Prof. Dr. Sinsi
|
Asr-İ Saadette Kadın Ve Aile Hayatı
B) Medine Devri
Medinelilerin İslâm'a girişi, genelde hicretten önce Akabe'de altı Hazreçli insanın islâm'ı kabulüyle başlatılır [138] Halbuki bundan evvel son Buas savaşı öncesinde Kureyşle Hazreçlilere karşı askerî ittifak akti yapmak üzere Mekke'ye giden Evslilerin, Hz Peygamberle görüştükleri, Hz Peygamberin, onları İslâm'a davet ettiği, Evsliler arasındaki gençlerden biri olarak îyas b Muaz'm Hz Peygamber'e tabi olmayı teklif ettiği fakat sözünü dinletemediği ve Mekke'den döndükten kısa bir müddet sonra Medine'de müslüman olarak öldüğü rivayet edilmektedir [139] Yine Evs kabilesinden olan Kays b el-Hatim'in eşi Havva bint Zeyd'in islâm'a girdiği ve bu sebeple kocası Kays'm ona baskı yaptığı anlaşılmaktadır Bunu duyan Hz Peygamber, Kureyşle antlaşma yapma yollarını arayan Evs heyeti içindeki Kays'a, hanımına dininden dolayı baskı yapmamasını ve ona iyi davranmasını söyler [140] Ibn Hacer, Havva'nın hicretten önce Medinelilerin Akabe'de Hz Peygamberle yaptığı ilk görüşme ile ikincisi arasında islâm'a girmiş ve Hz Peygamberin kocası Kays'a ikinci Akabe görüşmesi ile üçüncüsü arasında hanımına iyi davranmasını söylemiş olabileceğini kaydeder [141] Buna göre Kays'ın, Hz Peygamberle, yukarıda kaydettiğimiz Buas savaşı Öncesinde Kureyşle Evs heyetinin görüşmesinden daha sonra ayrı bir görüşme yaptığını kabul etmemiz gerekir, islâm'ı ilk kabul eden Medinelilerden olduğu rivayet edilen[142] Es'ad b Zurare'nin, akrabası olduğu için Havva'nın islâm'a girmesine vesile olduğu söylenebilir Hatta Es'ad'm Buas savaşından Önce müslüman olduğu kabul edilirse Havva'nın kocası hakkında yukarıda zikrettiğimiz ilk rivayet doğru kabul edilebilir Ayrıca yukarıda islâm'a girişinden bahsettiğimiz îyas b Muaz'm yeğeni Havva'nın müslüman olmasında etkili olduğu [143] kabul edilip diğer rivayetler buna göre değerlendirilebilir
Cuşem b Avf b Vail oğullarından olan Vesile bint Vail'in "kavminden ilk inanan kadın" olarak Hz Peygamber'e geldiği rivayet edilmektedir [144]
Medine devrinde Arap yarımadasının çeşitli yerlerinden Hz Peygamber'e gelen elçiler arasında kadınların da bulunduğu ve islâm'ı kabul ettikleri anlaşılmaktadır [145] Esasen kadınların elçi olarak bir yere gitmesi veya gönderilmesi, o devir Arap toplumunda tabii karşılanmaz
Hz Peygamber'e gelen kadın elçiler konusunda şimdilik fazla bilgiye sahip değiliz Mekke fethinden sonra islâm'ı kabul etmeyip kaçan bazı kişilerin eşleri; kocalarıyla kaçma imkanına sahip oldukları halde kaçmayı denemeden müslüman olurlar [146] el-Vakıdî bu konuyu anlatırken şöyle der:" Fetih günü Hind bint Utbe, İkrime b Ebî Cehil'in eşi Ummu Hakim bint el-Haris, Saf-fan b Umeyye'nin eşi Kinane kabilesinden olan el-Bağima bint el-Muazzal, Fatıma bint el-Velid b Muğire ve Hind bint Munebbih b el-Haccac müslüman oldular Daha sonra Kureyşliler on kadınla gelip el-Ebtah'da Hz Peygambere beyat ettiler  "[147]
