Prof. Dr. Sinsi
|
Asr-İ Saadette Rasulullahın Davranışlarının Bağlay
8 Öğüt Vermek (Nasihat)
Peygamberimizin, haram ve yasak olmamakla beraber uygun ve yerinde bulmadığı bir davramş veya teşebbüse muttali olduğu zaman ilgililere öğüt vermek, doğru ve uygun olanı söylemek suretiyle nasihat etmiştir; bu da kesin ve bağlayıcı olmayan davranışları çerçevesine girmektedir
Bu cümleden olarak Beşir b Sa'd isimli sahabî, oğlu Numan'a bir hizmetçi hediye etmiş, diğer oğullarına böyle bir bağışta bulunmamıştı Karısının isteği üzerine bu bağış olayına Hz Pey-gamber'i şahit tutmak istedi, Peygamberimiz Beşir'e «bütün çocuklarına bu şekilde bağıştabulundun mu?» diye sordu, «hayır» cevabını alınca «beni haksız bir davranışa şahit kılma» dedi; bir başka rivayette «bütün çocuklarının sana eşit derecede itaatli ve bağlı olmalarım ister inisin?» diye sordu, «evet» cevabım alınca da «öyleyse olmaz» dedi îmam Ebu Hanife, Malik ve Şafî'î bu hadiste geçen yasaklamayı, kesin ve bağlayıcı bir yasaklama olarak değil, aile düzenini ve akrabalık bağlarını korumak için yapılmış bir nasihat olarak anlamışlar ve «kişinin çocuklarından birine mal bağışlamasının caiz olduğunu» söylemişlerdir Mezkur müc-tehidler bu yorumu yaparken Rasûlullah'ın bu konuda bağlayıcı bir yasaklamasının yaygın olarak bilinmediğini ve bir rivayette «başkasını şahit tut» dediğini gözönüne almışlardır Buna karşı Ahmed, Davud, Süfyan gibi müctehidler hadiste geçen
Aynı çerçevede bir başka örnek Fatıma b Kays ile ilgilidir Bu hanımı kocası boşamıştı îddeti dolunca Peygamber Efendimize gelerek kendisini hem Muaviye'nin, hem de Ebu Cehm'in istediklerini söyledi Rasûl-i Ekrem şöyle buyurdu: «Ebu Cehm eli değnekli bir adamdır Muaviye b Ebi Süfyan ise çok fakirdir; sen Üsa-me b Zeyd ile evlen!» Fatıma önce Üsame'yi istememiş, fakat Rasûlullah'ın ısrarı üzerine onunla evlenmiş ve mutlu olmuştur [45] Bu hadis bir öğüt ve tavsiye olarak anlaşılmıştır; çünkü islâm'da bir kadının gerek fakir ve gerekse sert kimselerle evlenmesi yasak değildir [46]
9 Takva Ve Kemal Eğitimi Vermek
Eşsiz bir eğitimci olan Peygamberimiz'in bu sıfatla vaki davranışları daha çok ashaba yönelik olmuştu Kur'ân-ı Kerim'de ve hadislerde ashab öğülmüş, İslâm'ın bu ilk ve büyük neslinin müstesna özellikleri dile getirilmiştir Peygamberimiz nasıl en kamil Örnek insan ve peygamber ise, ashabı da öyle kamil ve örnek bir nesildir Peygamberimiz bu nesli yetiştirirken, eğitirken onların bu özelliklerini dikkate almış, onlara mahsus yükümlülükler getirmiş, vazifeler vermiştir
Bunların parlak bir örneği hicreti takip eden günlerde yaşanmış, Peygamberimiz tarafından herbiri bir muhacire kardeş kılınan ensâr (Medineli müslümanlar) onlarla her şeylerini paylaşmışlardır Sahabeden el-Bera b Azib rivayet ediyor: Rasûlullah (s a v ) bize yedi şeyi emretti, yedi şeyi de yasakladı: Hasta ziyaretini, cenazeyi kabre kadar götürmeyi, aksırana «Allah sana rahmet etsin» demeyi, yemin edenin yeminine riayet etmeyi, haksızlığa uğrayanın elinden tutmayı, herkese selam vermeyi ve davete katılmayı emretti Altın yüsük takmayı, gümüş kap kullanmayı, kırmızı eğer yastığı kullanmayı, kabartma çizgili ipek, kalın ipek, ince ipek ve genellikle ipek kullanmamızı yasakladı [47] Bu ondört maddenin bazıları farz, bazıları haram olmakla beraber, meselâ aksırada dua temek farz değildir, kırmızı eğer yastığı kullanmak da haram değildir Buna rağmen hepsinin birarada zikredilmesi ashabı dünya ile fazla içli dışlı olmaktan alıkoymak, lüks ve refaha dalarak asıl maksattan uzaklaşmalarını Önlemek içindir
