08-02-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İmam-İ Azam Ebu Hanife
Zulme karşı haklının yanında
Emevi halifelerinin ve atadıkları valilerin keyfi tutum ve uygulamalarını onaylamayan bu büyük insan, Hz Hüseyin’in Kerbela’da kurtulan tek oğlu İmam Zeyd’in halife Hişam b Abdülmelik’in tahrik ve küfürlerine karşı ayaklanması sırasında, “Eğer insanların, Hz Hüseyin’i terk etikleri gibi onu da yarı yolda bırakmayacaklarını bilsem ona katılırdım Çünkü hak imam odur!” diyerek tavrını oradan yana koymuş ve İmam Zeyd’e onbin dirhem maddî yardımda bulunmuştu
Gerçekten de İmam Zeyd, babası Hz Hüseyin gibi Kûfe’liler tarafından yalnız bırakılarak ihanete uğradı Ebu Hanife Hazretleri bu tavrıyla güvenilmeyecek insanlarla yola çıkılamayacağını gösterdiği gibi, Ümeyyeoğulları’nın saltanatına da açık bir tavır koymuştu
Emeviler’in son Irak Valisi Ömer İbn-i Hübeyre bu ünlü hukukçuya şu teklifte bulundu
“Hakimler Meclisinin başına geç İmza koymadığın hiçbir kanun yürürlüğe konmayacak, sen izin vermeden devlet hazinesinden kuruş çıkmayacak!” Bu, büyük ve itibarlı bir görevdi Ama İmam bu teklifi hiç tereddüt etmeden reddetti Vali tarafından zindana atılarak kırbaçlanmaya başlandı Ulemadan bazı kişiler devreye girerek “Kendine yazık etme, biz nasıl istemeyerek, kerhen kabul ettiysek, sen de öyle yap ” dedilerse de onun verdiği cevap şu oldu;
“Eğer vali benden Vasıt Mescidi’nin kapılarını saymak gibi sıradan bir iş istesin, yine kabul etmem O bir insanın katline hükmedecek, ben mühür basacağım ha? Allah’a yemin ederim ki bu mümkün değil! Bu dünyada kırbaç yemek ahirette ceza görmekten daha iyidir Valinin beni öldürmeğe gücü yeter fakat tekliflerini kabul ettirmeğe asla!”
İmamı elde edemeyeceğini gören vali tepkilerden çekinerek onu serbest bıraktı, İmam da Kûfe’yi terk ederek Mekke’ye hicret etti
“Hakk’a tabi iseniz sizinleyim ”
İmam-ı Azam, çoğu insanı cezb edecek dünyevî makam ve zenginlikleri işkencelere rağmen neden reddetmişti? İsteseydi emrine verilen imkanları “dava”sı için kullanamaz mıydı? O biliyordu ki, zalim idarecilerin tekliflerini kabul ettiği an, fiili olarak haksızlıklara ortak kılınacak, zalim idare meşrulaşacak, muhalefet parçalanacak, diğer alimler de o örnek gösterilerek susturulacaktı Böylece sistemin kokuşmuş, çökmeye yüz tutmuş kurumları bu dürüst insanın ismiyle yeniden meşrulaştırılmaya çalışılacak, iktidarın ömrü uzayacaktı Bu şöhreti dünyayı tutmuş insan, şöhretinden faydanılmasına izin vermedi ve hicreti tercih etti Onun hicretinden bir süre sonra da Emevi saltanatı tarih oldu
Hilafetin tekrar Peyegamber soyuna Abbasilerin eline geçmesi onu son derece sevindirdi Bu konuda şunları söyledi,
“Bu iş (hilafet) Peygamberimiz’in yakınlarına geçerek hak yerini buldu Bu Allah’ın lutfu ve keremidir Ey alimler; bunlara yardım etmeye en layık olan sizsiniz! Size istediğiniz kadar ikram ve ihsan var Halifenize biat ediniz Biat ahirette sizin için emniyete kavuşmaya vesiledir Allah’ın huzuruna biatsız çıkarak hüccetsiz ve delilsiz kalmayınız ”
Yeni seçilen Halifeyi ziyarete gittiğinde söylediği sözler onun takip edeceği siyasetin ipuçlarını veriyordu
“Allah’a hamdolsun ki, hakkı Nebi’nin yakınlarına verdi ve üzerimizdeki alçaltıcı zulmü kaldırdı Ve yine hamdolsun ki dilimize hakkı söyletti Allah’ın emri üzere sana biat ettik İşine vefa gösterirsen kıyamete kadar ahdimizde vefâkarız ” Görüldüğü gibi sözlerine çekinge koyuyordu Demek istiyordu ki “Sizi Rasulullah’ın yakını sayıyor onun için biat ediyoruz İşlerini Allah’ın emri üzerine adaletle yaparsan ahdimize ve biatimize sadıkız, aksi halde zulmüne ortak olmayız ”
|
|
|