Prof. Dr. Sinsi
|
Asr-İ Saadette Kadın Ve Aile Hayatı
Sekizinci Bölüm
AİLE HAYATINDA KADIN
I Eş Olarak Kadın
A- Eş Seçimi
Kur'ân, «  Size helal olan kadınlarla evlenin  »[698] ve «Bekarlarınızı evlendirin  »[699] gibi emirlerle kadınla erkeğin hayatlarını belli şartlarla birleştirme akti olan evliliğe teşvik etmektedir [700]
"Dünya bir geçimden ibarettir Bu geçim dünyasının en güzel nimeti de iyi kadındır"[701] diyen Hz Peygamber, gençlere de «Gençler! sizden gücü yeten evlensin, bu, gözü harama karşı korur ve namusu muhafaza eder Evlenmeye gücü yetmeyen de oruç tutsun, çünkü oruç, şehveti kırar»[702] diye hitap eder Yine o, «Nikah benim sünnetimdir Sünnetimi yapmayan benden değildir»[703] diye buyurmaktadır
Bu genel ifadelerin yanında Hz Peygamber'in, evlenmesi gereken insanları bizzat evliliğe teşvik ettiği anlaşılmaktadır Nitekim onun, Akkaf b Vedaa el-Hilalî'yi evlenmesi için ikaz ettiği[704] ve Cabir b Abdillah'a, bakire bir kadınla evlenmeyi tavsiye ettiği rivayet edilmektedir [705]
Bir kızla evleneceğini açıklayan Muğire b Şube'ye Hz Peygamber, alacağı kızı görüp görmediğini sormuş, o da görmediğini söyleyince: «Git onu gör, ileride anlaşmanızın sürekliliği için, bu ikinize de iyidir» der [706] Buna göre evliliğe karar veren hem erkek hem de kızın, evlenmeden önce birbirlerini görmeleri istenmektedir Evleneceği kadına bakan sahabilerin isimlerine kaynaklarda rastlanmaktadır [707] Çünkü Hz Peygamber, onları buna teşvik et-mektedir [708]
Kur'ân'a göre müslüman erkek, müşrik kadınla evlenemez;[709] fakat Kitap Ehli'nden olan bir kadınla evlenebilir [710] Ancak müslüman kadın, müslüman erkekten başkasıyla evlenemez [711] Cahiliye devrinde, kapılarında işaretler buluduğu için zina yapan kadınların bilindiği rivayet edilmektedir, islâm geldikten sonra bu kadınlarla paraları için evlenmek isteyen müslümanlar çıkınca, zina edenlerin, ancak birbirleriyle veya putperestlerle evlenebileceğini ifade eden ayetin [712]nazil olduğu kaydedilmektedir [713]
Kimlerin, birbirileriyle evlenemeyecekleri Kur'ân'da zikredilmiştir [714] Hz Peygamberin uygulamaları[715] da bu konuyu aydınlatmaktadır
Hz Peygamberin, dindarlığı evlilikte tercih sebebi olarak tavsiye ettiği rivayet edilmektedir [716]
iffetli bir kadının, facir bir erkekle ve müslüman kadının inanmayan biriyle evlenmesine Kur'an'm karşı olduğunu, bunun dışında denklik aranmaması gereğine işaret eden Ibn Kayyım, Ebu Hanife başta olmak üzere ünlü bazı hukukçuların bile denkliğin, neseb ve din olduğunu söylediğini nakleder Halbuki Hz Peygamber devri uygulamalarında nesebin önemli olmadığı müslüman olmanın yeterli olduğu anlaşılmaktadır [717] Abdullah b Revana, siyahı bir cariyesini hürriyete kavuşturup onunla evlenir Cariye şeref bakımından Abdullah'tan aşağı olduğu için müslümanlar onu kınayınca, «îman edinceye kadar putperest kadınlarla eulenmeyin îman etmiş bir cariye, beğenseniz bile putperest bir kadından kesinlikle daha iyidir  »[718] ayetinin nazil olduğu rivayet edilmektedir [719]
Evlenecek kişi, alacağı kadının güzelliğini, nesebini veya onun çeşitli özelliklerini sorup araştırarak buna göre bir karara varmalıdır Hz Osman, Küfe valisi Said b el-As'm Hind bint el-Ferafise ile evlendiğini haber alınca, onun kız kardeşinin olup olmadığını, varsa nesebini ve güzelliğini yazmasını ister Vali musbet cevap yazınca Hz Osman, Hind'in kız kardeşi Naile ile evlenir [720]
Eş seçimi konusunda, kadın da erkek gibi aynı haklara sahiptir Kadın istemediği biriyle evlendirilemez Kadın evlenmek istemezse zorla evlendirilemez Nitekim Hz Ömer'in kızı Aişe'nin hiç evlenmediği anlaşılmaktadır [721]
Kızın babasının veya velisinin, onu evlendirirken çok dikkatli olmasına ve hayat boyu beraber olacağı erkeği seçerken ona yardım etmesine dikkat çekildiği anlaşılmaktadır Nitekim Hz Fatı-ma'yı, Hz Ali'den önce isteyenlere olumlu cevap vermeyen Hz Peygamber, Hz Ali, onu isteyince müsbet cevap verir [722]
