Prof. Dr. Sinsi
|
Asr-İ Saadette Mizah
Üçüncü Bölüm
SAHABENİN ŞAKALARI VE BAZI ŞAKACI SAHABİLER
Allah ve Rasûlü'ne (Kitap ve Sünnet) tabi olmada en büyük gayret ve hassasiyeti gösteren, insanlık tarihinin tanıdığı en iyi ve örnek nesil olan,[69] Allah Teala'mn (c c ) rızasını kazanan,[70] Hz Peygamberin, ümmetinin en hayırlıları olduğunu belirttiği[71] sa-habe-i kiram, bütün bu üstün vasıfları yanında nihayet birer insan idi Kur'ân ve hadislerde beşer olduğu vurgulanan bir peygamberin arkadaşları oldukları için de, beşerî yönlerinin tezahürü olan davranışları örnek olarak Hz Peygamber1 de görüyorlar, kendi davranışları da O'nun (s a v ) tarafından kabul ve anlayışla karşılanıyordu Hataları ve sevaplarıyla insanı insan olarak ele alan islâm, beşerî yapının gereği olan, itidalde k:alıp ifrat ve tefrite kaçmayan hiçbir davranışın önüne durmamış, onu zemmetme-mistir, işte böyle tabii bir ortamda yaşayan sahabiler, aşırılığa kaçmamak, mubah olan sınırlarda kalmak şartıyla mizah, espri, nükte, şaka, eğlence  gibi şeyler de yapmışlardır Hemen şunu belirtelim ki, bu davranışlarda dinin cevaz vermediği unsurlar olduğunda Hz Peygamber onları ikaz etmiş, onlar da bunu terket-mislerdir
Tabiinden Bekr b Abdullah el-Müzeni (H 106)[72] sahabe hakkındaki bir tesbitinde şöyle demektedir; "Hz Peygamber'in ashabı, birbirlerine karpuz atarak şakalaşırdı Gerçek işler ortaya çıktığı zaman da onlar, tam bir erkek olurlardı "[73]
Ashab-ı Kiram'm hemen bütün zamanını Hz Peygamberin yanında, mescidde, tamamen dini bir atmosferde geçirdiğini zannetmek doğru değildir kanaatindeyiz Onların herbirinin, maişetlerini temin için bir meşguliyetleri olduğu gibi, çok az da olsa bazılarının, beşeri zaafları sebebiyle dini hayatlarında bazı eksiklikleri, hata ve günahları oluyordu Hz Peygamber ve ashabının yaşadığı bu tabii hayatın içinde çeşitli günlük olaylar, çabşma-dinlen-me, zorluklar-kolaylıklar, neşeli ve kederli anlar, ibadetler istirahatlar, ciddi ve eğlenceli  şeyler birlikte bulunuyordu Hadislerin ihtiva ettiği konulara genel olarak baktığımızda daha çok iman, ibadet, muamelat, ukubat, ahlak, tarihi olaylar, menakib, tergib ve terhib, ahiretle ilgili bilgiler, kıssalar   m anlatıldığın: görürüz Günlük hayatta yaşanan fakat kayda değer olmayan, alalade-sıradan olaylar sonraki nesillere, ya hiç aktarılmamış veya çok cüzî bir kısmı aktarılmıştır Yani, mevcut hadis ve haberlere bakarak sahabenin sadece bunlarla meşgul olduğunu söyleyemeyiz Çünkü onlar da birer insandı, her anlarını pür dikkat din: meselelere veremiyorlardı Hanzala'nm Hz Peygamber'e şikayeti, usanırlar endişesiyle Rasûlullah'ın (s a v ) devamlı değilde belirli gün ve saatlerde vazetmesi de bunu göstermektedir
Sahabenin yaşadığı sıradan günlük hayatın ayıklanarak nakledilen bu tarafı, bir de âlimler ve vaizler tarafından günümüz insanına anlatılırken tekrar ayıklanınca, ortaya çıkan tablo sahabenin tamamen mukaddes bir havada yaşadığı, ancak yaşayabilecek kadar dünyayla ilgilendiği, adeta melekler gibi ruhani bir hayat sürdükleri şeklinde anlaşılmaktadır Halbuki hayat bir bütündür Yani beşeri yapının gereği olan her tür davranış cemiyette bulunur Dinin görevi ntratta var olan arzunun helal hudutlarım çizmek, kötü çirkin ve zararlı bir şekilde gerçekleştiği Asr-ı Saadeti her yönüyle, bir bütün halinde ele almalı ve islâm'ı, günümüz insanına anlatırken bu bütünlük içinde sunmalıdır Eğer islâm'ı böyle anlatabilirsek, cemiyette bulunan her tip insana hitap etmiş ve onlara gerçek dinî bir hayatta yer göstermiş olabiliriz Tabii hayatta cereyan eden olayların bir kısmım dışladığımızda, bir grup insanımızı da dışladığımızı unutmamak lazımdır Had uygulandıktan sonra sarhoşu lanetleyenlere Hz Peygamberin: "Ona karşı şeytana yardım etmeyiniz"[74] tavsiyesinin de bunu kasdettiği kanaatindeyiz
