Yalnız Mesajı Göster

Asr-İ Saadet Öncesinde Mekke Toplumu

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Asr-İ Saadet Öncesinde Mekke Toplumu




ASR-I SAADET ÖNCESİNDE MEKKE TOPLUMU

ProfDrİhsan Süreyya Sırma

İHSAN SÜREYYA Tarihçi, yazar 1944 yılında Pervari'de doğdu SIRMA Ortaöğrenimini Siirt Lisesinde yaptı 1966da Ankara İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu 1967'de doktora için gittiği Fransa'dan, 1969'da Tunus'a geçti Tekrar Fransa'ya ve 1973'te de İslâm Tarihi dalında doktor olarak Türkiye'ye döndü Erzumun Yüksek îslâm Enstitüsü'nde İslâm Tarihi Öğretmenliği yaptı, (1973-74) Aynı yıl, îslâmî İlimler Fakültesi'ne asistan olarak girdi; 198O'de Doçent, 1989'da Profesör oldu Halen Sakarya Üniversitesi, İlahiyat Fakültesinde, îslâm Tarihi Öğretim Üyeliği yapmaktadır Çeşitli gazete ve dergilerde makaleleri yayınlanan yazar, evli ve üç çocuk babasıdır
Bugüne kadar yayınlanan eserleri: Osmanlı Devleti'nin Yıkılışında Yemen İsyanları, Birkaç Sahife Tarih,Tarih Şuuru, Tunus Hatıraları, Peygamber Ordusunun Tarihi (tercüme )3îslâm Müesseselerine Giriş (tercüme), îlk İslâm Devleti -Makaleler- (tercüme), İslâm Öncesi Mekke Dönemi ve Hz Muhammed, İslâmî Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence, İslâmî Tebliğin Medine Dönemi ve Cihad, îslâmî Tebliğin Örnek Halifeler Dönemi, Emeviler Dönemi, Abbasiler Dönemi, Sömürü Ajanı İngiliz Misyonerleri, Hz Peygamber Devrinde Yahudi Meselesi, II Abdülhamid'in İslâm Birliği Siyaseti, Tanzimat'ın Götürdükleri, İslâmiyet ve Hıristiyanlık (tere), îslâm ve Tarih, Neler Sordular, Pakia Mektupları ve Bir Garip Tarih, Nasıl Sömürüldük [1]