Kur'ân'a göre, kişinin kendi cinsinden biriyle hayatını paylaşması, insanın huzura (sükun) kavuşmasını ve dostlukların artmasını sağlar Elbise ile vücudun bütünleşmesi gibi, kadın erkeği erkek de kadını tamamlayan bir bütünü oluştururlar [723]
B- Çok Kadınla Evlenme
Hz Peygamber'in nübüvvetin başladığı sıralarda, Arap yarımadasında bitip tükenmek bilmeyen savaşların, geride pek çok yetim kız ve dul kadın bıraktığı anlaşılmaktadır [724]Toplumda var olan bu probleme çözümler getiren Kur'ân, yetim kızlara ve dul kadınlara zulüm yapılmamasına dikkat çekmiştir «Eğer yetimler hakkında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, size helal olan kadınlardan ikişer, üçer dörder alın Onlar arasında adaleti yapamayacağınızdan korkarsanız bir tane alın, yahut sahip olduğunuz cariyelerle yetinin Haksızlık etmemeniz için en uygun olan budur»[725] ayetinin tefsirini, Hz Aişe, talebesi ve yeğeni Urve'ye şöyle açıklar: Bu ayetle kişinin, güzelliğine ve malına rağbet ettiği koruması (velayeti) altındaki yetim bir kızla, diğer kadınlara verilen mehri vermeden evlenmeye kalkması yasaklanmıştır [726]
Görüldüğü gibi bu ayetin maksadı, kaç kadın alınacağını belirtmek değil, yetimlere yapılan zulmü ortadan kaldırmaktır
Hz Peygamber'in adalet konusunda çok titiz davrandığı ve iki eşi olan bir kişinin adil davranmaması halinde kıyamette bir tarafı düşmüş olarak geleceğini söylediği rivayet edilmektedir [727]
Hz Ali, Ebu Cehil'in kızı el-Avra [728]ile evlenmek ister Bu konuda Hz Peygamberle istişare edilir, o, buna müsaade etmez ve « Ancak Ebu Talib'in oğlu kızımı boşar ve onların kızlarıyla bundan sonra evlenir» der Bu rivayetle ilgili olarak, bu evliliğin haram olmadığına ve Hz Peygamber'in kızı ile Allah'ın düşmanınınkızının bir arada bulunmasının sakıncalarına dikkat çekilmektedir [729]
Sakif kabilesinden olan bir kişinin, İslâm'a girdiği zaman on eşi olduğu ve Hz Peygamber'in ona: «Hanımlarından dördünü tut, diğerlerinden ayrıl» dediği rivayet edilmektedir [730] Fakat et-Tirmizî, bu hadis hakkında el-Buharî'nin: "Bu hadis mahfuz değildir" dediğini kaydeder [731] Yine ibn Hacer, Umeyr'in beş hanıma bulunduğunu, bunlardan Derace bint Esma'yı boşadığmı yazmaktadır [732] Maajnafih Hz Peygamber devri toplumunda, iki ka-dınla evliliğin daha yaygın olduğu söylenebilir [733]
Cahiliye devrinde erkeğin, istediği kadar kadınla evlendiği anlaşılmaktadır, islâm'ın bunu dörtle sınırladığı ve birden çok kadınla evlenmeyi, yerine getirilmesi çok güç bir fiil olduğuna işaret ettiği[734] ve bunu adalete ve diğer bazı şartlara bağladığı açıktır [735]
C- Kadının Eş Olarak Hakları Ve Görevleri
Kur'ân, evliliği huzur, sükun ve sevgi kaynağı olarak nitelendirdiği [736]için bu unsurları pekiştirecek davranışları ister ve bunları sarsacak her türlü uygulama ve tutumu yasaklar Kur'ân'da yer alan «Onlarla (kadınlarla) iyi geçinin  »[737] ayeti bunu gösteren emirlerin başında gelir
«Kadınlar konusunda Allah'tan korkun Onları Allah'ın emaneti olarak aldınız  »[738] diyen Hz Peygamber, hanımına yumuşak ve iyi davranan kişinin, müminlerin iman bakımından en mükemmeli olduğunu ifade ederek[739] cahiliye devrinin kadın anlayışını kökünden yıkmaya çalışır Bu yanlış anlayışı yıkmanın pek de kolay olmadığı Hz Peygamber'in bu konudaki konuşmalarından; mesela «Sizin en hayırlınız, kadınlarına iyi davrananla-rınızdır »[740] gibi sözlerinden, açıkça anlaşılmaktadır
Kadının, erkeğe göre daha hassas ve duygusal olduğu bilinmektedir Hz Peygamber, erkeklere, onlarla ilişkiler konusunda öğüt verirken, çok dikkatli olmalarım ve onların hatalarını düzeltirken Ölçülü davranmalarını ister [741] Bu hadislerin, kadınların psikolojik yapılarının dikkate alınmasını ifade ettiği açıktır Hz Peygamber, kocasının kadın için çok önem arzettiğine ve en azından bazı kadınlar için kocalarının yerini dolduracak hiç kimsenin olmadığına dikkat çeker [742]