Mekke fethi sırasında Himas b Kays b Halit, silahını müslü-manlara karşı kullanmak üzere hazırlanırken durumu öğrenen eşi ona: "Yazıklar olsun sana bırak bu hazırlığı, Muhammed'le savaşma Muhammed'i ve arkadaşlarını görürsen bu silah senin işine yaramaz " der [148] Bunları söylediği sırada kadının müslüman olduğu veya İslâm'a karşı sevgisinin bulunduğu anlaşılmaktadır
Yine bu sırada kocası İslâm'a girmediği halde Ummu Hani (Hind) bint Ebi Talib'in müslüman olduğu [149] ve kocasından ayrıldığı rivayet edilmektedir [150]
II Kadınların Hz Peygamber'e Bey'atı
Satmak ve almak anlamındaki b-y-a kökünden gelen bey'at kelimesi, alış veriş akti üzerine tokalaşmak veya el çırpmak, söz vermek ve anlaşma yapmak manalarına gelmektedir [151]
B-y-a kelimesi, Kur'ân'da, Allah'ın canlarını ve mallarını Allah yolunda savaşmak üzere cennet karşılığında satın aldığı Mü'minler hakkında kullanıldığı[152] gibi ticaret anlamındaki alış veriş ıçin'kullamlmıştır [153] Kur'ân'da zikredilen inanan kadın ve erkeklerin Hz Peygambere bey'atlarının, İbn Haldun'un "İtaat etmeye söz vermektir" diye tarif ettiği[154] ve açıklamalar yaptığı bey'at olduğu herhalde açıktır
Kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre, hicretten yaklaşık bir yıl önce [155]Medineli on iki erkeğin, Mekke'nin Akabe mevkiinde, Hz Peygambere, kadınların be/atı gibi bey'at ettikleri [156]ve bunun bir akit olduğu [157] rivayet edilmektedir Akabedeki birinci bey'atın üzerinden bir yıl geçtikten sonra aynı yerde yetmiş erkek iki de kadın Hz Peygambere bey'at eder [158]
Hz Peygamber, Medine'ye hicret ettikten sonra Medineli müslüman kadınlar, onun huzuruna girip "Ey Allah'ın Rasûlü erkeklerimiz sana bey'at ettiler, biz de sana bey'at etmeyi çok istiyoruz "[159] derler ve Hz Peygambere bey'at ederler Bu genel ifadenin yanında, küçük grupların da Hz Peygamber'e bey'at için başvurduklarını gösteren rivayetler bulunmaktadır Nitekim Ummu Amir el-Eşheliyye, Leyla bint el-Hatim ve Havva bint Yezid'den oluşan bir grup Medineli kadın, akşamla yatsı arasında Hz Pey-gamber'in huzuruna girerek selam verirler Hz Peygamber, tek tek kim olduklarını öğrenir ve "Hoş geldiniz" dedikten sonra isteklerini sorar Kadınlar, "Ey Allah'ın Rasûlü, sana islâm üzere bey'at etmeye geldik, seni tasdik ediyor ve getirdiklerinin hak olduğunu kabul ediyoruz " derler Hz Peygamber "Sizi islâm'a yönelten Allah'a şükürler olsun, sizin bey'atınızı kabul ettim " der [160]