GİRİŞ

İslâm, tarihleri genellikle İslam Öncesi Mekke dönemine cahiliye dönemi demektedirler
Onun için biz de, o dönemi daha iyi anlayabilmek gayesiyle, araştırmamıza cahiliyye'nin ne olduğu konusu üzerinde durarak başlamak istiyoruz
Arapça cehile kelimesinden türeyen ve anlamı 'bilmeme' olan cahiliyye'nin ıstılah mânâsı genellikle îslâm öncesi dönemde Mekke Şehir devletindeki dinî, içtimaî ve siyasî hareketlerden, îslâm dinine aykırı düşen fiillere denir Tarih literatüründe, cahi-liyye kelimesi, îslâm öncesi Mekke tarihi için de kullanılmaktadır
Gerek îslâm tarihinin ve gerekse diğer îsîâmî ilimlerde geçen cahiliyye tabirinin kullanım alanlarına baktığımızda, bunun dindeki sapıklıklar olduğu görülür ki, bugünkü anlamda cehaletle, yâni kültürel, ya da sosyal bilgisizlikle çok fazla ilgili değil Nitekim, kültürel manada, söz konusu dönemde, zirvede olan şairler, edipler vardı Mekke'de Yedi Askı (Mu'allakatu's-Seb'a) denen ve bugüne değin edebî ve sanat değerlerinden hiçbir şey kaybetmeyen şiirler, Arap edebiyat tarihinin birer şaheserleridirler O halde cahilliyye, bizim anlayageldiğimiz gibi, "bilgisizlik" demek değildir
Cahiliyye kelimesi Kur'an-ı Kerim'de de söz konusu edildiğinden, bu kelimenin geçtiği ayetleri ele alır, incelersek, cahiliyyeden ne kastedildiği iyice anlaşılır Nitekim Kur'an ayetlerine bakmadan bu ıstılahı anlamak mümkün değildir Çünkü neyin cahiliyye olduğunu ilk önce Kur'an öğretmiştir bize Ve Kur'an da, Hz Peygamberin (sas) hadisleriyle açıklandığından, ayrıca onun sünnetine de, yani bu konudaki hadis-i şeriflere de bakmamız gerekecek
Önce âyetleri ele alalım:
Cahiliyye kelimesi, Kur'an-ı Kerim'de dört yerde geçmektedir Bu ayetlerde geçen cahiliyye ıstılahını açıklamadan Önce, ayetleri zikredelim:
1- "Bir grup da (münafıklardı) Canları sevdasına düşmüşlerdi Allah(u Te'âlâ)ya karşı cahiliyet zannı gibi hakkın dışında bir zan besliyorlardı (Ve "Bu) işten (galibiyet ve zafer vadinden) bize bir şey (nasib) var mı" diyorlardı"[2]
2- "Onlar hâlâ cahiliyye (devrinin islâm dışı) hükmünü mü arıyorlar? Şüphesiz ehl-i yakın (iyi kanaat sahibi olan) bir kavim için, hükmü Allah(u Teâlâ)dan daha güzel olan kimdir?"[3]
3- "Ey peygamber kadınları, siz (diğer) kadınlardan (herhangi) biri gibi değilsiniz Eğer (Allah'tan) korkuyorsanız, yılışarak,(kırıt arak, dikkat çekerek) konuşmayın Sonra kalplerinde bir maraz (kötülüğe meyilli) olanlar tama'a düşer(ler) Konuşunca, yapmacık hareketlerden uzak, ciddi ve ağır başlı konuşun Evlerinizde oturun! Evvelki cahiliyye (devri kadınlarının kırıta kınta, süslerini göstere göstere, sallana saltana yaptıkları gibi) yürümeyin!"[4]
4- "O kâfirler kalplerine o taassubu, o cahiliyye taassubunu yerleştirdiği sırada idi ki hemen Allah, resulünün ve mü'minlerin üzerine kuvve-i ma'neviyyesini indirdi, onları takva sözü üzerinde durdurdu Onlar da buna çok lâyık ve buna ehil idiler Allah her şeyi hakkıyla bilendir "[5]
Yukarıda zikrettiğimiz âyet-i kerimelerin ışığı altında, neye cahiliyye denebileceğini şu şekilde sıralayabiliriz