Konu tek taraflı olmadığından Hz Peygamber, kocalarıyla iyi geçinmelerini sağlamak için bu konuda kadınlara da emir ve tavsiyelerde bulunur Onları cehennemle korkutarak yapılan ihsan ve iyilikleri unutmamalarını,- kızdıkları zaman Öfkelerine hakim olmaları gereğine dikkat çeker [743]
Evlenirken erkeğe, alacağı kadına mihr demlen bir meblağ vermesi emredilmiştir "Kadınlara mihirlerini bir hak olarak verin; eğer kendi istekleriyle o mihrin bir kısmını size bağışlarlarsa onu da afiyetle yiyin"[744] ayetinde bu açıkça görülmektedir Bu konuda Kur'ân'da kadınların haklarının korunmasını isteyen ve onlara zulmedilmesini yasaklayan emirler bulunmaktadır Kadına verilen mihr ne kadar çok olursa olsun geri alınmaması, yetimlerin mihirleri konusunda adil olunması ve bu konularda çeşitli hilelere başvurulmaması istenmiştir [745]
İbn Kuteybe, cahiliye devrinde velilerin, mihirlerini kadınlara vermediklerini ve kendi mallarına kattıklarını kaydederek, Kur'ân'ın bunu yasakladığım söyler [746] Hz Peygamber, bir müslü-manın kızını veya kız kardeşini vererek bir kadın almasını (şiğar) yasaklar [747] Çünkü bu durumda kadınlar mihr almamaktadır Halbuki mihr kadının hakkıdır ve bu hakkı baba veya başka bir erkek alamaz
Mihr şartlara göre az veya çok olabilir Bu konuda belli bir ölçü olmadığı, Hz Peygamber devrinde yapılan uygulamalardan anlaşılmaktadır Kadının razı olması halinde mihrin, bir elbise hatta daha az birşey olabileceği rivayet edilmektedir [748] Mihrin, evlenmeyi zorlaştıracak kadar yüksek olmasını istemeyen Hz Peygamber, mihrini ödeme konusunda kendisinden yardım isteyen bir kişinin vermek istediği mihrin değerini çok bulur [749] Hz Ali, Hz Fatıma'ya, sattığı zırhının parasını mihr olarak verir Bu paranın bir kısmıyla koku alınır, geri kalanla da Ümmü Seleme, ona bir kadife elbise, bir kırba, içi lifle doldurulmuş deri döşek, iki el değirmeni ve iki su kabından oluşan çehiz hazırlar [750]
el-Belâzurî, Hz Peygamber'in eşi olan Ümmü Seleme'nin mihrinin, kış mevsiminde giyilen yaz aylarında sergi olarak kullanılan bir kadife, içi lif dolu bir sergi (döşek), un imalı için, iki el değirmeni, birbirine su diğerine un konan iki testi ve içinde hamur ve tirit yapılan bir kaptan ibaret olduğunu yazar [751] Kaynaklarda Hz Peygamber'in diğer eşlerine verdiği mihirler de zikredilmektedir [752]
Cahiliye devrinin aksine Hz Peygamber devrinde kadının mihr hakkına yapılan tecavüzler ortadan kaldırılmaya çalışılmış ve kadına bu hakkını istediği gibi kullanma serbestliği getirilmiştir
Evlenen erkeğin, mihirden başka maddî harcamalarda bulunması da istenmiştir Erkek, evlendiği kadının normal giderlerini karşılar Yani erkeğin, nafaka, mesken ve giyim diye ifade edebileceğimiz harcamaları yapma görevi vardır [753] Bu harcamalara erkeğin çocuklarının giderleri de eklenmiştir Hatta küçük çocuğun emzirilmesinin giderleri varsa bu da kocaya aittir [754]
Hz Peygamber, kadının, ihtiyacı olan bazı şeyleri kocasının malından, onun haberi olmadan alabileceğini söyler [755] Daha fazla harcamalarda ise kocanın izninin alınması istenmiştir [756] Çünkü kadın, kocasının evde bulunmadığı zamanlarda onun hukukunun çiğnenmemesi için mesuliyeti olan ve evin koruyucusu olarak dü-şünülen bir insandır [757]
Koca, kadının hakkı olan nafaka, giyim ve ev konusunda yapacağı harcamayı, bulundukları statü, çevre şartları ve Örfe göre yapar Bu konuda erkeğin cimrilik yapmasının yanlış olacağı, bu harcamalar için ayette geçen «  uygun bir şekilde (bi'l-ma'rûf)» ifadesinden anlaşılmaktadır [758]
