08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Asr-İ Saadette Kur'an Ve Sünnet 'İn Anlaşılması
ASR-I SAADETTE KUR'AN VE SÜNNET 'İN ANLAŞILMASI
Doç Dr M Sait Şimşek
Birinci Bölüm
ASR-I SAADETTE KUR'AN'IN ANLAŞILMASI
Giriş
Hz Âdem'den itibaren insanlar, tarihin her döneminde ilâhî mesajlara muhatap olmuşlardır Mesajların tekrarlanması, zaman zaman gelen mesajlar arasında farklılıkların bulunması elbette bir ihtiyaçtan dolayı idi
Toplumsal hayatın sürekli bir gelişme, en azından bir değişme içerisinde olduğu inkâr edilemez bir gerçektir İnsanlık, tarihi boyunca değişik evrelerden geçmiştir Her evrede değişik gereksinimlerinin olması doğaldır
Belki insan aynı insandır, ilk insanın da aklı vardı, iradesi vardı O da seviyordu, nefret ediyordu; seviniyor ve kederleniyordu Onun da ihtirasları, arzuları ve umutları vardı O da çevresindeki yaratıklara hükmetme, onları yönetme çabası içerisindeydi Ancak toplumsal hayatın gereksinimleri değişiyordu Hatta insanın fizik yapısında bile tabiat şartlarına uyum sağlayan değişiklikler olmuştur Bugünkü insanın fizyolojik bünyesi; altmış zira uzunluğunda olan Hz Adem'in,[1] bin küsur sene yaşayan Hz Nuh'un[2] bünyesinin aynı değildir Herşeyi yiyebilen ve her yiyeceği yemesi mubah olan insanın[3] midesi ile günümüz insanın midesi elbette aynı değildir Bu nedenle bir sonraki ilâhî mesajla önceki mesajın, hele kıyamete kadar kalıcı olan son mesaj ile zaman ve mekânla kayıtlı olan önceki mesajların arasında bir takını farklılıkların bulunması doğaldır
Kur'an-ı Kerim, yüce Allah'ın insanlara gönderdiği son kitaptır ve O'nun insanlığa son mesajlarını içerir Bu nedenle de diğer kitaplardan daha mükemmeldir ve onlardan farklı özellikler taşır
Kur'an-ı Kerim'i önceki kitaplardan ayıran temel özellikleri üç maddede toplamak mümkündür: Mucize oluşu, peyderpey indirilmiş olması ve bir de Allah tarafından korunmuş olması [4]
1- Kur'an'ın Mucize Oluşu:
Her peygamber mucize veya mucizelerle gönderilir Mucize, peygamberin peygamberliğinin isbatıdır Kendisiyle meydan okunan bu mucizenin benzerim insanlar meydana getiremezler; benzerini getirmekten âciz kalırlar îşte bu nedenle ona "mucize: âciz bırakan" denilmiştir
Önceki peygamberlerin mucizeleri, kevnî mucizeler idi Kâinata hakim kanunları şu veya bu yönüyle tersyüz eden olağanüstülükler şeklindeydiler
Önceki peygamberler belli bir dönem veya bölgeye gönderilmişlerdir Onlara muhatap olan insanlar ya bizzat bu mucizelere şahit olmuş veya ikinci üçüncü ağızdan duymuşlardır Olaya şahit olan ile olayı nakledenler arasındaki rivayet zinciri kısadır Belki de önceki peygamberlerin mucizelerinin kevnî mucizeler nevinden oluşunun önemli nedenlerinden biri budur Çünkü rivayet zinciri uzun olsaydı, muhatap açısından, nakledilen herhangi bir efsane konumunda olurlardı
Oysa Peyamberimizin peygamberliği, gönderilişinden itibaren kıyamete kadar bütün insanlaradır Her yere ve her nesile taşınabilir; muhatap olan her insanın müşahede edebileceği cinsten bir mucizeye ihtiyaç vardı Kur'an-ı Kerim, her bölgeye ve her nesile taşınabilir bir mucizedir
Yüce Allah, Kur'an'a benzer getirme konusunda üç aşamalı bir meydan okumada bulunmuştur:
Sırasıyla, Önce Kur'an'm tamamına benzer getirilmesi için meydan okumuş,[5] sonra on sûresine,[6] en sonunda da bir sûresine[7] benzer getirilmesi hususunda meydan okumuştur Bu meydar okuma, indiği dönemdeki insanlara yapıldığı gibi, sonraki nesillere de yapılmıştır Kıyamete kadar da devam edecektir
Burada şu hususa da dikkat çekmek gerekir: Her peygamberin mucizesi, kendilerine gönderildiği toplumun ilgi duyduğu ve mahir oldukları alanla ilgili olmuştur, insanların «dikkatlerinin çekilmesi için buna ihtiyaç vardır, insanların ilgi alanları ve mahir oldukları hususlar bölgeden bölgeye ve nesilden nesile farklılık arzettiğine göre Kur'an'm icaz yönleri de buna paralel olarak pek çok olmalıdır Kur'an'm icazına dair eser verenler bu yönlere işaret etmişlerdir [8]
|
|
|