Yukarıda zikrettiğimiz küçük grupların, Medine'ye geldiği zaman Hz Peygamber'e bey'at için başvurmaları, muhtemelen bir bey'at töreni yapılmasını gündeme getirir Ensâr kadınları bir evde toplanır ve Hz Peygamber, Hz Ömer'i onlara gönderir O da "Ey Peygamber, inanmış kadınlar sana gelip; (1) Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamaları; (2) Hırsızlık etmemeleri; (3) Zina etmemeleri; (4) Çocuklarını öldürmemeleri; (5) Elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemeleri (başkasının doğurduğu veya başka erkekten gayri meşru kazandıkları bir çocuğu kocalarına nisbet etmemeleri); (6) İyi bir işte sana karşı gelmemeleri hususunda sana bey'at ederlerse onların bey'atlarını al ve onlar için Allah'tan bağışlanma dile  "[161] ayetinde geçen şartlar üzerine Hz Peygamber adına kadınlardan bey'at alır [162] Medine döneminde islâm'a katılmalar olduğu sürece, kadınların Hz Peygam-ber'e tıpkı erkekler gibi bey'at ettikleri bilinmektedir
Mekke fethinden sonra kadın, erkek, çocuk ve büyük îsâm'a giren bütün Mekkeliler, Hz Peygamber'i islâm üzere, yani Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve Rasûlü olduğuna şehadet etmek üzere bey'at etmişlerdir [163]
Kaynaklarda, yukarıda zikrettiğimiz ayette geçen kadınların bey'at şartlarından bazılarını açıklayan ve bey'atm uygulanışını anlatan rivayetler yer almaktadır Bunlardan üç, dört ve beşinci maddeleri ilgilendirdiğini söyleyebileceğimiz "Kocalarını aldatmamaları" şartının da bey'atta yer aldığı zikredilir [164] Bazı kadınların, üçüncü şart söylendiği zaman utandıklarına, Muaviye b Ebi Sufyan'm teyzesi Fatıma bint Utbe'nin bey'atı örnek verilebi-lir Fatıma bey'at edeceği zaman, şartlardan "zina etmemek" şartına gelindiği zaman elini utandığı için, başına koyar, Hz Aişe: "Bizde bu şartlar üzerine bey'at ettik" deyince o da bey'at eder [165]
Hz Peygamber'in, bey'at esnasında bazı kadınlardan bir takım isteklerde bulunmasının, kadınların bey'at şartlarından altıncısı içerisinde yer aldığım düşünebiliriz Hind bint Utbe, bey'at için geldiği zaman Hz Peygamber, ona avuç içlerini kadın ellerine benzeyecek şekilde değiştirmedikçe bey'atını kabul etmi-yeceğini söyler [166] Yine Hz Peygamber'in, bey'at etmeye gelen bir kadını, ellerine kına yakması için ikaz ettiği rivayet edilir Bu ikazla, kadının erkeğe benzememesinin istendiği kaydedilmektedir [167]
Hz Peygamber'in, altın bilezik ve yüzük takan kadınların bey'atlanm kabul etmemesinin[168] geçici bir durum olduğu kanaatindeyiz Çünkü Hz Peygamber devrinin bazı dönemlerinde müslümanlann ekonomik yönden oldukça sıkıntılı günler geçirdikleri ve biri birilerine yardım etmelei-i gerektiği anlaşılmaktadır Yukarıda zikrettiğimiz bu konudaki rivayetin, müslümanlarm ekonomik sıkıntılar içinde oldukları Medine devrinin ilk yıllarında cereyan eden bir olayı ifade ettiği düşünülebilir
Bazı bey'atlerde "ölüye, bağırıp çağırarak ağlamama ve taşkınlık yapmama'1 şartının da konulduğu anlaşılmaktadır [169]
Bey'at isteğinin kadınlardan geldiği[170] ve kadmlann, erkeklerden geri kalmayarak Hz Peygambere bey'at ettikleri zikredilmektedir [171]
Bey'at şekline gelince, Ibn Sa'd'm kaydettiği, erkeklerin Aka-bedeki bey'atı ile ilgili rivayette "elini tuttular" ifadesi yer almaktadır [172] Zaten bey'at kelimesinde tokalaşma anlamının bulunduğunu bilmekteyiz [173] Erkeklerin bey'at şekilleriyle ilgili başka rivayetlerin bulunduğunu da [174]ifade ederek kadınların bey'at etme şekillerine geçmek istiyoruz