Bu açıklamalardan sonra sahabi içerisinde yaptığı şakalarla maruf olan bazı sahabileri ve yaptıkları şakaları ele alalım
Yüzbinleri bulan sahabe içinde değişik karakter ve mizacda kimselerin bulunması gayet tabiidir Bazıları sert mizaçlı, vakur kimseler, bazıları serinkanlı, bazıları ilme, bazıları zühde meyilli, bazıları şen-şakrak, şakacı, gülen, güldüren , tiplerdeki kimselerdi Fakat, aynı mizaclardaki bu insanların ortak Özelliği, Allah ve Rasûlünü sevmeleri, dinin emirlerine büyük bir hüsn-ü kabul ile uymaları veya uymaya çalışmaları idi Mizah ve şakaya meyyal mizacda olan sahabîlere şunları örnek gösterebiliriz: [75]
A- Nuayman
Nuayman b Amr b Rifaa b el Haris b Sevâd b Malik b Ga-nem b Mâlik b Neccâr el-Ensâri Akabe biatlanna, Bedir, Uhud, Hendek ve diğer bütün gazalara katılan Nuayman,[76] ashabın en şakacısı idi[77] ve Hz Peygamber'i de güldürürdü [78] Hatta Rasûlullah (s a v ) Nuayman'a baktığı zaman kendisini gülmekten alıkoyamazdı [79] Zaman zaman Hz Peygamber'e de şakalar yapan Nuayman, hazan arkadaşlarının teşvikiyle, bazan da muhatabının işi zora sokmasıyla şakalarında ileri giderdi Fakat onun şakaları daima Hz Peygamber tarafından tebessümle karşılanmıştır Zaman zaman içki de içen Nuayman'a bir kaç defa had uygulanmış[80] bu günahı tekrarlaması sebebiyle Hz Ömer ona; "Allah seni rezil rüsvay etsin, lanet olsun" deyince Rasûlullah (s a v ) "Öyle demeyin, şüphesiz ki O, Allah'ı ve Rasûlünü seviyor" diyerek O'nu korumuştur [81] Başka bir rivayette Hz Ömer; "Niçin bekliyorsun ya Rasûlallah? Bu dördüncü oldu, boynunu vurdursa-na" demiş, oradakilerden birisinin; "Onu Bedir'de gördüm, gayretli bir halde savaşıyordu" diye, hüsn-ü şehadette bulunması, başka birisinin de onu tasdik etmesi üzerine Hz Peygamber; "Bedre katılan birini nasıl (öldürtebilirim)?" demiştir [82] Ibn Sa'd'ın rivayetine göre de Hz Peygamberin O'nu tezkiyesi şöyledir; "Nuayman hakkında hayırdan başka bir şey söylemeyin Çünkü o, Allah'ı ve Rasûlünü sevmektir"[83]
Bütün bu şakalarına ve birkaç defa içki içmesine[84] rağmen Hz Peygamberin ona lanet ettirmemesinin ana sebebinin Allah ve Peygamber sevgisi olduğu açıkça belirtildiğine göre, imanı sağlam olan birinin mizacından dolayı veya nefsine hakim olamadığı için bazı hata ve günahlar işlemesinin tabii olduğu, böylelerinin İslâm toplumundan dışlanmaması, elinden tutularak bu kötülüklerden kurtarılmaya çalışılması gerektiği kanaatindeyiz Nitekim bu hadisenin şerhinde îbn Hacer de şöyle demektedir [85] "Bu hadiste, haram işlemekle Allah ve-Rasûlünü sevmenin birlikte olabileceğine delil vardır "
Muaviye zamanında vefat eden Nuayman'ın[86] şakalarıyla ilgili pek çok haber vardır [87] Bazılarım ez-Zübeyr b Bekkar'ın Kita-bu'l Fükâheti ve'l-Mizah'mda zikrettiği şakalara şunları örnek verebiliriz
