Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -5- Meclis
Ey evlat! Âdet seni bağladı Kısmet seni kaydı altına aldı Sebepler yolunu kesti Sebebi yaratanı unuttun O'na tevekkülü beceremedin Sana ilk vazife: Amellerini tazele! Bütün işlere yeniden ve baştan başla İhlâs sahibi ol; gözünde ve gönlünde Hak varlığından başkası olmasın Kulluk Allah için olur Kula kulluk edilmez, karşına çıkana şu âyeti oku:
“Cin tayfasını ve insanları, ancak bana kulluk edeler, diye yarattım ”(ez-Zâriyât, 51/56)
İnsanlar ve bu gözle görünmeyen, gizli ve şuurlu yaratıklar olan cinler, oyuncak için yaratılmış değildir Onların yaratılışında binlerce gizli mana saklıdır Allah, boş iş etmez Yemek, içmek, bunları yaşatır; ama niçin yaşarlar? Oynasınlar ve zıplasınlar diye mi? Yatsınlar, uyusunlar, eğlensinler diye mi? Gaye, yalnız bu mudur?
Ey gafiller! Uyanınız; hele bir gözünüzü yumun; hayalin biraz ötesine geçin Yaratılışınızdaki hikmeti, hemen sezeceksiniz
Kalbinizi yürümeye alıştırın O bir adım giderse ikinci adımı yürütmeye koyulun O yürümeye başlarsa elinden çabuk tutarlar Yeter ki, Şah’ın yolunu bile O'na doğru yürüye Kalp bir adım atsa, O Şah beş adım atar Belki daha da fazla  O, sevdiklerine kavuşmayı en çok sevendir Kulun sevgisi, Hak sevgisi önünde nasıl varlık iddiasında bulunur? Yokluğunu sezdiği hâlde, “severim” sözünü nasıl söyleyebilir? Sevgiyi, Allah kulun kalbine atar Kul, o miktarda Allah'ı sevebilir; artığı olamaz Allah, “Dilediğine rızkı sayısız verir, hesap etmez ” (el-Bakara, 2/212)
O'nun kulları, O'na vekildir; halifedir Halife, ustasının emri dışında değildir Arzu Şah’ındır Şah bir emir buyurursa halife yapar; halife bir dilek dilerse hemen yerine gelir Bu söz, şeydir, şeydir diyorum, anla! Dile bu kadar geliyor Mana âlemini tasvir, bu kadar olur İşte bunlara çalışalım
Bu hâl ki tamam oldu; yolculuk da tamam oldu Dünya nedir, âhiret nedir, sivâ -Hakk'ın zatından başkası- var mı, yoksa yok mu? Bunlar, işte anlattığım yolculuk sonunda bilinir
Şifa bu yolda olur Yakınlık buradan başlar Mülk burada, ün, saltanat bu ufukta  Beylik yine bu yolda Köşkünü buraya kuranın zerresi kocaman dağ olur Damlası ummana döner Yıldızı ay kadar parlar Ayı, yılı aşar Azı çok, yokluğu varlık olur Bitmişini sonsuzluklar kucaklar Hareketi, sanki kâinatı yerinden oynatıyor sanılır Selvi dalları gibi yücelere çıkar, Arş onu kucaklar Kökü zemin derinliğinde saklıdır Dalları, dünya ve âhirete serin ferahlık verir Bu dallar ilim ve hikmettir Bunlara sahip olan başka ne ister ki? Dünya, önünde yüzük taşı kadar küçülür Dünya, onu bağlayamaz Âhiret ona sınır çizemez Sultanlar ona ferman okuyamaz Mülk onu avutamaz Perdeciler ondan nesne saklayamaz Ona tek el uzanamaz Üzüntü ondan uzak olur
İşte bu yol buraya varır; yolculuk biter Kul, salâhını böyle bulur Ve yine kullara döner Bir kurtarıcı olarak ellerinden tutar, dünya denizinden çeker, çıkarır Tabii nasibi olanı, Hakk'a uyanı…
Allah’ım, hayır dileğine eren bu büyük insan, esirgeyen olur; kulların delili, saklayıcısı, terbiyecisi, yöneticisi olur Kalbinde saklı duran dilleri bu zat çözer Onun nuru, sağında solunda ışık tutar İşte, Allah'ın hayır dilediği kimseler bu zatı bulurlar Hayır dilemedikleri de onu göremez, kör olurlar Bulamazlar; kaybolurlar Bunlar tek olur
Onlar halk arasına girerken, sahipleri Hak’tır Halkın zararı onlara dokunmaz Her bakımdan selâmet içinde olurlar Halkın yararı ne ise onu başarırlar Hakk'ın yardımı onlara her güç işi kolay eder Allah'ın yardımı ile kulları doğru yola çağırırlar
Allah'ın salih kulları, çeşitli olur Her birinin birkaç ismi bulunur Bazen tümüne bir isim verilir Onlara zahit de denebilir Dünyayı kalbine koymadan kulluğa devam eden zahit olur Zahitlik kolay olmaz, Allah'ın kolay ettiğine kolay olur
Zahit vardır, âhirete düşkündür Tek arzusu, cennete girmektir Bütün emeli budur
Zahit vardır, dünya gözünde yoktur Âhireti de kabul etmez Onları yaratana koşar Asıl zahit budur İyiliğe örnek olmak için böyle gerek
Ne oldu size? Sanki hiç ölmeyeceksiniz Hâlinizden öyle anlaşılıyor Sanki kıyamet günü dirilip huzura çıkmayacaksınız Ve hesap vermeyeceksiniz Sırat köprüsünü hiç görmeyeceksiniz Bu nasıl düşünce? Bu nice inanç? Bu hâlinize bakmadan iman ve İslâm davası için iddialar yapıyorsunuz Yazıklar olur size! Hâlinizi düzeltiniz, yoksa batarsınız
İşte Kur'an! Bilgi sizde yok oldu Onunla amel etmezseniz, kıyamet günü aleyhinize şahitlik eder Bilginlerin yanına gider, öğütlerini tutmaz, sözlerini dinlemezseniz, öbür âlemde ne olacak hâliniz? Bu da o gün aleyhinize bir delil olacak ve ateşte yanmanıza sebep teşkil edecek Bir ilim adamının yanına gider, sözlerini dinlemezseniz, Peygamber öğüdünü dinlememiş gibi hata etmiş olursunuz
|