Kaynaklarda yer alan rivayetlerden hareketle kadınların Hz Peygambere bey'at etmelerinin beş şekilde olduğunu söyleyebiliriz [175]
a) Sözle Bey'at
Bu konudaki rivayeykrin özü, Hz Peygamber'in kadınlarla tokalaşmadığı için onlara'sö'zle bey'at ettiği şeklindedir Kadınlar bey'at için gelip şartları kabul ettikleri zaman Hz Peygamber'in "Bey'atımzı kabul ettim, gidebilirsiniz " dediği rivayet edilir [176]
Akabe'de erkeklerin bey'atından sonra Umrau Umâre'nin kocasının Hz Peygambere: "Sana bey'at için şu iki kadın da bizimle birlikte hazır oldular," dediği ve Hz Peygamber'in ise: "Onlara da size bey'at ettiğim şeyler üzerine bey'at ettim Ben kadınlarla tokalaşmıyorum " şeklinde cevap verdiği nakledilmektedir [177] Ayrıca Hz Peygamber'in "Ben kadınlarla tokalaşmıyorum, benim yüz kadına sözüm, bir kadına sözüm gibidir " dediği rivayet edilir [178]
Esma bint Yezid bu konuda şöyle der: "Rasûlullah'a bir grup kadınla bey'at etmek için geldik Rasûlullah yanımıza geldi Amcamın kızı elini çıkardı, altın bilezik ve yüzükleri vardı, Hz Peygamber elini uzatmadı ve "Ben kadınlarla tokalaşmıyorum" dedi "[179]
Akabe de iki kadının bey'atıyla ilgili rivayette, anlaşılmayan taraflar bulunmaktadır Medineli müslüman erkeklerin birinci bey'atte "kadınlar gibi" bey'at ettiklerine dikkat çekilmesi,[180] Akabedeki ikinci bey'atm farklı olduğu sonucunu doğurur Yani kadınların bey'atı rivayette olduğu üzere erkeklerin bey'atı gibi olmamalıdır
Yine yukarıda yer verdiğimiz "Benim yüz kadına sözüm, bir kadına sözüm gibidir " hadisi acaba bey'at için kadınlardan bir temsilci seçilip onun kadınlar adına bey'at etmesini mi, yoksa grup halinde bir anda sözle bey'ati mi ifade eder? Bu hususta şimdilik kesin bir şey söyleyemeyiz [181]
b) İçi Su Dolu Bir Kab Vasıtasıyla
Hz Peygamber, su dolu bir kaba elini sokup çıkardıktan sonra, bey'at edecek kadınların da aynı kaba sırayla ellerini söktükla-rı rivayet edilir [182]
c) Ele Sarılan Bir Bez Parçası Vasıtasıyla
Hz Peygamber'in, elinde bir bez sarılı olduğu halde, kadınlarla tokalaşarak bey'at aldığı kaydedilmektedir [183]
d) Tokalaşarak Bey'at
Muaviye b Ebi Sufyan, annesi Hind bint Utbc'nin bey'at için geldiği zaman Hz Peygamber'in onunla tokalaştığını söyler [184] Kaynaklarda Hind'in bey'ati ile ilgili, diğer kadınların bey'atleri-ne nazaran, daha çok açıklamalar bulunmaktadır Mekke fethinden sonra Hind bint Utbe, Hz Hamza'ya yaptıklarından dolayı utanç içerisinde bulunduğundan, Hz Peygamber'in kendisini tanımaması için peçeli olarak bey'at etmeye gelir Bey'at şartları konuşulurken tanınır ve peçesini açar, sonra da Hz Peygamber'in elini tutarak bey'at eder [185]
e) Hz Peygamber'in Bir Vekiliyle Bey'at
