ders çıkarmak süreçleri teğet geçer hayata Bağırdığı zaman haklıdır, yoksun bıraktığında ise gerekli olduğu için öyle yapmıştır ‘Dayak cennetten çıkmadır’ diye kılıf uydurmuşlar kör mantığın onulmaz inadına ve göremediklerine Baba hakkı Yaradan’ın hakkıdır demiş, Yaradan’ın istemediğini, istemediği kadar reva görmüşler evlâtlarına
Kızlara öncelik tanıyan bir peygamberi varken, kızları adamdan saymamış ve çocuklarını sayarken onları sayıya katmamış “Ele gitti el oldu” diye, evinden çıkanı dünyasından da çıkarmış Kadın olduğu için insan yerine konmayan, konuşmasına ve kendini ifade etmesine izin verilmeyen ve ‘başkalarına hizmet etmek için yaratılmış ve her türlü hakareti ve yanlış davranışı kadın olmasıyla hak etmiştir’ anlayışı ile muamele görmüş evin hanımefendisi ve böyle bir anne baba modelini görerek büyümüş çocuklar… Eşine de öyle davranan oğullar büyümüş bu ortamda ve annesi gibi bir kaderi yaşayacağına inanmış kız çocukları ve korku doldurmuş minicik yüreklerini
Daha iyi durumda olmayan beyefendiler çoğunlukla, “erkektir ne yapsa yeridir” denilerek büyütülmüş ve erkek olmanın “Hakk'ın sınırlarını aşma yetkisi” vermediği öğretilmemiş Erkek olmak, haklı çıkmanın yegâne gerekçesi olmuş kimi zamanlar Söz söylenememiş karşılarında İtaati zorunlu bir makama terfi ettirilmişler Doğru bilgi ile zihinleri aydınlatılmadığı için, devraldıkları karanlık zihniyet hayatları karartmaya yetmiş Kendilerini yeterli ve üstelik de tutarlı gören bu anlayış, okumaya da okutmaya da karşı çıkmış uzun süre Yetersiz bilgi ve yanlış yönlendirmenin çarkında un ufak olmuş nice hayatlar Yanlış büyütülen beyefendiler ve yetersiz bırakılan hanımefendilerin izdivacından oluşmuş yuvalarda, sorunlu ilişkiler gelişmiş ve sorunlu evlâtlar yetişmiş
Nice eziyeti ve zulmü, kendi evinde en yakını olan eşinden görmüş hanımefendiler Ve çözümsüzlüğün kaotik ortamında, anlaşılamamış ve açıklanamamış major depresyonlar ya da daha ağırlarını yaşayarak ömürlerini tüketip ayrılmışlar bu dünyadan Bunu yapan beyefendiler, çoğunlukla kendi aile bireyleri tarafından alkışlanmış ve gücüyle, eziyetiyle orantılı methiyeler dizilip desteklenmişler Beyefendilerin inancına uygun yaşanmamışlıkları ruhlarını boğazlarken, sebebi hep başka şeylerde aranmış ve bunun hıncı yine hanım ve çocuklardan çıkarılmış Bu tablonun seyrek de görülse hanımefendi versiyonu da bazen daha şiddetli bir tablo olarak görülmüş Bunun beyefendiler açısından tam tersi sayılacak iyi örnekleri de mevcuttur şüphesiz fakat örnek alınmaktan çok, azınlıkta kalmak zorunda bırakılmış bu örnek yaklaşımlar Toplumun modellemesi gereken örnekler olarak, yerlerini ve az olan sayılarını zorlukla koruyabilmişler


Mağdur eden kaybettirdiğinden daha çok kaybeder;