Kadın ve erkeği birbirlerine yaklaştıran unsurlardan biri de cinsî arzulardır Kur'ân'da, kadınların erkekler için, erkeklerin de kadınlar için bir elbise oldukları zikredilmiştir Elbise insan vücudunu örttüğü gibi onu sıcak veya soğuk gibi dış etkilerden de korur Buna göre eşlerin birbirlerini tehlikelerden koruma, eksikliklerini giderme ve elbise ile vücudun bütünleşmesi gibi biri birilerini tamamlama özelliklerine işaret edilmektedir Çünkü evli erkek, günahtan daha iyi korunabilir ve iffetini muhafaza edebilir [759] Kur'ân'da cinsî arzuları meşru yoldan tatmin emri verilmiştir [760] Karı koca istedikleri gibi biri birileriyle sevişebilirler [761] Ancak hayızlı ve nifaslı (aybaşı halinde bulunan ve doğum yapmış kadın) temizlenmeden Önce cinsî ilişki kurulması yasaklanmıştır Bu gibi haller dışında bir yasak konmamıştır [762]
Bu konuda kocanın, eşini ihmal etmemesi ve bunu doğuracak tutum ve davranışlardan uzak durması istenmiştir Geceleri namaz kılarak geçiren gündüzleri oruç tutan Abdullah b Ömer'e Hz Peygamber; «Namaz kıl sonra uyu, oruç tut, sonra oruçsuz günlerin de olsun Çünkü vücudunun, gözünün ve eşinin senin üzerinde hakları vardır» der [763] Yine Ebu'd-Derda'nm da Abdullah gibi davrandığı anlaşılmaktadır Hz Peygamber, Selman'la Ebu'd-Derda arasında kardeşlik tesis ettiği için Selman, bir gün kardeşini ziyarete gider ve Ebu'd-Derda'nm eşini perişan bir halde görür Bunun sebebini soran Selman'a kadın şöyle der: «Kardeşin Ebu'd-Derda'nın dünyaya ihtiyacı yok » Ebu'd-Derda gelir ve Selman'a yemek yaparak «Sen buyur, ben oruçluyum» der Selman: «Hayır sen orucunu bozmazsan ben de yemem» deyince Ebu'd-Derda orucunu bozar Selman daha sonra şöyle der: «Senin üzerinde Rabbinin, nefsinin, ve eşinin hakkı vardır, herkese hakkını ver » Bu durumu duyan Hz Peygamber: «Selman doğru söylemiş» der [764] Ayrıca Hz Peygamber'in, eşini ihmal eden Osman b Maz'un'u uyardığı rivayet edilmektedir [765] Hz Peygamberin bu yaklaşımını iyi bilen kadınlardan kocaları tarafından ihmal edilenlerin, durumu Hz Âişe vasıtasıyla ona ulaştırdıkları anlaşılmaktadır [766]
Cahiliye devrinde erkeğin, eşine yaklaşmama yemini edip bir veya iki yıl hanımından uzak yaşadığı mevcut rivayetler arasındadır
îslâm, bu süreyi azamî dört ay olarak geçerli sayar [767] Abdullah b Amr b el-As'ın annesi, Hz Peygamber'e gelir, oğlunun dünyadan el etek çektiğini ve eşini ihmal ettiğini söyler Hz Peygamber, Abdullah'a hareketinin yanlış olduğunu «Allah'ın Rasûlün'de sana güzel Örnek vardır  o, eşlerine haklarını verir  » diyerek ifade eder [768]
Kocasının şehvetinin çokluğundan şikayet eden bir kadının kocasına, Hz Peygamber, bir cariye verir Fakat bu da adama yetmez, Hz Peygamber, onu karşısına alır ve bazı tavsiyelerde bulunur; sonra da «Muhtemelen sen, heva ve hevesine çok meyi ediyorsun?» diye sorunca adam «Evet» diye cevap verir Bunun üzerine Hz Peygamber ona: «Arzularına meyi etmeyi bırak, bu senin şehevî gücünü azaltır» diye tavsiyede bulunur [769] Kadın, kocasının normal isteklerine karşı çıkmamalıdır Fakat erkek de hanımının durumunu dikkate alarak onun istek ve arzularını da hesaba katmalıdır Burada «Kocası kendisinden kızgın olarak geceleyen kadına Hz Peygamber lanet etmiştir  » hadisi hakkında, et-Tirmizî'nin, «sahih değildir» dediğini ifade etmeliyiz [770]
Erkeğin ve kadının, eğer cinsel konularda anormallikleri varsa, bunu tedavi ettirmeleri ve biri birilerinin haklarına tecavüz etmemeleri gerektiğim söylenebilir Bu konuda Hz Peygamber'in hiçbir tarafa zulmetme ve zorlama yetkisi vermediği ve bu sebeple konuyla ilgili rivayetlerin neden ve niçinini iyice bilmeden bunlara göre davranmanın yanlış sonuçlara götereceği ifade edilebilir [771]
D- Kadının İffetli Olması
Erkek ve kadının ifetli olması ve eşinin dışında hiç kimse ile meşru olmayan ilişkiye girmemesi istenmiştir Bu konuda çok serbest olan cahiliye insanına sınırlamalar getirilmiştir [772]
Cahiliye döneminde, para kazanmak için cariyenin zinaya zorlandığı ve müslümanlarm, en-Nûr 24/33 ayetiyle bundan me-nedildikleri kaydedilmektedir [773] Bu ayetin, münafık Abdullah b Ubey'in zinaya zorlanan iki cariyesinin, Hz Peygamber'e başvurmaları üzerine nazil olduğu da rivayet edilmektedir [774]