1- Hz Peygamber'i çok seven Nuayman, Medine'ye iyi bir şey getirildiğinde hemen alır, O'na (s a v ) hediye ederdi Yine bir defasında Nuayman, satıcıda gördüğü nefis balı alıp Hz Peygam-ber'e getirdi ve hediye etti Daha sonra satıcı parayı isteyince, adamı Hz Peygamber'e getirdi ve parayı O'ndan (s a v ) almasını söyledi Rasûlullah (s a v ) "Hani hediye etmiştin" deyince "Ya Rasûlallah! Bu güzel balı senin yemeni çok istedim, param olmadığı için böyle yaptım" dedi Hz Peygamber de gülerek adamın parasını ödedi [88] Nuayman'ın birkaç defa yaptığı bu tür şakalara Hz Peygamber alışıktı
2- Arkadaşını köle diye satması: Hz Peygamberin vefatından bir yıl önce Hz Ebu Bekir, Nuayman ve arkadaşı Suveybit'le birlikte ticaret için Busra'ya gitmişti Nuayman, eşyaların başında bekleyen Suveybit'e geldi ve ondan, yiyecek birşeyler istedi Su-veybit, Ebu Bekir gelmeden olmaz deyip reddedince Nuayman; "Vallahi seni kızdıracak bir iş yapacağım" dedi ve az ilerde bulunan deve tüccarlarına gitti, onlara; Maharetli, arap bir kölem var, satın alîr mısınız? Fakat o çok konuşkan biridir, belki size; "Ben hür bir insanım, diyebilir Eğer almıyacaksanız, kölemi bana karşı ifsad etmeyiniz," dedi Onlar da; "Hayır, onu, on deveye alırız" deyince Nuayman develere doğru gitti, onları bağladı ve daha sonra alıcıların yanına geldi Suveybit'i göstererek, "işte bu,buy-run alın" dedi Arabiler Suveybit'e, kendisini satın aldıklarını söyleyince; "O yalancıdır, ben hür bir insanım" dediyse de aldırmadılar ve "Tamam, o senin durumunu bize bildirdi" deyip ipi boynuna geçirdiler ve götürdüler Az sonra Hz Ebu Bekir geldi, durum kendisine anlatılınca arkadaşlarıyla gitti Develeri geri verip Suvey-bit'i kurtardı Olay Medine'de anlatılınca Hz Peygamber ve ashabı yıl boyunca buna güldüler [89]
Nuayman'm, Suveybit'i köle diye satması ağır bir şakadır Fakat ikisinin çok yakın arkadaş olduklarını ve Nuayman'm aşırı derecede şakaya düşkün olduğunu hesaba katmak lazımdır Olay anında Hz Ebu Bekir'in, Medine'de de Hz Peygamberin Nuay-man'a kızmaması, hatta gülmelerinin, Nuayman'm şakacı yapısına gösterilen bir müsamaha olduğu kanaatindeyiz Bu olayın uzun bir süre Hz Peygamber ve sahabileri güldürmüş olması da, mizahın toplum üzerindeki müsbet etkisini göstermektedir
3- Arâbînin devesini kesmesi: Bir arabî devesini avluya bağlayıp Hz Peygamberin yanma gider Oradaki sahabiler Nuayman'a;
— Canımız çekti, şu deveyi kes de yiyelim Nasıl olsa Rasûlullah (s a v ) bedelini öder" derler ve onu, adeta bu işe zorlarlar Önce kabul etmemesine rağmen onların ısrarı karşısında Nuayman deveyi keser Arabî çıkıp ta manzarayı görünce bağırmaya başlar Bu çığlıklar üzerine çıkan Hz Peygamber, kimin yaptığını sorar, oradakiler Nuayman, deyince Rasûlullah (s a v ) onu aramaya çıkar ve saklandığı yerde bulur Bir çukura saklanmış olan Nuayman, üstüne de hurma yaprakları ve dallarını örtmüştür Onu gören bir sahabi; "Onu görmedim ya Rasûlallah!" demekte ve eliyle saklandığı yeri işaret etmektedir Rasûlullah (s a v ), Nuayman'ı çukurdan çıkarır;
"— Sana bunu kim yaptırdı?" diye sorunca;
"— Burayı sana işaret edenler yok mu? Beni buna, işte onlar teşvik etti" cevabını verir Durumu anlayan Hz Peygamber, bir taraftan yüzündeki çöpleri silmekte, bir taraftan da gülmektedir Daha sonra da devenin parasını arabîye ödemiştir [90]
Kendileri istemesine rağmen o sahabilerin böyle bir işe cüret edemeyip, Nuayman'ı teşvik etmelerinin bazı sebepleri olmalıdır Belki onlar kendileri böyle bir şey yapsa, Hz Peygamberin bunu hoş karşılamayacağım biliyorlardı Çünkü bundan daha hafif bir hadisede Rasûlullah (s a v ); "Şaka veya ciddî olarak, kardeşinizin malını almanız helal olmaz"[91] buyurmuştu Kanaatimizce onlar Hz Peygamberin, Nuaymamn şakalarına alışık olduğunu biliyorlardı