Kimilerinin eşlerini evlenmeden önceden görmelerine bile izin verilmemiş, anne baba uygun görmüşlerse, ‘bu evlilik için yeterlidir’ denmiş ve tanımadığı, görmediği bir insanla hayatını birleştirmiş ve (çoğunlukla) tüketen bir bağla bağlamışlar ikisini Eşlerinin her türlü olumsuz yaklaşımına, eziyetine ailesinden destek görmeden katlanması gerektiğini öğrenmiş körpe zihinler Hayat, ne tarafa dönse çıkmaz sokak gibi bir paradoksa dönüşmüş zihinlerinde Çocuklarının gülüşüyle tatmışlar mutluluğu ve çocukları sevgi açlığının katığı, onulmaz acılarının merhemi olmuş
Bu dönemin eziyet rengindeki sorunlu tablolarının çoğu, önceki dönem ressamlarının fırçalarının desenleridir Onların ‘niçin’leri ve ‘nasıl’ları, kendilerine davranıldığı ve o davranışların öğrettiği gibi olmuş Kur'an, hürmetine binaen süslü kılıflarda ve başucunda korunmuş Hükümleri ayaklar altına alınsa da, her gün yürekler dolusu hüzün yaşansa da, namaz kılmak, camiye gitmek ve sevdiğini söylemek, çoğu zaman da olduğunu varsaymak yeterli görülmüş İlâhi hükümlerin bir türlü ayakları yere basamamış, bastırılamamış Çoğunlukla okumak cuma akşamlarına hapsedilmiş ve ibadet alelacele kılınmış namazla eşleştirilmiş ‘Nasıl’ımız arızalanmış, hastalanmış, bir de bakmışız ki yok olma noktasına gelmiş
Kimi ailelerde anne babalık, itaat için yeterli görülmüş ve itiraz hakkı ebediyen çocukların elinden alınmış Akıl, mantık, düşünme ve fikir üretme; eski uygulamaların hayata geçiş ninnisiyle yıllar süren kış uykusuna yatırılmış Varlığının uyandıran, doğrultan anlamından haberdar olmadığı için, dinin hayatın içine katılmasıyla kuş gibi kanatlanarak yaşayabileceği bir hayatı; sürüklenerek yara bere içinde kalarak ve mutsuzluğun sürekli tüketen kuyusunda geçirmek olduğunu zannetmişler
Şimdi;
Yanlış yaşanmışlıklar, yanlış etkilerle hayatımızda boy göstermeye devam ediyor Yakasına yapıştırılmış yetersizlik etiketini, çokça kopyalayıp anne babalar kendi çocuklarına yapıştırıyor Fakat; “yukarı atılan bir taş, fırlatıldığı en yüksek noktaya ulaşmadan aşağıya düşmez” özlü sözünde olduğu gibi, karanlıkların ve onların mimarlarının abad olamayacağı gerçeğini yaşıyoruz Yaşanması gerekir diye altı çizilen kurallar insanın çapını kuşatmadığı, huzurlu bir hayat sunmadığı ve eziyet üzerine eziyet eklediği için, hayatının gidişini artık başkalarına emanet etmeyen sağlam görüşlü insanlar yetişmeye başladı
İnancını katıksız yaşamaya sevdalı yürekler çoğaldıkça, toplumun yanlış dayatmalarına “hayır” diyen yürekli gençlerimiz arttıkça, satranç tahtasındaki taşlar yer değiştiriyor Kur'an’ı derinlemesine özümsemek ve yüceltici bir hayatın temsilcileri olabilmek için seferberlik ilân eden, ay yüzlü, hilâl kaşlı ve güneş yürekli yiğitlerimiz ve kızlarımız, sevda bayrağını onurla ve kararlılıkla dalgalandırıyor Artık düşünüyor ve soruyoruz, NASIL? “Ben erdemli bir insan olmak istiyorum Nasıl? Ben çocuklarıma önce yaşayarak, Rab'bimiz ile güçlü bir gönül bağı kurarak ve çocuklarımın da kurmalarına yardımcı olarak kendime düşen adımları atmak istiyorum, fakat nasıl? Bunlar ve diğerlerini yapmak istiyorum, nasıl yapıldığını bilmeye ihtiyacım var” diyoruz ve araştırıyoruz


Her davranışı hep bir kere yaparız;

Hiç bir insan, tıpatıp aynı olayları yaşayamaz Her seferinde yeni bir sayfaya yazı yazarız ve yeni desenler oluşur hayat defterinde Ders alınan olaylar, hep artı hanesine dâhil edilir ve kişinin ayağının altına konan yükseklikler gibi onu yükselten ve yücelten değerlere dönüşür Bir daha yaşanmayacak olan dünya hayatı; kullanılan bilgi ve bunların olaylara, durumlara uygulanma becerisi ile şekillenir Farkında olarak yaşayan, düşünerek karar veren, her davranışın sorumluluğunu hissederek davranan bir insan, arayışına yön verir Niyetini doğru tutup merkeze alır ve araçlar ile amaçların yerlerini belirler, bütün söz hakkını duygularına vermez Günü birlik kazanç peşinde değildir ve uzun vadede dünya ve ahiret azığını ve ışığını yakalamaya çalışır Zor durumda kaldığında tutunacak dal niyetine dostlar ve güzel ameller edinir Bu tavrın kazandıran ve yüceleri işaret eden yol haritalarını çantasından ayırmaz
Pişmanlık sebeplerini düşünmeyenler, bunun yol açtığı zararları düşünmek zorunda kalır
Pişmanlıkları en aza indiren doğrularda kalma çabası, okumayı, araştırmayı ve gerektiğinde ciddi bedeller ödemeyi gerektirebilir Kazançlı toplum; örnek olabilecek ailelerin sayısının çok olduğu tolumdur Ne olması gerektiğini öğrenen ve bu şekilde olmayı önemseyen insan “nasıl?” diye sorar Nasıl sorusu, sorumlulukların hatırlanması, bunun kendisine neleri yapmayı gerekli kıldığını öğrenmesi anlamına gelir Kendisini ve karşısındakini ciddiye almanın bir başka şeklidir de aynı zamanda Hayatı ciddiye alanlar, yapıp ettiklerinin hesabını sadece Allah'a (c) vereceğinin bilinciyle, zihinlerini ve hayatlarını, ince iğne ile oya örer gibi işlerler Nasıl sorusu bir zihni ne kadar meşgul etmişse, arayışı ve bulamadığında geri dönüp yeniden ve doğru yerden başlaması da o kadar düzgün olur Böyle insanlardan, “işine gelirse” sözünü asla duyamayız O insan, kendisi ile ilgili rahatsızlıkları, gerçeği gösteren bir fırsat olarak kabul eder İstemeden yapmıştır ve sonucu değiştirmek için eline bir fırsat geçmiştir Ya da, doğru davrandığı halde karşısındakinin yanlış anlamasından kaynaklananları da açıklama ve düzeltme fırsatıdır bu durum ve her halükârda artı değer katar hayat yürüyüşüne “Seni üzmek gibi bir kastım yoktu, üzüldüysen o senin sorunun” diyenlerin, üzmemek gibi bir kastının da olmadığını kendisinin bilmesi bile, yürek ağırlığı olarak yetmeli aslında Bunlar ancak, vicdan terazileri hassas bir ayara sahip olan, duyarlı bireylerin tutumlarıdır


Alıntı Yaparak Cevapla