Zina ağır bir suçtur Bu sebeple bu suçun tesbiti için dört şahit istenmiştir [775] Bir kadına bu suçu isnat ettikten sonra dört şahit getiremeyen kimseye, seksen değnek vurulur ve ebediyyen şahitliği kabul edilmez [776] Hz Peygamber, zina suçunu işlemiş bir kadının, sıcak bir günde susuzluktan su kuyusunun etrafında dolaşan bir köpeğe su verdiği için afedüdiğini ifade eder [777]
Koca, eşine bu suçu isnad eder ve kadın bunu yalanlarsa, araları ayrılır, eğer çocuk varsa anneye verilir [778] Bu gibi şüpheli durumlarda çocuğun nesebinin tesbitine çalışılır [779]
Hz Peygamberin eşi Hz Aişe'ye zina iftirası atılmış ve bu, toplumda karışıklıklar çıkarmıştır Daha sonra, gelen ayetlerle olayın iftira olduğu anlaşılmıştır [780]
Hz Peygamber, erkeklere, kadınlar konusunda dikkatli olmalarını ve onların cazibelerine kapılıp suç işlememelerini tasviye eder [781] Yine Hz Peygamber'in, erkekleri tahrik edecek şekilde, kadınların özelliklerinin anlatılmasını yasakladığı rivayet edilmektedir [782]
Mekke fethinden sonra Ensâr ve Muhacirlerin beraberce oturdukları bir yere, bir grup Mekkeli kadın uğrar Ensârdan olan Sa'd b Ubade, «Kureyş kadınlarının iyi ve güzel oldukları anlatılırdı, halbuki öyle değilmiş» deyince mecliste bulunan muhacirlerden olan Abdurrahman b Avf çok sinirlenir Bunun üzerine Sa'd toplantı yerini terk eder ve Hz Peygambere gelip olayı anlatır Hz Peygamber de Sa'd'm haksız olduğunu ifade eder [783]
Yabancı bir kadınla sevişip sonra Hz Peygamber'e gelip pişman olduğunu söyleyen bir kişi hakkında,« İyilikler kötülükleri giderir» ayetinin [784] nazil olduğu kaydedilmektedir [785]
F- Geçimsizlik
Ailede geçimsizlik, genelde erkek, kadın, veya her ikisinden kaynaklanabilir Kur'ân ayetlerine ve sahih hadislere baktığımız zaman toplumun durumunun dikkate alınarak, yuvanın dağılmaması istikametinde konuya yaklaşıldığım görürüz Kadın erkeğe, erkek de kadına ezdirilmek istenmez Zaten genel tutuma uygun olan da budur Çünkü, Kur'ân zulmün her çeşidini ortadan kaldırmayı ve huzuru getirmeyi hedeflediğini defalarca açıkladıktan sonra, kadın ve erkeğin aynı haklara sahip olduklarını açıklamıştır [786] Buna göre ailede huzursuzluğu kim çıkarırsa çıkarsın bu hoş karşılanmaz
Eğer huzursuzluK ve geçimsizliği (nuşuz)[787] erkek çıkarırsa, kadın bunun sebeplerini araştırdıktan sonra, kocasının haklı olduğunu görür ve kabul ederse elbette bunu ortadan kaldırmaya çalışır [788] Eğer kadın, kocasının haksız yere tatsızlık çıkardığını kabul ederse konu aile dışına taşar Hem kadın hem de erkek ailelerinden birer hakem konuyu açıklığa kavuşturur [789] Ayrıca kadın, doğrudan doğruya devlet başkanına da başvurabilir Bu konuda Hz Peygamber'e gelen kadınlar bulunduğu bilinmektedir Hatta Hz Ömer gibi sert bir halifeye bile bu konuda başvurular olmuştur [790]
Erkeğin huzursuzluk çıkarmasını önlemek için Kur'ân'm önerdiği «erkek ve kadının aralarını, anlaşma ile düzeltmeleri»[791] değişik şekillerde yorumlanabilir Müfessirler genelde bunu, kadının kendi isteği ile bazı haklarından vazgeçmesi ile oluşacak bir barış olarak düşünmektedir [792] Kadın eğer haklarından vazgeçmezse, erkeğin, geçimsizlik yapma ve kadının haklarına tecavüz etme yetkisi olmadığı açıktır [793] «  Eğer size itaat ederlerse artık onların (kadınların) aleyhine bir yol aramayın Çünkü Allah yücedir ve büyüktür»[794] ayeti bunu açıkça göstermektedir O halde barışın temini için, hiçbir tarafa, diğerinin haklarına tecavüz yetkisi verilmemiştir Erkek, eşi yaşlandığı veya çirkinleştiği için ona zulmetme yetkisine sahip olamaz
Hz Âişe, en-Nisa sûresi 128 ayetin nüzul sebebi konusunda özetle şöyle der: «Şevde yaşlanınca Hz Peygamberin kendisini boşayacağından korkarak geceleri onunla beraber olma hakkını bana verdi Bunun üzerine bu ayet nazil oldu»[795] Bu ayetin nüzul sebebi hakkında, ayetin kadınların aleyhine yorumlanması sonu-cunu doğuracak, başka rivayetler de bulunmaktadır [796] Fakat bu konuda Hz Âişe'nin yukarda kaydettiğimiz rivayetinin daha doğru olduğu kanaatindeyiz
