08-02-2012
|
#3
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -2- Meclis
Elinizde bulunan mallardan ihtiyaç sahiplerine verin Kapınıza gelen dilencileri boş göndermeyin Gücünüz yettiği kadar az veya çok bir şeyler vermeye gayret edin Allah nasıl verdi ise, siz de öyle yapın O'nun verdiği gibi verin O'nun verdiklerini muhtaçlara dağıtarak şükür yolunu tutun Hele bir bakın; size ne kadar bol ihsanlar etmiş Saymakla bitiremiyorsunuz Bu hâlinizde düşkünleri gözetmek size gerekli değil midir?
Yazıklar olsun Eğer kapına gelen dilenci bir hediye getirseydi hemen alırdın; bana mı, demezdin Hiç geri çevirmek istemezdin
Şu anda yanımda oturuyor ve sözümü dinliyorsunuz Gözlerinizden yaş da akıyor Az sonra dışarı çıkıyorsunuz, sanki az önce öğüt dinleyen siz değildiniz Ve gözlerinizden yaşlar akmıyor Kalbiniz hemen katılaşıyor Önünüze çıkan, hele bir fakir olunca, yanınıza bile yanaştırmak istemiyorsunuz Bu anlatıyor ki, yalandan ağladın Sözlerimi candan dinlemedin Sözlerimi Allah için dinlemelisin Ve Allah için gözlerinden yaşlar akmalı!
Yanında işittiğin söz, ilk başta sırrına geçmeli Sonra kalbine akmalı, daha sonra bütün duygularına sirayet etmeli Hayra böylelikle varılır Bana geldiğiniz zaman, ilminizi, dilinizi, nesebinizi bir yana atınız Çocuklarınızı ve bütün tanıdıklarınızı bir yana bırakınız Yanımda, sizleri Hak’tan gayrı her şeyden ârî görmeliyim Ancak böyle yaparsanız, O sizi fazlı ve ihsanı ile örter Bu hâli kendinde benimsedikten sonra, iradesiz beslenen bir kuş gibi olursun Kalbine Hak’tan nur gelir Buna işaret olarak Peygamber (s a v) Efendimiz şöyle buyurur:
“Îman sahibinin ferasetinden sakının; çünkü o, Allah'ın verdiği nurla bakar ”
|
|
|