Prof. Dr. Sinsi
|
Dört Halife Seçiminin Ayrıntıları
Dört Halife seçiminin ayrıntıları ve Hz Ali (ra)'nin halife seçimindeki görüşleri nelerdir?
Yazar: Sorularla İslamiyet, 12-12-2009
Hz Ali (r a )'in Hilafet Hakkındaki Görüşü
Hz Peygamber (s a s ) vefat edince, Müslümanlar kendilerini idâre etmek üzere Hz Ebû Bekir (r a)'i Devlet Başkanlığına getirdiler
Bilindiği gibi, Hz Peygamber (s a s ), iki görevi birden üstlenmişti: Birisi, Allah'tan gelen vahyi, yâni ilâhi emirleri insanlara tebliğ etmek; ikincisi, bu vahiy hükümlerine göre, başkanı bulunduğu devleti yönetmekti
Onun vefatıyla sadece vahiy değil, peygamberlik de son buldu Artık peygamber gelmeyecek, inanan insanlar, Son Peygamber (asv) vasıtasıyla gelen Kur'an'la ve bu Son Peygamber'in Sünnetiyle kendi yaşamlarına yön verecek, düzenlerini kuracaklardır
Hz Peygamber (s a s )'in vefatıyla, kanun değil, kanunun tatbikçisi olan Hz Muhammed (s a s ) Müslümanlar arasından ayrılmıştır Dolayısıyla, onun ölümünden sonra, Müslümanlar yeni kaynaklara değil; zaten mevcut olan kaynakları tatbik edecek bir insana, bir idâreciye muhtaçtılar Yâni vakıa, kanun boşluğu veya yokluğu değil, lider yokluğuydu; bu lideri bulmak lazımdı ki, bu ihtiyacı da, başlarına "Halife dediğimiz devlet başkanlarını getirerek giderdiler
Halife Seçimi
Hz Peygamber (s a s ) kendi vefatından sonra, Müslümanları yönetmek üzere, sarahaten bir halife seçmek istemediğinden -çünkü buna yeteri kadar vakti vardı- halife seçim işi Müslümanların inisiyatiflerine bırakılmış; onlar da, Peygamberlerinin vefatından sonra, kendilerini yönetmek üzere Hz Ebû Bekir (r a)'i seçip biat' etmişlerdir
Hz Ebû Bekir (r a)'a biat etmiş olmasına rağmen, daha sonraki senelerde, bazı grubular Hz Ali (r a)'i ona karşı göstermek istemişler ve maalesef bu şekilde başlatılan ihtilâf asırlarca sürmüş, binlerce Müslümanın ölümüyle neticelenen savaşlara sebebiyet vermiştir Halbuki bunlar, dava arkadaşı, cihâd ve siper ortaklarıydılar Bunlar, hayatlarını Allah'a hizmette yarıştırmış olan insanlardı
İşte, bu konuyu en güzel bir şekilde tahlil ettiğine inandığımız, Hz Ali (r a)'in bir konuşmasıyla açıklamak istiyoruz
Hz Osman (r a)'in şehid edilmesiyle başlayan ve İslâm tarihinde "el fitnet'ül kübrâ" (en büyük fitne) diye adlandırılan hareketten sonra, halife seçilmiş olup, hilâfetini tanımayanlarla savaşmak üzere Basra'ya gitmiş olan Hz Ali (ra)’ye, Ibnu'l Kevva' ve Kays b Ibâd, Basra'ya gidişinin sebebini sorup söyle dediler:
"Müslümanların karşı karşıya gelip birbirlerini öldürecekleri bu gelişin, Resulullah (s a s )'in sana olan bir ahdi veya emriyle midir?" Hz Ali (r a ) şu cevabı verdi:
"Bu konuda Resulullah (s a s )'in bana bir ahdi olup olmadığını soruyorsunuz Bana verilmiş böyle bir ahid yoktur Vallahi ona ilk inanan ben olduğum gibi, ona ilk defa yalan isnâd eden ben olmayacağım Şayet bu konuda Resulullah (s a s )'in bana bir ahdi olsaydı, Ebû Bekir (ra) ve Ömer (ra)'in onun minberine çıkmalarına müsaade etmezdim, elimle onlarla savaşırdım [Resulullah (s a s )'in emri olduğu için] Fakat Resulullah (s a s ) ne öldürüldü, ne de aniden öldü Hastalığı bir kaç gün ve gece devam etti
Müezzin ona namaz vaktini bildirmek içín geldiğinde, O Müslümanlara namaz kıldırtmak için Ebû Bekir (ra)'e emrederdi Kaldı ki, benim orada olduğumu da görüyordu Hanımlarından birisi (1) Hz Peygamber (s a s )'e, bu görevi Ebû Bekir'den almasını söyleyince kızdı ve "Siz kadınlar Hz Yusuf'un başını derde sokanlarsınız, Ebû Bekir'i geçirin Müslümanlara namazı kıldırsın!" dedi Allah, Peygamberinin ruhunu alınca, işimize baktık ve Resulullah (s a s )'in dinimiz için lâyık gördüğünü dünyamız için seçtik Namaz, Islâm'in aslıdır; o dinin emri, dinin direğidir Biz (bunun için) Ebû Bekir (ra)'e biat ettik ve o bu işin ehliydi İçimizden iki kişi dahi ona muhalefet etmedi Ebû Bekir'e hakkını edâ ettim ve ona itaat etmesini bildim Onunla beraber askerleri için de cihad ettim Bana verdiğini aldım, savaşa gönderince gittim; onun emriyle had cezalarını kendi kamçımla yerine getirdim
