08-02-2012
|
#41
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Farzet Ki Öldün
Nur Üstüne Nur
Sen karşısında oturuyor ve sen de gülüyorsun
Elindeki kadehin üzerinde, senin nurun,
kadehin nuru, içeceğin nuru, onun yüzünün,
gerdanının, gülüşünün nuru ve Cennetin nuru bir
araya geliyor Kadehi bütün bu nur ve ışıklarla
bir tasuvvur et! Ellerinde pırıl pırıl parlıyor
Ellerindeki bütün yüzük ve bilezikleriyle kadehi
sana uzatıyor O ne tatlı uzatma ve ne göz alıcı
el
Sonra o güven, lezzet ve sevinç ülkesinde peş
peşe şarap kadehlerini sunuyor Sen de elinden
alıyor, dudaklarının üzerine koyuyor ve yudum
yudum içine çekiyorsun Neşesi ta kalbine kadar
sirayet ediyor Lezzeti organlarına yayılıyor
Ondan daha önce hiç tatmadığın bir haz ve lezzet
alıyorsun Cennet çocukları etrafında hizmet için
ayakta durmaktadır Bunu düşün! Elinden kadehi
alıp içersin, arkasından ellerinle ona geri verirsin,
o da gülerek ve güzel elleriyle senden alır
Bu ne tatlı gülüştür!
Böylece kadeh ellerinizde dolaşıp durur
İçeceğin nuru yanaklarına yansır İkiniz de
yüksek sesle Mevla’nız ve Efendinize hamd ve
tesbih edersiniz Çocuklar ve hizmetçiler de size
cevaben tesbih ve tehlil (La ilahe illallah)
seslerini yükseltirler O saray ve otağlarda,
nağmelerle yükselen o ses ne güzeldir! Siz böyle
lezzet ve sevinç içerisindeyken, yüz yıllar geçmiş
ve siz kalblerinizin nimetlerle meşgul
olmasından farkında bile olmamışsınız
|
|
|