Eğer kadın ailede geçimsizlik yaparsa, erkek bunun sebeplerini araştırır ve kadını haklı görürse, buna göre hareket ederek durumu düzeltir Hz Peygamber, ailede huzursuzluk çıkmaması için eşlerin gerekli hassasiyeti göstermelerini ister [797] Hz Peygamber'in hürriyete kavuşturduğu Zeyd'le evli, soylu bir aileye mensup olan Zeyneb bint Cahş, kocasını sözleri ve kibirli davranışlarıyla incitir Zeyd durumu Hz Peygamber'e açınca O, «  Eşi-ni bırakma, Allah'tan kork  » der [798] Fakat bu evlilik yürümez ve Zeyd, Zeyneb'den ayrılır [799] Müslümanlar, Hz Peygamberle beraber veda haccmdan dönerken, Medine'ye yaklaştıkları zaman Hz Peygamber onlara, eşlerinin hazırlık yapmaları için, gece Medine'ye girmemelerini söyler [800]
Boş yere yapılan kıskançlık verilmiştir [801] Eşinin siyah tenli bir oğlan doğurduğunu (kendi tenine benzemediği için) şikayete gelen bir Arab'a Hz Peygamber, bunun olabileceğini, develerinin çoğalmasıyla ilgili bir misal vererek anlatır ve onu ikna eder [802]
Hz Ebu Bekir, hammı Esma bint Umeys'in yanına geldiği zaman orada Haşimîler'den olan bir erkeği görür ve kızar Bu durumu Hz Peygamber'e söyleyen Hz Ebu Bekir, onun bu konuda bir açıklama yapmasını sağlar Hz Peygamber, yalnız bulunan bir kadının evine yabancı bir erkeğin tek başına girmemesini ister [803] Eşinin hacca gittiğini ve kendisinin cihada yazıldığını söyleyen bir kişiye Hz Peygamber, hammıyla gitmesini söyler [804]
Kadının geçimsizliğinin ne olduğu konusunda değişik açıklamalar bulunmaktadır Kadının kocasından nefret etmesi,[805] hoşlanmaması [806]ve kocasının evinde oturmak istememesi[807] gibi evlilikle bağdaşmayan tutum ve davranışlarda bulunması kadının, geçimsizliği olarak değerlendirilmektedir
Kadının bu yanlış davranışlarını erkek, onu ikna ederek düzeltebilir Bu konuşmalar fayda vermezse, erkek, eşini yatakta yalnız bırakabilir [808] Hatta erkeğin, aynı yatakta eşine kızdığı için sırtını dönmesinin bile, onu yatakta yalnız bırakma olabileceği ifade edilmektedir [809] Hz Peygamberin eşlerinin, ondan yaparrn-yacağı bazı isteklerde bulundukları ve bunun üzerine Hz Peygamberin onlardan ayrılarak ayrı bir odada kaldığı rivayet edil-mektedir [810]
Hz Âişe, erkeğin eşiyle konuşmamasının da onu terk (ilâ)[811] olacağı görüşündedir [812]
Arap toplumunda, erkeğin eşini dövme adeti bulunmaktadır Hz Peygamber, bu kötü adeti ortadan kaldırmaya çalışmıştır Hatta Hz Peygamber'in bir ara eşini döven erkeklere kısas uygulamayı bile düşündüğü rivayet edilmektedir [813] Hz Peygamber: «Kadınlar hakkında Allah'tan korkunuz Onları Allah'ın emaneti olarak aldınız Allah'ın kelimesiyle onlar size helal oldu Sizin onların üzerindeki hakkınız, hoşlanmadığınız birini evinize sok-mamalarıdır Eğer bunu yaparlarsa yaralamadan onları dövün Onların sizin üzerindeki haklan ise, rızıklannhve giyimlerini Örfe göre üstlenmenizdir  »[814] diye buyurmaktadır Bu rivayetin başka şekilleri de bulunmaktadır Bunlara göre kadın, kocasının izin vermediği bir kimseyi eve alırsa, erkeğin onu yatakta yalnız bırakmasına ve yaralamadan dövmesine izin verildiği anlaşılmaktadır [815] Bu rivayetlerin dışında Hz Peygamberin kadınları döv-meye izin vermediği ve eşlerini dövenlere çok kızdığı anlaşılmaktadır Buna göre Hz Peygamberin, yukarıda kaydettiğimiz ayette geçen kadının geçimsizlik çıkarmasını, kadının, kocasının izin vermediği bir erkeği evine alması olarak tefsir ettiği söylenebilir [816]
Müslümanlar için en güzel Örnek olan [817]Hz Peygamber'in, hayatı boyunca hiçbir kadına ve köleye bir fiske bile vurmadığını, Hz Âişe söylemektedir [818] Hz Peygamber kadınları dövmeyi yasaklar Bunun üzerine kadınlar, kocalarına karşı haksız yere dikleşmeye ve huzursuzluk çıkarmaya başlayınca bu yasak kaldırılır [819] Fakat Hz Peygamber hep kadınların yanında yer alır Hz Peygamber'in, hanımım döven hiç bir erkeği haklı gördüğü riva-yetine şu ana kadar okuma imkanını bulduğum kaynaklarda rastladım Aksine Hz Peygamber, eşlerini döven kimselerin, müslümanlarm hayırlıları olmadıklarını ifade eder [820]
