Yalnız Mesajı Göster

Asr-İ Saadette Rasulullahın Davranışlarının Bağlay

Eski 08-02-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Asr-İ Saadette Rasulullahın Davranışlarının Bağlay




5 Daha İyiye Teşvik (İrşâd)

Ayet ve hadislerin ifade şekilleri ile uygulama vb karineleri değerlendiren müctehidler, bazı talebleri kesin olarak bağlayıcı (farz, vacib, haram) saymışlar, bazılarını ise teşvik kabul etmişlerdir Güzel ahlakı teşvik eden hadisler, cennetliklerin vasıflarını anlatan hadisler, nafile ibadetlerin sevabım dile getiren hadisler böyle yorumlanmıştır
Sahabî Ebu Zerr'i, takım elbise giymiş kölesi ile birlikte gören birisi «bu ne haldir?» diye sormuş, Ebu Zer de şöyle anlatmıştır: Birgün köleme kızmış ve anasının durumunu zikrederek ona ha-keret etmiştim, Köle beni Allah Rasûlüne şikayet etti O da «doğru mu, ona annesi sebebiyle hakaret ettin mi?» diye sordu, «evet» de'dim, şövle buyurdu: «Sen halâ cahiliyye devri izleri taşıyan bir adamsın! Köleleriniz sizin kardeşlerinizdir, Allah onları sizin himayenize vermiş, elinizin altında kılmıştır, kimin böyle elinin altında birkardeşi varsa ona yediğinden yedirsin, giydiğinden giydirsin, gücünün yetmeyeceği bir işi ona yüklemesin, yüklerse yardım etsin!»[39] Bu hadiste geçen «yedirme, giydirme ve ağır iş buyurmama, köleye yardımcı olma» emirleri bağlayıcı (farz kılan) emirler olarak anlaşılmamıştır; bu sebeple köle ile sahibinin farklı şeyler yemesi ve giymesi caiz görülmüştür [40]

6 Arabulmak, Anlaştırmak (Sulh)

Bir konuda anlaşmazlığa düşen tarafları, mahkemeye başvurup davayı isbat ile uğraşmaksızm kısa bir yoldan anlaştırmak için yapılan teşebbüsler sulha yöneliktir Sulh için aracılık yapanlar hakim gibi davranmazlar, tarafların iddialarını isbat edip istediklerini almalarını sağlamazlar, onları karşılıklı fedakarlık ve anlayışa çağırırlar, bu ise başka anlaşmalara emsal teşkil etmez
Peygamberimiz'in(sav), sahabeden Cabir'in —babadan alacaklılarına— yaptığı fedakarlık teklifi bir sulh teşebbüsüdür, bu teklif onları bağlamadığı için kabul etmemişlerdir Yine Peygamberimiz Kab b Malik ile Abdullah b Ebi Hadred arasında, birincinin ikincisi üzerindeki bir alacağı sebebiyle çıkan anlaşmazlıkta Kabe, alacağının yarısından vazgeçip geri kalanını almaşım tavsiye etmiş, o da bunu kabul ede: ek sulh olmuşlardır[41] Hz Zübeyr ile Medineli Humeyd arasında, birincisinin bahçesinden geçerek ikincisinin bahçesine gelen bir su yüzünden anlaşmazlık çıkmıştı Durumu Rasûlullah'a arzettiler, O da aralarını bulmak üzere «Zü-beyr! ağaçlarını sulayınca bırak o da sulasm» dedi Humeyd buna razı olmayıp hiddetlenince de «Zübeyr! Ağaçlarını sula, sonra da havuzlardan taşıncaya kadar suyu tut!» buyurdu34 Birinci tavsiye, anlaşmayı sağlamak üzere fedakarlık teklin şeklinde, ikincisi ise —karşı taraf anlaşmaya yaklaşmadığı ve haksız olduğu için— haklı olana, hakkım kullanması şeklinde ifade buyurulmuştur [42]

7 Danışmada Bulunana Yol Gösterme (İstişarî Rey)

Burada Rasûlullah (sav) ukanda gördüğümüz sıfatları ile değil, kendisi ile istişare edilen bir problemin çözümünde yol gösterici olarak hareket etmekte, çözümler teklif etmektedir
Hz Aişe, Berire isimli bir cariye'yi satın alıp azâd etmek istemişti Bağlayıcı kaidelere göre (şeriate göre) bir köleyi azad eden kişi ile o köle arasında bir velayet ilişkisi doğuyordu Berire'nin sahibi bu velayet hakkının kendilerinde kalmasını şart koşuyor, ancak bu şartla satmaya yanaşıyorlardı Hz/Aişe hakkından vaz-geçmeden cariyeyi nasıl alabileceğini sevgili eşi Hz Peygamber (sav) ile istişare etti, Peygamberimiz ona şöyle dedi: «Sen onların şartını kabul et ve onu al; sonuçta velayet hakkı ancak azad edene aittir» HzAişe bunun üzerine gidip cariyeyi satın aldı ve azad etti, sonra Rasûlullah minbere çıkarak halka şöyle seslendi: «Nasıl oluyor da bazı kimseler, Allah'ın Kitabına uymayan şartlar ileri sürüyorlar! Velayet hakkı yalnızca azad edene aittir»[43] Eğer Peygamberimizin ilk ifadesi «teşri, tebliğ, fetva, kaza»' kabilinden olsaydı şart muteber olacak ve velayet hakkı satanda kalacaktı; sonraki ifadesi bunun böyle olmadığını, ilk ifadesinin ise «meşru bir maksadı elde etmek üzere bulunmuş bir çözüm, bir istişarî reyden ibaret» olduğunu göstermektedir
Medine'de ziraatçiler hurma meyvasmı daha olgunlaşmadan ağaç üzerinde satarlardı Kesim zamanı gelince de meyva çeşitli sebeplerle az çıktı denir, karşı taraf buna itiraz eder ve böylece anlaşmazlık çıkardı Hz Peygamber bu yüzden meydana gelen anlaşmazlıkların çoğaldığım görünce şöyle buyurdu: «Böyle olup gidecekse (anlaşmazlıkların ardı arkası kesilmeyecekse) ağacın üzerinde olgunlaştığı belli oluncaya kadar meyvayı satmayın»Hadisin Buharı'deki rivayetinde ravî Zeyd b Sabit şu yorumda bulunmaktadır: «Hz Peygamber bu yüzden anlaşmazlıkların çoğaldığım gördüğü için ashaba, istişarî olarak yol göstermiştir» Bunun manası, hadisin bağlayıcı olmadığı, meyvayı daha önce satmanın kesin olarak yasaklanmadığıdır Peygamberimiz adeta «bana sorarsamz şöyle yapın daha iyi» demektedir [44]

Alıntı Yaparak Cevapla