08-02-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -3- Meclis
Ey cemaat! Kötü heveslere kapılmayın Aklınızı, mantığınızı çalıştırın Hisle, hevesle hareket etmeyin; bunlarla olan, yolda kalır Size bir hâl olmuş Hep duygularınızla hareket etmektesiniz Mantığınız ve aklınız çalışmaz olmuş Önce bilgilerinizi geliştirin İlim kaynaklarına kendinizi kavuşturun İlme ererseniz işleriniz kolay olur Varlığınızı koruyabilirsiniz Mücerret ve muayyen bilgi ile yetinmeyin Her gün bir başkasını öğrenin Sipsivri bir bilgi sizi kurtaramaz Siyahla beyazı seçme kabiliyetini gösterebilecek bilgiyi elde etmeye bakınız Kendi varlığınızda istiklâlini ilân edecek şeyi öğrenin Müftünün fetvası ile değil, iç âleminizden kopan buyrukla hareket edin Bu bilgiyi Allah duygusu sağlayabilir Hak irfana sahip olan, tam bilgi sahibidir Akan suların miktarını ölçen ve toprak kalınlığını hesap eden, âlim değildir Gerçi bu da bir ilimdir; ama bu ilimle birlikte yüce ve ulvî şeyleri de bilmek gerekir İlk başta hak ilimle ruhunuzu bezeyin Sonra, bu bilginin gerektirdiği gibi dış varlığınızı da Allah’ın emrine göre düzeltiniz Allah, size neyi öğrenin diyorsa onu belleyin İlk işiniz bu olsun, sonra diğerleri  Gün gün, ay ay, O'nun yolunda iş tutun Böyle olursanız, yaptıklarınızın iyi meyvesini alabilirsiniz Aksi hâlde bir serap uğruna yokluğa gömülürsünüz; size yazık olur
Ey evlat! Bildiklerinden sorumlusun Yerinde kullanmadığın takdirde sahibi sana çıkışır Ayrıca bilgi de senden davacı olur ve bağırarak:
“Beni iyiye kullan; yoksa hakkında şikâyetçi olurum ” der İyiye kullanırsan, öbür âlemde lehinde şehadet eder; över ve şöyle der:
“Ben, buna şahidim, beni iyiye kullandı, onu bağışla Allah’ım!” Peygamber (s a v) Efendimiz şöyle buyurur:
“İlim, işi çağırır; iş, onun çağrısına uyarsa, iyi, uymadığı takdirde sahibinin boynunda çekilmez vebal olur ”
İş böyle olunca, âhiret günü o ilmin yararını da göremez Sahibini yalnız bırakır İlme sahip olmak gerek O, bir defa yola çıktı mı, artık geri dönmesi güç olur
Bildiklerinle iş tut Onun yalnız kabuğunu taşıma Biraz da özüne vâkıf ol Özsüz nesne payidar olmaz
Peygamber'e (s a v) lâfla uyulmaz Onun çizdiği yola girmek ve yaptıklarını yapmak icap eder Bunu yaptığın takdirde kalbin doğruya döner Bundan sonra, nefis ıslah olur Asıl ve öz varlık olan sır da katlanır ve Hakk'a uçar
Kalbine ne oldu? Neden ilmin çağrısına uymuyor? Kalbini körelttin Ona yazık ettin Bilgi sözünü kalp kulağı ile dinlemedin Kalp kulağını ilme ver Sırrını o tarafa yönelt Ve fayda almaya bak
Bildiklerinle amel etmek, seni Hakk'a götürür Bilgi sahibine, bilgi ile gidilir Cahil yol alamaz Hakk'ın ilim sıfatı âlimlerde tecelli eder
Ameller, Peygamber’in (s a v) emirleri gereğince olmalı Ondan akan kaynaktan feyiz almak lazım… İçler onun risâlet membaından akan nurla dolmak icap eder Bu da bir bilgidir Ve ilk öğrenilmesi gereken şeydir İlmin kaynağını öğrenmeyen ilmi bulamaz Bundan sonra insan kendi iç varlığına girmelidir Öğrenmeli, öğretmeli ve işleri ile bilgisini bir araya koymalıdır Sözü başka, işi başka, bilgisi de hepsinden ayrı olandan hayır gelmez Kul, kendi irfanını Peygamber (s a v) Efendimiz’in ilim deryasına karıştırırsa artık ona yeter bir şey olmaz İlim bunun için olmalı  Çalış ve bul
Bu hâle erdiğinde kalbini hikmetler kaplar Zahir ve batın -iç ve dış- ilimlerini öğrenmiş olursun Netice olarak bildiklerinin zekâtını vermek sana vacip olur Din kardeşlerine Hakk'ı tavsiye edersin Allah yolunu arayanlara yol gösterirsin Her şeyin zekâtı ayrıdır Malın zekâtı, her yıl kırkta birini fakirlere vermektir Bilginin ise, her zaman Allah âşıklarını Hakk'a ve hakikate çağırmaktır
|
|
|