Kocasından dayak yiyen Ümmü Cemil bint Abdillah, durumu Hz Peygamber'e bildirir Hz Peygamber, onun kocasını karşısına alır ve: «Eşinden ayrılmak ister misin?» diye sorar Kocası, Ümmü Cemil'den ayrılır [821]
Abdullah b Ömer; «Hz Peygamber devrinde hakkımızda ayet nazil olur korkusuyla hanımlarımıza elimizi ve dilimizi uzatmaktan sakmırdık Hz Peygamber vefat edince dilimizi ve ellerimizi onlara uzattık»[822] diyerek Hz Peygamber devrinde kadına haksızlık yapılmasının nasıl önlendiğini ifade etmektedir Hz Peygamber devrindeki bu anlayış, kadınların, kocalarına her konuda boyun eğmemelerini ve zulme karşı ayaklanmalarını ve haklarına sahip çıkmalarını sağlar Hz Ömer, kadınlardaki bu uyanışı Ensâr kadınlarına bağlamaktadır O, bunu şöyle ifade eder: «Biz Kureyş topluluğu, kadınlardan üstündük (galiptik) Medine'ye geldiğimiz zaman kadınların Ensâr'a galip olduklarını gördük Bizim kadınlarımız da onların huyunu edinmeye başladılar  »[823]
Hz Peygamber'in bu konudaki ayet için yaptığı tefsire göre hareket edilirse erkeğin, eşini dövme cevasını bulması çok zordur [824]
Evliliklerini yürütemeyeceklerini anlayan eşler, birbirlerine zarar vermeden ayrılırlar Cahiliye devrinde kadının bu konuda büyük haksızlıklara uğradığı anlaşılmaktadır Kur'an, bu yanlışlıklara işaret ederek konuya açıklık getirmiştir [825]
Kadınlar, zarar vermek için talak (ayrılma) konusunda do-lanbaçlı yollara sapmak yasaklanmıştır «Kadınları boşadığınız-da, bekleme süreleri sona ererken, ya onları iyilikle tutun, ya da iyilikle bırakın Haklarına tecavüz etmek için onları tutmayın Kim bunu yaparsa kendine yazık etmiş olur Allah'ın ayetlerini eğlence yerine koymayın  »[826] ayeti bunu açıkça ifade etmektedir
Cahiliye devrinde, erkeğin eşini boşayıp sonra aldığı ve bunu istediği kadar yapma hakkına sahip olduğu rivayet edilir [827] Kur'ân, buna bir sınır getirmiştir Erkek eşinden iki defa ayrılıp dönme hakkına sahiptir, üçüncü defa vereceği karar son merhaledir Ya iyilikle eşine döner ya da aynı şekilde ondan ayrılır [828] Boşanmış kadın, evlenmesi yasak olan akrabalarının dışında biriyle evlenebilir;[829] buna engel olunmaması emredilmiştir [830]
Hz Peygamber, eşini aybaşı halinde boşayan îbn Ömer'in bu davranışını beğenmez ve ondan hanımına dönmesini, eğer ayrıla-caksa, eşinin temizlik döneminde ayrılmasını ister [831] «Ey Peygamber, kadınları boşayacağınız zaman iddetleri içinde (temiz oldukları devrede) onları boşayın ve iddeti sayın (üç defa âdet görüp temizlenmelerini bekleyin) Rabbiniz Allah'tan korkun (Bekleme süreleri dolmadan) onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar Ancak apaçık bir edepsizlik yaparlarsa başka Bunlar Allah'ın sınırlarıdır Kim Allah'ın sınırlarını geçerse kendisine yazık etmiş olur Bilemezsin belki Allah, bundan sonra bir iş ortaya çıkarır (Bekleme süresi içinde bir anlaşma zemini oluşabilir) »[832] Bu ayeti göre, hanımını boşamak isteyen kimse, eşi âdetten temizlendikten sonra, onunla cinsel ilişki kurmadan onu boşar, kadın bir âdet görüp temizlendikten sonra ikinci kez boşar, yine bekler, kadın bir âdet daha görüp temizlenir Erkek boşamaya kararlı ise hanımını boşar ve böylece evlilik bağları kopmuş olur Kadın iddetini gördükten sonra istediğine varabilir [833]
Kocası ölen kadın, kocasının evinde dört ay on gün iddet bekler [834] Hangi sebeple olursa olsun kadın iddet beklerken nafakası ve oturacağı ev kocası tarafından sağlanır [835] Kadın eğer hamile ise doğum yapınca iddeti sona erer [836]
Kadın da kocasından ayrılma isteğinde bulunabilir [837] Hem Hz Peygamber hem de Hulefai Raşidîn devrinde kocasından ayrılma isteğinde bulunup ayrılan kadınlar bulunduğu anlaşılmaktadır