1 Münafıkça hareketler Bu hususu, özellikle Hz Peygamber (sas)'in Mekke kâfirlerine karşı yapmış olduğu Uhud Savaşı 'nda, Müslüman ordusu içerisinde bulunan münafıkların tavrında müşahade ediyoruz ki, ayet-i kerime[6] de buna işaret etmektedir Ayet-i Kerime'nin tefsirine bakılacak olursa, bu münafıkların sırf menfaatleri için savaşa katıldıkları görülecektir Gerçekte islâm'a inanmayan bu grup, müslüman görünerek, "ganimet alı-rını" sevdasıyla savaşa katılmıştı Uhud Savaşı, müslumanların yenilgisiyle sonuçlanınca da içlerindekini açığa vurup, "Muham-med hak peygamber olsaydı, bu şekilde yenilmezdi, Allah ona bu Mekke ordusunu göndermezdi" deyip, Allah'ın tasarrufları hakkında sözler sarfetmeye başladılar ki, bu bir cahili âdetti Bunlar, kendilerini müslüman gösterip, güya Hz Peygamber (sas)'e danışıyorlar ve ona, "bu işte bizim için de yapılacak bir şey var mı?" diye sorular soruyorlardı ki, bütün bu davranışları cahili davranışlar idi Bu münafıklar, bir bakıma alay ediyorlardı Hz Peygamberle Nitekim onlardan bir grup da, "eğer bizi dinleyip (savaşa gitmesey diler) ölmeyeceklerdi' [7] diyorlardı
işte bu azılı cahili grubun Özelliği şuydu: Allah yolunda mücadeleden alıkoymak!
2 Allah'tan başka, birilerinin hüküm, yâni kanun koymaları; böyle bir hareketin cahiliyye hareketi olacağı esası Ancak Allah, müslümanlara ietihad yapabilme imkanı tanımıştır ki, bu içtihadın da, Allah'ın kanunlarına, yâni Kur'an'a ters düşmemesi gerekir Ve Allah, Hz Peygamber (sas)'in şahsında, bütün müslü-manlarm Kur'an'la amel etmelerini şu ayetlerle emrediyor:
"(Habibim) sana da hak olarak kitabı (Kuranı) kendinden evvelki kitab(lar)ı tasdik edici (ve doğrultucu) ve ona karşı bir şahid olmak üzere gönderdik O halde aralarında Allah'ın (sana) indirdiği ile hükmet, sana gelen hakikatden (dönüp de) onların, heva (ve heves)lerine uyma (Ey Musa'nın, isa'nın, Muhammed'in ümmetleri) sizden her biriniz için bir şeriat, bir yol tayin ettik Eğer Allah dileseydi (topunuzu bir şeriata tabi) bir tek ümmet yapardı Fakat o, size verdiği (muhtelif şeriatlar dairesi)nde sizi imtihan etmek için (ayırdı) Öyle ise (hepiniz) hayırlı işlerde birbi-rinizle yarış edin Zaten hepinizin en son dönüp gelişi Allah'adır Artık O, hakkında ihtilaf etmekte olduğunuz şeyleri size (arada) haber verecektir (Ve şu emri indirdik Aralarında Allah'ın indirdiği (vech) ile hükmet, onların keyiflerine uyma, Allah'ın sana indirdiği (hükümlerin) bir kısmında sana oyun yapmalarından sakın! Eğer onlar (indirilen hükümleri kabul etmeyip) yüz çevirirlerse bilki Allah, o günahları sebebiyle kendilerini mutlaka musibete uğratmak istiyordur İnsanlardan bir çoğu muhakkak ki Allah'ın emrinden dışarı çıkanlar (güruhu)dur"[8]
Allah, gerek müslümanlarm ve gerekse onların idaresi altında bulunan gayr-ı müslimlerin mutlaka Allah'ın koymuş olduğu hükümlerle idare olunmalarını emrettikten sonra, bunu böyle kabul etmeyenlerin, cahiliyye dönemindeki şirk kanunlarını istediklerini söylüyor ve Hz Peygamber (sas)'i böylece uyarıyor
3 Kadınların süslenerek, kırıta kırıta, sallana sallana sokaklarda dolaşmasını da Allah Kur'an'mda[9] cahiliyye âdeti olarak tavsif ediyor ve müslüman kadınlarının böyle yapmamalarım emrediyor
4 Kabe'yi ziyareti, Müslümanlara yasaklamak
Hicretin 6 yılı dolarken, Hz Peygamber (sas) Mekke devleti ile savaş halinde olmasına rağmen, aniden Kabe'yi ziyaret etmeye, yani umre yapmaya karar verdi; yanma aldığı sahabesiyle Mekke'ye hareket etti Ne var ki Mekke Devleti, Hz Peygamber (sas) ve yanında bulunan müslümanlarm Mekke'ye girerek Kabe'yi ziyaret etmelerine müsaade etmedi Halbuki, Hz Peygamber (sas) savaş için değil, Umre için gitmişti Mekke'ye Yapılan bütün görüşmelerden bir sonuç alınamadı ve müslümanlar Mekke'ye sokulmadılar ki Kur'an, Mekke müşriklerinin bu hareketini "cahiliyye taassubu" olarak tanımlıyor Çünkü Mekkeliler, sadece gururlarının manasız inadıyla, Allah evini yasaklamışlardı Hz Muhammed (sas)'e ve onun sahabesine Rahmetli Seyyit Kutub[10] konuyla ilgili ayet-i kerimeyi tefsir ederken, haklı olarak şunları yazıyor:
"Mekkeli kâfirler, bir inanç ve sistemi değil, kibri, gururu, övünmeyi ve inadı kalplerine yerleştirerek Resûlullah'a ve beraberinde bulunanlara karşı dikilip onları Mescid-i Haram'dan alıkoyup gönderdikleri kurbanların yerine ulaşmasına engel olan o cahiliyyet taassubunu kalplerine yerleştirmişlerdir Bu yaptıklarının hiç bir örf ve inançta yeri yoktur Sırf Araplar kendilerine 'müslümanları zorla Kabe'ye sokmuşlar' demesinler diye yap-maktadırlar Ve her dinde, örfte menfur kabul edilen günahı sırf bu cahiliyyet taassubu yüzünden irtikab etmişler ve kudsiyetini kabul ettikleri Beytu'l Haramın hürmetini çiğneyerek ne cahiliyyet döneminde, ne de müslümanlık devrinde çiğnenmeyen haramaylan çiğnemişlerdir Nitekim başlangıçta barışçı bir metod takip etmek hususunda kendilerine yol gösteren herkese karşı cahiliyyet taassubuna kapılmışlar, Hz Muhammed (sas)'i ve beraberindekileri Beytu'l Haram'ı (Kabe'yi) ziyaretten alıkoymalarını ayıplayanları aynı cahiliyet taassubu ile karşılamışlardı Bütün bu hareketler aslında inatçı ve sapık cahiliyet taassubunun ve ku-runtusunun eseridir"
Nasıl olur da, Allah'ın evi, onu ziyaret etmek için gidenlere yasaklanır? Allah'ın evini kim yasaklayabilir ki?
Hacc ve Umre için böyle bir yasak koyanlar hakkında Allah şöyle buyuruyor:
"Allah'ın mescidlerinde O'nun adının anılmasını men edenlerden, onların harab olmasına sebep olanlardan daha zalim kimdir? Onların (hakkı) oralara korkak korkak girmekten başkası değildir Dünyada utanç onların, Ahiret'de en büyük azab da yine onlarındır"[11]
işte bu hareketler, cahiliyye insanlarının hareketleridir
Cahiliyye'nin ne olduğu, ayet-i kerimelerde bu şekilde anlatılırken, Peygamber Efendimiz (sas)'in hadislerinde de, cahiliyye dediğimiz bu "îslâm zıddı" hareketin ne olduğu biraz daha da açıklık ve boyutlar kazanmaktadır
Bir hadis-i şerifte, şöyle buyuruyor Resûlullah (sas):
"îz ve yara bırakacak şekilde dayak atıp, cahiliyye davası güdenler, bizden değildir "[12]
Böylece, birilerine ağır dayak çekip işkence yapmak cahiliyye davası gütmek oluyor İslâm'ın işkence karşısındaki tavrını bir başka hadis-i şeriftede, şöyle okuyoruz:
"Öldürmek istediğiniz, kuduz bir köpek dahi olsa, ona işkence yapmayınız"
El parmaklarına büyük büyük yüzükler takmayı da cahiliyye sayan Resûlullah (sas),[13] sövmeyi, hakaret edip, rencide etmeyi de cahiliyye hareketi sayıyor Nitekim o, Hz Bilâl-ı Habeşi'nin annesine sövenEbû Zerre şöyle diyor: "Ya Eba Zerr, sen adamın annesine mi sövdün; sen hâlâ kendisinde cahiliyye olan birisin![14]
Tabiî cahiliyye'nin en belirgin özelliği şirk'ti; yâni Allah'ın yanında başka güçler tanımaktı
Kısaca toparlarsak diyebiliriz ki; cahiliyye İslâm zıddı olan bütün hareketlere denir Kur1 an1 a ve Hz Peygamber (sas)'in "İslâm'ın pratiği" olan Sünnetine ters düşen her şey, cahiliyyedir, İslâm dışıdır
Genel olarak cahiliyye'den ne anladığımızı bu şekilde belirttikten sonra, bu cahiliyye hükümlerinin sürdüğü Mekke Şehir devletinin yapısını ele alalım [15]


Alıntı Yaparak Cevapla