Ölünce, yerine Ömer (ra) geldi ve arkadaşının (yâni Ebû Bekir'in) yolunu takip etti, onun gibi hareket etti Böylece Ömer'e biat ettik ve içimizden iki kişi dahi ona muhalefet etmedi Hiç birimiz de başkasını ona tercih etmedik Ömer'e hakkını edâ ettim ve ona itaat etmesini bildim Onunla beraber askerleri içinde cihad ettim Bana verdiğini aldım, savaşa gönderince gittim; onun emriyle had cezalarını kendi kamçımla yerine getirdim
Ölünce Hz Peygamber (s a s )'e olan akrabalığımı, Islâm'da önceliğimi ve selefiyetimi ve bu işe liyâkatimi düşünerek bu konuda başkasının bana tercih edilmeyeceğini sandım Öldükten sonra, onun yüzünden halifenin bir günah islememesi ve kendini mesuliyetten kurtarmak için Ömer (ra) hilâfeti çocuğuna yasakladı ve yeni halifeyi seçmek üzere altı kişilik bir heyet seçti ki ben onlardan biriyim O isteseydi oğlunu seçebilirdi; yapmadı Heyet toplanınca, kimsenin bana tercih edilmeyeceğini sandım Abdurrahman b Avf, kimi halife tayin ederse (2) ona kesinlikle itaat edileceğine dair bizden söz aldıktan sonra, Osman b Affan'ın elini tutarak, eline vurdu ve biat etti Ben de işime baktım Ona itaatim ise, biatimden önce oldu Böylece Osman'a biat ettik Ona hakkını edâ ettim ve itaat etmesini bildim Onunla beraber askerleri içinde cihâd ettim Bana verdiğini aldım, savaşa gönderince gittim; onun emriyle had cezalarını kendi kamçımla yerine getirdim
Vurulunca, kendi işime baktım Resulullah (s a s )'in iki halifesi gitmiş, birisi de vurulmuştu Haremeyn'deki (Mekke ve Medine'deki) ve iki bölgedeki Müslümanlar bana biat ettiler Bunun üzerine birisi ortaya atıldı ki, dengim değil; ne Resulullah (s a s )'e olan akrabalığı benimki kadar yakın, ne ilmi benim ilmime denk ve ne de Islâm'daki önceliği benimki gibi eskiydi Dolayısıyla ben bu işe ondan (yâni Muaviye'den) daha lâyıktım!" (3)
Degerlendirme
1 Hz Peygamber (s a s ) , hilâfet konusunda kesin bir tavır takınmamış, kimseyi halife seçmemiştir Nitekim Hz Ali'nin yukarıda buyurduğu gibi, o bu konuda bir emir vermiş olsaydı, onun emri kanun olduğundan, mutlaka yerine getirilirdi
2 Namaz Islâm'ın aslıdır Asılsız, yâni temelsiz hiç bir şey düşünülemediği gibi, namazsız bir Islâm tasavvur edilemez Hz Ali (r a ) bunu delil kabul ederek, Hz Peygamber (s a s )'in namaz için seçtiği imâmı, yâni devlet başkanı olarak kabul ediyor
3 Hz Ali, kendinden önce biat ettiği halifelere kesin bir itaatle bağlıdır
4 Hz Ali (ra), Hz Muaviye (ra)'den de kendisine aynı şekilde itaat istiyor ve hilâfete kendisinin lâyık olduğunu söylüyor
5 Asırlardır Müslümanlara kabul ettirilmeye çalışıldığı gibi, Hulefayı Raşidin birbirine düşman değillerdir Öyle olsaydı, yâni Hz Ali, Hz Ömer'i sevmeseydi ona kızı Ümmü Gülsüm'ü verir miydi? Allah'in aslanı olan Hz Ali'nin korkudan "takiyye" yapıp kızını Hz Ömer’e verdiğini düşünmek en azından haksızlık olur
6 O örnek halifelerin bir tek endişesi vardı: Islâm'ı gereği gibi yaşamak ve yaşatmaya çalışmaktı!
Dipnotlar:
(1) Hz Ebû Bekir'in kizi Hz Aişe
(2) Abdurrahman b Avf adayliktan çekildigi için, ona halifeyi seçme yetkisini sura vermisti
(3) Suyûti, Tarihu'l-Hulefâ, el-Kahire, 1964, s 177-178
(Prof İhsan Süreyya Sırma, Tarih Şuuru)
Sorunuzun ilk kısımının cevabı ve ilave bilgiler için tıklayınız:
Dört halifenin halifeliğine işaret eden hususlar  
Hz Ebu Bekir'in halife seçilmesi  
Hz Ömer hakkında bilgi almak için tıklayınız  
Hz Osman'nın halife seçilmesi  
|