4- Bir grup şahabı bir su başında konaklarlar Nuayman, o bölgede oturan müşriklere, ileride şöyle olacak böyle olacak  diye bazı hikayeler anlatır, onlar da, süt ve çeşitli yiyecekler getirirler Nuayman bunları arkadaşlarına gönderir, onlar da yerler Bu durumu öğrenen Hz Ebu Bekir; "Demek ki gün boyu Nuayman'm kehanetle kazandıklarını yemişim" der ve yediklerini çıkarır [92]
5- Ebu Süfyan'la dalga geçmesi: Medine'de Ebu Süfyan'a rastlayan Nuayman:
"- Ey Allah Düşmanı! Ensar'm ulusu Nuayman'ı hicveden sen misin?" diye onu azarlar Neye uğradığını anlıyamıyan Ebu Süfyan özür diler Nuayman gidince Ebu Süfyan'a; "Bunları sana söyleyen Nuayman idi" derler [93] Fakat Nuayman söyleyeceğini söylemiş, muhtemelen, fetih öncesi rica için Medine'ye gelmiş olan ve henüz islâm'ı kabul etmemiş bulunan Ebu Süfyan'a şakasını yapmıştır
6- Mahreme'ye yaptığı oyunları: Olay Hz Osman zamanında cereyan eder Mahreme 115 yaşlarında, gözleri görmemektedir Bir gün mescidde otururken küçük abdest bozmak için kalkar Gözleri görmediğinden nereye kadar gittiğini farkedemez ve mes-cid dışına çıktığım zannederek oturmak ister Etrafındakiler mescidde olduğunu ikaz edince bundan vazgeçer Bu esnada yanma gelen Nuayman onu biraz öteye, mescidin öbür köşesine götürür ve orada işini görebileceğim söyler Mahreme bevletmeye başlayınca etrafındakiler yine, mescide bevlediyorsun diye bağırırlar, fakat iş işten geçmiştir Mahreme, buraya kendisini kimin getirdiğini sorar, Nuayman olduğunu öğrenince de; "Eğer onu bir elime geçirirsem, vallahi bu âsâyı kafasına indireceğim" diye yemin eder Aradan biraz zaman geçer, yine bir gün mescidde Mahreme-ye rastlar Halife Hz Osman da mescidde namaz kılmaktadır Hz Osman namaz kılarken kendisini tamamen namaza verir, dışarıyla ilgisini keserdi Nuayman Mahreme'nin yanma gelir ve ona;
"— Hâlâ Nuayman'a kızıyor musun?" der
"— Evet, o nerede? Bana göster" cevabını alınca onu, Hz Osman'ın yanma götürür ve, "işte bu!" deyince Mahreme hemen dey-neğini kaldırır ve Nuayman diye Hz Osman'ın kafasına indirir ve onu yaralar "Ne yaptın? Emîrul Müminîn'e vurdun" deseler de olan olmuştur Mahreme'nin akrabaları, Nuayman'ı cezalandır-mak için toplanırlar fakat Hz Osman, Bedir ehlinden olduğu için bunu yapmalarına izin vermez [94] Bu olaylardan sonra Mahreme de pes eder ve Nuayman'dan intikam almaktan vazgeçer
Nuayman'm Mahreme'ye doğrudan, Hz Osman'a dolaylı olarak yaptığı bu şakada büyük bir aşırılığın olduğu muhakkaktır Zaten onun şakalarının özelliği budur [95] Başkalarına maddi ve manevi zararlar veren şakalara Rasûlullah'm (s a v ) izin vermediğini daha önce de belirtmiştik Fakat burada hatıra şöyle bir şey gelmektedir; yapısı icabı muzip bir adam olan Nuayman, Hz Peygamber devrinde de buna benzer şakalar yapmış ve bunların çoğu da O'nun (s a v ) tarafından tebessümle karşılanmıştı Sahabe de onun bu yönüne alışmış ve belki ondan, hep böyle şeyler beklemekteydi Adeta böyle bir davranış Nuayman'm kişilik özelliği, karakteri haline gelmiş, neredeyse ondan başka bir davranış beklenmemekteydi Arkadaşları da bunu bildikleri için, başkası yaptığında asla katlanılamayacak şakaları Nuayman yapınca tebessümle veya hafif bir öfkeyle geçiştirilmekteydi Hz Osman'ın hem mağdur, hem de Halife olmasına rağmen ona ceza vermemesinin bir sebebi de, Bedrî olması yanında, benzer durumlarda Hz Pey-gamber'in de Nuayman'ı cezalandırmaması olabilir [96]
|