Hz Peygamber, bir gün sabah namazına çıkarken Habibe bint Sehl'i görür Habibe, kocasından ayrılmak istediğim ve kocasının verdiği mihrin yanında bulunduğunu söyler Bu konuda Habibe'nin kocasını da dinledikten sonra Hz Peygamber, mihri kocaya geri verir ve bu eşleri ayırır Kadın ailesine döner [838]
Tavaf esnasında bir kadının şiir okuduğunu duyan Hz Ömer, onun, kocasından yakındığını anlayınca kocasının nasıl bir kişi olduğunu öğrenmek için birisini görevlendirir Bu görevli, kadının kocasının ağzının eğildiğini görür Hz Ömer, bu adama bir cariye veya hazine (fey)den 500 dirhem vererek onu eşinden ayırmak istediğini söyler Adam parayı tercih eder ve hanımından ayrılır [839]
Kadının, nikah sırasında boşama hakkını üzerine alma âdetinin, îslâm geldikten sonra da devam ettiği anlaşılmakta-dır [840]
Hz Peygamber'in boşanan kadınlara, karşılaştıkları güçlüklerde yardımcı olduğu zikredilmektedir [841]
II Anne Olarak Kadın
Evlenen kadın, çocuk sahibi olduğu zaman hayatında yeni bir devre olan annelik başlamış olur Kur'ân'ın ifadesiyle «dünya hayatının süsü»[842] olan çocuk, «emin ve sağlam bir karargah»[843] olan «anne rahminde yaratılır»[844] Belli bir müddet anne rahminde ondan beslenen çocuk, esasen dünyaya geldikten sonra da yine ona muhtaç bir şekilde hayatını sürdürür
Ana kelimesi, asıl temel, merkez kaynak gibi anlamlara gelir [845] Kur'an'da bu kelimenin, zikrettiğimiz manalarda kullanıldığı ayetler bulunmaktadır [846]
Kadın, insan neslinin devamında çok önemli vazifeler üstlendiği için bu yönüyle anne, insanlığın esası temeli ve kaynağı sayılır
Kur'ân, anne ve babaya iyilik etmekten bahsederken [847]annenin çocuğu için çektiği sıkıntılara yer verir, «  annesi onu (çocuğu) zahmetle taşıdığı ve zahmetle doğurduğu  »[848] ve «  annesi onu (çocuğu) nice sıkıntılarla taşımıştır  » [849]gibi ayetler buna işaret eder
Anne çocuğunu dünyaya getirdikten sonra, çocukluk çağında hemen hemen onun bütün yükü yine annenin üzerindedir «Emzirmenin tamamlanmasını isteyen baba için, anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler»[850] ayetine göre anne çocuğunu emzirir, fakat bu ayetin devamında «  Hiç bir anne, çocuğu sebebiyle zarara uğratılmamalı  » buyurulmaktadır Günümüzde doktorların, anne sütünü çocuk için çok faydalı buldukları bilinmektedir Buna göre, çocuğun gelişmesini iyi tamamlaması ve sağlıklı büyümesi için annenin çocuğunu emzirmesi gerekir [851]
Eğer kadın başka birinin çocuğunu emzirirse, ortaya "süt an-nelik'le ilgili bazı yeni hükümler çıkar Kur'an bu konuya da yer vermiştir [852]
Bir kişi Hz Peygambere gelir ve «Ya Resûlallah kim benim iyiliklerime daha layıktır?» der Hz Peygamber; Annen» diye cevap verir, Adam: «Sonra kim?» diye tekrar sorar, Hz Peygamber «Annen» der, Adam üçüncü defa, «Sonra kim?» deyince, o tekrar -Annen» der ve aynı soruya dördüncü defa «Baban» diye cevap [853]Bu ve daha başka hadislerden anlaşıldığı üzere, kişinin ırjk yapacakları arasında anne, ilk sırayı alır [854]
Eğer annenin ihtiyacı varsa, geçimini temin etmek oğlunun evleri arasındadır [855] Hz Peygamber, Allah Teala'nm anneye ıssızlığı haram kıldığım ifade eder [856]
Esma bint Ebî Bekir, müşrik annesi ile görüşüp görüşemiyeni, Hz Peygambere sorunca ö, annesiyle görüşmesini söyler, «Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızz çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve adil davranmanızı yamaz Çünkü Allah adaletli olanları sever»[857] ayetinin bu korda nazil olduğu rivayet edilmektedir [858]
îbn Hişam'm yazdığına göre Hz Peygamber, esir anneyi çocukdan ayırmayı yasaklamıştır [859] îbn Kuteybe, «Hiç bir anne çok sebebiyle zarara uğratılmamalı  »[860] ayetinin tefsirinde, anne sağlıklı ise, çocuğunun elinden alınıp sütanneye verilemeyeceğini kaydeder [861] Cahiliye devrinde de anneye saygının li olduğu anlaşılmaktadır Bi'ru Maune' de bir grup müslüman Öldüren Amir b Tufeyl, annesinin bir köle azad etme nezrini r-ne getirmek için Âmir b Umeyye'yi serbest bırakır [862]
|