Hz Peygamber, hicretten sonra Medine'de bey'at için bir evde toplanan kadınlara Hz Ömer'i gönderir Bu törene katılan Ummu Atiyye şöyle der "Ömer evin dışından biz de evin içinden ellerimizi uzattık "[186] Medine'ye elçi olarak gelen bir kişinin hem kendi hem de kabilesi adına Hz Peygambere bey'at edebileceği anlaşılmak-tadır [187]
Mekke fethinden sonra bey'at töreninde Hz Peygamber, Safa tepesinde bir yere oturur Biraz aşağısına oturan Hz Ömer, onun etrafını insanların sarmasına engel olur Hz Peygamber, erkeklere bey'at ettikten sonra, kadınlarla bey'at için konuşur ve Hz Ömer'e, onlarla bey'at etmesini söyler Taberî'nin Tarihinde yer alan bu rivayet şöyle biter: "Ömer kadınlarla bey'at etti, Rasûlulîah kadınlarla musafaha (tokalaşma) yapmıyordu  "[188] Bu rivayetten, Hz Peygamber'in kadınlarla tokalaşmadığı için Hz Ömer'i görevlendirdiği anlaşılmaktadır Esasen Kurtubî bu olayı anlatırken: "  Ömer kadınlarla tokalaşarak bey'atlerini aldı " demektedir [189]
Mekke devrinde müslüman olan kadınlardan bazıları hakın-da bilgi verilirken "Mekke devrinde müslüman oldu ve hicretten Önce bey'at etti "[190] ifadesi kullanılmaktadır Fakat Mekke devrinde kadınların bey'atıyla ilgili daha geniş açıklamalara şimdilik sahip değiliz
Hem îbn Sa'd, hem de Ibn Habib, kitaplarında kadınlar bölümüne başlık koyarken özellikle "bey'at"[191] ifadesini kullandıktan sonra, bu başlık altında verdikleri listede bazı kadınlar hakkında neden tekrar "bey'at etti" ifadesini kullanmışlardır? Bu husus belli değildir Ancak Hz Peygamber devrinde, müslüman olduğu halde yukarıda kaydettiğimiz anlamda bey'at etmeyen kadınların da bulunduğunu söyleyebiliriz Erkeklerden aynı durumda olanların bulunduğu da düşünülebilir [192]
III İslâm'ın Yayılmasında Kadınların Rolü
İbn îshak, Hz Ebu Bekir'in davetiyle ez-Zübeyr b el-Avvam, Osman b Affan, Talha b Ubeydillah, Sa'd b Ebî Vakkas ve Abdur-rahman b Avf m islâm'a girdiklerini kaydeder [193] Ibn Ebi'l-Hadid ise, eserinde bu rivayetin tenkit edildiğini zikreder Buna göre kendi oğlu Abdurrahman ve eşi Kuteyle bint Abdiluzza'nm islâm'a girmelerini sağlayamayan Hz Ebu Bekir'in, başkalarının müslüman olmalarına sebep olacağı düşünülemez [194] Kendi yakınlarına bir fikri kabul ettiremeyen kimselerin, başkalarına fikirlerim benimsetmeleri mümkün olabileceği için, yukarıdaki iddiamn doğru olduğu söylenemez Fakat yukarıda isimleri geçen insanların İslâm'ı kabul etmelerinde başka sebeplerin de olabileceğini kabul ederek kadınların bu konudaki rollerine yer vermek istiyoruz
Yukarıda da değindiğimiz üzere, insanların îslâm'a girmelerinin sebepleri arasında, Hz Peygamberle olan akrabalığın önemli bir yeri olduğu anlaşılmaktadır Ez-Zubeyr b el-Avvam'm hem annesi hem de babası tarafından Hz Peygamberle akraba olmasının, onun islâm'a girmesinde etkili olduğunu söyleyebiliriz [195] "Yakın akrabanı korkut "[196] ayeti geldiği zaman Hz Peygamber'in, Safiyye'ye özel olarak hitap ettiği rivayet edilmektedir [197] Safiyye'nin ne zaman müslüman olduğu kesin belli olmamakla birlikte onun, ilk müslümanlar arasında yer aldığı düşünülebilir Çünkü el-Belâzurî, yukarıdaki ayetin tefsirini özetle şöyle yapmaktadır: Bu ayet (eş-Şuarâ 26/214), geldiği zaman Hz Peygamber bir ay kadar dışarı çıkmayınca, halaları, hasta zannedip onu ziyarete gelir Hz Peygamber onlara, gelen bu ayet sebebiyle dışarı çıkmadığını ve Abdulmuttalib oğullarını davet ederek durumu onlara açacağım söyler Bunu duyan Hz Peygamber'in halaları, onu Ebu Leheb'i bu toplantıya çağırmamasını söylerler Fakat Ebu Leheb de bu davete katılır ve bir konuşma yapar Bu toplantıda düşüncesini akrabalarına açıklayamayan Hz Peygamber, daha sonra gerçekleştirdiği bir davette akrabalarını islâm'a davet eder Bu açıklamaları dinleyen davetliler yumuşak ve olumlu konuşurken Ebu Leheb, sert konuşur ve yeğenine karşı çıkar Safıyye bint Abdilmuttalib kardeşinin konuşmasından sonra Hz Peygamberi destekler mahiyette bir konuşma yapar ve onun peygamber olduğunu söyler Buna kızan Ebu Leheb: "Vallahi bu doğru değildir ve kuruntulardan ibarettir Kadınların sözü ise gerdek odasında (geçerli)dir " der [198]
Safiyye bint Abdilmuttalib, babası öldüğü için amcası Nevfel b Huveylid'in terbiyesi altındaki küçük yaşta olan oğlu ez-Zübeyr b el-Avvam'ı daha iyi yetiştirmek için dövdüğü zaman, amcasının Safiyye'ye kızdığı rivayet edilmektedir [199] Babası da hayatta olmayan ez-Zubeyr üzerinde annesi Safiyye'nin herkesten daha çok etkili olduğu söylenebilir
Affan b Ebi'1-Asla evli olan Ervâ'nm, Hz Peygamberin islâm'a yetişmeyen halası Ummu Hakim (el-Beyzâ) bint Abdil-muttalib'in kızı olduğu ve Hz Osman'ın bu evlilikten dünyaya geldiği ifade edilmektedir [200] Muhtemelen teyzeleri ile erken bir tarihte islâm'ı kabul eden Hz Osman'ın annesi Ervâ'nm, Mekke'deki faaliyetleri konusunda susan kaynaklar, onun kızı Ümmü Külsüm bint Ukbe'nin, yukarıda kaydettiğimiz olaylı hicretinden sonra Medine'ye hicret ederek Hz Peygamber'e bey'at ettiğini naklederler [201] Ervâ'nm kız kardeşi Sa'da bint Küreyz'in, yeğeni Osman b Affan'a, Hz Peygamberin, Allah'ın rasulu olduğu ve getirdiği dinin kurtuluşa vesile olacağı şeklinde konuşmalar yaptığı rivayet edilmektedir "Teyzemin sözü kalbime tesir etti ve bu konuda düşünmeye devam ettim  " diyen Hz Osman, kısa bir süre sonra islâm'a girer Bunun üzerine Sa'da, söylediği bir şiirde şöyle demektedir:
Allah, tertemiz Osman'ı sözüyle hidayete erdirdi
Onu ben irşad ettim; Allah da hakka yöneltti [202]
Hz Osman'ın islâm'a girmesine anne annesinin, Hz Peygamberin halası olmasının ve teyzesi Sa'da'nm etkili olmuş olabileceğine dikkat çeken çağdaş araştırmacılar haklı gözükmektedir [203]
Yukarıda da değindiğimiz üzere akrabalığın,islâm'ın yayılmasında Önemli etkileri olduğu ve kadınlar vasıtasıyla kurulmuş akrabalıkların da bu konuda olumlu sonuçları bulunduğu başka Örneklerden de anlaşılmaktadır [204]
|