Sahabeden Rafi b Hadic'e, amcası Zuhayr: «Rasûlullah bizim için faydalı olan birşeyi yasakladı» deyince Rafı: «Rasûlullah ne demiş ise o haktır, yerindedir» demiş ve ne olduğunu sormuştu, amcası anlattı: Allah Rasûlü beni çağırtarak tarlalarımızı ne yaptığımızı sordu «Belli yerlerinden çıkan mahsul, yahut belli ölçekte ürün karşılığı kiraya veriyoruz » dedim Efendimizin: «Öyle yapmayın, ya kendiniz ekin, ya ektirin, yahut da olduğu gibi tutun» buyurdu Rafi amcasından bunu duyunca «emri başımın üstüne!» dedi Müctehidlerin çoğu, Peygamberimizin bir sahabî aileye yönelik bu emrini ümmetin tamamı için bağlayıcı saymışlardır Buharî de bu sebeple hadisi zikrettiği bölümün başlığında şöyle demiştir: «Ashabın aralarındaki yardımlaşmalar bölümü  »[48]
Rasûl-i Ekrem'in eşlerine, çocuk ve torunlarına karşı tutumunda, emir ve tavsiyelerinde bu «kemal, takva ve Örneklik» eğitiminin müstesna örnekleri vardır Canı gibi sevdiği kızı Fatı-ma'mn kolunda gümüş bilezik gördüğü için evine girmemesi, yine Fatıma'nın bir hizmetçi istemesi üzerine evine gelerek hem hizmetçi veremeyeceğini bildirmesi, hem de Allah'ı zikir şeklinde ek vazifeler vermesi, hanımları, diğer kadınlar gibi giyinip kuşanmak, takıp takıştırmak isteyince «Ey Peygamber! Eşlerine şöyle de: Eğer siz dünya hayatını, zinet ve refahını istiyorsanız gelin —istediklerinizi— size verip güzellikle sizi boşayayım (Yok) eğer Allah'ı, Rasûlünü ve ahiret yurdunu istiyorsanız, şüphesiz Allah, içinizden iyi amel sahibi olanlarınıza büyük bir mükafat hazırla-mıştır »[49] mealindeki ayetin gelmesi bu örneklerden yalnız birkaçıdır [50]
10 İnce Ve Yüce Gerçekleri Öğretmek
islâm, insanların iman ve düşüncelerine de yön vermekte, ışık tutmaktadır, iman ve düşünce çerçevesine giren çok ince, zor ve yüce konular vardır Bunları kavrama hususunda, sahabeden de olsa, kişiler aynı seviyede olamazlar, «insanların, Allah'ı anlayıp kavramayacağını anlaması, anlamanın ta kendisidir» diyen Ebu Bekir ile «Allah nerede?» sorusuna göğü göstererek cevap veren, buna rağmen imanı geçerli sayılan bedevi kadının idraki aynı seviyede tutulamaz ve gerçeklek bu iki farklı seviyeye aynı üslub ile anlatılamaz
Rasûlullah (s a v ) bir akşam üzeri Ebu Zerr'e Uhud dağını göstererek şöyle demiştir: «Ey Ebu Zer! Şu dağ kadar altınım olsa, üç dinar hariç, hepsini —Allah yolunda—harcamaktan başka bir şey istemezdim  »[51] Peygamberimiz bu sözleri ile dünyaya, servet ve refaha bakışım dile getirmiş, gönlüne hakim olan asıl sevginin ne olduğuna işaret buyurmuştu; alıkoyduğu üç dinar da borçları ve zaruri ihtiyaçları içindi Ebu Zerr bunu böyle anlayacağı yerde, müslümanın zaruri ihtiyaçları dışında para ve servet sahibi olmasının, bunları dağıtmayıp elinde tutmasının —zekatını verse dahi— caiz olmadığı şeklinde anlamış, fakat diğer ashab bu anlayışa katılmamışlardır [52]
|