Prof. Dr. Sinsi
|
Asr-İ Saadette Kur'an Ve Sünnet 'İn Anlaşılması
2- Kur'an'ın Peyderpey İndirilmiş Olması:
«înkâr edenler; Kur'an ona topluca indirilmeli değil miydi? dediler,»[9] âyetinden önceki kitapların bir defada topluca indirilmiş olduklarını anlıyoruz
Bu itirazı ister yahudiler yapmış olsun, ister müşrik araplar yapmış olsun, anlatılmak istenen, Kur'an'm niçin önceki kitaplar gibi bir defada indirilmediğidir Yüce Allah âyetin devamında önceki kitapların da aynı şekilde peyderpey indirildiklerini ifade etmediğine göre onlar bir defada indirilmişlerdir Nitekim Tevrat'ın levhalara yazılı olarak indirildiği başka âyetlerde ifade edilmekte ve ifade üslûbundan bu levhaların bir defada indirildikleri anlaşılmaktadır [10]
Kur'an'm peyderpey indirilmiş olması, Kur'an'm korunması, kıyamete kadar kalıcı olan islâm dininin prensiplerinin pratik hayata aktarılarak köklü bir şekilde yaşanması, daha sonra gelecek nesillere örnek bir hayat modelinin sunulması ve Kur'an'm sağlıklı bir şekilde anlaşılmasıyla yakından ilgilidir
Her indirilen âyetler grubu hem vahiy kâtipleri tarafından yazılıyor ve hem de bazı sahabiler tarafından ezberleniyordu Yüce Allah, Kur'an'ı korumayı kendisi üstlenmişse de onun beşerî imkân ve vasıtalar yoluyla da korunmasını dilemiştir Topluca indirilmiş olsaydı beşerî koruma zorlaşacaktı
Gerek Peygamber (s a v ), gerek îslâma ilk girenler, müşriklerin eziyet ve işkenceleriyle karşılaşmışlardır Vahyin tekrar tekrar gelmesi hem onları teselli edip azimlerine güç katmış ve hem de nasıl davranacakları konusunda onlara rehberlik etmiştir
Peyderpey inen vahiy müslümanlarm olumlu ve fedakârca davranışlarını Övüyor ve böylece onları daha mükemmele doğru teşvik ediyordu Olumsuz davranışlarından dolayı da onları uyarıyordu
Mesela Uhud savaşında müşrik birinin attığı bir okla Peygamberin dişi kırılıp yüzü yarılmış, bunun üzerine müşrikler, Peygamberi Öldürdük diye bağırmışlardır Savaşan saflar arasında bu yalan haber etkisini göstermiş ve müslüman savaşçılardan bazıları paniğe kapılarak dağılmışlardır Bu olay üzerine Pey-gamber'in fani, İslâm dininin ise baki olduğunu, böyle bir durumda bile müslümanlarm sebat etmeleri gerektiğini bildiren şu âyet inmiştir [11]
«Muhammed ancak bir peygamberdir Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah'a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır Allah, şükre-denleri mükâfatlandıracaktır »[12]
Asr-ı Saadet müslümanlarınm çok diri bir islâm anlayış ve hayatına sahip olmalarının sebeplerinden biri budur Böylece vahiyle aralarında çok canlı bir iletişim sağlanmıştı Sosyal bir problem ortaya çıktığında ardından vahiy gelip o problemi çözüme bağlıyordu Buna dair zikredilebilecek pek çok olay vardır Misal olarak aile müessesesini ilgilendiren bir olayı nakletmekle yetineceğiz:
Araplar arasında "zihar" denen bir âdet vardı Kişi karısına; "Sen bana anamın sırtı gibisin" dediğinde, artık karısı kendisine haram sayılır ve ebediyyen terkedilmiş olurdu Ashabtan Evs b Sabit de karısına kızmış ve kendisine bu sözü söylemişti Karısı Havle, Hz Peygambere giderek genç yaşında kocasına hizmet ettiğini, ona çocuk doğurduğunu, şimdi ise bu ihtiyarlık zamanında kocasının o sözü söyleyerek kendisini yüzüstü bıraktığım; çocukları bulunduğunu, çocuklarını alıp gittiği takdirde çocuklarının aç kalacaklarım, onları babalarına terkettiği takdirde de perişan olacaklarını belirterek kocasına dönmek istediğini ifade etti Hz Peygamber; "Artık sen ona haramsın" dedi Ancak kadın, çocukları için üzüldüğünü söylüyor ve lehine bir hüküm verilmesi konusunda İsrar ediyordu Nihayet o eski geleneğin yanlış bir zandan ibaret olduğunu, böyle bir sözle bir kadının, kocasının anası olamayacağını bildiren şu âyetler indi:[13]
«Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikâyette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir Allah sizin konuşmanızı işitir Çünkü Allah işitendir, bilendir, içinizden zihar yapanların kadınları, onların anaları değildir Onların anaları ancak kendilerini doğuran kadınlardır Şüphesiz onlar, çirkin ve yalan bir laf söylüyorlar Kuşkusuz Allah, affedici, bağışlayıcıdır Kadınlardan zihar ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin karılariyle temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir Size Öğütlenen budur Buna imkan bulamayan kimse, temas etmeden önce aralıksız olarak iki ay oruç tutmalıdır Buna da gücü yetmeyen, altmış fakiri doyurur Bu, Allah'a ve Resulüne inanmanızdan dolayıdır Bunlar Allah'ın hükümleri-dir Kâfirler için acıklı bir azap vardır »[14]
Sosyal problemler anında çözümlendiği gibi itikadı problemler de çözüme bağlanıyordu Bu konuda da bir misal vermekle yetineceğiz:
Huneyn savaşında müslümanlar çokluklarıyla gururlandılar Zaferi isteme noktasında hakkıyla Allah'a dayanmadılar Öyle ki aralarında: "Bugün, sayımızın azlığından dolayı artık yenilmeyeceğiz" diyenler oldu Gerçekten bu savaşta müslümanlar, daha önce hiçbir savaşta ulaşamadıkları bir sayıya ulaşmışlardı Fakat bu sayıya rağmen Havazin kabilesine mensup okçular, pusuya yattıkları yerden çıkıp, islâm ordusunu ok yağmuruna tuttular Müslümanların öncü kuvvetleri dağıldı, öncü kuvvetler geri çekilince islâm ordusunu bir panik aldı Ancak'Hz Peygamber (s a v ) ve çevresindeki bir avuç kahramanın sebat ederek direnmeleri sayesinde bu panik atlatılabildi
Müslümanların sayılarıyla gururlanmaları inançlarına yakışmayan bir tavır idi Müslümanlar, zaferin Allah'ın elinde olduğunu bilmeliydiler Böyle bir gurura kapılmamalıydılar
Sözkonusu olaydan sonra şu âyetler indi:[15]
«Andolsun ki Allah, birçok yerde ve Huneyn gününde size yardım etmişti Hani çokluğunuz size kendinizi beğendirmişti, fakat sizden (size gelen hezimet ve savaş sıkıntılarından) hiçbir şeyi gi-dermemişti Sonunda bozularak gerisin geriye kaçmıştınız Sonra Allah, Resulü ile müminler üzerine sekînetini indirdi, sizin gör-mediğiniz ordular (melekler) indirdi de (onlarla) kâfirlerle azap verdi îşte bu, o kâfirlerin cezasıdır Sonra Allah, bunun ardından yine dilediğinin tevbesini kabul eder Zira Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir [16]
Müslümanların savaş öncesindeki tavırları, islâm inancı ve müslümanın ahlakıyla uyumlu ve tutarlı bir davranış değildi Çokluklarıyla gururlanıp zaferin Allah'ın elinde olduğunu unutmamalıydılar Âyetler, davranışlarını düzeltiyor ve problemlerine olayların içinde çözüm getiriyordu,
Kur'an-ı Kerimin peyderpey indirilmesiyle Asr-ı Saadet müs-lümanları yaşayarak ve içlerine sindire sindire islâm'ı öğrendiler Sonraki müslüman nesiller için model toplum oldular [17]
Kur'an'm peyderpey indirilmiş olması, toplumların eğitimi konusunda tedrice riayet edilmesi gerektiği noktasında bir rehberlik ve uyarıdır Bir toplumun eski alışkanlık ve geleneklerini bir anda değiştirmesi beklenemez Değişim için zamana ve tedrice ihtiyaç vardır
Kur'an-ı Kerimin bu şekilde indirilmesi, korunmasını da kolaylaştırmıştır Araplar ümmî bir toplum idiler Okuma-yazma bilenleri parmaklarla sayılacak kadar azdı Okuma-yazma oranı ancak islâm geldikten ve eğitimini yaptıktan sonra çoğalabilmiş-tir Kur'an'dan âyetler indiğinde bir taraftan vahiy kâtipleri tarafından yazılırken birçok kişi tarafından da ezberleniyordu [18]
|