08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Hicretin Dokuzuncu Senesi
Etrafa Vali ve Zekât Memurlarının Gönderilmesi
Hicretin 9 senesi Muharrem ayı Bu tarihe kadar bir çok kabile İslâmla şereflenmiş, birçok memleket de İslâm topraklarına katılmıştı Bu memleketin idaresi ve halkına mükellefiyetlerinin bildirilmesi gerekiyordu
Bu maksatla Resûl-i Ekrem Efendimiz, Hicretin bu 9 yılı Muharrem ayında İslâm memleketlerinden bazılarına valiler ve halktan zekât toplamak için de zekât tahsil memurları tayin edip gönderdi
Resûl-i Ekremin, gönderdiği vali ve zekât tahsil memurlarına emir ve tavsiyeleri şu idi:
"Halkın kusurlarına karşı affedici davranınız ve en iyi mallarını almaktan sakınınız!"
Yemen'in güzel kasabalarından biri olan San'a ve yine Yemen'in Hadramut bölgesi ile Süleymler, Müzeyneler, Cuheyneler, Kilaboğulları, Resûl-i Ekrem Efendimizin vali ve zekât memurları gönderdiği memleket ve kabilelerden bazıları idi
Bu valiler idarî işlerle meşgul olmaktan başka, halk arasında çıkan dâvalara da bakıyorlar, onları İslâmî hükümlere göre halletmeye çalışıyorlardı
Zekât memurları ise, gittikleri kabilelere İslâmın zekât mükellefiyetini anlatarak, zenginlerinin bu malî ibâdeti yerine getirmeleri gerektiğini bildiriyorlardı
Bazı kabileler bu mükellefiyetlerini seve seve yerine getirdiler Bir kısım kabileler ise önce bu malî mükellefiyeti ağır bularak memurları hoş karşılamadılar Ancak sonradan bu hareketlerinden vazgeçerek zekâtlarını vermeye başladılar
Mekke'nin fethi, İslâmın en parlak ve en şerefli bir zaferi idi Çünkü, bu fetih ile senelerden beri Hz Resûlullah ile Kureyş müşrikleri arasında süregelen amansız mücadele İslâmın galibiyeti ile netice bulmuştu
Arabistan'daki kabileler de yıllardan beri devam edegelen bu çetin mücadeleyi yakından ve dikkatlice takip etmişlerdi Önce, bu mücadelede Resûl-i Kibriyâyı kavmi olan Kureyşlilerle yalnız bırakmayı tercih etmişler ve "Onu kavmi olan Kureyşlilerle baş başa bırakınız Eğer o, kavmine galip gelirse, şüphesiz kendisi sözünde doğrudur ve peygamberdir" demişlerdi
İşte, etraftaki kabilelerin yakından takip ettikleri bu şiddetli mücadele, Mekke fethi ile İslâmın üstünlüğü, şirkin mağlubiyet ve perişanlığı ile son bulmuştu
Artık onlar için tek yol kalmıştı: İslâmın şefkatli sînesine bir an evvel koşmak Gayet iyi biliyorlardı ki, Mekkeli müşriklerin bunca düşmanlık ve kuvvetlerine rağmen söndüremedikleri bu dâvâyı kendileri de söndüremezler ve onun yayılmasını engelleyemezlerdi
Bu sebeple Mekke'nin fethini takip eden günlerde Hicretin 9 yılı başlarında civar kabilelerin Müslüman olmak için Medine'ye akın akın geldikleri görülüyordu Bu sebeple bu yıla "Heyetler Yılı" adı da verilmiştir
Gelen bu heyetlerin hepsini Peygamber Efendimiz, gayet güzel karşılıyor ve onlara izzet ikramda bulunuyordu Bu heyetlerin içinde her sınıftan insan vardı Hepsi de Resûl-i Ekremin yüksek ahlâk ve faziletine, Ashabının nazik ve insanî hareket ve davranışlarına hayran kalarak yurtlarına dönüyorlardı
Salih SURUÇ
|
|
|